• Sonuç bulunamadı

Medeni yargıda kısmi dava

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Medeni yargıda kısmi dava"

Copied!
156
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ÖZEL HUKUK ANA BĠLĠM DALI

MEDENĠ YARGIDA KISMĠ DAVA

Muhammet ĠNAN

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Doç. Dr. Ġbrahim Ercan

(2)
(3)
(4)
(5)
(6)

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ...I KISALTMALAR CETVELĠ ... VI

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM GENEL OLARAK DAVA KAVRAMI, MEDENĠ USUL HUKUKUNDA DAVA ÇEġĠTLERĠ, GENEL OLARAK KISMĠ DAVA KAVRAMI VE KISMĠ DAVANIN DAVA ÇEġĠTLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ I. GENEL OLARAK DAVA KAVRAMI ... 4

II. MEDENĠ USUL HUKUKUNDA DAVA ÇEġĠTLERĠ ... 5

A)GENELAÇIKLAMA ... 5

B)DAVAÇEġĠTLERĠNĠNSINIFLANDIRILMASI ... 6

III. KISMĠ DAVANIN DAVA ÇEġĠTLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE GENEL OLARAK KISMĠ DAVA KAVRAMI ... 9

A)KISMĠDAVANINDAVAÇEġĠTLERĠĠÇERĠSĠNDEKĠYERĠ ... 9

B)GENELOLARAKKISMĠDAVAKAVRAMI ... 10

1-Kavram ... 10

2-Kısmi Davanın Benzer Kurumlardan Ayırt Edilmesi ... 14

ĠKĠNCĠ BÖLÜM KISMĠ DAVANIN AMACI, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE ÇEġĠTLERĠ, TÜRK HUKUKUNDA KISMĠ DAVA AÇILMASININ MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI MESELESĠ I. KISMĠ DAVANIN AMACI, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE ÇEġĠTLERĠ ... 17

A)KISMĠDAVANINAMACI... 17

B)KISMĠDAVANINHUKUKĠNĠTELĠĞĠ ... 19

(7)

II. TÜRK HUKUKUNDA KISMĠ DAVA AÇILMASININ MÜMKÜN OLUP

OLMADIĞI MESELESĠ ... 25

A)GENELAÇIKLAMA ... 25

B)TÜRKHUKUKU‟NDAKISMĠDAVAKONUSUNDAKĠGÜNCELYASAL DÜZENLEMELER ... 26

1- Genel Açıklama ... 26

2-Medeni Usul Hukukunda Kısmi Dava ... 27

3- Ġdari Yargıda Kısmi Dava ... 29

C)6100SAYILIHUKUKMUHAKEMELERĠKANUNUIġIĞINDAKISMĠDAVA VEKONUHAKKINDAKĠDEĞERLENDĠRMELER ... 32

1- Genel Açıklama ... 32

2- Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun Kısmi Davaya ĠliĢkin Düzenlemeleri34 a) Genel Açıklama ... 34

b) Kısmi Dava Hakkındaki Yeni Yasal Düzenlemeler ... 35

c) Belirsiz Alacak Davası ... 37

3- Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun Kısmi Dava Hakkında Getirdiği Hükümler Hakkında Değerlendirmeler ve Özellikle Kısmi Davanın ġartlarının Nasıl Belirleneceği Hususu ... 41

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KISMĠ DAVANIN AÇILMASI VE KISMĠ DAVANIN AÇILABĠLMESĠ ĠÇĠN ARANAN ġARTLAR, KISMĠ DAVADA GÖREV VE YETKĠ I. KISMĠ DAVANIN AÇILMASI VE KISMĠ DAVANIN AÇILABĠLMESĠ ĠÇĠN ARANAN ġARTLAR... 44

A)KISMĠDAVANINAÇILMASI... 44

B)KISMĠDAVANINAÇILABĠLMESĠĠÇĠNARANANġARTLAR ... 48

1- Genel Olarak ... 48

2- Kısmi Davanın ġartları ... 49

(8)

b) Kısmi Davanın Varlığı Ġçin Aranan ġartlar ... 49

aa) Hukuki Yarar ... 49

bb) Alacağın Bölünebilir Olması: ... 54

aaa) Genel Açıklama ... 54

bbb) Maddi Hukuk Açısından Edimin Bölünebilirliği ... 54

ccc) Bölünmeye Müsait Olmayan Edimler Açısından Kısmi Dava .. 55

caa) Genel Olarak ... 55

cab) Manevi Tazminat Davalarının Kısmi Dava Olarak Açılıp Açılamayacağı Sorunu ... 56

cac) Uygulamada Sıklıkla Rastlanılan Bazı Davaların Kısmi Dava Olarak Açılıp Açılamayacağı Meselesi ... 62

cc) Alacağın Tamamının Aynı Hukuki ĠliĢkiden DoğmuĢ Olması ... 63

dd) Fazlaya ĠliĢkin Hakların Saklı Tutulması ... 64

aaa) Genel Açıklama ... 64

bbb) Dava Dilekçesinde Fazlaya ĠliĢkin Hakların Saklı Tutulmamasının Doğuracağı Sonuçlar ... 66

baa) Davacının Kalan Alacağından Zımnen Feragat EtmiĢ Sayılıp Sayılamayacağı Meselesi ... 67

bab) Davacının Bakiye Alacağı Hakkında Kesin Hükmün OluĢup OluĢmayacağı Meselesi ... 73

II. KISMĠ DAVADA GÖREV VE YETKĠ ... 75

A)KISMĠDAVADAGÖREVLĠMAHKEME ... 75

1- Genel Açıklama ... 75

2- Alacağın Son Kısmının Talep Edilmesi Halinde Görevli Mahkeme ... 77

3-Alacağın Son Kısmının Talep Edilmemesi Halinde Görevli Mahkeme ... 78

a- Alacağın Tamamı ÇekiĢmeli Ġse ... 78

b- Alacağın Tamamı ÇekiĢmeli Değil Ġse ... 82

(9)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KISMĠ DAVANIN HÜKÜMLERĠ, KISMĠ DAVADAN SONRA EK DAVA AÇILMASI, KISMĠ DAVADA KANUN YOLLARI, GÜNÜMÜZDE KISMĠ DAVA

UYGULAMASI VE ISLAH KURUMU ĠLE OLAN ĠLĠġKĠSĠ ÇERÇEVESĠNDE KISMĠ DAVANIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

I. KISMĠ DAVANIN HÜKÜMLERĠ ... 85

A)GENELOLARAK ... 85

B)KISMĠDAVADAKESĠNHÜKÜMHAKKINDAKĠDEĞERLENDĠRMELER87 1- Kısmi Davanın Reddi Halinde ... 88

2- Kısmi Davanın Kısmen Kabulü Kısmen Reddi Halinde ... 91

3- Kısmi Davanın Tamamen Kabulü Halinde ... 92

a- Genel Olarak ... 92

b- Kısmi Davanın Kabulünün Doğurduğu Sonuçlar ... 92

aa) Kesin Hüküm Etkisinin Olup Olmadığı Sorunu ... 92

bb) Kesin Delil Etkisi ... 95

cc) Faiz ve Cezai ġarta Etkisi ... 97

aaa) Genel Olarak ... 97

bbb) Faize Etkisi ... 97

baa) Genel Olarak ... 97

bab) Ek Davada Faizin BaĢlangıç Tarihinin Ne Olacağı Meselesi 99 ccc) Cezai ġarta Etkisi ... 103

dd) ZamanaĢımına ve Hak DüĢürücü Süreye Etkisi ... 103

aaa) ZamanaĢımına Etkisi ... 103

bbb) Hak DüĢürücü Süreye Etkisi ... 109

ee) Yargılama Masraflarına Etkisi ... 109

II. KISMĠ DAVADAN SONRA EK DAVA AÇILMASI ... 111

A)GENELOLARAK ... 111 B)DAVANINAÇILMAANINAGÖREEKDAVANINSINIFLANDIRILMASI113

(10)

1- Mahkemenin Kısmi Dava Konusunda Verdiği Karar KesinleĢtikten Sonra Ek

Dava Açılması ... 113

2- Kısmi Dava Mahkemece Karara Bağlanmadan Ek Dava Açılması ... 116

3- Davacının Birden Fazla Ek Dava Açıp Açamayacağı Meselesi ... 118

III. KISMĠ DAVADA KANUN YOLLARI ... 120

A)GENELAÇIKLAMA ... 120

B)ĠSTĠNAF ... 121

C)TEMYĠZ... 122

D)KARARDÜZELTME ... 124

IV. GÜNÜMÜZDE KISMĠ DAVA UYGULAMASI VE ISLAH KURUMU ĠLE OLAN ĠLĠġKĠSĠ ÇERÇEVESĠNDE KISMĠ DAVANIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ... 125

A)GENELAÇIKLAMA ... 125

B)GENELOLARAKISLAHKAVRAMI,DAVAKONUSUNUNISLAH YOLUYLAARTIRILMASIYLAĠLGĠLĠUSULÜHUSUSLARVEANAYASA MAHKEMESĠNĠNISLAHLADAVAKONUSUNUNARTIRILAMAYACAĞINA DAĠRHUMK.M.87/SONHÜKMÜNÜĠPTALEDENKARARI ... 126

1-Islah Kavramı ... 126

2-Islahla Dava Konusunun Artırılmasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar127 3-Anayasa Mahkemesi‟nin Islahla Dava Konusunun Artırılamayacağına Dair HUMK. m. 87/son Hükmünü Ġptal Eden Kararı ... 129

SONUÇ ... 134

(11)

KISALTMALAR CETVELĠ

aĢa. AĢağıda

AÜHFD. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

ABD. Ankara Barosu Dergisi

AYĠM. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi

bkz. Bakınız B. Baskı

BATIDER. Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi BK. Borçlar Kanunu c. Cümle C. Cilt D. Daire E. Esas HD. Hukuk Dairesi HGK. Hukuk Genel Kurulu

HPD. Hukuki Perspektifler Dergisi HMK. Hukuk Muhakemeleri Kanunu HUMK. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ĠBD. Ġstanbul Barosu Dergisi

ĠBGK. Ġçtihadı BirleĢtirme Genel Kurulu ĠĠK. Ġcra ve Ġflas Kanunu

ĠKĠD. Ġlmi ve Kazai Ġçtihatlar Dergisi ĠĢ K. ĠĢ Kanunu

(12)

ĠÜHFM. Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası ĠYUK. Ġdari Yargılama Usulü Kanunu

K. Karar

MBD. Manisa Barosu Dergisi

MĠHDER. Mahalli Ġdarelere Hizmet Dergisi Aylık Yayını

m. Madde RG. Resmi Gazete s. Sayfa

S. Sayı

SSK. Sosyal Sigortalar Kurumu TBB. Türkiye Barolar Birliği TBMM. Türkiye Büyük Millet Meclisi TMK. Türk Medeni Kanunu

TNBHD. Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi vb. Ve benzeri

vd. Ve devamı Y. Yıl

YKD. Yargıtay Kararları Dergisi yuk. Yukarıda

YÜHFD. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

(13)

GĠRĠġ

Ġnceleme konumuz „Medeni Yargıda Kısmi Dava‟dır. Adli yargı ilk derece hukuk mahkemelerinde, talep neticesinin niceliğine göre bir dava çeĢidi olarak sıklıkla karĢımıza çıkan kısmi dava ve özellikle kısmi davanın uygulamadaki görünümü hakkındaki ayrıntılı açıklamalar, dört bölüm Ģeklinde düzenlenen bu inceleme içerisinde yer almaktadır.

Ġncelememizin birinci bölümünde genel olarak dava ve usul hukukunda dava çeĢitleri ile kısmi dava kavramı üzerinde durulmuĢtur. Ġncelememizin ikinci bölümünde kısmi davanın amacı, hukuki niteliği ve kısmi davanın çeĢitleri üzerinde durulmuĢtur. Bunun yanında aynı bölümde, Türk hukukunda kısmi dava açılması konusundaki yasal düzenlemelere ve 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun konu hakkında getirdiği yeni yasal düzenlemelere yer verdik. Ġncelememizin üçüncü bölümünde ise kısmi davanın açılması hakkındaki genel açıklamalara, kısmi davanın geçerli bir dava olarak kabul edilebilmesi için aranan Ģartlara ve kısmi davada görevli ve yetkili mahkeme hakkındaki gerekli açıklamalara yer verdik. Ġncelememizin son bölümü olan dördüncü bölümde ise; kısmi davanın hükümleri baĢlığı altında, kısmi davanın kabulünün veya reddinin ya da kısmen kabulü ve kısmen reddinin doğurduğu sonuçlar ile birtakım hukuki durumlara etkisi üzerinde özellikle durulmuĢtur. Bunun yanında bu bölüm içerisinde kısmi davadan sonra ek dava açılması süreci, kısmi davada kanun yolları baĢvurusunun nasıl olacağı ile günümüzde kısmi dava uygulaması ve ıslah kurumu ile olan iliĢkisi çerçevesinde kısmi davanın değerlendirilmesi hususundaki açıklamalarımıza yer verdik.

„Medeni Yargıda Kısmi Dava‟ baĢlıklı bu incelememizde, yukarıda belirttiğimiz bazı konular hakkında uygulamada ortaya çıkan sorunların önemli bir yer edindiğini düĢünüyoruz. Bu bağlamda kısmi davada fazlaya dair hakların saklı tutulması, kısmi davadan sonra açılacak ek davada faizin ve zamanaĢımının baĢlangıç tarihi, manevi tazminat davalarının kısmi dava olarak açılıp açılamayacağı

(14)

meselesi gibi konularda ortaya atılan tüm görüĢleri, Yargıtay‟ın bu konular hakkındaki görüĢü de dâhil olmak üzere ele almaya çalıĢtık. Bu çerçevede incelememizin, kısmi dava hakkında ileri sürülen bu problemlere ıĢık tutma ve uygulamada karĢılaĢılan sıkıntılar bakımından yol gösterme amacında ve hedefinde olduğunu düĢünüyoruz.

4 ġubat 2011 tarihinde Resmi Gazete‟de yayınlanan ve fakat henüz yürürlüğe girmeyen 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu, inceleme konumuz olan kısmi dava hakkında, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‟na nazaran daha ayrıntılı düzenlemelere yer vermektedir. Ġncelememiz kapsamında yeni 6100 sayılı kanunun kısmi dava hakkındaki düzenlemelerinin 1086 sayılı kanun karĢısındaki durumu ve yeni yasanın yürürlüğe gireceği 1 Ekim 2011 tarihinden sonra kısmi dava uygulamasının nasıl Ģekilleneceği hakkında açıklamalara yer vereceğiz. Yeni yasa uygulamasının nasıl olacağı meselesi de, yukarıda belirlediğimiz hedef ve amacın kapsamında kendine yer bulacaktır.

Yukarıda belirttiğimiz gibi bu bilimsel çalıĢma genel itibariyle medeni usul hukukunda kısmi davanın yeri ve kısmi dava uygulaması hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir. Medeni usul hukukunda talep neticesinin niceliğine göre bir dava çeĢidi olarak kabul edilen kısmi dava yanında; incelememiz içerisinde dava, dava çeĢitleri ve kısmi dava ile bağlantılı kurumlar hakkında da açıklamalarda bulunduk. Ancak bu açıklamalar, bahse konu kurumların genel hatlarıyla ifade edilmesinden öteye gitmemiĢtir.

6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girecek olması nedeniyle, incelememizde daha çok 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve bu kanunun yürürlükte olduğu dönemdeki uygulama açısından kısmi davayı ele aldık. Diğer bir deyiĢle, incelememizin metodunda, 1086 sayılı kanun dönemindeki uygulama esas alınmıĢtır. Fakat incelemenin birçok bölümünde, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun kısmi dava hakkında getirdiği yeni düzenlemelerden de yeri geldikçe bahsedeceğiz. Hatta incelememiz içerisinde, kısmi dava hakkındaki yasal düzenlemeler kapsamında

(15)

6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun kısmi davaya bakıĢı ve kısmi dava ile doğrudan ilgisi bulunan kurumlar hakkında da ayrı bir baĢlık altında açıklamalarda bulunacağız.

(16)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

GENEL OLARAK DAVA KAVRAMI, MEDENĠ USUL HUKUKUNDA DAVA ÇEġĠTLERĠ, GENEL OLARAK KISMĠ DAVA KAVRAMI VE KISMĠ

DAVANIN DAVA ÇEġĠTLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ

I. GENEL OLARAK DAVA KAVRAMI

Kısmi dava hakkındaki açıklamalarımıza geçmeden önce, hukukumuzda çekiĢmeli yargının konusu olarak karĢımıza çıkan “dava” hakkında genel açıklamalarda bulunmanın ve dava çeĢitleri hakkında genel bilgi vermenin incelememiz açısından daha yararlı olacağı düĢüncesindeyiz.

Dava1, bir baĢkası (davalı) tarafından sübjektif hakkı ihlal edilen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir talepte bulunulan kimsenin, yani davacının, mahkemeden hukuki koruma istemesidir2

. Bireylerin dava hakkı Anayasa‟nın 2, 5 ve doğrudan 36/1 maddeleri ile güvence altına alınmaktadır. Anayasa‟nın 36/1 maddesi uyarınca, herkes, meĢru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle mahkemeler önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Ancak bu hüküm ile davacı tarafa sağlanan dava açma hakkı hiç Ģüphesiz davacının dava konusu ile ilgili hukuki yararının bulunması halinde anlam ifade edebilecektir. Mahkemenin bir davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gerekir3

.

1

„BaĢkaları tarafından hakkı ihlal edilen veya tehlikeye sokulan kimsenin, yeniden tartıĢma konusu yapılmayacak Ģekilde ve geleceğe yönelik olarak, bu ihlalin ve tehlikenin bertaraf edilmesi için mahkemeden hukuki koruma talep etmesidir‟ Ģeklindeki tanım için bkz. Pekcanıtez H. / Atalay O. / Özekes M., Medeni Usul Hukuku, B. 8, Ankara 2009, s. 271

2

Kuru B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ġstanbul 2001, B. 6, C.1, s. 871; Kuru B. / Arslan R. / Yılmaz E., Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, B. 21, Ankara 2010, s. 235, Alangoya, Y. H. / Yıldırım K. / Yıldırım N. D., Medeni Usul Hukuku Esasları, B. 7, Ġstanbul 2009, s. 201; Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı, B. 1, Ġstanbul 1995, s. 235; Önen, E., Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1970, s. 53; Bilge, N., Medeni Yargılama Hukuku, B. 2, Ankara 1967, s. 335-336; Postacıoğlu, Ġ. E., Medeni Usul Hukuku, B. 5, Ġstanbul 1970, s. 163; „Dava; hukuki iliĢki konusunda alacak tutarını içeren sözler yönünden bir irade aktarımıdır.‟ Ģeklindeki tanım için bkz. Y. HGK., 14.04.2004, E. 2004/4-200, K. 2004/227 (Dinamik Hukuk Yazılımları Ġçtihat Programı)

3

Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 280-284; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 193-195; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 275; Kuru, B., Dava ġartları, Sabri ġakir Ansay‟a Armağan, Ankara 1964, s. 136; Kuru, C. 1, s. 1363-1364; Aydın, U., Medeni Usul Hukuku, EskiĢehir 2006, s. 69; Kuru, El Kitabı, s. 303; Postacıoğlu, s. 177; Önen, s. 151; Bilge, s. 358

(17)

Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması koĢulu yanında ve bununla bağlantılı olarak, dava açma hakkının açıkça kötüye kullanılmamıĢ olması da önem arz etmektedir. Bu noktada Medeni Kanun‟un 2‟nci maddesi ile getirilen „dürüstlük kuralı‟ (TMK. m. 2/1) ve hakkın açıkça kötüye kullanılmasına bağlanan sonuçlar (TMK. m. 2/2) hâkim tarafından dava açma hakkı açısından iyi bir Ģekilde değerlendirilmelidir4

.

Bir hukuk davasının açılmasıyla davanın tarafları arasında ve taraflarla mahkeme arasında usul hukukuna iliĢkin bir bağ kurulur5. Bu iliĢki devam ettiği

sürece davanın taraflarının, birbirleriyle ve mahkeme ile olan usuli iliĢkilerinde dürüst, samimi olmaları, usul kurallarının kendilerine tanıdığı yetkileri konuluĢ amacına uygun kullanmaları gerekir6

.

II. MEDENĠ USUL HUKUKUNDA DAVA ÇEġĠTLERĠ

A) GENEL AÇIKLAMA

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuz, doktrin ve uygulamada yoğun bir Ģekilde iĢlenen dava çeĢitleri hakkında bağımsız bir bölüm düzenlememiĢ ve bunun yanı sıra uygulamada adına sıkça rastladığımız birçok dava türü hakkında müstakil ve ayrıntılı açıklamalara yer vermemiĢtir. Usul kanunumuzda, sadece belli dava çeĢitleri (kısmi dava, karĢılık dava gibi) bakımından görevli mahkemenin hangisi olacağına dair kanunun 1 ila 8‟inci maddeleri arasında birtakım hükümlere rastlamaktayız. Bu hükümler baĢlı baĢına dava çeĢitlerinin kavram olarak açıklanması anlamına gelmemekle beraber, usul kanunumuzun bir takım dava çeĢitlerini göstermesi bakımından önem teĢkil etmektedir.

4 Davada dürüstlük kuralı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Öztan, B., Medeni Hukuk‟un Temel

Kavramları, B. 27, Ankara 2008, s. 173 vd.; Arslan, R., Medeni Usul Hukuku‟nda Dürüstlük Kuralı, Ankara 1989, s. 23 vd.; Akyol, ġ., Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, B. 2, Ġstanbul 2006

5 Arslan, s. 48

(18)

Doktrin ve uygulamada, usul kanunumuzda açık ve ayrıntılı bir Ģekilde düzenleme altına alınmayan dava çeĢitleri üzerinde önemle durulduğunu belirtmek zorundayız. Zira doktrinde birçok yazar dava çeĢitleri hakkında birbirinden çok da büyük farklılıklar arz etmeyen sınıflandırmalar yapma yoluna gitmiĢlerdir7

. Bunun yanı sıra mevcut uygulamadaki birtakım ihtiyaçlar, bazı davaların bir dava çeĢidi olarak belli isimler ile anılmasına yol açmıĢtır.

Açık bir Ģekilde bir dava çeĢidi olduğu belirtilmemiĢ olsa da, yürürlükteki birçok kanun ile dava çeĢitleri hüküm altına alınmaktadır. Medeni Kanun, Ġcra Ġflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Toplu ĠĢ SözleĢmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Kooperatifler Kanunu, ĠĢ Kanunu vb. birçok kanun ile aĢağıda belirteceğimiz dava çeĢitleri içerisinde örnek kabilinden belirtilen dava çeĢitleri düzenleme altına alınmıĢtır.

B) DAVA ÇEġĠTLERĠNĠN SINIFLANDIRILMASI

Ġhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma yolları bir kenara bırakılırsa, nihai hukuki koruma yolları içerisinde en önemli bölümü değiĢik türleri ile dava oluĢturmaktadır. Davanın esası hakkında inceleme yapabilmek için aranan hukuki yarar ve hakkın kötüye kullanılmaması (TMK. m. 2/2) unsurları çerçevesinde bireyler her türlü davayı açma konusunda serbesttirler. Davaların istihkak davası, iptal davası, iflas davası, menfi tespit davası vs. gibi isim olarak sınıflandırılması bir kenara bırakılırsa; dava çeĢitlerinden maksat, davaların belli bir ölçü çerçevesinde gruplara ayrılmasından ibarettir8. Bu çerçevede davalar, mahkemeden istenen hukuki

korunmaya göre dava çeĢitleri, dava konusu hakkın niteliğine göre dava çeĢitleri, dava konusu mala göre dava çeĢitleri, dava konusunun ayni hak veya zilyetlik

7 Aydın, s. 65 vd.; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 288 vd.; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 201

vd.; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 278 vd.; Kuru, C. 2, s. 1405; Kuru, El Kitabı, s. 309; Postacıoğlu, s. 225 vd; Önen, s. 55 vd.; Bilge, s. 343 vd.

8 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 288; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 278; Kuru, C. 2, s. 1405; Kuru,

(19)

olmasına göre dava çeĢitleri ve nihayet talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri olarak çeĢitli türlere ayrılmaktadır9

.

Günümüzde uygulamada yer alan bütün dava çeĢitlerini genel olarak kapsayan dava çeĢitleri ölçütü Ģüphesiz mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre dava çeĢitleridir. Mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre dava çeĢitleri, davacının mahkemeden istediği hukuki korumanın niteliğine göre eda davası, tespit

davası ve inşai davalar olarak üçe ayrılmaktadır. Eda davası, davacının, davalıdan

bir Ģeyin yapılmasını veya yapılmamasını ya da bir Ģeyin verilmesini istediği bir dava türüdür10. Birçok dava çeĢidini kapsayıcı nitelikte olan eda davası uygulamada en

çok rastlanılan dava çeĢididir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda açıkça düzenlenmeyen tespit davaları11

, bir hukuki iliĢkinin (münasebetin) var olup olmadığına iliĢkin davalardır12

. ĠnĢai dava ise, davacının mahkemeden, hukuk âleminde yenilik doğuracak nitelikte taleplerde bulunduğu dava çeĢidi olarak tanımlanmaktadır13

.

Dava konusu hakkın niteliğine göre dava çeĢitleri; konusu ayni haklar olan

ayni davalar, konusu Ģahsi haklar olan şahsi davalar ve konusu hem ayni haklar hem

de Ģahsi haklar olan karma davalar olmak üzere üçe ayrılmaktadır14

.

9 Sınıflandırma için bkz. Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 288 vd.; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul,

s. 201 vd.; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 278 vd.; Kuru, C. 2, 1405 vd.; Kuru, El Kitabı, s. 309; Postacıoğlu, s. 225; Önen, s. 55; Bilge, s. 343

10 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 288; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 201; Pekcanıtez /

Atalay / Özekes, s. 278; Özkaya, H, Ö, Alman Medeni Usul Hukuku‟ndaki Ara Tespit Davası ve Buna ĠliĢkin DüĢünceler, MÜHF. Hukuk AraĢtırmaları Dergisi, C. 13, S. 1-2, Ġstanbul 2007, s. 195; Kuru, C. 2, s. 1405; Aydın, s. 66; Kuru, El Kitabı, s. 309; Postacıoğlu, s. 225; Önen, s. 55; Bilge, s. 343

11

Tespit davaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kuru, B. / Budak, A. C., Tespit Davaları, Ġstanbul 2010

12 Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202; Özkaya, s. 195-197; Kuru / Arslan / Yılmaz, s.

289; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 279; Kuru, C. 2, s. 1409; Aydın, s. 66; Kuru, El Kitabı, s. 310; Postacıoğlu, s. 229; Önen, s. 56; Bilge, s. 345

13

Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 281; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 294; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 207; Kuru, C. 2, s. 1468; Aydın, s. 67; Kuru, El Kitabı, s. 318; Postacıoğlu, s. 241; Önen, s. 57; Bilge, s. 343

(20)

Dava konusu mala göre dava çeĢitleri ise, konusunun gayrimenkul veya menkul mal olmasına göre gayrimenkul davaları ve menkul davaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır15

. Konusu menkul veya gayrimenkul mal olan tüm davalar bu sınıflandırma içerinde değerlendirilmektedir.

Dava konusu, davacının bir ayni hakkı ya da bir zilyetliği olan davalar ise adından da anlaĢılacağı üzere, hakka dayanan davalar ve zilyetliğe dayanan davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır16

.

Son olarak inceleme konumuz ile doğrudan bağlantısı bulunan talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri ise, davacının davada ileri sürdüğü talebinin niceliği açısından düĢünüldüğünde beĢe ayrılmaktadır17. Bunlar sırasıyla terditli dava, seçimlik dava, objektif dava birleşmesi, mütelahik davalar ve kısmi davadır.

Talep neticesinin niceliğine göre, davacı aynı davalıya karĢı birden fazla talepte bulunabileceği gibi (terditli dava), birden fazla talebini seçimlik olarak ileri sürebilir (seçimlik dava) ve hatta niceliğine göre ve Ģartları varsa talebini kısmi olarak, yani kısmi dava olarak da dava dilekçesine yansıtabilir.

Yukarıda dava çeĢitleri ile ilgili yapılan sınıflandırmayı en geniĢ Ģekliyle izah etmeye çalıĢtık. Ancak ilk olarak bahsettiğimiz mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre dava çeĢitleri Ģüphesiz doktrinde üzerinde en fazla durulan dava çeĢitleri sınıflandırmasıdır. Fakat davada ileri sürülen talebin niceliği açısından dava çeĢitleri de ( terditli dava, seçimlik dava, objektif dava birleĢmesi, mütelahik davalar, kısmi dava), bünyesinde barındırdığı dava türlerinin uygulamada yaygın bir Ģekilde kullanılması nedeniyle, önemli bir sınıflandırma olarak doktrinde iĢlenmektedir18.

15 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 298; Kuru, C. 2, s. 1483; Kuru, El Kitabı, s. 322 16 Kuru, El Kitabı, s. 322; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 298; Kuru, C. 2, s. 1483 17

Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 283 vd; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 298 vd.; Kuru, C. 2, s. 1484 vd.; Kuru, El Kitabı, s. 322-323

18 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 298 vd.; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 211-220; Pekcanıtez

(21)

III. KISMĠ DAVANIN DAVA ÇEġĠTLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE GENEL OLARAK KISMĠ DAVA KAVRAMI

A) KISMĠ DAVANIN DAVA ÇEġĠTLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ

Ġnceleme konumuz olan kısmi dava, yukarıda belirtilen sınıflandırma içerisinde talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri içerisinde yer almaktadır. Kısmi dava, davada ileri sürülen talep neticesinin niceliği, davacının hak veya alacağının yalnızca belli bir kesimi olduğu için genel itibariyle dava çeĢitleri sınıflandırması açısından talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri içerisinde kabul edilmektedir19. Bu durum açılan davada, talep neticesinin niceliğinin kısmi olduğu haller için geçerlidir.

Talep neticesinin niceliğine göre bir dava çeĢidi olan kısmi davanın yukarıda belirttiğimiz diğer dava çeĢitleri içerinde yer alması mümkün müdür? Bu çerçevede örneğin, davacı açtığı kısmi davada, davalı tarafın bir Ģeyi yapmasını ya da yapmamasını veya bir Ģeyi vermesini kısmi olarak da olsa talep ediyor ise, davacının kısmi davasının mahkemeden istenen hukuki korumaya göre dava çeĢidi olan bir eda davası olduğunu söyleyebiliriz20. Bununla birlikte doktrinde, kısmi davanın aslında bir tespit davası niteliğinde olduğunu ileri süren yazarlar da mevcut bulunmaktadır21

. Kısmi dava ile benzer kurumlar arasındaki bu bağlantıya dair tartıĢmalara bir sonraki bölümde değineceğiz. Sonuç olarak kısmi davanın, niteliğine uygun düĢtüğü ölçüde, yukarıda yapılan dava çeĢitlerine iliĢkin diğer sınıflandırmalar içerisinde yer alması noktasında herhangi bir engel bulunmamaktadır.

19

Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285; Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ġstanbul 2001, B. 6, C. 2, s. 1515; Kuru, El Kitabı, s. 323

20 Nomer, H. N., „Manevi Tazminat Alacağında Kısmi Dava Mümkün müdür?‟, ĠÜHFM., Cilt: LVIII,

S. 1-2, s. 221

21

Çelik, A.Ç., „Tazminat ve Alacak Davalarında Dava Değerinin Artırılması Yeni Bir Dava Değildir‟, ĠBD., C. 82, 2008/3, s. 1244; Dedeağaç, E., Avukatlık Ücreti Açısından Kısmi Dava, Ankara 2009, s. 1 (http://www.inisiyatif.net/document/77.pdf adlı internet adresinden alınmıĢtır.) s. 1

(22)

ġimdi, talep neticesinin niceliğine göre bir dava çeĢidi olan ve davacının aynı hukuki iliĢkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil de, belli bir kısmını talep etmek suretiyle açtığı dava olarak ifade edilen kısmi dava ile ilgili açıklamalarımıza geçebiliriz.

B) GENEL OLARAK KISMĠ DAVA KAVRAMI

1- Kavram

Kısmi davanın talep neticesinin niceliğine göre bir dava çeĢidi olduğunu yukarıda yaptığımız açıklamalarımızda belirmiĢtik. Zira kısmi dava, davacının alacağı veya hakkını kısım kısım ileri sürme imkânını davacıya vermekte ve bu nedenle dava çeĢitleri sınıflandırılmasında talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri içerisinde yer almaktadır. Kısmi dava açabilmek için davacının alacağı veya hakkının niceliğinin, yani talebin kısım kısım ileri sürülebilme imkânının bulunup bulunmadığı önem teĢkil etmektedir. Yani davacının, ileride ayrıntılı olarak değineceğimiz üzere birtakım Ģartların vuku bulması halinde kısmi dava açabilmesi mümkün hale gelmektedir.

Doktrin ve uygulamada büyük bir çoğunlukla “kısmi dava” olarak adlandırılan bu dava çeĢidinin birtakım yazarlar22

ve eski tarihli birtakım kararlar ile Yargıtay tarafından “ön dava” olarak dile getirildiğini görmekteyiz23

. Fakat kısmi dava ya da ön davanın birbirinden farklı kurumlar olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira kısmi davayı ön dava olarak niteleyen görüĢe göre, ön dava; tanımı,

22

„Ön dava’ Ģeklindeki tanımlama için bkz. Ġyimaya, A., „Kısmi Davada KesinleĢen Faiz Oranının Ek Dava Ġçin Bağlayıcılığı Sorunu‟, ABD., 1989/1, s. 13

23 „ Ön davada davacı yan, olay tarihinden itibaren banka iskonto haddi oranında faiz istemiĢ ve

mahkemece olay tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 19.12.1984 tarihine kadar %10, bundan sonra %30 oranından faiz yürütülmesine karar vermiĢ, bu karar davacı tarafça temyiz edilmeyerek kesinleĢmiĢ ve faiz oranı yönünden aynı dönem için kesin hüküm niteliğini almıĢtır. Bu sebeple ek davada dahi aynı dönem için %10 oranında faize hükmedilmiĢ olması isabetli olduğundan davacı yanın bu hususa yönelik temyiz itirazının reddi gerekemiĢtir.‟ Y. 11. HD., 06.04.1988, E. 1988/7155, K. 1988/2087 (ABD., 1989/1, s. 13-15)

(23)

hukuki niteliği ve hükümleri açısından değerlendirildiğinde kısmi dava ile birebir aynı özellikleri göstermektedir24

.

Bunun yanında kısmi davanın uygulamada „örtülü tespit davası‟ olarak adlandırıldığını da görmekteyiz25

. Davacının kısmi davasının kabulü halinde kısmi davaya konu meblağ üzerinden davacının alacağı veya hakkı hüküm altına alındığı için, önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacaklar bakımından ek davaya konu edilebilecek kalan alacak tutarını da tespit ettirmesi bakımından kısmi dava doktrinde bazı yazarlar tarafından örtülü tespit davası ismiyle tarif edilmektedir26

. Örtülü tespit davası ifadesi, sadece önceden kesin tutarı tespit edilemeyen alacaklar (haksız fiilden doğan tazminat alacağı gibi) açısından geçerli kabul edilebilir. Ancak davacının, hukuki yararının varlığı halinde, önceden kesin tutarı belli olan alacağının belli bir kısmı için de kısmi dava açması bakımından herhangi bir engel bulunmadığı göz önüne alındığında; bu tanımlamanın yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle biz güncel uygulamada daha yaygın bir Ģekilde kullanılması nedeniyle bundan sonraki bölümlerde “kısmi dava” kavramını kullanacağız.

Bu genel açıklamalarımız ıĢığında kısmi davayı, davacı tarafın, bölünebilir nitelikteki bir alacağı veya hakkının tümünü tam bir dava olarak talep etme imkânı var iken (veya davacı tarafın alacağı veya hakkının tam tutarını dava tarihinde tespit edememesi nedeniyle), alacağı veya hakkının yalnız belli bir kesimi için açtığı dava olarak tanımlayabiliriz27

. Davacının, davalıya sattığı inĢaat malzemeleri karĢılığında alacağı olan 100.000 TL‟nin Ģimdilik 20.000 TL‟sini dava etmesi; davalının haksız

24 Ġyimaya, Faiz, s. 13 vd.

25 Çelik, Tazminat, s. 1244; Dedeağaç, s. 1

26 Çelik, Tazminat s. 1244; „ …davacı, kısmi dava açarak, bir anlamda “ eda davası açılması mümkün

iken tespit davası açılamaz ” kuralına da bir istisna oluĢturmaktadır. ‟ Ģeklindeki görüĢ için bkz. Dedeağaç, s. 1

27 Kısmi davanın, „açılan davanın alacağın tümüne değil de, bir kısmına iliĢkin olması ve bu davanın

kısmi olarak açıldığı (geri kalan kısmının sonradan açılması hakkının saklı tutulduğu) hal‟ olduğu yönündeki tanım için bkz. Yılmaz, E., Hukuk Sözlüğü, B. 9, Ankara 2005, s. 683; benzer nitelikte diğer tanımlar için bkz. Nomer, s. 221; Tanrıver, S., Kısmi Dava Kurumu Üzerine Bazı DüĢünceler, Prof. Dr. Bilge Öztan‟a Armağan, Ankara 2008, s. 851; Üstündağ, S., Medeni Yargılama Hukuku, B. 2, Ġstanbul 1977, s. 137; Birtek, F., Tam Yargı Davalarında Fazlaya ĠliĢkin Hakların Saklı Tutulması ve Anayasa Mahkemesi‟nin 12.06.2008 Tarihli Kararı, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl: 4, S. 35, Ankara 2009, s. 21; Kuru, C. 2, s.1515; Çelik, Tazminat, s. 1249; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285; Kuru, El Kitabı, s. 324

(24)

bir eylemi neticesinde maddi anlamda zarara uğrayan davacının önceden kesin tutarı tespit edilemeyen tazminat istemini dava etmesi ya da iĢine haksız fesih sonucu son verilen iĢçinin fazlaya iliĢkin haklarını saklı tutmak suretiyle kıdem tazminatı gibi alacaklarının ödenmesi hususunda iĢverene karĢı dava açması örneklerinde davacının taleplerinin kısmi dava Ģeklinde tezahür ettiği açıktır. Davacının kısmi dava Ģeklinde karĢı tarafa yöneltebileceği bu davalarda, kimi zaman alacağın tam tutarı kısmi dava tarihinde belirli iken, kimi zaman ise haksız fiilden doğan tazminat istemine dayanan davalarda olduğu gibi önceden belirlenebilmiĢ değildir.

Kısmi dava, yukarıda verdiğimiz örneklerde olduğu gibi yalnız para alacaklarında değil, bölünebilir nitelikte olması koĢuluyla konusu mal olan alacaklarda da söz konusu olabilir28. Bir satıĢ sözleĢmesinin konusu olan iki maldan

birinin veya 1000 kilo buğdayın 500 kilosunun teslimi için dava açılması gibi ayni istemler de kısmi olarak dava konusu yapılabilir.

Doktrinde kısmi davanın, önceden kesin tutarı saptanamayan tazminat veya alacağın az bir bölümünün dava edilmesi olduğu yönünde tanımlar da bulunmaktadır29. Ancak bu tarzdaki bir tanımın, yukarıda kısaca ifade ettiğimiz

üzere, kısmi davayı sadece önceden kesin tutarı saptanamayan tazminat veya alacak davaları açısından sınırlandırdığını görmekte fayda vardır. Bu tanımda belirtildiği gibi Ģüphesiz kısmi dava özellikle önceden alacak tutarının tam olarak tespitinin mümkün olmadığı durumlarda daha çok önem teĢkil etmektedir30

. Ancak giriĢte dava ile ilgili belirttiğimiz genel açıklamalar ve medeni yargının dava açma konusunda bireylere tanıdığı geniĢ serbestlik açısından düĢündüğümüzde bu tanımın daha dar nitelikte bir tanım olduğunu söyleyebiliriz. Zira kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunan davacının da, bölünebilir nitelikteki alacak veya hakkının tutarı

28

Kuru, C. 2, s. 1515; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212

29 Çelik, Tazminat, s. 1249

30 Örneğin, bir iĢ veya trafik kazası ile ilgili davada kusur, iĢgöremezlik ve hesap raporları verilmeden

önce, davacı, davalıdan alabileceği tazminat tutarını bilememekte ve kestirememektedir. Bunun gibi, elinde hiçbir belge bulunmayan, gerçek ücretinin bordrolara ne derece yansıdığını ya da çalıĢma sürelerinin ne kadarının kayıtlara geçtiğini bilmeyen iĢçi, davalı iĢverenden alabileceği tazminat ve alacak tutarını, ancak yargılama sonucu öğrenebilmektedir.

(25)

önceden saptanabilecek nitelikte olsa dahi medeni yargıda kısmi dava açması mümkündür. Kısmi davada hukuki yarar meselesi ile doğrudan ilgisi bulunan bu konuya ileride kısmi davanın Ģartları bölümünde ayrıntılı olarak değineceğiz.

Yine doktrinde bazı yazarlar davanın kısmi olup olmadığının edimin alacağın tümüne nazaran davadaki talebin azlığı ile belirleneceğini; bu doğrultuda talep alacağın tamamından az ise, bu Ģekilde açılacak bir davanın kısmi dava olduğunu ifade etmekte ve kısmi davayı bu Ģekilde tanımlamaktadırlar31

. Uygulamada bu açıdan bir yaklaĢımın ortaya atılmıĢ olması, süregelen uygulamanın analizinin hukuksal zeminde yapılmamıĢ olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır32

. Zira kısmi dava için aranan Ģartların tamamının somut olayda bulunmadığı hallerde, ileri sürülen talebin alacağın tamamına göre az olması, bu davaya kısmi dava niteliği vermeyecektir. Bu nedenle yukarıda genel olarak yaptığımız kısmi dava tanımının, diğer yaklaĢımlar açısından değerlendirildiğinde en uygun tanım olduğu kanaatindeyiz. Nitekim doktrin33 ve Yargıtay kararlarındaki34 ağırlıklı görüĢ de bu yöndedir.

Medeni usul hukukunda müstakil bir dava çeĢidi olarak kabul edilen kısmi dava çerçevesinde, Borçlar Hukuku‟na iliĢkin önemli bir kurum olan „ kısmen ifa ‟ kavramının da bu baĢlıkta değerlendirilmesinde fayda vardır. Borçlar Kanunu‟nun 68‟inci maddesine göre, „ borcun miktarı belirli ve tamamı muaccel olduğu takdirde,

alacaklı kısmen yapılan ödemeyi reddedebilir. Alacaklı kısmen ödemeyi kabul ederse, borçlu borçtan kabul ettiği kısmi ödemeden kaçınamaz35

. ‟ Kanunun

31 Türk Hukukunda pek iĢlenmeyen bu görüĢ için bkz., Ġyimaya, A., Kısmi Tazminat Davasına ĠliĢkin

Bazı Sorunlar, YD., C. 11, 1985/3, s. 194;

32

Ġyimaya, Kısmi Tazminat, s. 194

33 Yılmaz, Sözlük, s. 683; Nomer, s. 221; Tanrıver, Kısmi Dava s. 851; Üstündağ, Medeni

Yargılama, s. 137; Birtek, s. 21; Kuru, C. 2, s. 1515; Çelik, Tazminat, s. 1249; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 285; Kuru, El Kitabı, s. 324

34 „Hukukumuzda alacaklı alacağının tamamı için dava açmak zorunda olmayıp, Ģimdilik kaydıyla

alacağın bir kısmını dava edebilir. Diğer bir deyiĢle kısmi dava açabilir.‟ Y. 13. HD., 28.05.2008, E. 2008/367, K. 2008/7375 ( Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı )

35

Kısmi ifa konusunda geniĢ bilgi için bkz. Eren, F., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 8, Ġstanbul 2003, s. 880 vd.; Reisoğlu S., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 14, Ġstanbul 2000, s. 234 vd; Kılıçoğlu, A., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 10, Ankara 2008 s. 438-440; Tanrıver, Kısmi Dava, s. 1520

(26)

gösterdiği Ģekilde alacaklı ile borçlu arasında kısmi ödemeye iliĢkin bir anlaĢma var ve bu anlaĢma uyarınca kısmi ödeme yapılmıĢ ise, bu durumda alacağın ancak kalan bölümü alacaklı tarafından dava konusu edilebilecektir. Alacaklı bu durumda özellikle hukuki yararının ve kısmi dava için aranan diğer Ģartların varlığı halinde kalan alacak kesiminin belli bir miktarı için de kısmi dava açma konusunda serbesttir. Ancak alacağın kalan kesiminin tamamı için açılacak bir davayı kısmi dava olarak nitelendirme imkânı bulunmamaktadır. Alacağın kalan kesimi için açılacak dava bu noktada tam bir dava olacaktır. Zira davacının açtığı kısmi davada, adından anlaĢılacağı üzere alacağın tamamı yerine, bölünebilir nitelikte olduğundan yalnızca belli bir kesimi dava edilmektedir.

2- Kısmi Davanın Benzer Kurumlardan Ayırt Edilmesi

Türk hukuk doktrininde ve uygulamada, yukarıda geniĢ bir Ģekilde izah etmeye çalıĢtığımız kısmi davanın doktrinde bazı yazarlar ve eski tarihli bazı kararları ile Yargıtay tarafından „ön dava‟ gibi isimlerle anıldığını36

ve fakat bu isimlendirmenin bizzat kısmi dava için yapılan nitelendirme olduğunu belirtmiĢtik. Bunun yanında doktrinde bazı yazarlar, kısmi davanın, bazı dava türleri ile (pilot dava veya tespit davası) aynı nitelikte olduğu yönünde görüĢ belirtmektedirler. ġimdi kısmi davayı, pilot dava (grup halinde açılan davalar) veya tespit davası olarak nitelendiren yazarların bu görüĢlerine değinelim.

Türk hukuk doktrininde her ne kadar kısmi davanın „ pilot dava ‟ ya da „grup halinde açılan davalar37‟ olarak da nitelendirilebileceği yönünde görüĢler olsa

da38, özellikle pilot davanın hukuki niteliği açısından değerlendirme yapıldığında bunun mümkün olmadığını düĢünüyoruz. Kısmi davaya benzemekle birlikte pilot dava farklı bir hukuki müessesedir. Zira pilot dava, hukuki durumları benzer olan kiĢilerden ( örneğin aynı anda haksız sebebe dayanarak iĢten çıkarılan iĢçilerden )

36 Ġyimaya, Faiz, s. 13 vd.; aynı yönde Y. 11. HD., 06.04.1988, E. 1988/7155, K. 1988/2087 (ABD.,

1989/1, s. 13-15)

37 Grup davaları (pilot dava) hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s.

290-292

(27)

yalnız birinin dava açmasının ardından, bu davada elde edilen sonucun diğer iĢçiler için yol göstermesi bakımından önem teĢkil eden bir dava türüdür39

. Yani pilot dava olarak açılan ilk dava, pilot davayı açan kiĢi ile aynı hukuki durumda bulunan kiĢilerin açacakları davalar bakımından emsal teĢkil edebilecektir. Ancak açılacak diğer davalarda davayı açan kiĢilerin kendine özgü hukuki durumlarının da karar verilirken mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir40. ĠĢte bu nedenler ve

hukuki gerekçeler karĢısında kısmi dava ile pilot davanın aynı hukuki kurumlar olduğunu söylemek doğru bir yaklaĢım değildir.

Doktrinde bir kısım yazarlar tarafından ise, kısmi davanın, mahkemeden istenen hukuki korumaya göre bir tespit davası niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir41

. Önceden kesin tutarı belirlenemeyen alacaklar açısından bunun uygun bir nitelendirme olduğu söylenebilirse de, kısmi davanın sadece belirli olmayan alacaklar için değil, hukuki yararın varlığı halinde önceden kesin tutarı belirli olan alacaklar hakkında da açılabilmesi mümkün olduğundan; kısmi davanın aslında bir tespit davası olduğu yönündeki bu görüĢlerin yerinde olmadığını düĢünüyoruz42

. Zira tespit davasının niteliği gereği; davacının eda davası açması önünde herhangi bir engel bulunmayan hallerde, tespit davası açmak suretiyle davacıya alacağını belirleme imkânı tanınmamaktadır43

. Ayrıca usul hukukumuzda, özellikle önceden kesin tutarı saptanamayan alacaklar açısından tespit davası açmak suretiyle alacağın tamamını bu Ģekilde belirleme imkânı veren herhangi bir yasal düzenleme de mevcut değildir. Yargıtay‟ın da kısmi davanın bir tür tespit davası olarak sayılamayacağı yönünde kararlar verdiğini görmekteyiz44

.

39 Yılmaz, E. / Yılmaz, H. Ü., Hukuk Rehberi, Adli Yazı ve YazıĢma Usulleri, B.8, C. 3, Ankara

2006, s. 2934-2935; „…derneklerle diğer tüzel kiĢilerin statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ancak ilgililerin haklarının tespiti veya hak ihlalinin giderilmesi ya da ihlalin önüne geçilmesi amacıyla açtıkları dava‟ Ģeklindeki tanımlama için bkz. Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 292

40

Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 292

41

Kısmi davayı örtülü bir tespit davası olarak nitelendiren bu görüĢler için bkz. Çelik, Tazminat, s. 1244; Dedeağaç, s. 1

42 Kısmi davanın mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre bir eda davası olduğu yönündeki görüĢ

için bkz. Nomer, s. 221

43

Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302 vd.; Tespit davaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kuru / Budak, Tespit Davaları; Özkaya, s. 197; Kuru, C. 2, s. 1437; Kuru, El Kitabı, s. 310 vd.

44 „Kısmi eda davasının, tespit davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kısmi davada, ayrıca

(28)

Bununla birlikte 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz ile, „belirsiz alacak davası‟ kurumu getirilmiĢ ve önceden kesin tutarı saptanamayan alacaklar hakkında önceden bir tespit davası açma imkanı sağlanmıĢtır45

. Önümüzdeki dönemde kısmi dava uygulaması açısından büyük kolaylık sağlayacak bu hüküm sayesinde, önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacakların (maddi veya manevi tazminat gibi) tamamına, zamanaĢımı tehdidi ile karĢı karĢıya kalmaksızın bir seferde kavuĢma imkânı doğacaktır46

. Kısmi dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen belirsiz alacak davası ile de karıĢtırılmamalıdır. Zira belirsiz alacak davalarında, davacı, dava açtığı sırada tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olmadığı para alacağını dava konusu yapmaktadır. Bu durum Yargıtay uygulaması nedeniyle kısmi dava konusu yapılamayan birtakım alacakların da (manevi tazminat istemleri gibi) bu davaya konu edilebileceğini göstermektedir47

. Oysa kısmi davada böyle bir imkân bulunmamaktadır. Kısmi dava uygulaması açısından büyük önem arz eden belirsiz alacak davasını, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun inceleme konumuz hakkındaki düzenlemeleri çerçevesinde geniĢ bir Ģekilde ele alacağız.

olarak nitelemek, eda davası açmak imkanı varken tespit davası açılamaz” yolundaki kamu düzeni ile ilgili ilkeye aykırı olacağı açıktır.‟ Ģeklindeki Yargıtay kararı için bkz. Y. HGK., 15.11.2000, E. 2000/21-1609, K. 2000/1699 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

45 Belirsiz alacak davası hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Pekcanıtez, H., Belirsiz Alacak Davası,

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 11, Özel Sayı-Prof Dr. Bilge Umar‟a Armağan -1, Ġzmir 2010, s. 524

46 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 509-552 47 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 534

(29)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

KISMĠ DAVANIN AMACI, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE ÇEġĠTLERĠ, TÜRK HUKUKUNDA KISMĠ DAVA AÇILMASININ MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI

MESELESĠ

I. KISMĠ DAVANIN AMACI, HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ VE ÇEġĠTLERĠ

A) KISMĠ DAVANIN AMACI

Kısmi davanın, alacağın yalnızca belli bir kesimine yönelik olduğu gerçeği açısından değerlendirildiğinde Ģüphesiz en önemli amacı, davacının dava masraflarından tasarruf etmek istemesidir48

. Nitekim nispi harca tabi davalarda, özellikle kesin tutarı önceden tespit olunamayan hak veya alacaklar bakımından davacı yüksek miktarda harç ödemekle karĢı karĢıya kalabilmektedir. Davacı, davayı kazanacağından emin değilse, alacağının yalnızca bir kesimi için dava açarak, daha az yargılama gideri ile davasında haklı olup olmadığını öğrenir; kısmi davayı kazanırsa, bu defa daha güvenle, alacağının kalan kesimi için ek dava açabilir49

.

Davacı tarafın sırf yargılama giderlerinden tasarruf etmek amacıyla hareket ettiğinden bahisle, bu durumun davacı tarafın kısmi dava açısından aranan hukuki yararını ortadan kaldırdığını ve davacının buradaki yararının artık bir hukuki yarar olmaktan öte sadece ekonomik yarar olduğunu dile getiren yazarlar olmakla birlikte50; kısmi dava açan her davacının yararını ekonomik yarar ile kısıtlamanın doğru olmadığını söyleyebiliriz. Zira kısmi davanın açılmasını bu tarz bir sebeple yasaklayan yasa hükmü mevcut değildir. Yargılama giderlerinden tasarruf etmek amacıyla kısmi dava açılamayacağına dair bir yasa hükmü getirilmediği sürece de,

48 Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 214; Nomer, s. 221; Kuru, C. 2, s. 1520; Üstündağ, S.,

Bir Dava Ne Zaman Kısmi Davadır? (http://www.ankahukuk.com/index.php?option=com_content &view=article&catid=15:hukuki-makaleler&id=618:bir-dava-ne-zaman-ksmi-davadr&Itemid=126 adlı internet adresinden alınmıĢtır.) s. 2

49 Kuru, C. 2, s. 1520; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 214; Tanrıver, Kısmi Dava, s.

852-853; Nomer, s. 221; Üstündağ, Bir Dava Ne Zaman Kısmi Davadır? s. 2; Kuru, El Kitabı, s. 328

(30)

kısmi dava için varlığı aranan Ģartları yerine getiren herkes kısmi dava açma konusunda bir serbestîye sahiptir51.

Kısmi davada davacı lehine verilecek bir hüküm, daha sonra davacı tarafından açılacak ek davada davacıya kolaylık sağlamaktadır52

. Örneğin, davacı maddi tazminat istemiyle kısmi bir dava açmıĢ ve kazandığı bu davada zarar miktarı tam olarak tespit edilmiĢ olsun. Davacının daha sonra açacağı ek davada, tespit edilen tüm zarar miktarından kısmi davada lehine hükmedilen miktarı çıkardıktan sonra, kalan miktar için ek dava açabilecektir. Zira ölüm ve yaralanmadan kaynaklanan tazminat davalarında zarar miktarını öğrenme olgusu ancak kısmi davanın sonuçlanma aĢamasında mümkün olabilmektedir. BaĢka bir deyiĢle, zararın tamamının dava edilebilir nitelik kazanabilmesi için, kısmi davadaki kanıtların toplanması, kusur ve yaralanma derecelerinin belirlenmesi ve en son aĢamada zarar miktarının hesaplanması aĢamalarından bir bir geçilmesi gerekmektedir. Bu durum, kısmi davanın bir diğer amacının, kısmi davanın sonucuna göre ek davanın dava değerini belirlemek ve buna uygun Ģekilde ek dava açmak olduğunu göstermektedir53

.

Kısmi davanın, yargılama masraflarından tasarruf etme ve kısmi davanın sonucuna göre ek davanın dava değerini belirleme amaçlarının yanı sıra bir diğer amacı ise; kısmi dava sonucunda elde edilen hüküm sayesinde ileride açılacak ek dava için davacı lehine delil elde etme imkânını doğurmasıdır. ġüphesiz davacın bu yöndeki amacının gerçekleĢmesi, kısmi davada mahkeme huzurunda tartıĢılan delillerin ve yargılama sonucunda verilecek hükmün kendi lehine olması ile doğrudan bağlantılıdır. Ġleride ayrıntılı olarak değineceğimiz üzere davacının kısmi davasının kabulü yönünde mahkemece verilecek bir karar, Ģüphesiz ileride açılacak ek davada delillerin değerlendirilmesi açısından büyük önem arz edecektir.

51 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 853; Nomer, s. 221; Kuru, C. 2, s. 1520; Kuru, El Kitabı, s. 324 52 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854

(31)

Tüm bunlarla birlikte, davacının kısmi davayı kazanmıĢ olması birtakım önemli sonuçları da beraberinde getirmektedir. Ġleride kısmi davanın hükümleri konusunda bu hususa ayrıntılı olarak değineceğiz.

B) KISMĠ DAVANIN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ

Yukarıdaki açıklamalarımızda kısmi davanın talep neticesinin niceliğine göre dava çeĢitleri içerisinde yer aldığını söylemiĢtik. Peki, mahkemeden istenen hukuki korunma açısından değerlendirildiğinde kısmi davanın niteliği nasıl olacaktır? Bu noktada kısmi davanın bir tespit davası niteliğinde olduğu mu, yoksa baĢlı baĢına bir eda davası niteliğinde mi olduğu tartıĢılmalıdır.

ġüphesiz kısmi dava ile davacı, bir hak veya alacağının kendisine verilmesini davalıdan talep etmektedir. Bu durum kısmi davanın mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre bir eda davası niteliğinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır54

. Zira tespit amacıyla kısmi dava açılması, daha doğru bir ifadeyle hukuki durumun sadece tespiti amacıyla kısmi dava açılması mümkün değildir55

. Nitekim davacının kısmi talebini eda davası ile ileri sürmesi mümkün iken, bu talebini bir tespit davası açarak öne sürmesi uygulamada kabul görmemektedir56

. Bu durumda tespit davası açılabilmesi için aranan hukuki menfaat Ģartının yerine getirilmemiĢ olduğu ileri sürülmektedir57

.

54 Nomer, s. 221

55 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 227; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru /

Arslan / Yılmaz, s. 292; Kuru / Budak, s. 148 vd.; Kuru, C. 2, s. 1437-1448; Kuru, El Kitabı, s. 314

56 Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 302 vd.; Tespit davaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kuru /

Budak, Tespit Davaları; Özkaya, s. 197; Kuru, C. 2, s. 1409 vd.; Kuru, El Kitabı, s. 314; aynı yönde bkz. „ Somut olayda dava, esas itibariyle bir tespit davasıdır. Tespit davası, ileride açılabilecek bir eda davasının öncüsüdür. Eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında bir hukuki yarar bulunmamaktadır. O halde, davacının eda davası açması gerekirken tespit davası açtığı, davada hukuki yararının olmadığı dikkate alınıp bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.‟ Y. 11. HD., 15.02.2010, E. 2009/7637, K. 2010/1710 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

57 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 227; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 212; Kuru /

Arslan / Yılmaz, s. 292; Kuru / Budak, s. 148 vd.; Kuru, C. 2, s. 1436; Kuru, El Kitabı, s. 314; „Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeĢitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.‟ Y. 21. HD., 08.10.2010, E. 2009/12666, K. 2010/9599 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı); „Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma diğer dava çeĢitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa ya da sağlanmak zorundaysa o zaman davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Kaldı ki tespit davasında yalnız tespit

(32)

Ancak bu durum karĢısında Ģu gerçeği de unutmamak gerekir. Davacının, davalıdan bir Ģeyin yapılmasını veya yapılmamasını ya da bir Ģeyin verilmesini istediği bir dava türü olan eda davasının kabulü halinde verilen hüküm; davanın dayandığı hakkın veya hukuki iliĢkinin tespiti ve davacının istediği edanın yerine getirilmesi hususunda davalıya yöneltilmiĢ bir emir olmak üzere iki hususu bünyesinde barındırmaktadır58

. Bu ayrımın önemi kısmi davalarda, hukuki iliĢkinin tespitine iliĢkin bölümün ikinci davada, eda bölümünün aksine, taraflar arasında kesin hüküm teĢkil etmesinde görülür59

.

Her eda davası gibi kısmi davanın kabulü halinde de hem bir eda hükmü hem de bir tespit hükmü ortaya çıkmaktadır60. Davacı kısmi davanın kabulü halinde hem kısmi davaya konu meblağ üzerinden alacağını veya hakkını hüküm altına aldırmakta, hem de önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacaklar bakımından da ek davaya konu edebileceği kalan alacak tutarını da tespit ettirmiĢ olmaktadır. Bu nedenle özellikle tazminat davalarında açılan kısmi davanın örtülü bir tespit davası niteliğinde olduğu kabul edilmektedir61

. Zira bu nitelikteki davalarda zararı ve kapsamını öğrenme olgusu, ancak yargılamanın ileri bir aĢamasında ortaya çıkmaktadır. ĠĢte bu nedenledir ki, doğrudan tespit davası açılmasına olanak verilmediği için davacı kısmi dava açmak zorunda kalmaktadır.

6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun „Tespit Davası‟ baĢlığı altındaki 106‟ncı maddesinin birinci fıkrasında: „Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki iliĢkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.‟ denilmektedir. Doktrinde bu maddeye „Başlangıçta tazminat ve alacağın kesin olarak belirlenmesinin

hükmü verilir, ayrıca eda hükmü verilmez.‟ Y. 21. HD., 07.10.2008, E. 2007/19016, K. 2008/15317 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

58

Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 289; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 279; Kuru, C. 2, s. 1407; Kuru, El Kitabı, s. 310; „…açılmıĢ bulunan bu kısmi dava, davacının hak kazanabileceği miktarın belirlendiği bir tespit hükmü içermelidir.‟ Y. 9. HD., 07.05.2002, E. 2002/2089, K. 2002/7189 (Sinerji Mevzuat ve Ġçtihat Programı)

59 Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202; Pekcanıtez / Atalay / Özekes, s. 279; Kuru, C. 2, s.

1407; Kuru, El Kitabı, s. 327

60 Kuru, C. 2, s. 1409; Kuru, El Kitabı, s. 310; Pekcanıtez / Atalay/ Özekes, s. 279; Alangoya /

Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202

(33)

olanaksızlığı durumunda, tespit davası olarak açılacak dava daha sonra, tazminat ve alacağın miktarına göre harç tamamlatılıp eda davası olarak sonuçlandırılabilir‟

Ģeklinde bir ifadenin eklenmesinin yerinde olacağı savunulmaktadır62

. Yine bazı yazarlar ise bahse konu problemin giderilmesi adına yürürlükteki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‟na tespit davaları hakkında açık bir hüküm konulmasının uygun olacağını63, bu durumun dava sayısının azalmasını ve uyuĢmazlığın daha

çabuk ve basit bir Ģekilde görülüp sonuçlandırılmasını sağlayacağını savunmaktadırlar64

. Kanaatimizce, doktrinde ileri sürülen bu eleĢtirilerin, özellikle yargılamanın çabuklaĢtırılması ve bir an önce sonuçlandırılması açısından düĢünüldüğünde yerinde olduğunu düĢünüyoruz. Bu Ģekilde alacağın tamamının tespiti açısından davacı tarafa kendine özgü bir tespit davası açma ve alacağın tamamının tespitinin ardından bu davayı bir eda davasına dönüĢtürme imkânının verilmesinin, ek dava veya kısmi davada dava konusunun ıslah yoluyla artırılması yöntemlerine göre fazlasıyla davacı lehine olacağı ortadadır.

ĠĢte yukarıda ifade etmeye çalıĢtığımız konu hakkındaki bu tartıĢmalar sayesinde, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟na yeni bir hüküm eklenmiĢ ve yeni bir dava türü yasal kimliği ile Türk medeni yargılama hukukundaki yerini almıĢtır. 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun 107‟nci maddesi ile daha önce herhangi bir Ģekilde uygulama alanı bulunmayan „belirsiz alacak davası‟ düzenleme altına alınmıĢtır65

. Ġleride daha ayrıntılı bir Ģekilde bahsedeceğimiz belirsiz alacak davası ile davacının özellikle önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacağına tek bir dava ile kavuĢmasının önü açılmıĢ olacaktır66

. Yine 6100 sayılı yasanın 107‟nci maddesinin üçüncü fıkrası ile bu konu ile de doğrudan bağlantısı olan bir diğer hüküm düzenleme altına alınmıĢtır. Buna göre kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, davacı bunun yerini alacağın tam miktarını

62

Alangoya Y. H. / Yıldırım K. / Yıldırım N. D., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı, Değerlendirme ve Öneriler, Ġstanbul Barosu Yayınları, 2006, s. 60; Çelik, Tazminat, s. 1244

63 Kuru, B., Hukuk Davalarında Yargılamanın ÇabuklaĢtırılması Ġçin Alınması Gereken Tedbirler,

ĠBD., C. 58, 1984/4-5-6, s. 180

64 „Özellikle, kısmi eda davasının mümkün olduğu hallerde hukuki münasebetin tamamının tespiti için

bir tespit davası açılabileceğinin kabul edilmesi ile, ilerde açılabilecek bir çok eda davası önlemiĢ olur‟ Ģeklindeki görüĢ için bkz. Kuru, B., Hukuk Davalarında Yargılamanın ÇabuklaĢtırılması, s. 180

65 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 509 vd. 66 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 509

(34)

tespit amacıyla tespit davası da açabilecek ve bu durumda davacı tarafının hukuki yararının bulunmadığından bahsedilemeyecektir67

. ĠĢte bahsedilen bu düzenlemeler sayesinde; davacının özellikle önceden tam tutarı tespit edilemeyen alacağı bakımından, ek davaya konu edebileceği ve fakat zamanaĢımına uğrama tehdidi ile karĢı karĢıya olan alacağına kavuĢması, kısmi davadan sonra ek dava açma veya kısmi davada ıslahla dava değerini artırma yöntemlerine göre daha kolay bir hale gelmiĢ olacaktır. Bu yasal düzenlemeler, 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu‟nun yürürlüğe girmesinin ardından, kısmi dava uygulamasını önümüzdeki dönemde tam anlamıyla değiĢtirme adına büyük önem arz etmektedir.

Yukarıda kısmi davanın mahkemeden istenen hukuki korunmaya göre bir eda davası olduğunu ve bu kısmi davanın kabulü halinde verilen hükmün, davanın dayandığı hakkı veya alacağı tespit etmesi ve tespit edilen bu hak veya alacağın davacıya ödenmesi noktasındaki emri kapsadığını belirtmiĢtik. Davacının kısmi davasının tamamen reddi halinde ise, mahkemenin kısmi davanın reddine iliĢkin hükmü, doğal olarak sadece davanın dayandığı hak veya alacağın mevcut olmadığı yönünde olacaktır68. Bu hüküm ise, davacının hak veya alacağının hukuk dünyasında

var olmadığına dair bir tespit hükmü olacaktır69

.

C) KISMĠ DAVANIN ÇEġĠTLERĠ

Medeni yargılama sistemimizde kısmi davanın çeĢitlerine iliĢkin herhangi bir yasal hüküm mevcut değildir. Bunun yanı sıra kısmi davanın çeĢitleri hakkında uygulamada herhangi bir Yargıtay kararı da bulunmamaktadır. Doktrinde kısmi davanın çeĢitleri konusundaki bilimsel çalıĢmalar ise bu konuda fazla ayrıntılı

67 Pekcanıtez, Belirsiz Alacak, s. 526 68

Kuru, C. 2, s. 1409; Kuru, El Kitabı, s. 310; Pekcanıtez / Atalay/ Özekes, s. 279; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s. 202

69 Pekcanıtez / Atalay/ Özekes, s. 279; Alangoya / Yıldırım / Yıldırım, Usul, s.202; Kuru, El

(35)

açıklama içermeyen, sadece yabancı hukuk sistemlerindeki uygulamaları belirtmekle yetinen çalıĢmalardır70

.

Alman hukuk doktrininde, kısmi davanın, talepte bulunan veya dava açan kiĢinin dava veya talebinin kısmi olup olmadığını bilip bilmemesine göre ikiye ayrıldığı kabul edilmektedir71. Alman hukuk doktrininde birinci çeĢit davalar için

„offene Teilklage; Ġndividualisierte Teilklage; erkennbare Teilklage‟; diğer çeĢit kısmi davalar için ise „verdeckte Teilklage; nicht Ġndividualisierte Teilklage; nicht erkennbare Teilklage‟ kavramları kullanılmaktadır72.

Yukarıda belirttiğimiz üzere Alman hukuk doktrininde kısmi davanın, talepte bulunan kiĢinin bilerek bu davayı açması veya talepte bulunurken isteminin kısmi olduğunu bilmeden bu davayı açması durumlarına göre ikiye ayrıldığı kabul edilmektedir. Talepte bulunan kiĢinin, açtığı davanın alacağının yalnız belli bir kesimine yönelik olduğunu (yani kısmi dava olduğunu) bildiği ve bu sebeple fazlaya iliĢkin haklarını saklı tuttuğu durumlarda açık kısmi davadan73; buna karĢılık talepte

bulunan kiĢinin isteminin kısmi olduğunu bilmediği ve bu sebeple fazlaya iliĢkin haklarını saklı tutmadığı hallerde ise örtülü kısmi davadan söz edilir74

. Örtülü kısmi dava olarak ifade edilen kısmi dava çeĢidinde, açılan davada dava konusunun, alacağın sadece belli bir kesimi olduğunu davacının herhangi bir sebeple bilmemesi nedeniyle, fazlaya iliĢkin hakların saklı tutulmaması söz konusu olmaktadır75

. Bu durum Ģüphesiz, kalan alacak tutarı hakkında davacının bilgisizliği veya öngöremezliğinden kaynaklanmaktadır. Bu duruma bağlanan sonuçlar ise, davacının bakiye alacağı için ek dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ile doğrudan bağlantı arz etmektedir.

70

Üstündağ, S., „Kısmi Davaya ĠliĢkin Bazı Hukuki Sorunlar‟, Yargı Dünyası Aylık Ġçtihat, Mevzuat ve Bilimsel Ġncelemeler Dergisi, S. 89, Mayıs 2003, s. 9 vd.; Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854-855; Üstündağ, Bir Dava Ne Zaman Kısmi Davadır? s. 4-5; Üstündağ, Medeni Yargılama, s. 138

71 Üstündağ, Kısmi Dava, s. 9; Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854-855; Üstündağ, Bir Dava Ne Zaman

Kısmi Davadır? s. 4

72

Üstündağ, Kısmi Dava, s. 9

73 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854; Üstündağ, Kısmi Dava, s. 9 74 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854; Üstündağ, Kısmi Dava, s. 9 75 Tanrıver, Kısmi Dava, s. 854; Üstündağ, Kısmi Dava, s. 9

Referanslar

Benzer Belgeler

Foramen infraorbitale ile margo supraorbitale, zygion, sutura zygomaticomaxillaris ve maxiller midline arası, foramen infraorbitalenin vertikal ve transvers uzunluk

[r]

12: “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı

Şehirde ve hele sayfiyelerinde »z çok ciddî bir tamirle istifade edilebilmesi mümkünken sahipleri tarafından maddî imkânsızlık ya­ hut sadece ihmal neticesi

Hukuk davalarında taraflarca hazırlama ilkesi yani delilleri tarafların sunması ilkesi söz konusudur.. Ayrıca taraflarca tasarruf ilkesi söz konusudur, Yani kimse dava

Savcılık Necmeddin Sadık Bey dışında, gazetenin diğer sahipleri Kâzım Şinasi ve Ali Naci Beylerle sorumlu müdürü Senih Muammer Bey’e de 8 Mart 1927

1960’tan önce Ulus gazete­ siyle, Akis ve Kim dergilerinde çalışmış, Muhalefet - İktidar ilişkilerinin iyice sertleştiği günlerde Akis dergisini

Bu olgu sunumunda kandida özefajiti nedeniyle uzun süreli kaspofungin tedavisi verilen diyabetik gebe bir hasta- nın takip ve tedavi yönünden irdelenmesi; inatçı bulantı, kusma