• Sonuç bulunamadı

Hz. Ömer efendimizin adaletini,

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 150-153)

HUSUSUNDA ONLARDAN İZİN İSTEDİĞİNDE İZİN VERMELERİ VE KENDİ ETRAFINDA HANIMLARININ TOPLANIP

2. Hz. Ömer efendimizin adaletini,

3. Hz. Osman efendimizin yumuşaklığı ve hayâsını, 4. Hz. Ali efendimizin ilmini oluşturmamız lazım.

Evlerde bu dört eksiği gidermemiz gerek. O zaman o ev yaşanılır bir ev olur.

Özetle; saygı erkeğin, sevgi kadının en büyük hakkıdır. Eşinizin hataları olabilir. Bir tarafın hata yapması diğer tarafın kendi üzerine düşeni yapmamasının mazereti olamaz. Dünyada hak peşine düşmeyelim ama öyle bir gün var ki her hak sahibi hakkını isteyecektir.

60. … Hz. Âişe [radıyallahu anhâ] dedi ki:

“Ben Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’le birlikte bir seferde bulunuyordum. (Sahabiler de vardı.) Derken sahabiler ilerleyip gitti. Bunun üzerine Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem], (daha önce yaptıkları koşu yarışını kastederek):

– ‘Sen beni geçmiştin!’ buyurdu.

Hz. Âişe [radıyallahu anhâ] dedi ki: (Daha önce) ben onunla koşu yarışı yapmıştım. Ben onu geçmiştim.

Aradan bir müddet zaman geçince, kilo aldım ve Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] (o koşu yarışını kastederek):

– ‘Sen beni geçmiştin!’ buyurdu…

Bunun üzerine ben onunla (tekrar) koşu yarışı yaptım. Bu defa o beni geçti. Bunun üzerine Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] (şakayla):

– ‘İşte bu, (daha önceki koşu yarışının) bir rövanşıdır!’ buyurdu.”[549]

Açıklama:

Evlilik hayatı sevgisiz, muhabbetsiz gitmez. O zaman emek verelim kendi üzerimize düşenleri yapalım.

Sevgi çok değerli bir hazinedir ve çarçur edilmemelidir. O kadar ıvır zıvır şeyler için karı-kocalar birbirlerini yiyorlar ki. Neden? Çünkü sevginin düşmanları var. Kapitalist sistem insanların mutlu olmasını istemiyor.

İnsan mutluysa alışveriş isteği çok fazla duymaz. Ruh sevgiyle beslenip mutlu olmuşsa, bir şey daha alsam mutlu olur muyum telaşına düşmez. Zaten gerçekte maddî hiçbir şey ruhu beslemez. Ruhun gıdası manevîdir.

Sevginin düşmanları çok. Öncelikle kendimiz, nefsimiz olabilir sevginin katili; kendi elimizle öldürürüz bazen sevgimizi. Gururumuz, kibrimiz, inatçılığımız, kendimizi beğenmişliğimiz, bencilliğimiz, nefsimizin bitmeyen istekleri… Yıkar bizi seven kalbi. Ya da en yakınlarımızın; bazen annemizin, bazen kardeşlerimizin, bazen arkadaşlarımızın etkisiyle ruhumuzu besleyen kişiyi harcarız. Sonra da en çok üzülen biz oluruz.

Çoğu kişi sevme çabasında değil; sevilme arzusundadır. Sevilmek çok güzel; fakat “hep sevileyim”, “ne yaparsam yapayım sevilmeye devam edeyim” hallerinden çıkıp “ben sevdiğim için ne yapmalıyım?” diye de düşünülmelidir. Sevgi için çaba göstermeli, emek harcamalıyız. Düşünmeli, bulmalı ve adım atmalıyız.

Rehberimiz sevgiyi yaratan Allah ve onun habibi sevgili Peygamberimiz olmalı ki doğru adımlar attığımızdan emin olalım. Eşimizi öyle bir sevelim ki o sevgi bizi Allah’a yaklaştırsın, uzaklaştırmasın.

Bilelim ki eşimizin elini tutup göz göze bakıştığımızda Rabbimizin rahmeti bizim üzerimizdedir.

Böyle sevaplı işlere şeytan muhakkak bir engel çıkarmaya çalışır. Nefsi körükler; onun bitmeyen arzularını sevginin önüne engel olarak çıkarmaya çalışır. Bu yüzden hep almaya alışmış, terbiye olmamış bir nefis gerçekten sevmeyi bilmez.

Allah rızası için doğru adımlar atılırsa evlilik hayatı nefis terbiyesinin en iyi yollarından biridir. Bugün bazı huylarına sinir olduğunuz eşinize gösterdiğiniz sabır ve anlayışla kazanacaksınız belki de yaradanın rızasını.

O halde sevmenin ve sevilmenin yollarına bakalım.

Eşinizle hoş vakit geçirin; Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem] yaşına rağmen hanımıyla koşu yarışı yapmışsa siz de eşinizle koşu yapın, yürüyüşe çıkın, tatile çıkın, espri yapın, şakalaşın, onu sevdiğinizi söyleyin. Aşkı yakalayın.

Tabiî sadece söylemek yetmeyebilir; sevgiyi besleyecek davranışlarla hayatınızı güzelleştirin.

61. … Hz. Âişe [radıyallahu anhâ] anlatıyor:

“Hz. Âişe [radıyallahu anhâ] (yeni evlendiği dönemlerde) genç bir kız iken Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] ile birlikte (gittikleri) bir seferde idi. Derken Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] ashabına:

– ‘Siz ilerleyin!’ buyurdu. Sonra Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] (bana):

– ‘Gel, seninle yarışalım!’ buyurdu.

Derken ben onunla yarıştım ve o koşuda onu geçip yendim.

Daha sonraki bir zaman olduğunda yine ben onunla birlikte bir sefere çıkmıştım. Yine Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] ashabına:

– ‘Siz ilerleyin!’ buyurdu. Sonra Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] (bana):

– ‘Gel, seninle yarışalım!’ buyurdu.

Ben (daha önce onunla koşu yarışı yaptığımı) unutmuştum. Bu arada (geçen zaman içerisinde) kilo al(ıp şişmanlamış)tım. Ben:

– ‘Ben bu haldeyken seninle nasıl yarışabilirim, ey Allah’ın Resûlü!’ dedim. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]:

– ‘Sen muhakkak yaparsın!’ buyurdu.

Bunun üzerine onunla koşu yarışı yaptım. Bu defa o beni geçti. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]

(şaka olarak):

– ‘İşte bu, (daha önceki) o koşu yarışının rövanşıdır!’ buyurdu.”[550]

Açıklama:

Bu hadis, Hz. Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi ve sellem] aile efradından hanımı Hz. Âişe [radıyallahu anhâ]’nın gönlünü almak ve onun moralini yükseltmek için ne kadar hassas olduğunu ve aile fertleri içerisindeki alçak gönüllülüğünü ifade etmektedir.

Allah Resûlü [sallallahu aleyhi ve sellem] her konuda olduğu gibi İslamî bir yuva ve eşler arasındaki ilişkilerde de en güzel örnektir. İslamî ölçülere önem verilmeyen ailelerin her geçen gün yıkıldığı ülkemizde, rakamlar vahim bir tabloyu gözler önüne seriyor. 2013 yılında yıkılan yuva sayısı 125 bin iken, 2014 yılında bu sayı artarak 130 bin 913’e yükselmiş, boşanan çiftlerin sayısı 2015 yılında 131 bin 830 iken, 2016 yılında

%4,3 azalarak 126 bin 164 olmuş durumda. Bu korkunç rakam dünya ve ahiret saadeti ile kurulması gereken, sadece dünya değil ahirete taşınması gereken yuvalardan her gün birçok yuvanın yıkılması anlamına geliyor. Bu resmî rakamlar ve resmî olmayan ilişkiler, yuvaların yıkılma sürecinde işlenen cinayetler, annesiz-babasız yetişen çocuklar, huzursuzlukların had safhaya ulaşması ve daha birçok sorun, Allah’ın ve Resûl-i Ekrem Efendimiz’in [sallallahu aleyhi ve sellem] bizleri hayat verene çağırdığı halde icabet etmeyişimizin sonucu olan ağır faturalardır.

Sabrın, merhametin, anlayışın, inceliğin, şükrün, hoşgörünün ve sorumluluğun en güzel uygulamasını fiilî olarak gösteren Allah Resûlü [sallallahu aleyhi ve sellem], öyle ki hanımıyla birlikte yemek yerken ilk önce Hz. Âişe [radıyallahu anhâ]’nın yemesini isterdi ve bir şey içilecekse önce Hz. Âişe [radıyallahu anhâ]’ya içirirdi, sonra kendisi içerdi. İçerken de Hz. Âişe [radıyallahu anhâ]’nın içtiği yerden içmeye dikkat ederdi.

Bir et yemeği yeniyorsa mutlaka Hz. Âişe [radıyallahu anhâ]’nın elindeki parçayı alır, onun ısırdığı yerden kendisi de ısırırdı.

İşte bu durum, Hz. Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi ve sellem] anlayışının, inceliğinin, hoşgörüsünün, ailesine karşı sorumluluk bilincinin bir göstergesidir.

Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 8/177 (8893). Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 50 (1979); Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, 40/144 (24118), 41/447 (24981), 42/312 (25498), 43/297 (26252); Tayâlisî, el-Müsned, 3/71 (1565);

Buhârî, Ezân 44; Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, VI, 106, 256; İbni Hibbân, es-Sahîh (Arnaût), XII, 488-489.

Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 8/178 (8896). Ayrıca bk. Ebu Dâvud, Cihâd 61 (2578); İbni Hibbân, es-Sahîh, 10/545 (4691); Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 10/31 (19758); İbni Ebi Şeybe, el-Musannef, 6/531 (33588).

17. ERKEĞİN HANIMINA OYUNCAK BEBEKLERLE OYUN

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 150-153)

Outline

Benzer Belgeler