• Sonuç bulunamadı

Kimseyi Hor Görme ki, Muhtaç Olduğunda Hor Görülmeyesin

Kimseyi Hor Görme ki, Muhtaç Olduğunda Hor Görülmeyesin

Yüce ALLAH (cc) bu dünyada hiçbir canlıyı başka bir yaratılana muhtaç olmayacak güçte yaratmamıştır. En küçük mahlûkattan, en büyüğüne kadar hepsi birbirine, bir şekilde muhtaçtır. Birinin yokluğu diğerini günün birinde, mutlaka zor duruma düşürecektir.

İnsanlar arasındaki ilişkilerde bu muhtaçlık durumu çok daha fazla karşımıza

çıkmaktadır. Hayatın işleyişine baktığımızda bu ilahi denge ve düzeni açıkça görebiliriz.

Bir kişi, başka bir kişiyi kendisinden aşağıda gördüğü anda o kişiye bir gün muhtaç olma mekanizması çalışmaya başlamış demektir, günün birinde sonucunu ağır bir şekilde bedel ödeyerek mutlaka görecektir.

Kibir ve kıskanç kişinin gözü hep başkalarının yaşamında olduğundan, kendi sahip olduklarıyla asla tatmin olmaz ve hep bunu düşünerek boş yere kafasını meşgul eder günün birinde de çeşitli hastalıklara yakalanıp rezil ve zelil bir hayat sürmeye mahkûm olur.

Aldığımız her nefes bir öncekinin sonu demek olan şu kısa yaşamımızda, kimseyi hor görmeden, kıskanmadan mütevazı ve mutlu bir hayat sürebiliriz.

Bir kimse, okuyup güzel bir mevki elde edebilir, ancak o mevkide diğer insanların da bir hakkı olduğunu düşünmeli, kendisinin okumasına vesile olan okulların, okula gitmekte kullandığı toplu taşıma araçlarının, okulda kullandığı araç gereçlerin ve devletin kendisine sağladığı öğrenim kredilerinin, toplumun tümünün vergileri ile sağlandığını unutmamalıdır.

Kendisi de okuması için sağlanan bütün bu olanakların karşılığını vermeli, bilgisini ve makamını o insanların hayrına işler yapmaya kullanmalı, kimseye tepeden bakmamalı ve hor görmemelidir.

23

Hor gördüğümüz birisinin, bir gün düştüğümüz çukurdan çıkmak için, elini tutacağımız kişi olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Biz çukurdayken bizden aşağı gördüğümüz kişinin uzattığı eli, bizden aşağı tabakada diye tutmama gibi bir ahmaklık mı yaparız? Yoksa o çukurdan bir an önce kurtulmak için elin mahiyeti o anda tüm önemini yitirir mi?

İnsanların gerçek değerini bilmek için illaki çukura düşmeyi beklememeliyiz.

İmam Gazali:

‘İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar’

söylemiyle olayı çok güzel özetlemiştir.

Yakınlarımıza yapılan bir hareketi, kendimiz nasıl hissedeceksek, başka insanlara da öyle davranmalıyız.

Bir umutla kapımıza gelen insanlara iyi davranmalı, zaten karşılığını devletten maaş olarak aldığımız ve yapmak zorunda olduğumuz görevimizi, insanları kırmadan yapmalı, onları iyi bir şekilde karşılamalı, mutlu olmalarını sağlayarak göndermeliyiz.

Peygamber Efendimiz (sav), bir hadisi şeriflerinde bu konuda şöyle buyuruyor:

‘Allah Teâlâ bana: ‘Birbirinize karşı öylesine alçakgönüllü olun ki, hiç kimse diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç kimse, bir başkasına karşı

böbürlenip üstünlük taslamasın’ diye vahiy etti.’ (Müslim, Cennet-64; Ebu Dâvud, Edep-40)

Bizimde bir kuruma işimiz düştüğünde, görevlilere yardımcı olmalı, karşımızdaki görevliyi sadece bizim işimizi yapan biri olarak görmemeli, diğer insanların da işlerinin görülmesi için görevlileri gereksiz yere meşgul etmemeliyiz.

Hor görme ve görülme insan yaratılışından itibaren süregelen büyük bir sorundur. Hatta bazı ülkelerde insanlar arasındaki sınıf ayrımı resmiyet kazanacak kadar seviyesiz

durumlara ulaşmıştır. Hindistan’da 1975’te kaldırılan kast sistemi ve çeşitli ülkelerdeki,

‘Lord’ lar kamarası’, ‘Avam kamarası’, ‘Baronlar’, ‘Soylular sınıfı’, ‘Burjuva’, ‘Patron-işçi sınıfları’ gibi.

Kendisini üst sınıf sayan, aşağı sınıf saydığı kişiye kendisinin var olması için çalışan alt tabaka olarak bakmış, kendisini aşağı sınıf sayan da üst sınıf sayılana gıpta ile bakmış ve o sınıflara gelme hayaliyle yaşamışlardır. İşin sonunda insanlar fıtratı gereği eşit

yaratılmalarının bu denli aşağılanmasına dayanamamış ve çok kanlı ihtilâller

24

başlatmışlardır. O devirler, resmi olarak kaldırılmış görünse de, uygulamada halen geçerliliğini korumaktadır.

Yüce ALLAH (cc), Kur’an-ı Kerim’de sınıf ayrımıyla ilgili şöyle buyurmaktadır:

‘Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.’ (Bakara,13)

Hor görmeyle ilgili birçok şarkılar söylenmiş ve müzik yardımıyla da bu büyük toplumsal sorun defalarca işlenmiştir. Ünlü ses sanatçılarımızdan Orhan GENCEBAY’ ın

seslendirdiği bir şarkı sözünü burada paylaşmak istiyorum:

‘Madem yaşamaya geldik dünyaya, Benimde her şeyde bir hakkım vardır,

Sevmiyorsan hor görme bari, Benimde senin gibi ALLAH’ ım vardır.’

Şarkı sözünde de güzel bir biçimde işlendiği gibi, Yüce ALLAH (cc), bu dünyayı belli bir sınıf insanın kullanması için yaratmamıştır. Her insanın bu dünya nimetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır.

İslam dini, insanlar arasındaki bu sınıf ayrımlarını şiddetle yasaklamıştır. Irk ayrımını reddetmiş, birçok günahın kefaretini köle azat etmekle ödemeyi emretmiştir. Yüce

ALLAH(cc), yarattığı kul ile arasına kimseyi aracı yapmamış, kulunun kendisine direkt olarak müracaat etmesini, tövbe ederse tövbesini, dua ederse duasını kabul edeceğini yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde belirtmiştir.

Yüce ALLAH (cc), bile bu kadar mütevazılık gösterirken, eşit olarak yaratılan insanların birbirine üstünlük kurma çalışmaları Yüce ALLAH (cc) katında, tamamen boş bir uğraştır.

Bu dünyada hepimizin yaşamını sürdüreceği kadar kaynak vardır, kendi payımıza düşenle yetinmeli diğerinin hakkına saygı duymalıyız.

Böylece hem kendimizin hem de tüm yaratılanların huzurlu bir hayat sürmesi için yekdiğerinin merhametine kendimizi teslim etmeden, iyilik yapmanın zevkini tadarak yaşamalıyız.

25

Kıskanç, Aynada Asla Kendi Yüzünü Görmez

Kıskançlık, meleği şeytana çeviren ‘Ahlak-ı Zemime (Kötü huy)’ dir. Bu duruma Hz.

Âdem (as)’in yaratılışı üzerine şeytanın tavrı en iyi örnektir. O da Hz. Âdem (as)’i kıskanmış, üst derecede bir melek iken şeytan oluvermiştir.

Yüce ALLAH (cc), hiç kimseyi diğerinden üstün yaratmamıştır, zahirde üstün gibi görünse de onun katında belki de en üstün kimse toplumdaki en zayıf görünen kişidir.

Bir kişinin çok parası olabilir, yatları, katları ve geniş arazileri olabilir, görünüşte mutlu görünebilir ama gerçekten mutlumu dur?

Belki de sen ondan daha mutlusundur. Onun çok parası, malı-mülkü vardır, o parayı hırsızlardan korumak, çocuklarını ve yakınlarını hırsızlardan ve fidyecilerden korumak için sürekli tetikte, sürekli uyanık olmak zorundadır. Ne yalnız başına kafasını dinleyeceği bir yere gidebilir, ne de çarşıda pazarda özgürce dolaşabilir. İşlerin aksamaması için, ne sevinme, ne de üzülme hakkı yoktur. O hep iş düşünmek zorundadır. Sadece kendisi değil ailesi de aynı durumdadır. Hedefler hep çok yüksek olduğu için en küçük bir olumsuzluk onun için yıkımdır.

Ne dersin, belki de sen ondan daha huzurlusundur!

Bir insan çok güzel veya çok yakışıklı olabilir. Endamı yerinde olabilir. Ünlü bir şahsiyet olabilir. Birçok hayranı olabilir. Her gittiği yerde bütün gözler onun üzerinde olabilir. Gittiği yerlerde hayranları hemen etrafını sarabilir.

Ama gerçekten göründüğü ve ya görünmek zorunda olduğu gibi, mutlumu dur acaba?

Yanındaki insanların hangisinin şöhreti için değil de onu gerçekten sevdiği için yanında olduğunu, başına bir iş geldiğinde güvenebileceği bir insan olup olmadığını bilmeden, yapmacık ilişkiler denizinde boğularak hayattan ne kadar zevk alıyordur acaba?

26