• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR

3.2. Türkiye ve Türk Algısı

3.2.1. İki Ülke İlişkileri

Katılımcıların geldiği ülke ile Türkiye arasındaki politik, ticari, eğitim, sosyo-kültürel ve insani yardım bakımından ikili ilişkilerin durumu, katılımcıların ülkemizdeki yaşam doyumunu kimi zaman etkileyebilmektedir. Bundan ötürü, katılımcıların bakış açısıyla iki ülke ilişkilerini kendilerine sorduğumuzda 6’sı iki ülke ilişkilerinin kötü, 27’si iyi, 4’ü ilişkinin yok denecek kadar az olduğunu, 5’i bu konuda bilgisi olmadığını, 12 kişi ise ilişkilerin iyi ama yetersiz olduğunu belirtmiştir.

126 3.2.1.1. Kötü İlişkiler

İki ülke arasındaki ilişkilerin kötü olduğunu belirten 6 katılımcının mensubu olduğu ülkelere baktığımızda bunların Müslüman olan Arap ve Türk etnik kökenine dayalı ülkeler olduğunu görmekteyiz. Bunlardan a) 3’ü Iraklı ve Suriyeli olup ülkelerinde devam eden iç savaştan dolayı iki ülke arasında sıcak ilişkilerin olmadığından b) 1’i Türkmenistanlı olup ülkesi tarafından yaptırım uygulandığından, c) 2’si ise Mısırlı olup son dönemlerde özellikle ülkesinde mevcut yönetime karşı yapılan darbe sebebiyle ülkesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bozulduğundan söz etmektedir.

a) K1 [Erkek-Suriye-Müslüman], ilişkilerin kötü oluşundan şöyle söz etmektedir: “Eski

zamanda evet, iyi ilişkiler vardı ama şimdi bu durumlarda olan, savaş olsun müttehit durumları olsun sıkıntılar olmuştur.”

b) K14 [Erkek-Türkmenistan-Müslüman], Türkiye’nin yapıcı adımlar attığını ama ülkesinin buna aynı şekilde cevap vermediğini belirtmektedir: “Diplomatik olarak

Türkiye ciddi bir şekilde Türkmenistan’a kapılarını açmaya çalışıyor. Hatta Türkmenistan’a karşı vize uygulamıyor. Ama Türkmenler, Türklere karşı biraz uyguluyor. Turistik olarak ziyaret yapmak istesen, bir şirketle ancak girebilirsin. O da en düşük vize 125 dolar. Bilinçli olarak bu yapılıyor.”

c) K47 [Erkek-Mısır-Müslüman], 2013 yılında Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah es-Sisi komutasında gerçekleşen askerî darbeden söz ederek, o tarihten sonra ülkesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kötü oluşundan ve bu durumun kendisini tedirgin ettiğinin altını çizmektedir: “(İki ülke arasında) ticarette (ilişki) var. Ticaret ilişkileri çok güzel

gerçekten. Hatta (Mısır’dayken) giydiğim kıyafetlerin çoğu Türkiye’de yapılmıştı. En kaliteli şeyler bence Türk ürünleri ve Amerikan ürünleri. En pahalı olanlar tabii… Markaya çok odaklanmıyoruz biz. Türk ise alıyoruz. Türk demek kaliteli demek ve pahalı. Çok pahalı değil ama biraz pahalı. Normal insan (sıradan bir vatandaş) için güzel… Siyasi ilişkiler (ise) bugüne kadar iyi değil. Hatta bu yüzden, mesela ben tatilde Mısır’a gitmek istiyorum, ailemle tatil yapmak için. Ama biraz korkuyorum. Çünkü ben Türkiye’deyim. Onlar öyle düşünüyorlar. Yani Hükümet, asker öyle düşünüyor, “bu acaba Türkiye’de ne yapıyor?” diyor. Belki casus olduğumu düşünüyorlar. Belki İhvan-ı Müslimin (üyesi olduğumu düşünüyorlar ama) ben İhvan-İhvan-ı Müslimin’den biri değilim yani. Ama onlar, çoğu insan böyle düşünüyor… Zaten biz önce hükümetimizden izin

127

alıyoruz çıkmadan önce. Bu izin çok zor çıkıyor. Benimki dört gün içinde çıktı. (Yani aslında diğerlerine nazaran) çok kolay çıktı. Çünkü siyasetle ilgili hiçbir şey (faaliyet) yapmıyorum zaten. Tamam, benim de fikrim ve düşüncem var. Ama paylaşmıyorum. Vakti gelince paylaşabilirim. Ama şu an ben öğrenciyim. Bilgi almak için çıkmak istiyorum sadece. Bilgi için yaşıyorum.”

3.2.1.2. İyi İlişkiler

Araştırmamıza katılanların yarısı -27 katılımcı- ülkelerindeki Türk kamu birimlerinin ve Türk özel girişimcilerin olumlu faaliyetleri neticesinde Türkiye ile ülkeleri arasında politik, bürokratik, ticari, ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel anlamda iyi ilişkiler olduğunu belirtmektedir. Bu ülkelerin, söz konusu mezkûr parametreler açısından Türkiye’ye nazaran daha az gelişmiş olduğu ve tek taraflı bir ilişki olduğu görülmektedir. Başka bir ifadeyle, ilişki tohumlarının atılmasına katkı sağlayan STK’ların, kamu kurum ve kuruluşların, eğitim birimlerinin, dini cemaatlerin, yardım kuruluşlarının Türk menşeli olduğu ve aktif bir biçimde orada faaliyet sürdürdüğü; bununla birlikte o ülke temsilcilerinin aynı şekilde ülkemizde aktif olmadığı görülmektedir.

Devlet adamları aracılığıyla politik olarak iyi ilişkilerin geliştiğini K21 [Erkek-Nijerya-Müslüman] şöyle anlatmaktadır: “Bence kültürel olarak pek benzemiyoruz çünkü biz eski

Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası değildik. Ama siyasi ilişkiler dikkate alındığında bence Türkiye ile Nijerya arasında çok güçlü bir ilişki var. Çünkü cumhurbaşkanı, Türkiye başkanı Tayyip Erdoğan Nijerya’ya gitti ve ilişkileri güçlendirdi. Nijerya cumhurbaşkanıyla görüştü. Geçen yıl bizim cumhurbaşkanımız Türkiye’ye geldi ve Başkan Erdoğan’la görüştü. Bence çok ciddi politik ilişkilerimiz var artık.”

K31 [Erkek-Somali-Müslüman], Türkiye’nin ülkesine eğitim ve sağlık alanında yaptığı yatırımlar ve aradaki iyi ilişkilerin katılımcının Türkiye seçimini etkileyişinden şu şekilde bahsetmektedir: “Mesela eğitim olarak okullarda altyapı (yapıyor Türkiye, okul) açıyor.

(Bu okulları) TİKA açıyor… Diyanet var, İHH var… Birkaç tane hastane (açtı bu kuruluşlar ve bunların hepsi) Türk hastanesi… Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi var. (Ayrıca) başka hastaneler de var, okullar da var. (Mesela) Türkiye Maarif Vakfı var… Politik olarak, siyasi (bir amaç güderek) bazı ülkelerden (örneğin) Araplardan, Amerika’dan eğitim vermek için (yardım edenler var) ama şu anda en büyük yardım edenler gördüğüm (ben oradayken) 2011’de başladı, (daha) yeni (sayılır). (Son) beş

128

yılda, şu ana (dek en fazla yardımı yapan ülke ise) Türkiye… (Türkiye’yi seçmemin sebebi) burs için önce, sonra Somali-Türkiye ilişkileri güzel olduğu için… sonra burada çok Somalilerden daha önce gelmiş öğrenim görmüş var.”

Ülkesindeki Türk inşaat firmalarının faal oluşunun ilişkileri geliştirdiğini K38 [Erkek-Kamerun-Hristiyan] şöyle aktarmaktadır: “Türkiye ve Kamerun arasındaki ilişkiyle ilgili

çok bilgi sahibi değilim ama bence ilişki iyi, çünkü buraya gelmeden önce Kamerun’da birkaç Türk şirketi gördüm, çoğunlukla inşaat şirketleri… Ayrıca Türkiye’nin Kamerun’da konsolosluğu da var. Bunun dışında fazla bilgim yok ama ilişki yeterince iyi… (Bu şirketlerin) örneğin bir stadyum inşası var. Kamerun’da futbol seviliyor. Kamerun, Afrika kupasına ev sahipliği yapmak istiyor, o yüzden stadyum inşası var. Türk şirketleri inşaatın içinde ama ne tür anlaşmalar var bilmiyorum.”

3.2.1.3. İlişki Yok

4 katılımcı gerek ülkeler arası coğrafi uzaklıktan gerekse de dini aidiyet olarak Türkiye’den farklı bir altyapıya sahip olduğundan ötürü iki ülke arasında bir ilişkinin olmadığından ve bunun temel sebebinin konsoloslukların yeterince aktif olarak çalışmaması olduğundan söz etmektedir.

K37 [Kadın-Filipinler-Hristiyan], Türkiye’nin ülkesindeki Müslüman kesim ile yakın bir bürokratik ağ kurduğunu ve oraya mali destek sunduğunu belirtmektedir: “Sanırım

ülkemin Müslüman tarafı ile (Türkiye arasındaki) ilişkiler daha iyi. Duyduğuma göre Türkler, Filipinler’in İslami bölgelerine gidiyormuş. Orada Müslümanlara yardım ediyorlar. Orası bizden bağımsız. Bazen de oradan, Filipinli Müslümanları Türkiye’ye getiriyorlarmış… Duyduğuma göre Filipinler’den Türkiye’ye gelmek zor oluyormuş, vize sorunları açısından. Ama Türkiye’den Filipinler’e gitmek çok kolay. (Bu iletişim sorunun çözülmesi için bence) konsoloslukların birbiri ile daha iyi iletişim halinde olması gerekiyor. Belki burada sorun Türklerdedir, çünkü sizin ülkenize girmek daha zor. Çok fazla evrak işi gerekiyor.”

Ülkesinde Hristiyan nüfusun daha yoğun oluşu nedeniyle, Türkiye’den ziyade Birleşmiş Milletler tarafından kendilerine yardım eli uzatıldığını ve bundan üzüntü duyduğunu K50 [Erkek-Kenya-Müslüman] şu sözlerle ifade etmektedir: “(Kenya ile Türkiye arasında

yeterince ilişki) bence yok. Olması lazım ama yok yani. (Nedeyse) sıfır. Hiç yok, sıfır. (Ülkemde) Türkiye ile ilgili konsolosluktan başka hiçbir şey görmedim. Bizim (orada)

129

öyle konsolosluktan başka hiç (bir şey göremedim). (Belki) çeşme (açma faaliyeti) varsa (vardır. Onda da) özel olarak (bireysel girişimlilerle) gelenlerde oluyor. Öyle şeyler köylerde yapıldığı için de fazla ses çıkartmıyor (dikkatimizi çekmiyor). (Türkler) var bir şekilde. Sünnet (organizasyonlarında da) var. Yetersiz ama. Yeterince ses çıkartmaları (daha aktif olmaları) gerektiğini düşünüyorum. (Türkiye, Afrika ülkelerine yardım) ediyor, bayağı ediyor. Bize neden etmiyor!... İşte bence benim düşüncem, ben de bunu çok düşündüm yani, çünkü “UN” (Birleşmiş Milletler) gibi yardımlaşma şeyleri göreceğimize neden Kızılay’dan yardım görmeyelim.”

3.2.1.4. Bilgisi Yok

5 katılımcı ya iç baskıyla haber alma özgürlüğü olmaması ya da bireysel olarak ilgisini çekmemesi sebebiyle, iki ülke arasındaki ilişkilerin yönü hakkında bir malumatı olmadığını belirtmişlerdir.

K44 [Kadın-Çin-Müslüman] iki ülke ilişkileri hakkında bilgisi olması bir yana, ülkemize gelmeden önce Türkiye’nin başkentinin neresi olduğunu bile bilmiyor olduğundan söz etmektedir: “Çin’deyken benim Türkiye hakkında bilgim yoktu. O yüzden burası sadece

Müslüman bir ülke, iyi bir ülke diye biliyorum. O yüzden bir arkadaşım bir gün bana sordu, Çinli bir arkadaşım: “Türkiye’nin başkenti neresidir?” diye. İstanbul dedim. Ama sonra öğrendim Ankara diye. Ama bilmiyordum İstanbul çok meşhur bir şehir bu yüzden ben öyle düşünüyordum çok büyük ve tarihi çok büyük bir şehir diye.”

3.2.1.5. İlişkiler İyi ama Yeterli Seviyede Değil

12 katılımcı iki ülke arasında bir ilişkinin varlığından söz edilebileceğini bununla birlikte bu ilişkilerin tek taraflı olmasından ötürü, yeterince aşama kat edilmediği kanısındadır. Bu katılımcılar, esas problemin Türkiye’de kendilerini temsil edebilecek bir konsolosluk olmamasından kaynaklandığı kanaatindedirler.

Ülkesinde Türk konsolosluğu olmasına rağmen, Türkiye’de kendi ülkesinin konsolosluğu olmayışından dolayı ülkemizde temsil edilmediklerini ve bu sebeple ilişkileri yeterli bulmadığını K33 [Erkek-Zimbabve-Hristiyan] şunları söylemiştir: “(İlişkilerin iyi)

olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü eğer Türkiye’nin Zimbabve’de konsolosluğu varsa, ilişki de iyidir. Buna pek şahit olmadım. Zimbabve’de çok (Türk) dernekler görmedim. Gördüğüm kadarıyla böyle organizasyonlar var. Zimbabve’de çalışmalar yapan (Türk

130

temsilciler var). (Sayıları ve faaliyet alanları) ne kadar büyük bilmiyorum, ama iyi bir ilişki olduğunu düşünmek isterim. Mesela Zimbabveli öğrencilere burs sağlayan bir Türk hükumeti var. Ayrıca Zimbabve’de konsolosluk var. Bizim Türkiye’de konsolosluğumuz yok ama tabi arada bir ilişki var. Zimbabve’deki Türk konsolosluğu bizi gönderirken tören düzenledi. Ayrıca Zimbabve’de Türkler tarafından bazı projeler yürütülüyor. (Bununla birlikte ilişkiler yeterli) henüz değil. Henüz yeterli seviyede değil çünkü bizim hala bir konsolosluğumuz yok. Siyasi ve sosyal ilişkiler, ancak burada temsil edildiğimizde daha iyi olacaktır. Türkiye bizim ülkemizde temsil ediliyor. Konsolosluk olduğu takdirde burada yaşayacağımız herhangi bir problemde oradan yardım alırdık. Burada çok sayıda Zimbabveli öğrenci ve insan var. Çok sayıda projelere başlamak gerekir. Türkiye gelişmiş bir ülke. Gelişmekte olan diye geçiyor ama Zimbabve’ye göre çok gelişmiş. Burada teknoloji çok gelişmiş. Eğer bu ilişki güçlü olursa Türklerin Zimbabve’ye gelip teknolojilerini de getireceğini düşünüyorum. Özellikle inşaat sektöründe. Çünkü sizin inşaat sektörünüz çok iyi…”

K28 [Erkek-Benin-Müslüman] ise tek taraflı öğrenci değişim programından yakınarak, ülkesinde de eğitim programı başlatılmasını ve bu sayede Türkler tarafından kültürlerinin öğrenilme fırsatı sunulmasının ilişkileri geliştireceğini belirtmektedir: “(İlişkilerin

geliştirilmesi için) bence evet daha yapılması gerek (olan şeyler) var. Eğitim… Mesela sadece biz buraya geliyoruz kültürünüzü öğreniyoruz, dilinizi öğreniyoruz… Bence -daha eşit olarak- Türklerin de bize gelmesi lazım, dillerimizi kültürümüzü falan (öğrenmeleri için). (Sözgelimi) öğrenci olarak olur, araştırma için de olur. Belki öğrencilere burs verilmediği için buradan (mümkün olamıyor) … (ama mümkün olsa) karşılıklı değişim programı falan olabilir.”

Tablo 10’a göre araştırmamızda yer alan katılımcıların büyük çoğunluğu geldikleri ülke ile Türkiye arasında iyi ilişkiler olduğunu, 12 katılımcı ise sadece ülkelerinde Türk kamu ve özel birimlerinin aktif olduğunu, bu yönüyle tek taraflı bir ilişki olduğunu ve ilişkilerin yeterli olmadığını düşünmektedir. Bununla birlikte ülkesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, katılımcıların Türkiye’deki yaşam doyumu düzeyine etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Yabancı olmasının yarattığı dezavantajlı duruma ilaveten geldiği ülke ile Türkiye arasındaki politik gerilimler, öğrencinin yerel kültürle özdeşleşmesini zorlaştırmaktadır. Bundan daha az düzeyde olmakla birlikte, ülkesinin Türkiye’de temsil

131

edilmediğini düşünenler, Türk kültürü ve yerel halkla etkileşime geçme aşamasında kendisini yabancı hissetmektedir.

Tablo 10:

Katılımcıların Perspektifinden İki Ülke İlişkileri

Niteliği Sebebi

Yaşam doyumuna

etkisi

Sayı

İyi Türk kamu ve özel kuruluşlarının (TİKA, İHH, YTB, DİB, MEB, dini cemaatler, ticari firmalar, eğitim personeli, sağlık personeli) faaliyetleri

Pozitif 27

Kötü Siyasi, jeo-politik konjonktür Negatif 6

İlişki yok Siyasi-kültürel-coğrafik-dini uzaklık Negatif 4

Yetersiz ilişki

Tek taraflı (gelinen ülkelerde) ilişki: Ülkesinde Türk kamu ve özel kuruluşlarının bulunuşu, Türkiye’de konsolosluklarının bile

bulunmayışı Nötr

12 Malumatı

yok İlgisi yok, ülkesindeki medya sansürü Nötr 5

Toplam 54