• Sonuç bulunamadı

ERKEĞİN HANIMIYLA CİLVELEŞMESİ

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 139-142)

HUSUSUNDA ONLARDAN İZİN İSTEDİĞİNDE İZİN VERMELERİ VE KENDİ ETRAFINDA HANIMLARININ TOPLANIP

14. ERKEĞİN HANIMIYLA CİLVELEŞMESİ

14. ERKEĞİN HANIMIYLA CİLVELEŞMESİ

53. … Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh] dedi ki:

“Ben evlenmiştim. Derken Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]’in yanına vardım. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] (bana):

– ‘Evlendin mi, ey Câbir!’ diye sordu. Ben de:

– ‘Evet (evlendim)!’ dedim. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]

– ‘Bekarla mı, yoksa dul ile mi (evlendin)?’ diye sordu. Ben de:

– ‘Hayır (bakire) değil, dul ile (evlendim)!’ diye cevap verdim. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]:

– ‘Bakire birisiyle (evlenseydin) ya, sen onunla oynaşırdın, o da seninle (daha iyi) oynaşırdı!’

buyurdu.”[507]

Açıklama:

Hadisimizin Arapça metninde geçen “oynaşmak, cilveleşmek” manasına gelen “tulâibu” kelimesi, “laibe”

fiilinden gelmektedir. Nitekim Müslim’in şu rivayeti de bu gerçeği doğrulamaktadır: Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh] dedi ki:

“Babam Abdullah (Uhud savaşında) şehit olduğunda geriye dokuz kız (yahut yedi kız) bıraktı. Ben de dul bir kadınla evlendim. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] bana:

– ‘Ey Câbir! Evlendin mi?’ diye sordu. Ben de:

– ‘Evet!’ diye cevap verdim. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]:

– ‘Bakire ile mi (evlendin), yoksa dul ile mi?’ buyurdu. Ben de:

– ‘Hayır, dul kadın ile evlendim, ey Allah’ın Resûlü!’ dedim. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]:

– ‘Bakire ile evlenseydin ya! Sen onunla, o seninle oynaşırdınız (tulâibuhâ ve tulâibuke) yahut birbirinizi güldürürdünüz!’ buyurdu. Ben, Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’e:

– ‘Gerçekten (babam) Abdullah vefat etti ve geriye dokuz (yahut yedi) kız bıraktı. Ben de onlara kendileri gibi bir kız getirmeyi yahut bir kızla gelmeyi doğru bulmadım. Onlara bakacak bir kadın getirmek istedim!’ dedim. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] de:

– ‘Öyleyse Allah sana mübarek eylesin!’ buyurdu. Yahut bana hayır duada bulundu.”[508]

Hafız İbni Hacer’in ifadesine göre, Buhârî’de geçen “O genç hanımla birlikte oynaşsaydın ya!” cümlesi bazı nüshalarda “Bakire ile evlenip (ağzını dilini emerken) tükürüğünü emseydin ya!” şeklinde geçmektedir.

Bazıları bu manayı da ihtimal dahilinde görmüşlerdir.[509]

Fakat Kadı İyâz, Müslim’in es-Sahîh’inde bu kelimenin yalnız “liâb” (oynaşma) şeklinde rivayet edildiğini söyledikten sonra “dil âlimlerinin cumhuru bu hadisin şerhinde “mülâabe”yi ma’ruf olan “oyun” manasına hamletmişlerdir. “Birbirinizi güldürürdünüz” buyurulmuş olması da bu mânâyı teyit eder” demiştir.[510]

Bununla birlikte bu kelime, karşılıklı olarak bu işi yapmayı ifade ettiği için “oynaşmak, cilveleşmek” ve benzeri anlamlarına da gelmektedir. Nitekim Müslim’in konuyla başka bir rivayetinde ise Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem], Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh]’a hitaben “Medine’ye vardığın zaman (evlendiğin yeni hanımınla) cinsel ilişkiye girmeye bak, cinsel ilişkiye girmeye bak” buyurmuştur.[511] Bu da,

“tülâibu” veya “mülâabe” kelimesinin “oynaşmak, cilveleşmek, hoşça vakit geçirmek” anlamlarında kullanıldığını ifade etmektedir.

Bu kelime, gerek karşılıklı olarak cinsel ilişki olmaksızın “oynaşmak, cilveleşmek” anlamlarında kullanılmış olsun, gerek cinsel ilişki öncesinde “oynaşmak, cilveleşmek” anlamında kullanılmış olsun bu durum tamamen evli olan erkek ile kadın arasında cinsel hazzı artırıcı, tatminsizliği giderici, zevk verici, birbirleriyle mutlu vakit geçirecekleri, huzur bulacakları gönül eğlendirmeye yönelik bir ilişki şeklidir.

Yine cinsel ilişkinin tatmine erdirici olabilmesi için ilişkiden önce sevişilmesi şarttır.

Tatminsizliğin sebebi kadınlarla yeterince sevişilmeden önce ilişkiye girilmesi, erkeğin erken boşalması ve kadın orgazm olmadan önce erkeğin ayrılmasıdır. Evlilik dışı ilişki haram olduğuna göre, kadının sürekli tatminsizliği kadın cinselliğine karşı bir zulümdür. Kullarına tatmin olunma ihtiyacı duyulacak bir cinsellik ihsan eden yüce Allah, elbetteki bu zulme razı olmaz. Olmadığı içindir ki bazı tefsircilerin isabetli yorumuna göre Bakara sûresinin iki yüz yirmi üçüncü âyetinde yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“… Nefisleriniz için (besmeleyi, duayı ve cilveleşmeyi) öne alın…”[512]

Allah’ın Resûlü de sözlü ve fiilî sünnetiyle müminleri cinsel ilişki öncesinde cilveleşmeyi teşvik buyurmuştur. Nitekim Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

“Üç şey cefâdandır; kişiye pek ağır gelen, sevgiyi gideren üzücü davranışlardandır. Kişinin dostluk

kurduğu kimsenin kişisel özelliklerini bilmemesi, kendisi için ziyâfet hazırlayan din kardeşinin davetine katılmaması ve kişinin fısıldaşmaksızın, sarmaşdolaş olup eğlenmeksizin eşiyle cinsel münasebette bulunması; eşi orgazm olmadan (boşalmadan) boşalıp işini bitirmesidir.”

“Sizden hiçbiriniz eşiyle hayvanlar gibi (cilveleşmeksizin) birleşmesin.”[513]

Allah’ın Resûlü’nün fiilî sünneti, genelde sözlü sünnetini pekiştirici vasıfta olduğu gibi, işlediğimiz konu bakımından özelde de pekiştirici niteliktedir.

“Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] oruçlu iken Hz. Âişe’yi öper ve dilini emerdi.”[514]

Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem]’in bu yöndeki fiilî sünnetini bizzat kendisinin ve mübarek eşlerinin açıklamalarından öğreniyoruz. Ancak açıkça ifade edelim ki, sayılı istisnalar dışındaki bu açıklamalar doğrudan değil, dolaylıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadis-i şeriflerde umûmiyetle erkek kipleri kullanılır. Fakat hüküm kadınları da içine alır. Burada da böyledir. Bu sebeble kadınlar da görevlidir.

Cinsel ilişkinin başlatıcı tarafı, asıl faal ve etkin unsuru erkektir. Kadın ruhu ve vücudu daha çok arzulanmaya ve sevilmeye eğilimlidir. Kaldı ki erkeklerden farklı olarak kadın, fiziksel uyarıya ihtiyaçlı olduğu için, erkek gibi cinsel ilişkiye anında hazır duruma gelemez. Bu sebeple tavsiyeler ve emirlerin yalnız erkeklere yapılmış görünümünde olması tabiîdir. Böyle olmakla beraber, erkekler için olduğu kadar cilveleşmenin kadınlar için de bir sünnet görev olduğunu hadislerin üslûbundan anlayabilmekteyiz.

Cilveleşmek kadının hem hakkı hem de arzulayan kocası için görevidir. Özellikle kocasının arzulaması halinde, kocası için süslenmeyi ve kokulanmayı kadına vacip bir görev olarak yükleyen İslam dininin, kocasına karşı hayat dolu bir kadın olması görevini yükleyeceği açık bir hakikattir.

Kadınlığın gereklerini üstlenen bir kadın olmak… Bu bir yüceliktir, bazılarının sandığı gibi bir eksiklik değildir. Hz. Âişe validemizin şu açıklaması, kadınlarımız için yeterli bir örnektir:

“Eşleri olan bizlerden biri ay hali olduğu zaman üzerine genişçe bir altlık alır, sonra da elleri ve göğsü ile Allah’ın Resûlü’ne sokulup yapışırdı.”[515]

Allah gerçeklerin dile getirilmesinden utanılmasını emir buyurmaz. Mümin kadınların kocalarına âşık, işveli ve onları kadınlıklarına bağlayan kadın olmaları Rabbimizin arzusudur. Hiç şüphe yoktur ki Kur’ân-ı Kerîm’de Cennet kadınlarının cinsel özellikleri de içeren on iki güzellik vasfı ile nitelenmesinin bir gayesi de Müslüman kadınları, onların vasıflarıyla bezenmeye yöneltmektir.

Yüce Allah, namazları, oruçları, örtünmeleri ve kocalarına sevgi ve saygılarıyla Cennet’e girmeye hak kazanacak dünya kadınlarını Vâkıa suresinde şöyle tanıtmaktadır:

“Biz onları yeniden yaratacağız. Onları bâkireler, urub; kocalarına âşık, işveli, cilveleşme sırasında aşk nağmeleri fısıldayan, kocaları tarafından içten bir sevgi ile sevilen ve birbirlerinin yaşıtı kılacağız.”[516]

Cinsel ilişkiden önce cilveleşmeyi öğütleyen Peygamberimizin konuyla ilgili hadislerinden İslam bilginleri şu hükmü çıkarmaktadırlar:

“Cinsel münasebetten önce fısıldaşma, öpme, dil ve dudakları emme vs. müekked sünnettir. Aksine davranış mekruhtur.”[517]

Buradaki mekruhu, harama yakın günah olarak açıklığa kavuşturmak gereklidir. Zira cilveleşmeksizin doğrudan cinsel ilişkide, Allah’ın Resûlü’ne aykırılık ve kadının hakkını çiğnemek vardır.

Yukarıda geçen hadislerden ve bu hadislerden çıkarılan hükümlerden dolaylı olarak öğrenebildiğimiz cilveleşme şekillerinin dışına çıkılamaz mı? Ayrıntıya girmeksizin açıklayalım:

Koca ile karısı arasında âdet ve lohusalık hallerinde cinsel münasebette bulunma, arka organdan (anüs) temas ve mazohizm-sadizm dışında hiçbir kesin yasak yoktur. Bu sebeple bu haramların dışında ayıp-günah olacak hiçbir cinsel davranış tasavvur edilemez.[518]

Yine konumuzla ilgili bu hadisten anlaşıldığına göre evlilikte bakireyi tercih etmek gerekmektedir. Bir hadiste “Evlenmek için bakire kızları tercih ediniz. Çünkü onlar, daha tatlı dilli, kocayı daha fazla tatmin edici ve daha aza kanaat edicidir”[519] buyurulmaktadır.

Konuyla ilgili bu ifadeler, İslam’ın bakireliğe verdiği önemi gösterir. Buna karşılık günümüzde çeşitli Batı ülkelerinin bakireliğe önem vermediği, hatta belli yaştan sonra bakire kalan genç kızların alay konusu yapıldığı bilinmektedir. İslam’ın bu konuda aldığı önlemlerin daha sağlıklı ve aile yuvasını daha fazla koruyucu nitelikte olduğunda şüphe yoktur.

İslam’ın bakire konusu üzerinde bu kadar durması, dul kadınla evlenmek caiz değildir, anlamına gelmez.

Çünkü Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem], Hz. Âişe dışındaki bütün eşlerini dul olarak nikâhlamıştır.

Özetle; kişinin karısı ve çocuklarıyla gülüşüp oynaşması, şakalaşması ve gülüşmesi mübahtır. Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed [sallallahu aleyhi ve sellem] gerek sözlü ve gerekse fiilî sünnetiyle evli mümin erkek ve mümin kadınları cinsel ilişkiye girilsin veya girilmesin birbirleriyle cilveleşmeye ve oynaşmaya teşvik etmiştir. Ayrıca eş olarak bakire hanımları seçmek faziletlidir. Bununla birlikte evin idaresi evde yaşlı ve dul bir kadının bulunmasını gerektiriyorsa o zaman genç bir hanım yerine yaşlı ve dul bir kadınla evlenmek de faziletli bir iştir.

54. … Atâ’ bin Ebi Rebâh [rahimehullah] dedi ki:

“Ben (bir gün) Ensar’dan Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh] ile Câbir bin Umeyr [radıyallahu anh]’ı ok atarken gördüm. İkisinden biri oturunca, arkadaşı ona:

– ‘Tembellik mi ediyorsun?’ dedi. O da:

– ‘Evet!’ dedi. Bunun üzerine ikisinden biri, diğerine:

– ‘Sen Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’in: ‘Allah’ın zikrinden olmayan her şey, oyundur. Şu dört şey öyle değil: 1. Erkeğin hanımıyla oynaşıp cilveleşmesi, 2. Erkeğin atını terbiye edip eğitmesi, 3. Erkeğin belli bir hedefe doğru yürümesi, 4. Erkeğin yüzmeyi öğrenmesi!’ diye buyurduğunu işitmedin mi?’ dedi.”[520]

55. … Atâ’ bin Ebi Rebâh [rahimehullah] dedi ki:

“Ben (bir gün) Ensar’dan Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh] ile Câbir bin Umeyr [radıyallahu anh]’ı ok atarken gördüm. İkisinden biri, arkadaşına:

– ‘Ben Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’in: ‘İçerisinde Allah’ın zikri olmayan her şey, oyun ve eğlencedir. Şu dört şey hariç: 1. Erkeğin hanımıyla oynaşıp cilveleşmesi, 2. Erkeğin atını terbiye edip eğitmesi, 3. Erkeğin belli bir hedefe doğru yürümesi, 4. Erkeğin yüzmeyi öğrenmesi!’ diye buyurduğunu işittim’ dedi.”[521]

56. … Atâ’ bin Ebi Rebâh [rahimehullah] dedi ki:

“Ben (bir gün) Ensar’dan Câbir bin Abdullah [radıyallahu anh] ile Câbir bin Umeyr [radıyallahu anh]’ı ok

atarken gördüm. İkisinden biri usanıp oturdu. Diğeri, (arkadaşına):

– ‘Tembellik mi ettin? Ben Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem]’in: ‘Allah’ın zikrinden olmayan her şey, oyun ve eğlencedir. Şu dört özellik hariç: 1. Erkeğin belli bir hedefe doğru yürümesi, 2.

Erkeğin atını terbiye edip eğitmesi, 3. Erkeğin hanımıyla oynaşıp cilveleşmesi, 4. Erkeğin yüzmeyi öğrenmesi!’ diye buyurduğunu işittim’ dedi.”[522]

Açıklama:

54, 55 ile 56 nolu hadisleri bir arada açıklamak gerekirse; insanoğlunun yeryüzündeki hayatını devam ettirmek için maddî ve manevî birtakım ihtiyaçları vardır; yeme, içme, teneffüs, birleşme, iman, güven, sevgi, ümit bunlar arasındadır.

Allah insana hayatı sevdirmiş, onu hayatını devam ettirebilmesi için gerekli kabiliyet, his ve meyillerle donatmıştır. İnsanların üreme ve çoğalması birleşmeye, birleşme karşı cinse ilgi duymaya bağlı bulunduğu için de onu, şehvet denilen duyguyla ve cinsel uzuvlarla teçhiz etmiştir. Buna göre cinsel tatmin bir gaye değil, vasıtadır; hedefi üremedir, üremenin hedefi de Allah’ın kullarının çoğalmasıdır, çünkü insanlar ve cinler Allah’a kulluk etsinler diye yaratılmışlardır.[523]

Bu bağlamda İslam’ın aileden beklediği fonksiyonların en önemlileri; sevgi, huzur, mutluluk ve sağlık ortamı olması, neslin ve kültürün gelişerek yaşamasını sağlaması, millî birlik ve beraberliğe katkıda bulunması…

İslamî kaynaklarda “şehvet” kelimesiyle ifade edilen cinsel duygunun insanlara verilmesinin iki sebebi vardır:

1. Dünyada tadılan haz ve lezzetlerin en tatlısı olan cinsel duygunun tatmini ölçü alınarak ebedî hayatta insanlara sunulacak olan haz ve lezzetler hakkında onları bilgi sahibi kılmak.

2. İnsan neslinin devamını sağlamak.

İnsana cinsel duygu ve güç bu iki maksatla verilmiş olmakla birlikte, uygulamada bu maksatların dışına çıkıldığı, orta çizginin sağ ve soluna sapıldığı olmuştur ve İslam bunları tasvip etmemiştir…

Görüldüğü üzere hadisimizde dört çeşit oyundan bahsetmektedir. Bu dört çeşit oyunun üçü, kişinin bireysel anlamda sportif faaliyetlerde bulunmasıdır. Bunlar; erkeğin belli bir hedefe doğru yürümesi, atını terbiye edip eğitmesi, yüzmeyi öğrenmesi şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu sportif faaliyetler, hadisimizde de geçtiği üzere Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem] tarafından erkeklere tavsiye edilmektedir.

Bunların erkeklere tavsiye edilmesi, kadınları kapsamadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü Hz.

Peygamber’in, eşi Hz. Âişe ile zaman zaman koşu yarışı yaptığı, bu şekildeki yarışları teşvik ettiği ve sahabenin de bu tür yarışmalar yaptığı kaynaklarda zikredilmektedir.

Konumuzla ilgili hadislerde yer alan sportif faaliyetlerle ilgili olarak, eğlenmenin ibadetleri ve aslî görevleri terk ve ihmale yol açacak şekilde birinci plana alınmaması öngörülmekte ve tercih edilecek oyun ve eğlence türünün gerektiğinde toplum yararına kullanılabilecek, meselâ bedeni veya zihni güçlendirecek mahiyette olması tavsiye edilmektedir.

İçerisinde kumar ve benzeri yasak hususlar bulunmayan oyunlar yukarıda temas edilen ilke ve ölçüler dâhilinde genelde mübah kabul edilir. Bununla birlikte, çeşitli düşüncelerle hadiste izin verilen oyun çeşitleri hariç diğer oyunları hoş karşılamayan bilginler de vardır.

Bu sportif faaliyetler sağlık açısından yararlı olduğu gibi bunu izleyenler açısından da heyecan verici, dinlendirici ve hoş vakit geçirici özelliktedir.

Konu başlığı bağlamında hadisimizde söz konusu edilen; “Allah’ın zikrinden olmayan her şey, oyun ve eğlencedir. Şu dört özellik hariç” deyip bunların içerisinde geçen “Erkeğin hanımıyla oynaşıp cilveleşmesi” meselesi de erkek ve kadın açısından ‘bir oyun ve eğlence’ çeşidi olarak meşru yollarla yapıldığında hem heyecan verici hem de hoş vakit geçirici olması hasebiyle neslin devamını sağlamada İslam’ın aileye verdiği önemi ve dünyada tadılan haz ve lezzetlerin en tatlısı olan cinsel duygunun tatmin edilme şeklini göstermektedir.

Zaten “erkeğin hanımıyla oynaşıp cilveleşmesi”, karı-koca arasında geçen bir çeşit oyun ve eğlence şeklidir. Karı-koca arasında geçen bu oyun ve eğlence şekli, eşlerin birbirlerine karşı ruh ve beden sağlıklarına önemli etki sağlamaktadır.

Cinsel tatminsizlik, kadının hem dünyası hem de âhiretine zarar verecek bir durumdur. Vücudun tabiî bir hakkı olan sükûnete kavuşamamasının doğurduğu kırgınlık ve sinirsel çözülme, kadının dünyasına yönelik zarardır. Haz duymadığı için kocasının arzularına anında ve gereğince karşılık vermemesi/verememesi ve bu yüzden Allah’ın ve meleklerinin lânetine uğrayacak olması da âhiretine yönelik zarardır.

Hadisimizde de öz olarak ifade edildiği üzere cinsel konular, iffetli insanlarda utanma ve çekinmeye yol açtığından dolayı İslam’da kişinin iffet duygularının bozulmadan eğitilmesi hedef alınmıştır. Bu sebeple gerek Kur’an’da gerekse hadislerde cinsel meseleler genel olarak dolaylı bir şekilde ifade edilir. Hz.

Peygamber [sallallahu aleyhi ve sellem], kadınlarla ilgili bazı hususları kendi hanımları vasıtasıyla halletme yoluna gittiği gibi cinsel konulara dair soruları geçiştirmeyerek elden geldiğince uygun bir şekilde cevaplandırmaya çalışmıştır.[524]

Resûlullah tarafından öncelikle teşvik gören söz konusu sportif faaliyetlerin eğlendirme yönünün yanı sıra

Belgede Telegram: t.me/oxu365 (sayfa 139-142)

Outline

Benzer Belgeler