• Sonuç bulunamadı

Kişisel Özelliklerinin Siyasal Alanda Ortaya Çıkarttığı Farklılıklar 150

Belgede l 2013 l i i l ili l i (sayfa 164-167)

4- Türkiye Siyasetinde İki Ayrı Askeri Figür: Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak 150

4.1.1. Kişisel Özelliklerinin Siyasal Alanda Ortaya Çıkarttığı Farklılıklar 150

mücadeleye katıldıktan sonra Mustafa Kemal’e olan yakınlığında bu özelliğinin etkisi vardır. Fevzi çakmak’ın Mustafa Kemal’e karşı itaatkâr bir tutum izlemesinin bazı sonuçları olmuştur. Kazım Karabekir Milli mücadeleye yaptığı katkıları ve öncü rolüne rağmen Mustafa Kemal’in önceden planladığı hedeflerine ulaşmak için uygun bir kimse değildi. Çünkü Kazım Karabekir her ne kadar modernleşme ve batılılaşmaya yönelik bazı adımların atılması gerektiğini düşünse de halkın inkılâp adı altında baskı altına alınmasına karşıdır (Mumcu, 2006: 154). Bu özelliğinden dolayı Karabekir Paşa Mustafa Kemal’in yapacağı inkılâplar için ittifak kuracağı bir kimse değildir. Fevzi Paşa ise özel hayatında daha tutucu ve dindar görünümlü olsa da Mustafa Kemal’e itaatsizlik edecek bir kişilikte değildir. İki paşanın bu özellikleri, Mustafa Kemal’in yakın çevresi içerisinde yer alma konusunda farklı sonuçların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kazım Karabekir gittikçe muhalefet etmeye başlayan ve Mustafa Kemal ile rekabete giren bir tutum içerisinde olmuştur. Fevzi Paşa ise Mustafa Kemal’in en yakınında yer alan bir konuma yükselmiştir. Bu aşamadan sonra Mustafa Kemal inkılâp adıyla atacağı her adımda düşüncesini, onayını ve tepkisini aldığı ilk kişi Fevzi Paşa olmuştur (Akbaş, 2008: 300). Buna karşılık Fevzi Paşa da yapılan inkılâplarda bütünüyle Mustafa Kemal’e paralel bir tutum izlemiştir. Diğer bir ifadeyle Mustafa Kemal’in yaptığı inkılâplarda ve elde ettiği başarılarda Fevzi Paşanın oldukça önemli katkıları olmuştur. Fakat Kazım Karabekir ise Mustafa Kemal’in kendi yetkilerini arttırmakla halk iradesine

muhalefet ettiğini düşünmekteydi. Bu düşüncelerini savunurken bir dönem belli bir siyasi parti adına olmaksızın mücadele ederken, daha sonra kendisi gibi düşünen bazı arkadaşlarıyla birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurarak düşüncelerini bu partinin bünyesinde ifade etti. Bu parti Mustafa Kemal’in kişisel yetkilerinin sınırlandırılmasını, kuvvetler ayrılığını, meclisin hükümet üzerindeki denetiminin arttırılmasını ve istiklal mahkemeleri ile somutlaşan keyfi yargı yetkisine son verilmesini istiyordu (Altan, 2001: 39). Aynı zamanda modernleştirme çabalarının jakoben bir metotla yapılmasına karşı çıkıyordu. Bu partiye ve Kazım Karabekir’e göre modernleşmede halkın ikna edilerek hareket edilmesi ve bunun da gerçek bir temsili parlamenter rejim ile sağlanması gerekmekteydi (Koçak, 2009). Fakat Kazım Karabekir’in bu tutumu meşru muhalefet çerçevesinde değerlendirilmedi. İçinde yer aldığı bu siyasi hareketin dile getirdiği düşünceler hem sözü edilen siyasi hareketi hem de bu hareketin içinde yer alan isimleri ağır bedeller ödemek zorunda bıraktı (Avcı, 2007: 98). Sözgelimi Kazım Karabekir, Mustafa Kemal’e suikast iddiasıyla İzmir’de yargı önüne çıkarıldı ve idamla yargılandı fakat beraat etti. Beraat kararının verilmesinde Fevzi Paşanın karşı tutum almasının etkili olmuştur. Diğer taraftan Kazım Karabekir kolordusu olan bir askerdir. Yargılama esnasında orduda bulunan subayların Karabekir’ın yargılanmasını protesto ettikleri de bilinmektedir (Armağan, 2009: 250). Yargılamayı yapan İstiklal Mahkemesinin Mustafa Kemal’in etkisiyle beraat kararını vermiş olma ihtimali oldukça güçlüdür. Mustafa Kemal o süreçte ordunun bir kısmını karşısına almayı göze alamamıştır.

İzmir suikastı mahkemesinden sonra Kazım Karabekir’in, Mustafa Kemal’in 1938 Kasımında ölmesine kadar, pasif bir konumda takipler, gözetlemeler içerisinde hayatını devam ettirdiği, siyasi bir etkiye sahip olmadığı görülmektedir (Karabekir, 2005: 142). Aynı dönemde Mareşal Fevzi Çakmak ise Mustafa Kemal’e karşı tam bir itaat içerisinde Genelkurmay başkanlığı görevini sürdürmeye devam etmiştir. Bu süreçte Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yapılan inkılaplara karşı ortaya çıkan halk tepkilerini bastırmak için ordu gücüne müracaat edilmiş ve bu durumda Fevzi Paşa kilit rol oynamıştır. Yani Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nün öncülüğünde yapılan inkılâplar ve yeni uygulamalar halk arasında itiraza ve isyana neden olduğunda en önemli fonksiyonu ve görevi Fevzi Paşa üstlenerek bu tepkileri en kanlı yöntemlerle de olsa bastırmıştır. Bu şekilde siyasette etkili olmaya devam etmiştir.

4.1.2.Sosyal Çevrelerinden Kaynaklanan Farklılıklar

Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir’in Türkiye siyaseti üzerindeki etkilerinde sahip oldukları veya sonraki süreçlerde içinde bulundukları konuma bağlı olarak edindikleri sosyal çevre de önemli rol oynamıştır. Özellikle Fevzi Çakmak’ın Mustafa Kemal’e yakınlığı dolayısıyla Mustafa Kemal’in kadrosunda yer alanlarla birliktelik içinde olmuştur. Bu durum Mustafa Kemal’den sonra kimin cumhurbaşkanı olacağı konusunda yaşanan bazı tartışmalarda Fevzi Çakmak’ın da adının geçmesine neden olmuştur. Mustafa Kemal’in vefatına yakın bütünüyle sağlık problemleri ile baş başa kaldığı günlerde konuşulan en önemli konu Mustafa Kemal’in ölümünden sonra kimin Cumhurbaşkanı olacağıydı. Mustafa Kemal hastalığından fırsat bulabildiği bir zamanda kendi tercihini yani kendisinden sonra kimin Cumhurbaşkanı olması gerektiğini yazarak bir zarfın içerisine koyup yanı başındaki komodinin içerisine koymuştu. Bu vasiyet hükmündeki yazıda Cumhurbaşkanlığı için en uygun adayın İsmet İnönü değil Mareşal Fevzi Çakmak olduğu belirtilmiştir (Yalçın, 2007). Mustafa Kemal’in bu vasiyetine uygun olarak hareket edenler, başta Şükrü Kaya ekibi olmak üzere, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasının kendileri için felaket olacağını düşündüklerinden, bundan kurtulmanın yolunun Fevzi Paşayı Cumhurbaşkanı yapmak olduğunu kararlaştırmışlardı. Çünkü Mustafa Kemal’in son dönemde İsmet İnönü’yü görevden aldığını, İnönü cumhurbaşkanı seçilirse Mustafa Kemal’in ekibine karşı rövanş duygusuyla hareket edeceğini düşünüyorlardı. Bu nedenle Fevzi Çakmak bir çözüm olarak kabul ediliyordu. Hatta İsmet İnönü’ye suikast planı bile düşünülmüştü. İsmet İnönü kendi ekibinden bazılarının uyarısı sonucu bu akıbetten kendini kurtarabilmişti (Dündar, 2007). İsmet Paşaya karşı çalışan gurubun adayı Fevzi Çakmak’tı. Hatta bu süreçte yurt dışında yapılan konu ile ilgili yayınlarda da Fevzi Çakmak’ın en uygun aday olduğu propagandası yapılmaktaydı. Daily Telgraph and Morning Post gazetesi 10 Kasım 1938 tarihinde konu ile ilgili yaptığı haberde Mustafa Kemal’in sağlığının bütünüyle bozulduğunu bunun için yeni cumhurbaşkanı adayları içerisinde en öncelikli ismin Mareşal olduğunu yazmıştı. Aynı haberde bir beklentilerini de şöyle dile getirmişlerdir: “Mareşalin harici politika meselesinde gösterdiği temayüller kendisinin Kemal Atatürk tarafından takip edilen İngiliz dostluğu politikasını

tamamen devam ettireceğini gösteriyor” (Akbaş, 2008: 333). Fakat Mareşal Fevzi Çakmak kendisine teklif getirenlerin samimiyetine güvenmediği ve kendi kişiliği olarak da gösterişe önem vermediği için bu teklifleri kabul etmedi. Kendi tercihini o zamana kadar doğrudan karşı karşıya gelmediği İsmet Paşadan yana kullandı. Hatta askeri yöntemler kullanarak bu konudaki muhalefete karşı koydu. Bundandır ki İsmet İnönü hiçbir demokratik seçimde görülmediği şekilde firesiz bütün milletvekillerinin oyunu alarak cumhurbaşkanı seçildi. Aynı süreçte adaylığı gündeme gelen Kazım Karabekir ise o esnada Milletvekili olmadığı ve Mustafa Kemal tarafından tecrit edildiği için bu cumhurbaşkanlığı seçiminde etkili olamamıştır.

4.1.3.Tarihsel, Siyasal ve İdari Sürecin Ortaya Çıkarttığı Farklılıklar

Belgede l 2013 l i i l ili l i (sayfa 164-167)