• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR

3.1. Türkiye’ye Geliş Süreci

3.1.2. Kimin Tavsiyesiyle Geldikleri

Öğrencilerin hangi sebepten dolayı ülkemize geldiklerine temas ettikten sonra, onların Türkiye’de öğrencilik hayatına başlamalarına ilk adımı atmalarına katkı sunan, tavsiye eden kişilere göz attığımızda, 4 farklı kategori ile karşılamaktayız: Aile, bireysel karar, öğrenci arkadaşları ve son olarak Türk yetkililer.

107 3.1.2.1. Aile

Suriyeli, Iraklı ve Filistinli 5 katılımcı, bulunduğu ülkede savaş ve baskı koşullarının olması sebebiyle ailesiyle birlikte ülkemize iltica etmiştir. 4 katılımcı ise geldikleri ülke ile ülkemiz arasındaki dini-kültürel yakınlıktan ötürü ailesinin tavsiyesi üzerine Türkiye’ye gelmişlerdir.

3.1.2.1.1. Aileyle İltica

Çoğunluğunu Müslüman nüfusun oluşturduğu günümüz Ortadoğu coğrafyasındaki iç ve dış savaşlar, politik ve dini baskılar, bu ülke vatandaşlarının daha yaşanılabilir bir yaşam sürmeleri için arayışa girmelerini zorlar hale getirmektedir. Gerek kültürel ve dini yakınlığı gerek sınır komşusu ve yakın coğrafyada olmasının yanında, ülkemizin savaş ve kargaşadan uzak olması, bu coğrafyadakiler tarafından sığınabilecek güvenilir bir liman olarak görülmektedir.

Araştırmamızda yer alan 54 katılımcıdan 5’i ülkesinde cereyan eden savaş ve baskıdan dolayı, ailelerinin aldığı karar ile ülkemize gelmişlerdir. K24 [Kadın-Filistin-Müslüman], doğup büyüdüğü Suudi Arabistan’da bir yabancı olarak baskı görmeleri nedeniyle Türkiye’ye gelme kararını şöyle anlatmaktadır: “Biz Arabistan’da doğduk babam da

Arabistan’da… Babam işi mucit yenilikler yapıyor öyle şeyler Arap ülkesinde yasak o yüzden babam yirmi sene önce çıkmak istedi Londra’ya gitmek istedi bir de Londra’ya bir buçuk ay gitti orada her şey yapabilir ama Amerika babamı istiyor bu yüzden Arabistan’dan çıkmadık yani izin almadık…”

3.1.2.1.2. Aile Tavsiyesi

Araştırmamızda yer alan 4 Müslüman katılımcı, burslu bir şekilde yurt dışında eğitim almayı önceden planladıklarını, ailelerinin bu kararı desteklediklerini ve kendilerinden dini-kültürel yakınlık sunan bir ülke seçmeleri yönünde tavsiye aldıklarını belirtmektedirler.

K19 [Kadın-Doğu Türkistan-Müslüman], kendi etnik kökenine ve dini aidiyetine karşı bir yabancılaşma eğilimi göstermeye başlaması sebebiyle, ülkemizde ikamet eden ağabeyi tarafından Türkiye’ye çağrılma hikayesini şöyle anlatmaktadır: “Türkiye’ye abim

taa on seneden fazla burada. Hani ben okuyordum (mesela) Çin eğitimi gördüm (ama) Uygur eğitimi görmedim. İşte biraz ne diyeyim dinden İslam’dan biraz uzak kaldım ben…

108

Annem-babam namaz kılıyor, Kur’an okuyor ama ben (ibadetten uzak bir şekilde) sadece ortamımdaki Çinli arkadaşlarla falan (kültürleniyordum)… Namaz (kılmada) falan pek yoktum, oruçta pek yoktum (tutmuyordum)... Neyse lise (bitiminde), hani üniversite kazanmak için giriyoruz ya sınava, o dönemde abim diyor “biraz dini öğrensin biraz kendimizi şey yapsın (etnik kökenine farkındalık oluşsun)” diye abim sebep oldu vesile oldu. Abimin vesilesi ile Türkiye’ye geldim.”

K51 [Erkek-Kosova-Müslüman] ise ailesinin kararıyla yurt dışı eğitim tercihinin nasıl şekillendiği şöyle belirtmektedir: “Sonra işte ben buraya… aile isteğiyle başvurdum. Hem

Almanya’ya hem Türkiye’ye başvurdum. İkisini de kazandım aslında. Ama Almanya pahalı geldi, bir de Müslüman bir ülke olmadığı için, ailemin isteğine göre seçtim. Babam çok dindardır. O “Türkiye’ye git” dedi, “hem Müslümanlar hem de kültürlerimiz daha yakın” dedi.”

3.1.2.2. Bireysel Karar

İçerisinde bulunduğumuz enformasyon çağında bireyler, özellikle internet aracığıyla, farklı ülke, coğrafya ve kültürler hakkında hızlı ve kolay bir şekilde bilgi edinebilme fırsatına sahip olmuşlardır. Çalışmamızda yer alan 9 katılımcı -ki bunlar Türkiye Burslusu- mezun olduğu lise/lisans bölümüne paralel bir şekilde eğitim almak, kendi ülkesinde Türk şirketlerinin olması hasebiyle mezuniyet sonrası orada iş bulabilmek, burs imkânı elde etmek, Türk kültürüne ve tarihine akademik ilgi duymak gibi nedenlerle, kendi isteği ve araştırmaları neticesinde ülkemize gelme kararı almışlardır.

K16 [Kadın-Gürcistan-Hristiyan], alanında uzmanlaşmak için Türkiye’de öğrenim görme kararı aldığını anlatmaktadır: “Türkiye’ye geldim aaa çünkü zaten orada (Gürcistan’da)

Türkoloji bölümden mezunuyum. En mantıklısı Türkiye’ye gelmekti yüksek lisans yapmak için.”

K17 [Kadın-Gürcistan-Müslüman] ise ülkesindeki Türk şirketlerinde iş bulabilmek gayesiyle bu kararı aldığını şöyle açıklamıştır: “Yani lisans bitirirken daha gelişmek

istedim, daha yüksek aşamaya geçmek istedim. Yani o yüzden yeni bir tecrübe yeni bir şey istedim düşündüm düşündüm ve Türkiye iyi (olacağı fikri aklıma) geldi. Çünkü hem komşu olarak hem Batumluyum ben. Batum’da çok (Türk) şirketler var ve çok önemli yani Türkçe bilmek çok önemli… İş bulmak için daha iyiydi Türkçe eğitim. (Batum’da güçlü Türk şirketleri) var onun için geldim.”

109 3.1.2.3. Öğrenci Arkadaşlarının Tavsiyesiyle

Ülkemizin yükseköğrenimde görünürlüğünün artması gerek sağladığı burs imkânları gerekse de ülkemizin kendine has dinamikleri, buraya gelmeye aday yüzbinlerce yabancı uyruklu öğrenciler için bir cazibe merkezi oluşturmaya başlamıştır. Bu öğrencilerden bir kısmı başvuru yaparak ülkemize gelebilme şansı bulurken, bazıları da bu imkânı bulamamıştır. Her iki durumdaki öğrenci de edindikleri bu tecrübeyi kendi vatandaşlarına aktarmakta ve onları yurt dışında burslu bir şekilde öğrenim görmeleri yönünde motive etmektedirler.

Araştırmamızda yer alan katılımcıların 25’i (%46) daha önceden ülkemizde gerek burslu gerekse de burssuz bir şekilde eğitim almış, almakta olan veya almaya adaya olmuş yabancı uyruklu öğrenci arkadaşlarının tavsiyesiyle Türkiye Bursları’na başvuru yapmışlardır. Bu durum ülkemizde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin memnuniyetlerinin, diğer yabancı uyruklu öğrencilerin ülkemizi tercih etmelerinde etkili olduğunu göstermektedir.

Türkiye Burslusu olarak burada öğrenim gören K40 [Kadın-Tanzanya-Hristiyan] burada öğrenci olan akrabasının tavsiyesiyle buraya geldiğini şöyle belirtmektedir: “2015 yılında

henüz lise öğrencisi olduğum zamanlarda, babam ve kuzenim benim için burs başvurusunda bulundular. Ben o dönem yatılı okulda okuyordum. Eve gitmeye izin yoktu... Kuzenim İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. Onun sayesinde haberimiz oldu. (Kendisi Türkiye’de halen) tıp fakültesinde 5. Sınıf öğrencisi.”

K6 [Kadın-Endonezya-Müslüman], SAÜ’de öğrenim gören arkadaşlarının tavsiyesiyle geldiğini dile getirmektedir: “Arkadaşım çok var burada. Okuyorlar. Onlar dedi.” K45 [Kadın-Afganistan-Müslüman] ise ülkemizde eğitim almamış ama kitle iletişim araçları vasıtasıyla bu konuda bilgi sahibi olan arkadaşının tavsiyesiyle buraya geldiğini ifade etmektedir: “Arkadaşlardan duydum. (Onlar) gelmemişti, onlar sadece internetten

duymuşlar. O yüzden ben de arkadaşlardan duydum. Sonra liseyi bitirdikten sonra ben de Türkiye bursuna başvurdum.”

3.1.2.4. Türk yetkilileri

Ülkemizin uluslararasılaşma politikaları gereği yurt içinde ve yurt dışında kamu kuruluşları (TDV, YTB, MEB, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar) ve STK’lar

110

Türkiye Cumhuriyeti adına kültür, sosyal politik, sağlık, eğitim, dini hizmetler gibi alanlarda faaliyet yürütmektedir. Bu durumdan dolayı yurt dışındaki Türk temsilcilikleri iletişim ağı kurduğu ve kendilerince başarılı olarak değerlendirdiği kişileri, ülkemizde eğitim almaya yönlendirebilmektedir. Çalışmamızda yer alan 11 katılımcı (%20), ülkemizde ve yurt dışında bulunan Türk yetkililerin önerisiyle Türkiye’de yükseköğretime dâhil olduklarını belirtmiştir.

K8 [Kadın-Ürdün-Müslüman], Türkiye’deki akrabasını ziyaret ederken, üniversite idarecisi tarafından hem iş hem öğrenim görme tavsiyesini almıştır: Kız kardeş burada.

Önce kız kardeşimi ziyarete geldim. O burada evli. Eniştem A*** B***’yı tanıyor. A*** Hoca Arapça için hoca ihtiyacı olduğunu söylemiş ve 2008 de geldim çalışmaya başladım…

K5 [Kadın-Moğolistan-Müslüman], ülkesinde TİKA tarafından yaptırılan camide DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) tarafından görevlendirilmiş imamın tavsiyesiyle geldiğini belirtmektedir: “Ben ortaokulu Kazakistan’da okumuştum zaten. Döndüm sonra. Bizim

orada bir cami yapmıştı TİKA. Ondan sonra oraya gittim 2 sene. Bizim orada camide hocamız vardı imam. O da “Mart ayına kadar “Diyanet’in başvuruları var. İlahiyat okumak istersen filan” dedi. Ben de istiyordum, öyle bir başvurduk.”

K7 [Kadın-Makedonya-Müslüman], lisans eğitimi aldığı ülkesindeki üniversitede görevli olan Türk öğretim görevlileri tarafından yönlendirildiğini şöyle açıklamaktadır: “Ben

orada lisanstan sonra çalışmayı düşünüyordum. Türkiye-Ankara’dan 2 tane hocamız vardı bizim. Onların vasıtası ile geldim. (O hocalar) dersimize geliyorlardı. Ben Üsküp Türk Dili Edebiyatı mezunuyum. “Türkiye’de yüksek lisans yapmak ister misin?” dediler. Benim de bir dersim kalmıştı, “mezun olduktan sonra düşünebilirim” dedim. Sonra mezun oldum ve belgeleri hazırlayarak YÖK’e yolladım. Müracaat kabul edildi ve o şekilde oldu.”

K12 [Kadın-Gürcistan-Hristiyan] ise ülkesindeki Yunus Emre Enstitüsü’nün tavsiyesiyle geldiğini şöyle anlatmaktadır: “Lisansı Doğu Bilimleri Enstitüsü’nde okudum. Orada

Türk çalışmaları da vardı. O Enstitü’de Yunus Emre’ye gitmeye başladım o senelerde. Sonra da Türkiye Burslar hakkında duydum orada. Orada da form doldurdum. Yani Doğu bilimleri okuyorum. Ortadoğu’ya en yakın şöyle diyelim, olduğu için ondan doldurdum.”

111

K35 [Erkek-Çad-Müslüman] ise ülkesinde bulunan Türk okullarındaki Türk yetkililer tarafından ülkemizde öğrenim görme önerisi aldığını belirterek, devamında şunları söylemiştir: “Hikayem biraz değişik. Hristiyan öğretmenim var. O bana (Çad’taki) Türk

okullarına yolladı. “Sen o okula git, orada seni İslami açıdan seni dine bağlasın. Onlar da İslami açıdan dine bağlasınlar. Ben de zaten o okulda İslami açıdan öğretmenlik yapıyorum. O yüzden oraya gel” dedi. Ben de “tamam” dedim. Son sınıf lise son sınıfım. Oradan benim okulumdan çıktım sonra oraya gittim. Oraya gittiğimde demişler ki sana bir test yapacağız. Test kazandığın zaman iki alternatifin olacak. Birincisi sana %50 burs vereceğiz yani tamamen ödeme yapmayacaksın. %50’sini ödeyeceksin birincisiydi. İkincisi sana burs vereceğiz. Eğer bizim orda “Bachelor” diyoruz yani son sınıfın diploması var. Yani son sınıfta diploma var eğer bunu alırsan sana bir burs vereceğiz (dediler).” “Öyle mi?”, “evet”, “tamam”. Tamam dedim ondan sonra sınavlarına girdim. Sınavı kazandım istediğim gibi.

Yurt dışındaki Türk okullarında lise eğitimi görmüş olan K36 [Erkek-Fildişi Sahilleri-Müslüman], oranın Türk yetkilileri tarafından nasıl yönlendirildiğini şöyle açıklamaktadır: “Bir arkadaş Türk lisesinde okuyordu. Bir gün aradı zaten o bir Türk

lisesi vardı o da imam-hatip türüydü. (Fildişi Sahilleri’nde değil), ben sekiz sene Burkina Faso’da kaldım evet oradayken anlattı, o okul şeye aitti mütedeyyin (!) duydunuz işte… Ona o da imam-hatip bir program yapıyordu dedi. “Türkiye Bursları var başvuralım mı?” (diye sordu). (Sonrasında) başvurduk işte, notlar(ı) falan (sordular), küçük bir mülakat yaptılar...”

Tablo 7:

Kimin Tavsiyesiyle Geldikleri

Tavsiye eden Geliş Sebebi/Aracı Sayı

Aile İltica, tavsiye 9 (%17)

Bireysel Kitle iletişim araçları 9 (%17)

Arkadaş Türk-yabancı öğrenci 25 (%46)

Türk yetkililer TİKA, DİB, YEE, Türk Öğr.Gör., Türk okulları, 11 (%20)

Toplam 54

Tablo 7’ye göre katılımcıların çoğunluğu (%25’i) arkadaşlarının, %20’si ise ülkelerindeki Türk yetkililerin tavsiyesi ve yönlendirmesiyle ülkemize gelmişlerdir.

Dini-kültürel yakınlık, Müslüman öğrencilerin Türkiye’yi tercih etmelerinde ve ailelerinin buna rıza göstermelerinde etkin bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte ülkesindeki cereyan eden savaş ve kaos ortamı, kimi zaman aile ve bireylerin -sınır

112

komşusu olduğu ve barış ortamının hâkim olduğu- Türkiye’yi tercih etmesini mecbur hale getirmektedir.

Kimi öğrenciler ise kitle iletişim araçları vasıtasıyla burslu veya burssuz bir şekilde Türkiye’deki eğitim fırsatlarından haberdar olmaktadır. Kimisi de göç kuramları arasında sayılan “ilişkiler ağı” kuramı ile açıklayacağımız bir şekilde, daha önceden ülkemize eğitim almaya gelen arkadaşları ile kurdukları irtibat ve arkadaşlarının önerisiyle ülkemizi tercih etmektedirler. Katılımcıların ülkemizi tercih etmelerinin bir diğer sebebini “göç sistemleri kuramı” ile açıklayabiliriz. Zira, ülkelerindeki Türk kamu ve sivil kuruluşlarının yardımlaşma, kültürel, siyasi faaliyetler öğrencilerin Türkiye hakkındaki farkındalığını arttırmakta ve onların burayı tercih etmelerine ön ayak olmaktadır.

Şeker ve Akman’ın Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ)’ne gelen yabancı uyruklu öğrenciler üzerinde yaptığı çalışmaya göre öğrencilerin %51,7’sinin kendi isteği ile, %21,3’ünün eğitimci yönlendirmesi ile, %10,4’ünün arkadaş çevresi ile, %8,3’ünün aile etkisi ile ve %8,3’ünün ise diğer sebeplerden dolayı üniversite tercihini CBÜ’den yana kullanmıştır. Bu istatistiğe göre, yabancı uyruklu öğrencilerden yarısından çoğu kendi kararlarını ön planda tutarak Celal Bayar Üniversitesi’ni seçtiği anlaşılmaktadır (Şeker ve Akman, 2015, ss. 113-115). Çalışmamızda yer alan katılımcıların %46’sı Türk veya yabancı uyruklu arkadaşlarının, sonrasında ise %20 ile ülkelerindeki Türk yetkililerin tavsiyesiyle ülkemize gelmişlerdir.