• Sonuç bulunamadı

Kurgu zamana, coğrafi mekâna ve genel çevreye bağlı olarak anlatılan karakterlerin belli bir yapı çerçevesine oturtulmasıdır. Bir hikâyenin kurgusu onun hikâye haline getirilme ve hikâye niteliği kazanmasında önemli bir rol oynar. Kurgu bir anlamda hikâye için kullanılacak elementleri elde edilmek istenen amaca uygun biçimde bir araya getirmektir. Anderson (2013) yaptığı çalışmada kurguyu kısaca hikâyenin nerede ve ne zaman gerçekleştiği olarak tanımlamıştır. Kurgu mekân olarak hikâyenin geçtiği yer özellikleri, hikâyenin oluştuğu ortamın iklimi gibi öğeleri içerebilir. Brown ve Stephens (2007) çalışmalarında kurgunun diğer tüm hikâye elementleri üzerinde belirgin bir rol oynadığını; ancak hikâyede bütünüyle tanımlanmadığını sadece yüzeysel olarak değinildiğini belirtmişlerdir.

Kurgunun bazı hikâyelerdeki önemi diğerlerinden daha büyüktür. Lukens (1999)’a göre, Perde arkası kurgu ve bütünsel kurgu olmak üzere iki çeşit kurgu vardır. Bu kurgu biçimlerinden perde arkası kurgu, ismini geleneksel tiyatrodan almıştır. Perde arkası kurgu düz bir biçimde tasarlanmış olay örgüsünün herhangi bir ön hazırlık olmadan hikâyenin içine aktarılmasıdır. Genel olarak “bir zamanlar” ya da “evvel zaman içinde” gibi kalıpları içeren geleneksel edebiyat ürünlerinde görülür. Anderson (2013)’un yaptığı çalışmaya göre, geleneksel edebiyat ürünleri neredeyse her zaman tanımlanmamış zaman dilimleri ve belirlenmemiş mekân (bir kulübe, padişahın sarayı, karanlık bir orman vb.) üzerine kuruludur. Çoğu yazar perde arkası kurguyu akıcı bir şekilde kurar. Ancak bazı yazarlar hikâyelerin evrenselliğine dikkat çekmek için mekân ve zamanı belirsiz olarak verir. Bütünsel kurgu, hikâye için zorunludur. Bunun anlamı hikâyenin yazarın kendi özelleştirip kullandığı kurgu dışına çıkamayacağıdır. Lukens (1999) çalışmasında bütünsel kurgu üzerine yazılmış bir hikâyenin hareket, karakter, tema, zaman ve mekân tarafından etkilendiğini belirtmiştir. Bütünsel kurgu genelde gerçekçi kurguda özellikle de tarihi kurgu kullanılan hikâyelerde görülür.

Hikâye kurgusu çeşitli biçimlerde yapılabilir. Gamble ve Yates (2008) çalışmalarında okuyucunun hikâyenin hangi elementine odaklanması isteniyorsa kurgunun buna bağlı olarak düzenlenebileceği ve okunabileceğini belirtmişlerdir.

2.3. Olay Örgüsü

Olay örgüsü kısa bir tanımla bir hikâyenin içinde ne olduğudur. Lukens (1999, s. 103) çalışmasında olay örgüsünü; hareket gösteren karakterler aracılığıyla olayların düzenlenmesi olarak belirtir. Olay örgüsü okuyucunun hikâyeyi okumak istemesini sağlayan en önemli hikâye elementlerinden biridir. Carter (1993, s. 18) çalışmasında olay örgüsünün mekanik, hikâyenin ise canlı olduğunu veya fikirler ile karakterlerin birleşiminden oluştuğunu belirtmiştir. Hikâyeyi oluşturan elementler bir bütün oluşturmakla beraber bireysel parçaların toplamı değildir. Anderson (2013) çalışmasında belirttiği üzere olay örgüsünün türleri dört kısımda incelenir.

2.3.4. Yığın Olay Örgüsü

Yığın olay örgüsü çoğunlukla geleneksel edebiyatta veya herhangi bir konu üzerine özelleştirilmiş kitaplarda bulunur. Yığın olay örgüsünde cümlelerin, söz kalıplarının ve olayların yeni biçimlere uyarlanmış tekrarları vardır.

2.3.5. Doğrusal Olay Örgüsü

Doğrusal olay örgüsü gerçekçi kurgu ve hayal gücüne dayalı hikâyelerde sık kullanılır. Bu olay örgüsünde önemli olan nokta, gerçekçi ya da hayal gücüne dayalı tüm olay örgüsünün mantıklı bir biçimde yapılandırılmasıdır. Dolayısıyla olaylar mantıksal bir akış içinde sıralanmalı ve olay örgüsünde tesadüflere yer verilmemelidir. Sürekli bir doğrusal olay örgüsünün üç temel aşaması vardır.

Başlangıçta, karakterler ve kurgu tanıtılır ve ana problem açıklanır. Ana karakter belirtilen bir zorluğun üzerinden gelmeye hazırlanır.

1. Gelişme bölümünde karakter bir zorluğun üzerinden gelmeye çalışır. Problemin çözümü için, kendisini çözüme ulaştıracak olayları yaşar.

2.6 Bağımsız Olay Örgüsü

Bağımsız olay örgüsü daha çok; kolay okunabilir kitaplar, resimli kitaplar ve bölümlerden oluşan kitaplar arasındaki geçiş formu olan karma kitaplarda görülür. Kurgu ve karakterlerin diğer olay örgüleri ile neredeyse aynı olmalarına rağmen hikâyede geçen olayların ve bunların okuyucuyu götürdüğü çözüm yolları ile bütünleşmiş temel problemler yoktur. Dahası her hikâye bölümü bağımsız hikâyeler gibi tanıtım, problem, olay ve çözüm bölümlerinden oluşan küçük bir olay örgüsüne sahiptir. Anderson (2013) bu olay örgüsüne sahip olan hikâyelerin dikkat süresi az olan çocuklar için yararlı olabileceğini vurgulamıştır. Başka bir deyişle, çocuklar bu kitaplardan günde bir bölüm okurlar ve ertesi gün daha önce okudukları bölümü hatırlamak zorunda olmadıkları için okuma konusunda kendilerini daha rahat hissederler.

2.3.6. Döngüsel Olay Örgüsü

Döngüsel olay örgüsü temelde doğrusal olay örgüsü ile aynıdır ancak bu olay örgüsünün diğer olay örgülerinden farkı hikâyenin sonunda veya sorunların çözümü gerçekleştiğinde karakterler hikâyenin başlangıç aşamasındaki durumlarına geri dönerler. Örneğin Keloğlan hikâyelerinin bazılarında sonuç bölümünde Keloğlan köyüne geri döner ve hikâye başlangıcında sürdüğü hayatı aynen devam ettirir.

Olay örgüsünün içeriğini adlandırmak ya da hikâye haritası denilen yöntemi kullanmak okuma aşamasında ve okuduktan sonra çocukların hikâye yapısını takip edip anlayabilmelerine olanak tanır. Hikâye haritasını canlı tutmak için iki öğe kullanılır. Bunlardan birisi geri dönüşler diğeri de sergilemedir. Geri dönüşler çoğunlukla bir karakterin anılarına dönüş biçiminde olur; bu dönüşler okuyucuya olayların perde arkası ve ileride oluşacak olaylar için bakış açısı sağlar. Geri dönüşler okuyucuyu gereksiz tanımlamalar ve detaylar arasında kaybolmaktan kurtarır. Ayrıca hikâyenin başlangıç kısmında tanıtım amacıyla verilen bilgiler ve hikâyenin zamanından önce olan, kurguya dayanak sağlayan olayları okuyucu tarafından tekrar hatırlanmasını sağlar.

Geri dönüşlere benzer olan başka bir yöntemde önceden ima etmektir. Yani, hikâyenin yazarı ileride oluşabilecek olayların ipucunu verir. Bu sayede okuyucuda merak uyandırmayı hedefleyen yazar, okuyucuyu aynı zamanda hikâyede daha sonra oluşabilecek olan olaylara hazırlar.

Sergileme ise, hikâye elementlerinin içerdiği detayların hikâyenin belirli bölümlerinde açık bir biçimde ifade edilmesidir. Okuyucunun bu sayede hikâyenin elementlerinin özellikle de olay örgüsünün varlığını hissetmeleri sağlanır. Hikâye içinde sergileme ile geri dönüşler desteklenmiş olur.

2.3.7. Çelişki

Hikâyenin konusunda karmaşa yaratan öğe çelişkidir. Anderson (2013) çalışmasında çelişkinin hikâyede karakter ve olay örgüsü arasındaki ilişki veya iki zıt gücün çatışması şeklinde olabileceğini belirtmiştir. Birçok hikâyede hedeflenen amaç başarılarak veya şansa bağlı olarak gerçekleşir. Okuyucuların bir kitabı sonuna kadar okumalarının nedeni aslında çelişkilerdir. Çelişkiler okuyucuda merak yaratır. Çelişkiler birçok biçimde görülebilir ancak en sık görülen türlerini Russell (2005) çalışmasında dört başlık altında açıklamıştır:

2.3.7.1. Ana Karakter Diğerine Karşı

Ana karakter ve diğer bir karakterin aynı hedefe ya da birinin diğerini bu kazanımdan alıkoymaya çalışması ile oluşan çelişki türüdür. Genellikle halk masallarında bu tür çelişkilere sıkça rastlanır.

2.3.7.2. Ana Karakter Topluma Karşı

Ana karakterin, ailesi, tanıdıkları, arkadaşları ile çatışması ya da toplumun değerlerine, toplumdaki yaşayış biçimine veya daha fazlasına karşı olması ile gerçekleşen çelişki türüdür.

2.3.7.3. Ana Karakter Doğaya Karşı

Ana karakterin kendini bir tehlikeden kurtarmak için çaba gösterdiğinde, vahşi doğa ya da bilinmeyen bir yerde kendi varlığı için mücadele ettiğinde oluşur.

2.3.7.4. Ana Karakter Kendine Karşı

Genellikle ana karakterin kendi içinde yaşadığı duygusal veya zihinsel karmaşaları içerir. Bu tür çelişkilerde genelde ana karakterin psikolojik dünyasına giriş yapılır. Bu durum sahip olduğu değer yargılarıyla iç hesaplaşması veya yeni gelişen durumlar ile uyum sağlayana kadar geçen sürede yaşadığı çelişkiler halinde olabilir.

Tek bir hikâyede birden fazla çelişki bulunabilir. Ancak içlerinden birisi daha baskındır. Çelişki; başkahramanın gelişimini, başkahramanın hikâyede oluşacak olaylar karşısında izleyeceği yolları belirlemesini ve olay örgüsünün okuyucunun merak edebileceği bir şekilde anlatılmasını sağlar. Ancak çelişkiler hikâye içinde tutarsızlıklara neden olmamalıdır.