• Sonuç bulunamadı

KISMĠ DAVANIN AÇILMASI

Belgede Medeni yargıda kısmi dava (sayfa 56-60)

Davacının açtığı davanın kısmi dava olup olmadığı en iyi dava dilekçesinden anlaĢılır. Davacının açtığı davasında davasının kısmi dava olduğunu açıkça belirtmesi durumunda, açılan dava kısmi dava olarak kabul edilir147

. Ancak davacı kısmi dava açtığını dava dilekçesinde açıkça belirtmemiĢ ise, davanın kısmi dava olup olmadığı yine dava dilekçesinde yer alan ifadelere göre belirlenebilecektir148. Bu durumda dava dilekçesinde yer alan birtakım ifadelerin, açılan davanın kısmi dava olduğunu ve talep edilen kısım dıĢında aynı hukuki iliĢkiden kaynaklanan bir miktar daha alacağın var olduğunu göstermesi gerekir149

. Özellikle davacının, „fazlaya ilişkin haklarımı saklı tutmak koşuluyla‟ veya „şimdilik

alacağımın belli bir miktarını dava ediyorum‟ gibi ifadeler kullanması halinde de

açılan davanın kısmi bir dava olduğu anlaĢılabilir150

.

Fazlaya iliĢkin haklar saklı tutulmuĢ olsa dahi, dava dilekçesindeki taleplerin de davanın kısmi dava olup olmadığı konusunda dikkate alınması gerekir. Örneğin, dava dilekçesinin sonuç bölümünde fazlaya iliĢkin haklar saklı tutulmuĢ olsa bile, dilekçede isteklere ait kalemler teker teker gösterilmiĢ ve bu kalemlerin

147 Ġyimaya, Tazminat, s. 194; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 303; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285-

286; Birtek, s. 21; Kuru, C. 2, s. 1516; Kuru, El Kitabı, s. 325

148

„Bir davanın kısmi dava mı, yoksa tam dava mı olduğu, özellikle dava dilekçesinin istem sonu bölümünde, fazlaya iliĢkin hakların saklı tutulup tutulmadığı ile ilgilidir. Davacı bu ya da benzeri ifadeleri kullanmıĢsa, kısmi dava açtığı sonucuna varılır. Davacının bu yolda bir beyanda bulunmaksızın açtığı dava ise bir tam davadır.‟ Y. HGK., 23.12.2009, E. 2009/2-476, K. 2009/589 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

149

Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 286; Ġyimaya, Tazminat, s. 194; Kuru, C. 2, s. 1519; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 303; Kuru, El Kitabı, s. 325

150 Kuru, El Kitabı, s. 325; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 286; Ġyimaya, Tazminat, s. 194; Kuru,

karĢılığı alacaklar bildirilmiĢ, baĢka bir ifadeyle alacağın ne miktardan ibaret olduğu tayin ve tespit edilmiĢ ise fark alacak için dava açılamaz, bu Ģekilde açılan ek dava reddedilir151.

Bunun yanında alacaklı, alacağının dava açıldığı tarihte gerçekleĢmiĢ ve istenebilir (muaccel) olan alacağının tümünü dava konusu yapmıĢ ise, böyle bir dava (alacağın müeccel bir kesimi bulunsa bile), kısmi dava değil, tam davadır; çünkü alacaklının dava edebileceği miktar o kadardır152

. Davacının muaccel alacağı için açılan ilk dava kısmi bir dava olmadığından, bakiye olan ve fakat henüz vadesi gelmemiĢ olan müeccel alacak için ileride açılacak dava da, ek dava değil yine tam bir dava olacaktır153

.

Var olan alacağın bir kısmı önceden davalı tarafından davacıya ödenmiĢ ya da alacaklı alacağın bir kısmından önceden feragat etmiĢ veya bu kısım için kısmi dava açmıĢ ise kalan kısım için açılacak dava kısmi dava olarak değerlendirilebilecek midir? ġüphesiz bu durumda alacağın belli bir kesimi feragat, ödeme veya kısmi dava açılması suretiyle sona erdiğinden, davacı kalan alacak kesimi için bir dava açabilecek ve fakat açılacak bu dava kalan miktar açısından düĢünüldüğünden tam dava olacaktır154

. Ancak borçlunun kısmi ödemesi sonucu kalan alacak kesiminin tamamı için, kısmi davada aranan tüm Ģartların varlığı halinde, (bakiye alacağın bir kısmı açısından) kısmi dava açılması önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır. Evveliyatında alacağın bir kesiminin kısmi dava neticesinde davalıdan alındığı varsayımında, daha sonra kalan meblağ için açılacak davanın ek dava (aynı zamanda alacağın kalan kesiminin tamamını konu edinmesinden ötürü tam dava) olarak nitelendirildiği de unutulmamalıdır. Özetle; kısmi dava açısından düĢünüldüğünde ek

151 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285

152 „ Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için alacağın tümünün aynı hukuki iliĢkiden

doğmuĢ olması ve bu alacağın Ģimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Alacaklı, alacağının dava açıldığı tarihte gerçekleĢmiĢ ve istenebilir (muaccel) alacağının tümünü dava konusu yapmıĢ ise böyle bir dava, kısmi bir dava değil, tam davadır.‟ Y. 3. HD., 18.10.2005, E. 2005/8761, K. 2005/10299 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

153 Kuru, C. 2, s. 1516 154

„Dava konusu yapılan alacak, tutarı daha fazla olan alacağın kalan kısmı ise, yani dava dıĢı bırakılan alacak kesimi daha önce ödenmiĢ, açılan bir kısmi davada hükme bağlanmıĢ veya feragat nedeniyle son bulmuĢ ise, alacağın kalan kesimi için açılan dava kısmi değil tam davadır.‟ Y. 3. HD., 24.11.1998, E. 1998/11947, K. 1998/12107 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

dava, kısmi dava ile hüküm altına alınan dava konusundan ayrı bir nitelik teĢkil etmesi nedeniyle bağımsız nitelikte tam bir dava olarak nitelendirilebilecektir.

Davacının bu çerçevede açacağı davanın kısmi bir dava sayılabilmesi, dava dilekçesinin talep kısmında bu istemin dile getirilmesinden geçmektedir. Yani davacı, dava dilekçesinin talep kısmında, davalı ile arasında olan hukuki iliĢkiden doğan alacağının yalnız bir kesimini mi yoksa tamamını mı talep ettiğini açıkça belirtmelidir (HUMK. m. 4, 179/5)155. Aynı hukuki iliĢkiden doğan alacağının bir kısmını talep neticesinde belirtmeyen davacının bu davasının kısmi dava olduğunu söylemek, Yargıtay‟ın konu hakkındaki uygulaması açısından düĢünüldüğünde mümkün değildir. Zira burada kısmi dava konusunda bir bildirimde bulunulmadığı için davacının davası tam bir dava olarak kabul edilmektedir156. Davacı böyle bir

durumda, yani kısmi bir talebinin olduğunu belirtmeksizin alacağının belli bir miktarı için dava açmıĢ ise, alacağının kalan miktarından feragat etmiĢ sayılma durumu ile karĢı karĢıya kalacaktır. Yargıtay‟ın konu hakkındaki uygulaması nedeniyle ortaya çıkan bu olumsuz durum ile ilgili ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak açıklama yapacağız.

Davacının davasını açtığı esnada bunun bir kısmi dava olduğunu belirtmesi, davalının karĢı dava ile menfi tespit isteminde bulunması açısından da önem teĢkil etmektedir. Zira davacının açtığı davada kısmi olarak talep edilen alacağın tümünün mevcut olmadığı iddiasında bulunan davalının, bunu aynı davada karĢılık dava olarak menfi tespit davası açarak ileri sürme hakkı bulunmaktadır157

. Bu durum Ģüphesiz bir davada tarafların eĢit haklara sahip bulunduğu ilkesi ile de örtüĢmektedir158

.

155 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 286; Ġyimaya, Tazminat, s. 194; Kuru, C. 2, s. 1519; Kuru /

Arslan / Yılmaz, s. 303; Kuru, El Kitabı, s. 325

156

„…davacı dava açarken fazlaya iliĢkin haklarını saklı tutmamıĢsa, yeni dava dilekçesinden davanın kısmi dava olduğu açıkça anlaĢılamıyorsa, dava tam dava sayılır ve davacının alacağının dava dıĢında kalan baĢka bir kesimi bulunsa bile, dava açarken fazlaya iliĢkin haklarını saklı tutmamıĢ olan davacı, bununla alacağının dava dıĢı bıraktığı kesiminden zımnen feragat etmiĢ sayılır. Alacağın dava dıĢı bırakılan kesimi için yeni bir dava açamaz.‟ Y. 11. HD., 09.03.1998, E. 1997/10735, K. 1998/1547 (Yargı Dünyası E-Ġçtihat Programı)

157 Nomer, s. 222; Kuru, C. 2, s. 1518 vd.; Tanrıver, Kısmi Dava, s. 852; Üstündağ, Bir Dava Ne

Zaman Kısmi Davadır? S. 4; Üstündağ, Medeni Yargılama, s. 138;

Davacı eğer talep neticesinde kısmi dava açtığını bildirirse, davalı da kısmi davanın kabulü halinde kalan alacak meblağı için aleyhine ek bir dava açılabileceğini bilebilecektir. Bu sayede davalı, eğer alacak miktarının tamamının var olmadığı iddiasında ise karĢılık dava olarak ĠĠK. m. 72‟de öngörülen menfi tespit davasını açabilecek ve alacağın tümünün var olup olmadığı (alacağın tümünün tespitinin kesin hüküm halini almasını sağlaması bakımından) tek bir davada açıkça ortaya çıkmıĢ olacaktır159

. Menfi tespit davasının davalı lehine sonuçlanması ihtimaline binaen, davalı açısından düĢünüldüğünde, dava sayısını artırmaması bakımından öngörülen bu durum Ģüphesiz usul ekonomisi lehine olarak değerlendirilebilecektir (HUMK. m. 77). Zira kısmi davaya karĢılık olarak açılacak menfi tespit davasının, alacağın tümünün ya da kısmi dava dıĢında kalan miktarının mevcut bulunmadığı yönünde davalı lehine sonuçlanması durumunda, davacının iddia ettiği kalan alacağı için ileride açacağı ek davayı kazanma olasılığını büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır. Bu durum, ileride değineceğimiz üzere, kısmi davada verilen kararın kesin hüküm veya kesin delil değeri taĢıması açısından önem arz etmektedir.

Davalıya bu gibi durumlarda menfi tespit davası açma yetkisinin tanınması, kısmi dava açılabilmesinin de en önemli nedenlerinden biri olarak nitelendirilebilir. Zira kısmi davanın caiz olması, bu açıdan bakıldığında, menfi tespit davası açma yetkisi bulunan davalı aleyhine olumsuz bir etki doğurmamaktadır160

. Aksi takdirde davada tarafların eĢit imkânlara sahip olması ilkesinin uygulanabilirliğinin de bir anlamı kalmayacaktır161. Hukuk sistemimizin kısmi dava açılması konusunda davacıya tanıdığı serbestlik karĢısında; davalıya da ĠĠK. m. 72 çerçevesinde menfi tespit davası açarak alacağın tamamının ne kadar olduğunu tespit ettirme imkânı tanımamak hiç de adil bir uygulama olmayacaktır.

159

Üstündağ, Medeni Yargılama, s. 138; Kuru, C. 2, s. 1519; Tanrıver, Kısmi Dava, s. 852; Nomer, s. 222; Üstündağ, Bir Dava Ne Zaman Kısmi Davadır? S. 4

160 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 852; Kuru, C. 2, s. 1521 161 Kuru, C. 2, s. 1521

Belgede Medeni yargıda kısmi dava (sayfa 56-60)