• Sonuç bulunamadı

KISMĠ DAVANIN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ

Belgede Medeni yargıda kısmi dava (sayfa 31-34)

Yukarıdaki açıklamalarımızda kısmi davanın talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri içerisinde yer aldığını söylemiĢtik. Peki, mahkemeden istenen hukuki korunma açısından değerlendirildiğinde kısmi davanın niteliği nasıl olacaktır? Bu noktada kısmi davanın bir tespit davası niteliğinde olduğu mu, yoksa baĢlı baĢına bir eda davası niteliğinde mi olduğu tartıĢılmalıdır.

ġüphesiz kısmi dava ile davacı, bir hak veya alacağının kendisine verilmesini davalıdan talep etmektedir. Bu durum kısmi davanın mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre bir eda davası niteliğinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır54

. Zira tespit amacıyla kısmi dava açılması, daha doğru bir ifadeyle hukuki durumun sadece tespiti amacıyla kısmi dava açılması mümkün değildir55

. Nitekim davacının kısmi talebini eda davası ile ileri sürmesi mümkün iken, bu talebini bir tespit davası açarak öne sürmesi uygulamada kabul görmemektedir56

. Bu durumda tespit davası açılabilmesi için aranan hukuki menfaat Ģartının yerine getirilmemiĢ olduğu ileri sürülmektedir57

.

54 Nomer, s. 221

55 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 227; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru /

Arslan / Yılmaz, s. 292; Kuru / Budak, s. 148 vd.; Kuru, C. 2, s. 1437-1448; Kuru, El Kitabı, s. 314

56 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302 vd.; Tespit davaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kuru /

Budak, Tespit Davaları; Özkaya, s. 197; Kuru, C. 2, s. 1409 vd.; Kuru, El Kitabı, s. 314; aynı yönde bkz. „ Somut olayda dava, esas itibariyle bir tespit davasıdır. Tespit davası, ileride açılabilecek bir eda davasının öncüsüdür. Eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında bir hukuki yarar bulunmamaktadır. O halde, davacının eda davası açması gerekirken tespit davası açtığı, davada hukuki yararının olmadığı dikkate alınıp bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.‟ Y. 11. HD., 15.02.2010, E. 2009/7637, K. 2010/1710 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

57 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 227; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru /

Arslan / Yılmaz, s. 292; Kuru / Budak, s. 148 vd.; Kuru, C. 2, s. 1436; Kuru, El Kitabı, s. 314; „Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeĢitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.‟ Y. 21. HD., 08.10.2010, E. 2009/12666, K. 2010/9599 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı); „Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma diğer dava çeĢitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa ya da sağlanmak zorundaysa o zaman davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Kaldı ki tespit davasında yalnız tespit

Ancak bu durum karĢısında Ģu gerçeği de unutmamak gerekir. Davacının, davalıdan bir Ģeyin yapılmasını veya yapılmamasını ya da bir Ģeyin verilmesini istediği bir dava türü olan eda davasının kabulü halinde verilen hüküm; davanın dayandığı hakkın veya hukuki iliĢkinin tespiti ve davacının istediği edanın yerine getirilmesi hususunda davalıya yöneltilmiĢ bir emir olmak üzere iki hususu bünyesinde barındırmaktadır58

. Bu ayrımın önemi kısmi davalarda, hukuki iliĢkinin tespitine iliĢkin bölümün ikinci davada, eda bölümünün aksine, taraflar arasında kesin hüküm teĢkil etmesinde görülür59

.

Her eda davası gibi kısmi davanın kabulü halinde de hem bir eda hükmü hem de bir tespit hükmü ortaya çıkmaktadır60. Davacı kısmi davanın kabulü halinde hem kısmi davaya konu meblağ üzerinden alacağını veya hakkını hüküm altına aldırmakta, hem de önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacaklar bakımından da ek davaya konu edebileceği kalan alacak tutarını da tespit ettirmiĢ olmaktadır. Bu nedenle özellikle tazminat davalarında açılan kısmi davanın örtülü bir tespit davası niteliğinde olduğu kabul edilmektedir61

. Zira bu nitelikteki davalarda zararı ve kapsamını öğrenme olgusu, ancak yargılamanın ileri bir aĢamasında ortaya çıkmaktadır. ĠĢte bu nedenledir ki, doğrudan tespit davası açılmasına olanak verilmediği için davacı kısmi dava açmak zorunda kalmaktadır.

6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun „Tespit Davası‟ baĢlığı altındaki 106‟ncı maddesinin birinci fıkrasında: „Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki iliĢkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.‟ denilmektedir. Doktrinde bu maddeye „Başlangıçta tazminat ve alacağın kesin olarak belirlenmesinin

hükmü verilir, ayrıca eda hükmü verilmez.‟ Y. 21. HD., 07.10.2008, E. 2007/19016, K. 2008/15317 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

58

Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 289; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 279; Kuru, C. 2, s. 1407; Kuru, El Kitabı, s. 310; „…açılmıĢ bulunan bu kısmi dava, davacının hak kazanabileceği miktarın belirlendiği bir tespit hükmü içermelidir.‟ Y. 9. HD., 07.05.2002, E. 2002/2089, K. 2002/7189 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

59 Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 279; Kuru, C. 2, s.

1407; Kuru, El Kitabı, s. 327

60 Kuru, C. 2, s. 1409; Kuru, El Kitabı, s. 310; Pekcanıtez / Atalay/ Özekes, s. 279; Alangoya /

Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202

olanaksızlığı durumunda, tespit davası olarak açılacak dava daha sonra, tazminat ve alacağın miktarına göre harç tamamlatılıp eda davası olarak sonuçlandırılabilir‟

Ģeklinde bir ifadenin eklenmesinin yerinde olacağı savunulmaktadır62

. Yine bazı yazarlar ise bahse konu problemin giderilmesi adına yürürlükteki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‟na tespit davaları hakkında açık bir hüküm konulmasının uygun olacağını63, bu durumun dava sayısının azalmasını ve uyuĢmazlığın daha

çabuk ve basit bir Ģekilde görülüp sonuçlandırılmasını sağlayacağını savunmaktadırlar64

. Kanaatimizce, doktrinde ileri sürülen bu eleĢtirilerin, özellikle yargılamanın çabuklaĢtırılması ve bir an önce sonuçlandırılması açısından düĢünüldüğünde yerinde olduğunu düĢünüyoruz. Bu Ģekilde alacağın tamamının tespiti açısından davacı tarafa kendine özgü bir tespit davası açma ve alacağın tamamının tespitinin ardından bu davayı bir eda davasına dönüĢtürme imkânının verilmesinin, ek dava veya kısmi davada dava konusunun ıslah yoluyla artırılması yöntemlerine göre fazlasıyla davacı lehine olacağı ortadadır.

ĠĢte yukarıda ifade etmeye çalıĢtığımız konu hakkındaki bu tartıĢmalar sayesinde, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟na yeni bir hüküm eklenmiĢ ve yeni bir dava türü yasal kimliği ile Türk medeni yargılama hukukundaki yerini almıĢtır. 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun 107‟nci maddesi ile daha önce herhangi bir Ģekilde uygulama alanı bulunmayan „belirsiz alacak davası‟ düzenleme altına alınmıĢtır65

. Ġleride daha ayrıntılı bir Ģekilde bahsedeceğimiz belirsiz alacak davası ile davacının özellikle önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacağına tek bir dava ile kavuĢmasının önü açılmıĢ olacaktır66

. Yine 6100 sayılı yasanın 107‟nci maddesinin üçüncü fıkrası ile bu konu ile de doğrudan bağlantısı olan bir diğer hüküm düzenleme altına alınmıĢtır. Buna göre kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, davacı bunun yerini alacağın tam miktarını

62

Alangoya Y. H. / Yıldırım K. / Yıldırım N. D., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı, Değerlendirme ve Öneriler, Ġstanbul Barosu Yayınları, 2006, s. 60; Çelik, Tazminat, s. 1244

63 Kuru, B., Hukuk Davalarında Yargılamanın ÇabuklaĢtırılması Ġçin Alınması Gereken Tedbirler,

ĠBD., C. 58, 1984/4-5-6, s. 180

64 „Özellikle, kısmi eda davasının mümkün olduğu hallerde hukuki münasebetin tamamının tespiti için

bir tespit davası açılabileceğinin kabul edilmesi ile, ilerde açılabilecek bir çok eda davası önlemiĢ olur‟ Ģeklindeki görüĢ için bkz. Kuru, B., Hukuk Davalarında Yargılamanın ÇabuklaĢtırılması, s. 180

65 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 509 vd. 66 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 509

tespit amacıyla tespit davası da açabilecek ve bu durumda davacı tarafının hukuki yararının bulunmadığından bahsedilemeyecektir67

. ĠĢte bahsedilen bu düzenlemeler sayesinde; davacının özellikle önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacağı bakımından, ek davaya konu edebileceği ve fakat zamanaĢımına uğrama tehdidi ile karĢı karĢıya olan alacağına kavuĢması, kısmi davadan sonra ek dava açma veya kısmi davada ıslahla dava değerini artırma yöntemlerine göre daha kolay bir hale gelmiĢ olacaktır. Bu yasal düzenlemeler, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun yürürlüğe girmesinin ardından, kısmi dava uygulamasını önümüzdeki dönemde tam anlamıyla değiĢtirme adına büyük önem arz etmektedir.

Yukarıda kısmi davanın mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre bir eda davası olduğunu ve bu kısmi davanın kabulü halinde verilen hükmün, davanın dayandığı hakkı veya alacağı tespit etmesi ve tespit edilen bu hak veya alacağın davacıya ödenmesi noktasındaki emri kapsadığını belirtmiĢtik. Davacının kısmi davasının tamamen reddi halinde ise, mahkemenin kısmi davanın reddine iliĢkin hükmü, doğal olarak sadece davanın dayandığı hak veya alacağın mevcut olmadığı yönünde olacaktır68. Bu hüküm ise, davacının hak veya alacağının hukuk dünyasında

var olmadığına dair bir tespit hükmü olacaktır69

.

Belgede Medeni yargıda kısmi dava (sayfa 31-34)