• Sonuç bulunamadı

1. SİVİL TOPLUMDAN KÜRESEL SİVİL TOPLUMA

1.6. Küresel Sivil Toplum Nedir?

1.6.2. Liberal Yaklaşımda Küresel Sivil Toplum

1.6.2.1. Liberal Küresel Sivil Toplum Eleştirileri

Kavramın tartışmaya açılmasını sağlaması açısından ve empirik olarak incelenebilecek bir küresel sivil toplum alanını şekillendirmesi bakımından liberal yaklaşımın katkısı önemlidir. Ancak liberal yaklaşımın küresel sivil toplumu açıklamasına öncelikle liberal perspektife sahip yazarlardan eleştiriler gelmiştir. İlk olarak John Keane 2003 yılı “Küresel Sivil Toplum” kitabında “ideal tip (ideal type)” yani olması istenilen

218 Küresel sivil toplum yıllıkları ile ilgili envanter ve kısmi açık olan arşive ulaşmak için;

özelliklere sahip bir alan olarak küresel sivil toplum kavramını belirlemiştir. Ona göre küresel sivil toplum;

“… bütün dünyanın yükünü sırtlamış ve dünyanın dört bir

tarafında etkileri hissedilen birbiriyle bağlantılı sosyo ekonomik kuruluşların hükümet dışı dinamik sistemidir. Ne durağan (statik) bir nesnedir ne de bir oldubittidir.” 219

Bu tanımlanmasından hareketle tamamlanmamış bir özelliğe sahip olan küresel sivil toplumun piyasa ile bağını kurarak değerlendirmiştir. Turbo kapitalizm220 ile sivil

toplumun içiçe olduğunu hem piyasaların hem de sivil toplum (aile, hayır kurumları, cemaat birlikleri, UHDÖ vb.) unsurlarının biri olmadan diğerinin varlığını sürdüremeyeceğini221 iddia etmiştir. “Küresel sivil toplumdaki piyasa güdümlü iletişimin

büyümesi, dünyayı küçültür.”222 saptaması ile liberal yaklaşımın değinmediği küresel

kapitalizm ile küresel sivil toplum ilişkisini göstermeye çalışmıştır.

Küresel sivil toplumun bir “ütopya” olduğu iddiası, sivil toplumun ulusal bir devlet içinde var olduğundan küresel sivil toplumun küresel bir devlet olmadan var olamayacağı şeklinde eleştirilere dayanmaktadır.223 Sivil toplumun temsil edilebildiği ve

etki alanı açabildiği bir devlet varken küresel sivil toplumun böyle bir devlet yapısı içerisinde olmadığı için politika yapımında nasıl bir etkisi olacağının açık olmadığı yönünde eleştiriler yöneltilmiştir.224 Devletlere bağlı olmak yerine küresel olma

özelliğinin asıl problem olduğunu; ulusal baskı grupları işlevlerini meşru bir devlet sistemi bağlamında gerçekleştirip yine meşruluğunu bu yapı içerisinde sağlarken küresel sivil toplum hareketlerinin böyle bir devlet sistemi ile bağlantısı olmadığından dolayı

219 John Keane, a.g.e., s. 8.

220 Keane turbo kapitalizmi özel girişimciliğin bir çeşidi olarak belirleyip kar amacı güden sermayenin

serbest hareket etmesi için sosyal geleneklerden, devlet müdahalesinden, vergi kısıtlamalarından, işçi sendikalarından ve diğer bütün dışsal kısıtlamalardan özgürleşme isteği tarafından yönlenen bir piyasayı tarif etmek için kullanmaktadır. John Keane, a.g.e., s. 67-68.

221 A.g.e., s. 75-91.

222 A.g.e., s. 88.

223 Daniela Angi, “More Than National, Less Than Global? Social Movements Under Globalising

Conditions”, 2008, https://www.ceeol.com/search/article-detail?id=193791, (11.03.2015), s. 3.

224 Baker Gideon, “Problems in the Theorisation of Global Civil Society”, Political Studies, Vol. 50, No.

meşruiyet sorunu yaşayabileceği belirtilmiştir.225 Ayrıca “Küresel sivil toplum, devlet

sisteminin arzulanan aşkınlığının ortamı ve sonucu” olduğu226 şeklinde ifade edilen ve

Martin Köhler’in saptaması ile uluslararası ilişkilerde devletin tek bir siyasi otorite olduğu sürece küresel siyasetin gerçekleşeceği ulusaşırı kamusal bir alanın ortaya çıkmasının imkansız olduğu227 yönünde savlarla küresel sivil toplumun devletler sistemi içerisinde

var olabilirliği, konumu ve meşruluğu eleştirilmiştir.

Küresel sivil toplumun liberal yazınına eleştirel bir şekilde yaklaşan David Candler, liberal yaklaşımın politik özgürleşme, bireyin güçlenmesi, demokrasinin gelişmesi olarak sunduğu küresel sivil toplum kavramını sorunsallaştırır. Candler’in editörlüğünü yaptığı “İnsan Haklarını Yeniden Düşünmek” adlı kitabında insan hakları kavramını uluslararası sistemde politik ve ekonomik eşitsizlikleri besleyen yeni kontrol ve düzenleme hiyerarşileri kuran bir alan olarak değerlendirmektedir. Diğer yazarların benzer liberal açıklamaları eleştirilerek sivil toplum unsurları ile Batılı güçler arasındaki insan hakları söylemi altında iş birliklerini ortaya çıkartmaya çalışan örnek çalışmalarından oluşan kitapta insan hakları söyleminin yeni emperyal bir düzene hizmet eden moral boyutunu oluşturduğu sonucuna varılmaktadır.228

David Candler 2004 yılındaki kitabı ile o zamana kadar yayımlanan çalışmaların eleştirilmesiyle konstrüktivist ve normatif yaklaşımların gerçekte var olmayan bir kavramı inşa ettiklerini savlamıştır.229 Kendi iç politikalarında yaşadıkları hayal kırıklığı ve

yabancılaşma ile yapamayacakları hayali toplum ideallerini uluslararası toplum bağlamında gerçekleştirmenin bir ürünü olarak küresel sivil toplum kavramının

225 Graham Long, “Justification and legitimacy in global civil society”, Journal of Global Ethics, Vol. 4,

No. 1, 2008, pp. 51-66, DOI: 10.1080/17449620701855361, (11.03.2015), s. 55.

226Jens Bartelson, “Making Sense of Global Civil Society”, European Journal of International Relations,

Vol. 12, No. 371, 2006, http://ejt.sagepub.com/content/12/3/371, (111.03.2015), s. 383.

227 Köhler’den aktaran Jens Bartelson, a.g.m., aynı yerde.

228 David Chandler (Ed.), Rethinking Human Rights Critical Approaches to International Politics, Palgrave

Macmillan, London 2002.

229 David Candler, Constructing Global Civil Society Morality and Power in International Relations,

geliştirilmeye çalışıldığını230 ileri sürmesi üzerine, liberal ve radikal yorumcular olarak

nitelediği yazarlar tarafından Candler’in bu iddialarına karşılık verilen yanıtlar ile kavram hakkında özgün bir akademik bir tartışmayı da başlatmıştır.231

Chandler’e göre uluslararası ilişkilerde “idealist dönüş” ve özellikle de küresel sivil toplum kuramları, “iç siyasi süreçle birlikte paylaşılan bir anlam bulma

zorluğundan” kaynaklanmaktadır. Uluslararası ilişkilerde değerlere ve ahlaki boyuta

odaklanmak gerçekte var olan bir küresel sivil toplumu üretmeyeceğini belirterek bireyler, örgütler ve hareketlerin Batılı hükümetleri yönlendirebileceğinin bir “hayal (fantasy)” olduğunu ancak “Batı toplumlarına musallat olan politik rahatsızlık” olarak küçük bir etkisi olabileceğini vurgulamaktadır.232

Liberal ve normatif teorilerine yapılan eleştirilerden biri de sivil toplum örgütlerinin batılı bir dil kullanmasıdır. Neoliberal ekonomini politikaların uygulanacağı liberal politik düzenin küresel çapta kurulmasıyla “Batı liberalizmin bir metaforu olarak

sivil toplum kavramının”233 küreselleşme tartışmaları ile yeniden gündeme gelmesi

arasındaki eşzamanlılığa dikkat çekilmektedir. Küresel sivil toplum unsurlarının hükümetler arası ya da hükümetler dışı çeşitli örgütlenmelerle işbirliğine giderek çalışmalar yapmasının, Batılı neoliberal hegemonik yapının başta Güney yarım küre olmak üzere diğer ülkelere yerleşmesinin aracı olduğu yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır.234 Ayrıca liberal akademik yorumcular tarafından kendi düşüncelerini ve

230 A.g.e., s. 207.

231 Globalization dergisinin 2007 yılı Vol. 4, No. 2 sayısında “Theorizing Global Civil Society” başlıklı

forum bölümünde, David Chandler’in ve küresel sivil toplumu savunan akademisyenlerin Chandler’e karşılık olarak yazdıkları yazılar için bkz.: David Chandler, “Deriving Norms from ‘Global Space’: The Limits of Communicative Approaches to Global Civil Society Theorizing”…, Mary Kaldor, “Reply to David Chandler”…, Fred Dallmayr, “Global Civil Society Debunked?”...,, Ronnie D. Lipschutz, “The Historical and Structural Origins of Global Civil Society”…., Albert J. Bergesen, “Evidence of Global Civil Society”…., David Chandler, “Global Space: Positivism, Progress and the Political-Reply to Kaldor, Dallmayr, Lipschutz, Bergesen and Patomäki…, https://www.tandfonline.com/toc/rglo20/4/2?nav=tocList. (21.02.2015).

232David Candler, Constructing Global Civil Society…., s. 208-209.

233 Hakan Seçkingil, “Civil Society as a Metaphor for Western Liberalism”, Global Society,Vol. 16, Iss. 4,

2002, pp. 357-376, http://dx.doi.org/10.1080/0953732022000016090, (21.02.2015).

234 Afef Benessaieh, “Global Civil Society: Speaking in Northern Tongues?”, Latin American Perspectives,

tutkularını yansıtan özellikle çeşitli muhalif hareketlere yönelik açıklamalarını içeren normatif değerlendirmelerin “her hangi bir kuruluş ya da bireyin kendi önemini ve ahlaki

meşruluğunu üretmek ve artırmak için kullanabileceği” yönünde eleştiriler bağlamında

“seçkinler savunuculuğuna” dönüştüğü saptaması yapılmıştır.235 Liberal yaklaşım

açısından “küresel sivil toplumun yaratılmasını” Batı modeli olan kapitalist modernleşmenin ilerleyişi ile bağlantısını kurarak çözümlenmesi gerektiği belirtilmektedir.236

“Küresel sivil toplum pratikleri Batının ahlaki ve entelektüel gücünün postkolonyal dünya üzerinde sağlamlaştırılması olabilir.”237 yorumuyla Neera

Chandhoke Batı akademisinin dışından bir eleştiri getirmiştir. 1990’lar ile piyasa ve devletleri içeren küresel sistemin üçüncü bir boyutu olarak küresel sivil toplumun gösterildiğini vurgulayan yazar, küreselleşmenin eşitsiz doğasının açtığı dengesizlikleri gidermek için başta UHDÖ’ler olmak üzere çeşitli küresel sivil toplum aktörlerinin uluslararası gündeme çıkartıldığını açıklamaktadır. Bu aktörlerin temsil edebilirliğini de sorgulayan yazar, Güney’in ihtiyaçları ve çıkarlarının Batı’da belirlendiğini ileri sürerek Güney ülkelerinin vatandaşları tarafından mı, yoksa temsil edilenler tarafından inşa edilen ihtiyaçlar doğrultusunda mı belirlenmekte olduğu şeklinde savını sorunsallaştırmaktadır. Ayrıca küresel sivil toplumun ahlaki ölçütler geliştirme işlevini de tartışmaya açarak; hangi kuralların neden diğerlerine göre öncelikli olacağını sorup Güney’de aslında yaşamsal öneme sahip sosyal ve ekonomik haklara yaşam hakkı gibi temel haklara göre öncelik verilmediğini Batılı UHDÖ’lerin dünya düzeni ile olan bağını kurarak açıklamaktadır. İnsan hakları temelli çalışan UHDÖ’lerin insan hakları bağlamında

235 David Chandler, “Building Global Civil Society `From Below?”, 2004,

http://www.davidchandler.org/wp-content/uploads/2014/10/Millennium-Building-GCS-published.pdf, (21.02.2015), s. 328.

236 Ronaldo Munck, “Global Civil Society: Royal Road or Slippery Path?”, Voluntas: International Journal

of Voluntary & Nonprofit Organizations, Vol. 17 Iss. 4, Dec 2006, pp. 324-331, https://www.researchgate.net/publication/225521084_Global_Civil_Society_Royal_Road_or_Slippery_Pa th, (21.02.2015), s. 327.

237 Neera Chandhoke, “How Global is Global Civil Society?”, Journal of World-Systems, Vol. 11, Iss. 2,

2005, pp. 355-371,

https://www.researchgate.net/publication/282391661_How_Global_is_Global_Civil_Society, (04.03.2015), s. 355.

başarılarını küçümsemediğini belirten yazar, küresel sivil toplum aktörlerinin Güneyli insanların ihtiyaçlarına yönelik daha duyarlı olmaları gerektiğini belirtmektedir.238

Yukarıda genel çerçevesi çizilen eleştirilerin yer aldığı yazın tarandığında bölgesel farklılıklar olsa da sivil toplum örgütleri ya da hareketleri arasında karşılıklı ilişkinin olduğunu saptayan çalışmalarla karşılaşılmıştır. Başka bir deyişle her ne kadar sivil toplum örgütlerinin ve hareketlerinin çıkış yeri Kuzey yarım küre olup niceliksel olarak Batılı örgütlenmelerin sayısı fazla olsa da Güneyli sivil toplum örgütlerinin karşılıklı bir ilişki içerisinde Kuzeyli örgütlenmelerle çalıştığını gösteren çalışmalar vardır: Karşılıklı kazan kazan durumunun ifade edildiği empirik çalışmalarda kendi ülkelerinde yürüttükleri mücadelede kazanım elde etmek için Batılı/Kuzeyli örgütlerle çalışmakta bir sakınca görmediklerini belirten sivil toplum örgütü yöneticilerinin ifadelerine yer verilmektedir.239 Tez açısından küresel sivil toplum unsurlarının araçsallaştırması sadece neoliberal aktörler tarafından olmadığı, aynı zamanda madun diye nitelendirilebilecek sosyal kategoriler tarafından da kullanılması küresel sivil toplumun bir başka olanağını sergilemektedir. Tezde iddia edilen diyalektik materyalist anlayış burada da söz konusudur. Küresel kapitalizmin açtığı eşitsizlikler yine Dünya Bankası’nın sunduğu fonlarla yürütülen çalışmalarla giderilmeye çalışılması örneğinde olduğu gibi hem hegemonik söylemin rıza üretmesi sağlanmakta hem de aktivistler tarafından karşı bir söylem oluşturabilmek için bu fonlar kullanılmaktadır. Tarihte özellikle sendikal hareket açısından görülen bu diyalektik sürecin yeni bin yılda küresel sivil toplum alanı içerisinde diğer sosyal hareketler ve örgütlenmeler ile gerçekleşmesi küresel sivil toplumun olanakları olarak değerlendirilmektedir.

238 A.g.m., s. 356-371.

239Srilatha Batliwala, “Grassroots Movements as Transnational Actors: Implications for Global Civil

Society”, Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, Vol. 13, No. 4, December 2002, https://doi.org/10.1023/A:1022014127214, (11.03.2015); Stephen Meyers, “Global Civil Society as Megaphone or Echo Chamber?: Voice in the International Disability Rights Movement”, https://www.jstor.org/stable/24713307, (10.03.2015); Cullen Hendrix, Wendy Wong, "Knowing your audience: How the structure of international relations and organizational choices affect amnesty international’s advocacy," The Review of International Organizations, Springer, Vol. 9 No. 1, pp. 29-58, March 2014, https://doi.org/10.1007/s11558-013-9175-z, (01.02.2017).

Liberal yaklaşım küresel sivil toplumu sadece olumlu, geliştirici bir alan olarak görüp küresel kapitalizm ile bağını eleştirel olarak kuramamıştır. Başka bir ifade ile küreselleşme sürecinde kar maksimizasyonu için evrende çeşitli solucan delikleri açan kapitalizmin yarattığı emek sömürüsü, çevre kirliliği, insan hakları ihlali gibi çevre, insan ve toplumda oluşturduğu tahribatın ve yıkımın asıl nedenin ne olduğunu göstermeden sadece bu yıkımın sonuçlarını geçici çözümlerle gidermeye yönelik küresel sivil toplum örgütleri analiz edilmiştir. Bu noktada birçok örgütlenmenin çeşitli kampanyaları pratik yararlar getirebilir. Küresel sivil toplum alanının bir parçası olarak bu çalışmalar değerlendirilmelidir. Ancak küresel sivil toplumu sadece bu açıdan yaklaşmak onun küresel kapitalizmin ve neoliberal politikaların rıza üretimi için araçsallaştırılmasını açıklayamamaktadır. Bu analizi yapabilecek kavram setini sunan eleştirel teoriye ayrıca bakılacaktır.