• Sonuç bulunamadı

Kusursuz Sorumluluğu Açıklayan Ana İlke Olması

İdarenin kusursuz sorumluluğu risk ilkesi ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi olarak iki başlığa ayrılarak ele alınmaktadır. Öğretide kamu külfetleri karşısın- da eşitlik ilkesinin risk ilkesinin de temelini oluşturduğu ifade edilmektedir.

ONAR, Fransız öğreti ve yargı kararları incelendiğinde idari hasar (risk) ilke- sinin, kamu külfetleri karşısında eşitlik (hukuki müsavat) ilkesinin izah ve uygulama alanı halini aldığını belirtmektedir. Yazar idarenin, hatta idarenin dışında devletin sorumluluğu konusunda kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin geniş bir yer tut- tuğunu ve asıl ana ilkenin bu yöne doğru kaydığını ileri sürmüştür155

.

ESİN, idari hasar (risk) ilkesinin, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi ile hakkaniyet ve nasafet ilkelerine dayandığını ileri sürmüştür156.

151 YAYLA, s. 63.

152 GÖZLER, s. 1170; ÇAĞLAYAN, s. 257. 153

GÖZLER, s. 1243; ÇAĞLAYAN, s. 344.

154 ÖZGÜLDÜR, s. 138; GÖZÜBÜYÜK/TAN, s. 771 vd; YAYLA, s. 63; ARMAĞAN, s. 218 vd. 155 ONAR, s. 1743.

DURAN, mesleki risk gibi kamu görevlilerinin külfeti kaçınılmaz şekilde yük- lendiği haller dışında157

kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin idarenin kusursuz sorumluluğun genel ve objektif esası olduğunu belirtmiştir158

.

YAYLA ve AYANOĞLU da kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin risk ilkesini de içine alarak kusursuz sorumluluğu açıklayan ana ilke olduğunu ifade et- mişlerdir159

.

Kişiler bir devletin çatısı altında yaşayabilmek için bazı külfetlere katlanmak zorundadırlar. Bu külfetler vatandaş olmanın sağladığı nimetlerin karşılığını oluştu- rur160. Bir düzen dahilinde güven içinde yaşama ve hizmetlerden faydalanma bu ni- metlerin en temel olanlarıdır. Sosyal risk ilkesi dışındaki diğer kusursuz sorumluluk hallerinin hepsinde geniş anlamda bir kamu hizmeti söz konusudur ve bu kamu hiz- metinden dolayı zarar gören kimseler bulunmaktadır. Bünyesinde risk taşıyor olsa da, kaza niteliğinde olsa da, bu durum kişinin mesleğinden kaynaklanıyor olsa da toplumun menfaatine olan bir faaliyetin işlemesinden hatta bazen sadece varlığından dolayı bazı kişiler zarara uğrayabilir. Toplumun genelinin faydalandığı bir hizmetin külfetinin belirli kişilerin üzerinde bırakılması eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırı- lık oluşturur.

Sosyal risk ilkesinde ise kişilerin şahsına karşı olmayan topluma yönelik bir eylemden dolayı kişiler zarar görmektedir. Zarar gören kişiler bir anlamda devlete ya da topluma yönelik eylemin riskini kendi üzerlerine almaktadırlar. Bu açıdan diğer kusursuz sorumluluk ilkelerinde bir anlamda aktif olarak yürütülen bir idari faaliyet söz konusuyken; sosyal risk ilkesinde pasif ya da (hizmet kusuru oluşturmaması du- rumunda) ihmali anlamda bir idari faaliyetin söz konusu olduğu ifade edilebilir. Me- sela bir canlı bomba eylemi neticesinde zarar gören, olayla hiçbir ilgisi olmayıp yal- nızca oradan geçmekte olan kişi açısından ele alınacak olursa; eylem ona karşı ger- 157 DURAN, s. 67. 158 DURAN, s. 52. 159 AYANOĞLU, s. 44 vd. ; YAYLA, s. 63 vd. 160 ESİN, s. 131.

çekleşmemiştir ve eyleme sebebiyet verecek hiçbir faaliyette bulunmamıştır. İlgilinin o an orada olup olmamasının eylem açısından hiçbir önemi yoktur. Önemli olan ey- lemle amaçlanan mesajın devlete verilmesidir. Diğer bir ifadeyle zarar gören kişi, şahsından veya davranışlarından dolayı değil o devletin bir mensubu olduğu için za- rar görmüştür. Bu durumda toplumu oluşturan bütün bireylere yönelik eylemin külfe- ti, diğer bireylere nazaran daha ağır bir şekilde şahsın üzerine yüklenmiştir. Diğer bireylere belki korku ve endişe olarak yüklenen bu külfet, eyleme bizzat maruz kalan şahıs adına somut maddi veya manevi zarar olarak yüklenmiştir. Anayasanın başlan- gıç bölümünde belirtildiği gibi vatandaşlar nimet ve külfetlerde eşit olduğu için kişi- ye maddi ve manevi zarar olarak yüklenen külfet, kamunun bütçesinden tazminat ödenerek topluma dağıtılmalıdır.

İdari yargı kararlarında da benzer bir yaklaşım görmek mümkündür. Danıştay, “toplum yararı uğruna belirli kişilerin maruz kaldığı, özel ve olağan dışı zararların toplumun diğer bireylerine dağıtılmak suretiyle yine toplum tarafından karşılanması

esasına dayanan idari hasar ilkesi…”161

ifadeleriyle risk ilkesinin de kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesine dayandığını vurguladığı düşünülebilir162

. Benzer başka bir kararda da “…zararın, kamu külfetlerinin dağıtılmasını amaçlayan idari risk kura-

mının bir sonucu olarak davalı idarece giderilmesi gerektiği…”163 ifade edilmiştir.

Danıştay, baş komiser olarak görev yapan bir kişinin görev sırasında trafik ka- zası sonucu yaralanması164 ve emniyet görevlilerinin kaçan bir şüpheliyi yakalamak için usule uygun havaya ateş etmeleri sonucu sokakta bulunan bir kişinin yaralanma- sı165

olaylarında benzer ifadeler ile tazminata hükmetmiştir. Hareket halindeki trenin 161 D10D, T. 06.02.2001, E. 1126/343, akt. ATAY/ODABAŞI, s. 547. 162 YAYLA, s. 62. 163 D10D, T. 12.10.1999, E. 1997/3198, K. 1999/4799, www.kazanci.com, e.t. 11.12.2018. 164 D10D, T. 28.11.2008, E. 2008/5690, K. 2008/8503, akt. ATAY/ODABAŞI, s. 257-258:

“…idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin doğrudan sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen özel ve olağan dışı zararı, hizmetten yararlanan topluma pay etme esasına dayalı kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiği…”.

165 D10D, T. 26.11.2007, E. 2007/8442, K. 2007/5643, akt. ATAY/ODABAŞI, s. 258: “Kamu

hizmetinin görülmesi sırasında bir görevle ilgili olarak genel külfetler dışında fertlere ve ferdi mülkiyete verilen zararların, eylem ile zararlı sonuç arasında nedensellik bağının bulunması

kızgın balatalarından birisinin kopması sonucu orman yangını çıkması ile ilgili bir uyuşmazlıkta ise, öncelikle kamu hizmetleri ile ilgili genel külfetler dışında kişilere verilen zararın, hukukun genel ilkeleri ile hakkaniyet ve nasafet kuralları gereğince tazmin edilmesi gerektiği aksi halde zararın birkaç kişiye yükletilmesinin söz konusu olacağı ve bu durumun da yine eşitlik, hakkaniyet ve nasafet kurallarıyla bağdaşma- yacağı ifade edilmiştir. Daha sonra ise tehlike arz eden kamu hizmetlerinden dolayı kişilerin zarara uğraması durumunda da bahsedilen kusursuz sorumluluk ilkesi gere- ğince zararın tazmin edilmesi gerektiği belirtilmiştir166. Kararda her ne kadar açıkça

ilke zikredilmese de “genel külfetler” ve “zararın birkaç kişiye yükletilmesi” ifadele- ri kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesini çağrıştırmaktadır. Söz konusu açıklama- dan sonra tehlikeli faaliyetler sonucu oluşan zararların da bu ilke uyarınca karşılana- cağının belirtilmesi Danıştay ilgili dairesinin, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilke- sinin kusursuz sorumluluğu açıklayan ana ilke görüşünde olduğu izlenimini oluştur- maktadır.