• Sonuç bulunamadı

KOCASININ YATAĞINDAN KÜSMÜŞ VAZİYETTE AYRI GECELEYEN KADIN

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 175-178)

HUSUSUNDA ONLARDAN İZİN İSTEDİĞİNDE İZİN VERMELERİ VE KENDİ ETRAFINDA HANIMLARININ TOPLANIP

21. KOCASININ YATAĞINDAN KÜSMÜŞ VAZİYETTE AYRI GECELEYEN KADIN

21. KOCASININ YATAĞINDAN KÜSMÜŞ VAZİYETTE AYRI GECELEYEN KADIN

86. … Ebu Hureyre [radıyallahu anh] yoluyla Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] şöyle buyurmaktadır:

“Kadın, küs olarak kocasının yatağından ayrı gecelediği zaman geri dönünceye kadar melekler o kadına lânet eder.”[639]

Açıklama:

Gerek İslam dininin aslî kaynaklarında yer alan hükümler gerekse asırlar boyu çeşitli bölge ve toplumlarda süregelen uygulamalar sonucu oluşan İslam hukuk kültürü, kadının hakları ile sorumlulukları, aile ve toplum içindeki rolü, konumu ve kendisinden beklenen ödevler arasında uyum ve dengeyi gözetmeye özel bir önem vermiştir. Öte yandan hak ve sorumlulukların dağılımı, cinslerin imkân ve kabiliyetleriyle de yakından ilgilidir.

Kadının hakları yanında sorumlulukları da vardır. Kadınların hakları ile sorumlulukları birlikte ele alındığında, İslam’ın adalet, hakkaniyet ve denge ilkesinin bu alanda da geçerli olduğu görülür.

Zaten evlenip iffeti koruma, cinsel arzularını meşrû ölçüler içerisinde giderme, sağlıklı ve düzenli bir cinsellik dinin emrettiği ve teşvik ettiği bir husustur.

İnsanın diğer dünyevî lezzet ve menfaatlerde olduğu gibi cinsellik konusunda da çoğu zaman bencillik ve aşırılığa kaçması, bedenin arzu ve duygularına kapılıp barbarca bir çekişmeye girmesi kuvvetle muhtemel olduğundan, İslam’da cinsel eğitim ve cinsî ihtiyacın tatminiyle ilgili birçok düzenleyici ve emredici kurallar konmuştur.

İslamî anlayışa göre her cinsin kendine has ve diğerinde bulunmayan bazı özellikleri vardır; dolayısıyla cinsler karşılıklı olarak birbirini tamamlar. Cinsiyetler arasında hem bir bütünleşme ve tamamlayıcılık hem de rekabet söz konusudur. İslam, cinsiyetlerin birbiriyle çatışan değil, birbirini bütünleyen özellikler olduğunu gösteren bir insanlık düzeni getirmiştir. İslam aile düzeni, erkek ve kadının mümkün olan en üst seviyede kendi cinsî rollerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmesine dinî bir anlam kazandırmıştır.

[640]

Yüce Rabbimiz kadını ve erkeği mutlu olmaları için yaratmış, bahtiyarlığı birbirinde bulmalarını istemiştir.

Bunun için onları birbirine muhtaç kılmış ve kendilerine verdiği güzel duygularla bu ihtiyacı hissettirmiştir.

Bu birlikte oluşun âhenkli yürümesi için erkeği evin reisi yapmış, kadına da yuvanın huzuru için kocasıyla iyi geçinmeyi emretmiştir. Zaten dinimiz, birden fazla insanın bulunduğu yerde, içlerinden birinin başkan olup diğerlerinin ona uymasını prensip edinmiştir. Birliğin ve dirliğin sağlanması için bunu zarurî görmüştür.

İşte bu sebeple kadın, dinî bakımdan yasak olmayan meşru her konuda kocasının sözünden çıkmayacak, kocasının sevmediği şeyleri yapmayacak, onu memnun ve mutlu etmeye çalışacaktır. Erkek de bir koca olarak aynı şekilde karısını üzmemeye, onu kırmamaya, yapılması uygun olan isteklerini yapmaya gayret edecektir.

Bu bağlamda konu başlığımız “kadının kocasına itaat etmesi” olduğu için hadisimizde kadının, meşru bir mazereti olmaksızın kocasının yatağından ayrı gecelemesinin doğru olmadığına vurgu yapılmaktadır.

Peygamber Efendimiz bu hadiste erkeğin koca olarak gerek meşru çeşitli isteklerine ve gerekse cinsel ihtiyaçlarına değer vermenin ve bunun gereğini yapmanın önemini dile getirmiştir. Bunu da “Kocanın yatağını terk etme” şeklinde nezih ifadeleriyle anlatmak istemiştir. Kocasının bu yöndeki isteklerini yerine getirmeyen kadının, meleklerin lânetini üzerine çekeceğini ve dolayısıyla böyle bir davranıştan kaçınması gerektiğini belirtmiştir.

Karı-koca genellikle geceleri yalnız kaldıkları için hadis-i şerîfte “geceleme” ifadesi kullanılmıştır. Kocasını geceleyin öfkelendiren kadına meleklerin lâneti sabaha kadar devam edeceğine göre, onu gündüz öfkelendiren kadına meleklerin lânetinin sabahtan akşama kadar devam edeceği, sözün gelişinden anlaşılmaktadır.

Kocanın çeşitli isteklerine veya cinsel arzularına kadının saygılı olmasını yadırgayanlar olabilir. Kadının bir robot olmadığı, kendisini eşinin isteklerini ve ihtiyaçlarını yerine getirmeye her zaman hazır hissedemeyeceği, zira onun da bir dünyası, zevki ve arzusu bulunduğu söylenebilir. Bu itiraz doğrudur.

Kadın da bir insan olduğuna göre zaman zaman onun da sıkıntıları, üzüntüleri, sinirlilik hâlleri bulunabilir.

Ama bu hâller ona kocasını öfkelendirme, yuvanın huzurunu tehlikeye atma hakkını vermez. Ruhsal bir gerginlik içinde bulunuyorsa, bunu kocasına söyler ve ondan anlayış bekler. O zaman ilahî lânetten de

kurtulmuş olur. Sebepsiz yere kocasını reddeden, onu darıltacak şekilde sözlü ve fillî davranışlar gösteren kadınlar haklı görülemez. Çünkü erkek de kadında mutlu edilmeyi isterler.

Konuya bir de şu açıdan bakmalıdır:

İnsanın maddî ve ruhsal yapısını herkesten fazla, onu yaratan bilir. Belli mazeretleri dışında kadının kocasını reddetmemesi ısrarlı bir şekilde emredildiğine göre, özellikle cinsel arzuları frenleme bakımından erkeğin daha zayıf, kadının daha güçlü olduğu anlaşılmaktadır.

Burada bir başka gerçek daha hatırlanmalıdır. Âyet-i kerîmede “kadının erkek için bir elbise, erkeğin de kadın için bir elbise olarak yaratıldığı” belirtilmektedir.[641] Elbise insanı her türlü dış tesirden koruyan bir mahfazadır. Demek ki eşler birbirini her türlü tehlikeden ve özellikle günâha götürecek kötü duyguların etkisinden korumakla yükümlüdür.

Özetle; eşler arasındaki karşılıklı ilişkiyi maddî ve manevî diye ikiye ayırmak mümkündür: Manevî ilişkinin hedefi; hayatın iniş ve yokuşlarını beraber kat etmek, evi bir huzur ve saadet yuvası haline getirmek, ebedî saadete vasıta kılmaktır. Maddî ilişkilerin hedefi ise şehevî arzu ve isteklerin, yaratılış gayesine en uygun bir ölçü içinde tatminini ve neslin devamını sağlamaya çalışmaktır.

87. … Talk bin Ali [radıyallahu anh] dedi ki:

“Ben Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]’in şöyle buyurduğunu işittim:

Erkek, hanımını bir ihtiyacı için çağırır da kadın, ocağın başında bile olsa kocasının yanına gelsin.”[642]

Açıklama:

İslam dini, toplumun en küçük çekirdeğini ve temelini oluşturan aileye büyük bir önem verir. Aile hayatında karşılıklı uyum içinde huzurlu bir ortamın oluşması, her şeyden önce karı ile kocanın birbirinin hak ve hukukuna saygılı olmalarına, sevgi ve şefkat esasına dayalı ilişkilerin düzenli bir şekilde devamına bağlıdır.

Kadın ve erkek, bir elmanın iki ayrı yarısı gibi, birbirini tamamlayan, biri diğerine muhtaç olan ve ilahî hikmet gereği bu duygularla yaratılıp donatılmış iki farklı cinsiyettir.

Bu ikisinin birleşmesiyle ortaya çıkan aile hayatının uyumlu bir şekilde devam etmesi için Cenâb-ı Hak erkeği evin reisi yapmış,[643] kadına da yuvanın huzuru açısından kocasıyla iyi geçinip ona itaat etmesini emretmiştir.

Birden fazla insanın bulunduğu her yerde içlerinden birinin reis olması, diğerlerinin de ona uyması birlikte ve ahenkli bir şekilde yaşamanın zaruretlerindendir.

Bu açıdan bakılınca, dinî yönden yasak olmayan her hususta toplum içinde başkan mevkiinde bulunana, ailede reis olana uyulması gerekir. Kadın, kocasının meşrû olan emir ve isteklerine karşı çıkmamalı, erkek de aynı şekilde hanımına asla zulmetmemeli, onu üzmemeli, uygun olan arzu ve isteklerini yerine getirmelidir.

Dinimiz, karı ile kocanın birbirlerinin hak ve vecibelerine saygılı olmaları gereğini onlara çeşitli vesilelerle hatırlatır. Anlayış ve hoşgörü, sevgi ve saygı, hak ve hukuka riayet bütün meselelerin çözümünde yegâne çaredir. Ailenin reisi olan kocanın hakkı, bir hanım için öyle ki nafile oruç tutmaktan bile daha önce gelir.

[644]

Eşler bir bütünün iki parçası oldukları için birbirlerine her zaman ihtiyaç duyarlar. Huzuru ancak birlikte yakalayabilirler. Gönül huzuruna kavuşmanın önemli bir yolu, birbirlerinin çeşitli ihtiyaçlarını ve isteklerini gidermektir. Zaten hadisimizde de bu anlamda “ihtiyaç” ifadesi kullanılmaktadır. Bu sebeple de eşler, birbirlerini tehlikelerden koruyan birer elbise sayılmışlardır.[645]

İnsanın günah işlemesini çok isteyen ve bundan büyük zevk duyan şeytan, kadını ve erkeği birbirine düşürmek, aralarını açmak gibi olumsuz davranışları çokça kullanır. Böyle bir durumda eşlerin yapacağı en tabiî hareket; eşlerin koşup birbirine sığınması ve tehlikeli duyguların tesirinden eşinin yardımıyla kurtulmasıdır.

Konu başlığımız “kadının kocasına itaat etmesi” olduğu için hadisimizde kadının, ocakta yemek pişirirken veya tandırda ekmek yaparken bile olsa, eşinin istekte bulunduğu şeyi geri çevirmenin doğru olmayacağını belirtirken Peygamber Efendimiz’in anlatmak istediği işte budur.

Yuvasının mutlu ve huzurlu olmasını isteyen, yasak olmayan meşru hususlarda kocasına bağlı kalacak, kocasının hoşlanmadığı şeylerden kaçınacak, onu mutlu ve memnun etmeye gayret etmelidir. Erkek de bir koca olarak aynı şekilde hanımını üzmekten kaçınacak, onu kırmamaya özen gösterecek, yapılması uygun

olan isteklerini yapmaya gayret edecektir.

Özetle, dinimiz aile hayatına ve huzurlu bir aile ortamının oluşmasına büyük önem vermektedir. Evliliğin bir gereği olarak, kadının kocası üzerinde hakları olduğu gibi, kocanın da hanımı üzerinde önemli hakları bulunmaktadır. İşi ne kadar önemli olursa olsun meşrû bir mazereti yoksa, koca yuvasının mutluluğu için hanımının isteklerini yerine getirmeye çalışmalı ve kadın da aile saadeti açısından kocasının isteklerini yerine getirmeye çalışmalı ve gayret göstermelidir.

Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 8/187 (8921). Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 85, Bed’u’l-Halk 7; Müslim, Nikâh 120 (1436); Ebu Dâvud, Nikâh 39-40 (2141); Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, 2/255, 386, 468, 519, 528; Ebu Dâvud et-Tayâlisî, el-Müsned, s. 322 (2458); İbni Hibbân, es-Sahîh, (el-İhsan, 4162); Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 392.

Heyet, İlmihal (İslam ve Toplum), TDV, 2/124-129.

el-Bakara suresi, 2/187.

Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 8/187 (8922). Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ’ 10 (1160); İbni Ebi Şeybe, el-Musannef, IV, 306-307; İbni Hibbân, es-Sahîh, (el-İhsân, 4153); Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 292.

en-Nisâ’ suresi, 4/34.

Bk. Buhârî, Nikâh 86; Müslim, Zekât 84.

el-Bakara suresi, 2/187.

22. KADININ, KOCASININ

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 175-178)

Outline

Benzer Belgeler