• Sonuç bulunamadı

Bir kişiden söz edildiğinde bireyin dürüstlüğünden, tutuculuğundan, sevecenliğinden, kavgacılığından, yardımseverliğinden, heyecanlılığından veya benzer özelliklerinden bahsedilir.

Bireyin bu özelliklerinden bahsedildiğinde, belirli bir zaman dilimi içinde devamlı olan davranışlarından söz edilmiş olur. Böyle bir bakışla “kişilik” denilince, belirli bir durumda veya belirli olaylar karşısında kişinin takındığı tavrın davranışsal yönü veya devamlılık gösteren özellikleri akla gelir.374

Herkesin kendine özgü bir kimliği ve kişiliği vardır. Herkesin kişiliği farklıdır. Çünkü herkesin bilgisi, becerisi, yeteneği, ilgisi, tecrübesi, duygusu, inancı, öğrenimi, birikimi, bünyesi, ırkı, yaşı vb. farklıdır. İnsan ilişkilerinde bu yapısal farklılıkları daima göz önüne almak ve ona göre davranmak gerekir. Örneğin, yönetim hayatında, hassas insanlar baskı altında iyi çalışmazlar. Çekingen kişiler sosyal yönlü ve dışa dönük olamazlar. Belli bir alanda uzmanlaşmış kişiler başka 372 Yanbastı, a.g.e, ss. 10-11. 373 Yanbastı, a.g.e, s. 11. 374

Asuman Uluçınar Türkel, İşletme Yöneticilerinin Davranışlarına Yön Veren Hakim Kişilik

Faktörleri İle Yönetsel Davranış Arasındaki İlişkiler ve Uygulama, İstanbul: Marmara

alanlarda çalışmak istemezler. Bu nedenle insanları, kişiliklerine göre değerlendirmek gerekir.375 Kişilik, bireyin doğumundan ölümüne kadar devam eden

dinamik bir süreçtir. Bu bakımdan yaşayan her insanın bir kişiliği vardır.376

Kişilik kavramının bir çok tanımı olup, Allport elliden fazla kişilik tanımı toplayıp, bu kelimelerin Latince’deki kişi “persona”, kavramından geldiği ve Roma tiyatrosu ile bağlantılı olduğunu ileri sürmüştür. Yine Allport’un belirttiğine göre kişilik, personality” kavramı ilk kez Cicero’nun eserlerinde görülmüştür. 377

Kişiliği bireyin yaşam biçimi olarak tanımlamak mümkündür. Ancak bu yaşam biçimi kavramı içinde kişinin yetenekleri, arkadaşlık ilişkileri, kişisel özellikleri ve zihinsel yönü de yer alır. Bütün bu faktörler esas olarak kişiliği belirler. Bir bireyin zihinsel ve bedensel özelliklerinde görülen farklılıklar ve bu farklılıkların kişinin davranış ve düşüncelerine yansıyış biçimi olarak tanımlanabilir.378

Kişiliği, bir zaman dilimi içindeki davranış türü olarak görmek doğru değildir. Kişilik geçmişin izlerinin, mevcut zamanın uygulamalarının ve geleceğin temel eğilimlerinin oluşturduğu bir bütündür. Kişiliği meydana getiren farklı yapıdaki elemanlar, sosyal ve doğal çevrelerin etkisine göre birleşerek bir biçim ve bütünlük kazanırlar. Buna göre farklı çevrelerde yetişmiş, farklı kişilik yapılarına sahip olan bireyler, aynı uyarıcılar karşısında farklı tepkiler gösterirler.379

Bir insanın kişiliğini tanımak için, belli bir süre geçmesi ve bu süre içinde fikir ve hareketlerinin ortaya çıkması, bazı olayların yaşanması ve kişiliğin ortaya konması gereklidir. Onun için eskiler “İnsan, yolculukta, sofrada ve borçta belli olur” demişlerdir.380

“Kişilik”, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimidir.381

375

Nihat Aytürt, Yönetim Sanatı: Başarılı Yönetim ve Yöneticilik Teknikleri, Genişletilmiş 3. Baskı, Ankara: Yargı Yayınevi, 1999, s. 50.

376

Uğur Zel, Kişilik ve Liderlik: Evrensel Boyutlarıyla Yönetsel Açıdan Araştırmalar, Teoriler

ve Yorumlar, 1.b., Ankara: Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş., 2001, s. 21.

377

Türkel, a.g.e, s. 27.

378

İlhan Erdoğan, İşletmelerde Davranış, İstanbul: İ. Ü. İşletme Fakültesi Yayınları, 1991, s. 236.

379

Lütfi Öztabağ, Psikolojide İlk Adım, İstanbul: İnkılap ve Aka Basımevi, 1983, s. 174.

380

Aytürt, a.g.e, s. 69.

381

“Kişilik”, bireyin bütün özelliklerini yansıtan bir kavramdır. Genel bir tanıma göre kişilik; bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimi olarak tanımlanır.382

“Kişilik” ahlaklılığın evrim prensibidir. Kişilik, bütün devirler için aynı kalan bir öz değil, tarihi bir prosestir. Kişiliğin rolü ve sınırı genişledikçe ahlaklılığın da alanı genişler.383

Kişilik, bir kişinin bütün özelliklerini yansıtan bir kavramdır. Ancak, bazı özellikler vardır ki, kimi insanlarda bunlar birbirlerine benzerler, kimi özellikler de sadece ilgili ferde aittirler. Psikolojik olarak kişilik söz konusu olduğu zaman, belirli bir ferdin bütün özellikleri anlatılmak istenir. Fakat, davranışsal açıdan esas olarak kişilik, belirli bir ferdin zihinsel, bedensel ve ruhsal özelliklerinde görülen farklılıklardır. “Davranış bilimleri açısından esas olarak kişilik”, bireyin zihinsel, bedensel ve ruhsal farklılıklarının tümünün kendi davranış biçimlerine ve yaşama tarzına yansıması olarak tanımlanır.384

İnsanlar arası bir takım benzerlikler olsa bile, kişilik kavramı, insanlar arası farklılıklar üzerine kurulmuş bir olgudur. Buna göre, kişilik farlılığından söz etmek, temelde insanların taşıdığı, özeliklerin farklılığından söz etmektir. Bu durumda, yeryüzünde hiçbir insan zihinsel, bedensel ve ruhsal bakımdan birbirinden farklı değildir. Ne kadar insan yaşamışsa, o kadar da ayrı kişilik var demektir.385

Kişiliğin niteliği hakkında çok kavram yoktur. Çünkü bu kavram günlük dilde çok çeşitli anlamlarda kullanılır. Bu konuda zihni karıştıran en önemli etken de kişilik sözcüğünün, çoğu kez, karakter, huy, mizaç ve benlik gibi terimlerle eş anlamlı olarak ele alınması ve anlaşılmasıdır.386

Kişilik, çok sayıda özelliğin meydana gelen karmaşık bir bütünüdür. Fakat, bir fert temelinde birleşen ve bir araya gelen bütün bu özellikler, esas olarak üç ana bölümle ilgili hususlardır. Genel olarak, her bir kişilik özelliği, bu üç dilimden biriyle

382

Cüceloğlu, a.g.e., s. 404.

383

Hilmi Ziya Ülken, Ahlak, 2.b., İstanbul: Ülken Yayınları, 2001, s. 208.

384

Camille Wortman, Psychology, New York: Alfred Knopf Inc., 1988, s. 345.

385

ilgili olabilir. Aslında bu konuda net ve kesin çizgiler şeklinde bir ayrım yapılması mümkün değildir. Bu durum, kişilik oluşumunun daha iyi anlaşılması için bir soyutlama ve genellemeden ibarettir. Böyle bir yaklaşımla, kişilik kavramını üç dilimden oluştuğu görülür. Bunlar karakter, mizaç ve yetenektir.387

1. Karakter

Kişilik ile en sık eş anlamda kullanılan kavram “karakter”dir. Karakter, kişiliğin sosyal ve ahlaki özelliğini ifade eder. Bir başka tanıma göre karakter, bireyin zihinsel gücünü oluşturan ve şekillendiren genel özelliklerin tamamıdır.388

“Karakter”, kişiliğin iskeleti gibidir. Belirli bir zaman dilimi içinde kişinin devam ettirdiği kişilik özellikleri karakterin bir görünümüdür. Sosyal ve ahlaki açıdan karakter, bireylerin bu konudaki farklılıklarını ifade etmek amacıyla kullanılır. Karakter kavramı, bireyin yaşadığı çevrenin toplumsal değerleri ve ahlaki kuralları ile yakından ilgilidir.389

Davranışlarını, toplumdaki sosyal değerler sistemine ve ahlak kurallarına uyduran ve benimseyenlere “karakterli” ifadesini; buna karşılık, davranışlarını toplumun değerlerine uyduramayan kişilere de “karaktersiz” ifadesini kullanmak mümkündür. Gerçekte, olumsuz kişilik özellikleri göz önüne alınarak bazı kişiler hakkında söylenen “şahsiyetsiz” nitelemesi, kişiliğin olmadığı anlamında değil de kişiliğin “karakter” dilimindeki uyumsuzluğu ve olumsuzluğu vurgulamak için yapılıyor olmalıdır.390

Karakter, aile, kul ve çevrenin etkisiyle çocukluk döneminden itibaren gelişmeye ve şekil almaya başlar. Toplumsal yaşamda karakter, ceza ve ödüllendirme yöntemiyle, mantıklı düşünme, duygusal benimsemeler ve örnek alma ile gelişir ve olgunlaşır.391

Karakterin oluşumuyla ilgili iki temel basamak vardır:392

386

Yanbastı, a.g.e, s. 10.

387

Erdoğan, İşletmelerde Davranış, ss. 244-245.

388

Erdoğan, İşletmelerde Davranış, s. 244.

389

Zel, a.g.e., ss. 27.

390

Eroğlu, a.g.e, s.149.

391

Salih Güney, Davranış Bilimleri, Ankara: Kara Harp Okulu Basımevi, 1997, s. 302.

392

Beğenilme, takdir ve ödüllendirme basamağı; toplumca iyi bilinen ve kabul edilenlerin yapılması sonucu beğenilme, takdir edilme ve ödüllendirme karakterin oluşmasında bireyleri harekete geçiren faktörlerdir. Burada bireyler daha çok çıkarlarına göre bazı karakter davranışları sergilerler. Dolayısıyla, bireyler umdukları ve bekledikleri takdir oranında ve süresince çok dürüst, bağlı, saygılı ve terbiyeli görünürler. Bu durum her meslek ve her sosyal ilişkide görülebilir. ancak bu davranışlar her zaman samimi ve dürüst olmamaktadır. Çünkü bireyler amirlerinden gerekli ilgi ve takdiri görmedikleri zaman bağlılıkları, saygıları ve sempatik görünüşleri kaybolur.

Gerçek idealler basamağı; bireylerin olumlu veya olumsuz durumlarla karşılaşmaları halinde karakterlerinden taviz vermemelerini ifade eder. Yani toplum içindeki mevki ve makamlarını kaybetme pahasına dahi olsa toplumca benimsenen davranışların dışına çıkmazlar. Bu basamakta ahlaki ideal, her türlü maddi çıkardan önce gelir. Gerçek ve ideal karakter basamağı, vicdan ve ahlaki kuralla, doğruyu ve iyi olanı seçtiren basamaktır.

2. Mizaç (huy)

“Mizaç”, bireye ait bazı temel ve ayırt edici özellikleri ifade eden bir kavramdır. Mizaç, günlük yaşantı içinde bireye özgü oldukça sınırlı, belirli duygusal tepkilerin nitelik ve nicelik bakımından değişmesidir.393

“Mizaç”, ferdin duygusallık ve hareketlilik özelliklerini temsil eder ve halk arasında huy olarak da adlandırılır. Mizaç veya huy, kişilerin duygusal denge durumlarını anlatır. Duyguların çabuk uyanıp uyanmaması, sürekli olup olmaması derin duyulup duyulmaması gibi niteliklerin tümü mizaç kavramıyla ilgilidir. Mizaç, ferdin duygusallık yönünü temsil ettiğine göre bu husus da ki özelliklerin bir kısmı kalıtım yoluyla önceki nesillerden geçerken, bir kısmı da sonradan alışma ve öğrenme yoluyla kazanılır.394

393

Uğur Zel, a.g.e., s. 28.

394

M.Ö. 4. Yüzyılda beden kimyasının mizaç üzerinde önemli etkilerinin olduğunu ileri süren Hipokrat, mizacı dört grupta incelemiştir;395

1. Neşeli mizaç: Bu gruptaki bireyler hareketli ve neşelidirler. İlgi duydukları şeyler kolayca değişebilir.

2. Soğukkanlı mizaç: Az hareketli olan, fazla neşeli olmayan, soğukkanlı ve kuvvetli kişiliği ifade eder.

3. Kızgın mizaç: Çabuk kızan, hareketli, heyecanlı ve kuvvetli mizaç tipidir.

4. Melankolik mizaç: Sıkılgan, üzgün, hareketsiz ve zayıf kişiliği yansıtır.

3. Yetenek

Kişiliğin oluşumunda üçüncü önemli olgu “yetenek”tir. Yetenek, sadece kişiliği oluşturan bir olgu değil aynı zamanda kişiliğin biçimlenmesinde de önemli bir faktördür. Örneğin, üstün zeka, bir yöneticinin, çatışma ortamına daha çabuk ve daha iyi uyum sağlamasını kolaylaştırır. Yetenek, bireyin sahip olduğu zihinsel ve bedensel yetenekler olmak üzere iki gruba ayrılır;396

Bedensel yetenek; Bireylerin duyu organları aracılığı ile bazı olguları gerçekleştirebilmeleri şeklindeki bedensel özelliklerin tamamıdır. Bunların büyük bir kısmı, bireyin doğuştan kazandıkları, zamanla kullanılabilir duruma getirdikleri özellikleridir. Yürüme, ayakta durma, koşma, görme, renk ayırma, derinliği ayırma, ses tonlarını ayırma, tat ve koku hissetme, el- kol-ayak gibi organları belli bir koordinasyon içerisinde kullanma gibi özellikler, bedensel yeteneğin kazandırdığı en önemli yeteneklerdir.

Zihinsel yetenek; bireyin belirli ilişkileri kavrayabilme, analiz edebilme, çözümleyebilme ve sonuca varabilme gibi zihinsel özelliklerin tamamıdır. Bireylerin yaşları, cinsiyetleri ve diğer bazı bireysel özelliklerine bağlı olarak kazandıkları zihinsel yetenekleri olduğu gibi, doğuştan getirdiği zihinsel yetenekler de vardır. Sayısal ilgi, teknik kavrama ve teknik ilgi,

395

Uğur Zel, a.g.e., s. 28.

396

hafıza yeteneği, soyut düşünme, ilişki bulma, karşılaştırma yapabilme, öğrenme ve kavrama gibi yetenekler özel zihinsel yeteneklerin en önemlilerindendir. Bunlara ek olarak, bireylerin yaşama ve çevrenin sosyo- teknik yapısına uyum sağlamaları ve bazı bedensel yetenekleri kullanabilmeleri için zihinsel yeteneklere ihtiyaçları vardır. Zihinsel yetenek ile zeka arasında doğrusal bir ilişki mevcut olduğu birçok araştırma ile ortaya çıkarılmıştır. Aynı zamanda zeka ile bazı bedensel yeteneklerin kazanılması ve kullanılması arasında ilişki olduğu saptanmıştır. Bu durumda kişiliğin zihinsel yönü denildiğinde, bireysel zekadan da söz etmek gerekir. Araştırma bulguları, kişilik ile zeka arasında özellikle bireyin yaratıcı yönü ile zeka arasında ilişkinin bulunduğunu göstermiştir.397