• Sonuç bulunamadı

Hata Yapmaktan Korkan, İşin Kolayına Kaçar

Hata Yapmaktan Korkan, İşin Kolayına Kaçar

Kâinat’ ta ki her şeyi en ufak bir kusur olmadan yaratan Yüce ALLAH (cc)’tan başka herkes hata yapabilir.

İnsanlığa örnek olarak gönderilen peygamberler bile zaman-zaman küçükte olsa hata yapmışlar, hemen vahiyle uyarılmışlar ve onlar da hemen hatalarını düzelterek ne kadar zor olsa da yapmaları gerekeni yapmışlardır.

İnsanlığa büyük faydalar sağlayan icatlar son halini alıncaya kadar birçok kez hataya maruz kalıp defalarca yenisi yapılarak, en iyiye ulaşmaya çalışılmakta, ancak birçok emek ve masraf yapılarak hedefe ulaşılmaktadır.

Devasa boyutta, çok yüksek bütçeli ve binlerce insanın sınırlarını zorlayarak ancak başarılabilen, uzaya araç göndermek için ilk zamanlarda bir çok roket infilak etmiş ama yine de bu idealden vazgeçilmemiş, sonunda başarılmıştır.

Uzaya hâkim olan dünyaya hâkim demektir.

Önemli olan hatalardan ders çıkarmaktır. Hata yapan bir insanla ilişkiyi kesmek onun bu hatasını düzeltecek mi?

İlk hatada vazgeçilen bir icat hemen bir kenara bırakılınca, insanlığa hizmet etmiş olunabilecek mi?

Yüce ALLAH (cc), Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

‘Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.’ (İnşirâh, 5-6)

Hata yapan kişiyi kalbini kırmayacak şekilde uyarılarla ve nasihatlerle topluma kazandırmalıyız.

83

İnsanlığa faydalı bir icat yapmaya uğraşan kişiyi eleştirmek yerine teşvik etmeli, ona yardımcı olmalı ve hatalarını düzelterek en iyi bir şekilde kullanıma sunmasına

çalışmalıyız.

Yüce ALLAH (cc), insana iyi işlerde kullanması için akıl vermiştir, aklını kullanmayan kimse bundan sorumludur. Kişiye düşen kendisine verilen bu lütûfun değerini bilmek, Onu yetenekleri doğrultusunda insanlığın iyiliği için kullanarak aklının zekâtını vermektir.

Kişi aklını iyi işlere yönlendirip tüm yaratılmışlar için hayırlı işler yaparsa kendisi

öldükten sonra dahi sevap kazanmaya devam edecektir. Aksini yapıp aklını kötü işlerde ve tüm yaratılanlara en ufak bir zarar verecek işler yaparsa, kendisi öldükten sonra da günah defteri kapanmayacak o işlerle verilen her zararda kendisine de günah yazılacaktır.

Kur’an-ı Kerim’de bu konuyla ilgili Yüce ALLAH (cc), şöyle işaret buyuruyor:

‘Böylece kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarının da bir kısmını yüklenirler. Dikkat et, yüklendikleri ne

kötüdür.’ (Nahl, 25)

Ayette de işaret buyrulduğu gibi, kötü bir işe önayak olan kişi hem o işin bireysel günahını, hem de o kötü işi işleyen tüm kişilerin günahlarının bir kısmını yüklenecek, günahını yüklendiği insanların günahından da hiçbir eksilme olmayacaktır.

Peygamber Efendimiz (sav), bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur:

‘Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.’ (Müslim)

‘Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı, amel

defterine yazılmaya devam eder. Bunlar, sadaka-i cariyelerinin, faydalı kitaplarının ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua ve istiğfarların sevaplarıdır.’

(Ebuşşeyh)

‘Her iyilik bir hazinedir. Her hazinenin anahtarı vardır. İyiliği açan, kötülüğü kilitleyen bir anahtara sahip olana müjdeler olsun! Kötülüğü açan, iyiliği kilitleyen bir anahtarı olana da yazıklar olsun!’ (İbniMace)

‘İyi işe vesile olan, hayatında ve öldükten sonra da o işi yapanlar kadar sevap kazanır. Kötü işe ön ayak olana da, bu iş terk edilinceye kadar, bunun günahı yazılır.’ (Taberani)

84

‘Zulmen öldürülen her kişinin günahından, Adem’in ilk oğlunun (Kabil) da bir payı vardır. Adam öldürmeye ilk defa o sebep olmuştur.’ ‘Mümin öldükten sonra, yedi amelinin sevabı kabrinde de kendisine yazılır. Bunlar: 1- İlim öğretmek, 2- Çeşme yapmak, 3- Su kuyusu kazmak, 4- Hurma ağacı dikmek, 5- Cami yaptırmak, 6- Mushaf bırakmak, 7- Ölümden sonra kendine istiğfar edecek salih evlat bırakmak.’

(Ebu Davud)

Herkesin bilim adamı olmaya yatkın bir yaradılışı olmayabilir, ancak bilim adamına yardım edip iyi işlerin yapılmasına destek olan kişilerde bu sevaba belli derecede ortak olurlar. Bir hadisi şerifinde Resulullah (sav) bu konuda şöyle buyuruyor:

‘Allah’üteâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötülerin yanında çalışır.’ (Deylemi)

Öyleyse bize düşen bu Dünya’da da, ahrette de hayırla anılacağımız şekilde hareket etmek, daima iyi işler yapmak ve yapanlara da destek olmaktır.

‘Benim aklım öyle şeylere yetmez.’, gibi düşüncelerle Dünya’dan elini çekmek hiçbir Müslüman’a yakışmaz.

Kişi aldığı ilimle amel etmek zorundadır, aksi takdirde sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etmiştir. Mesela; Bir Doktor onca eğitim aldıktan sonra, hasta bakmazsa vebal altına girer.

Çünkü hem devlet onu yetiştirmek için birçok olanak sağlamıştır, hem de o işi layıkıyla yapacak bir başkasının okuma sırasını gasp etmiş durumuna düşmüştür.

Yine bir zanaatkâr, mesleğini en iyi şekilde yapmalı, karşılaştığı tüm zorluklara rağmen pes etmemeli, kendisinden sonra mesleği yaşatacak zanaatkârlar yetiştirmeli ve

zanaatının sermayesi olan ellerini korumalı, gerektiğinde elmayı bile kör bıçakla soymalıdır.

Kişi ilmi olmayan bir işi de yapmaya çalışarak, kaynakları ve zamanı boşa harcamamalı, o işi yapmaya ehliyetli kişilere engel olmamalıdır.

Müslüman çalışkan, aklını kullanan ve kendisinden çok başkalarını düşünen kimsedir.

İyi bir Müslüman yaratılan her şeyi, yaratandan ötürü sevmeli ve yaratılanların iyiliği için elinden geleni yapmalıdır.

85

Seccadenin Değil, Kişinin Durduğu Yön Önemlidir

Herkesin bir yolu, yönü ve yöntemi vardır, ama hepsi de doğru demek değildir.

Kişiyi hayatta çeşitli yönlere çevirmek için uğraşanlar olacaktır, kimisi doğru yöne, kimisi de yanlış yöne. Bu uğraşanların kimi dini kullanarak, kimi parayı kullanarak, kimi şöhreti kullanarak kişileri kendi taraflarına çekip, istedikleri şekilde kullanmaya çalışacaklardır.

İnsanların çoğunun kimseye bir çıkarı olmadan yardım etmediği bu ahir zaman

günlerinde çok dikkatli olmalı, önce bizi yönlendirmeye çalışan kişiyi iyice analiz etmeliyiz, emin olamıyorsak etrafımızda detaylı bir soruşturma yapmalı ve büyüklerimizle istişare etmeliyiz.

Kişi namaz kılarken kıblesini etrafına bakarak, gerekli araştırmaları yaparak ve doğadaki işaretleri çözümleyerek bulmakla mükelleftir. Aksi takdirde tüm uğraşlarına rağmen ibadeti boşa gider.

İşte hayatta böyledir, başkalarının gittiği yol sana doğru ve güzel bir yol olarak görülebilir, yolun sonu soruşturulmadan o yola girilmeye karar verilmemelidir.

Yolun sonunun nasıl olduğunu, o yoldan daha önce gitmiş olan insanlardan

öğrenebiliriz, bu kişiler de bazen çok yakınımızda olabilir ve biz onu fark etmeye biliriz, onun için etrafımızla istişareye önem vermeliyiz.

Onun zamanı değişti artık, gibi düşüncelerle yaşlılarımızın görüşlerini göz ardı etmemeliyiz, onların tecrübesinin farkına varmalı ve tecrübelerini kullanmalıyız.

Büyüklerimiz teknolojiyi takip edemeyebilir, onu kullanmakta zorlanabilir ama olaylar teknolojiye bağlı değildir. Teknoloji her zaman iyi demek değildir, faydasının çokluğunun yanı sıra, birçok zararı da bünyesinde barındırmaktadır.

86