• Sonuç bulunamadı

2. TEVEKKÜL ALGISINA İLİŞKİN BULGULAR ve YORUM

2.4. Azim ve Tevekkül İlişkisi

2.4.1. Kişinin Azminin Ölçüsünün Belirlenmesi

Katılımcılar tevekkül ile çabalamanın birbiriyle ilişkili olduğunu, tevekkülün tembelleştirmekten ziyade kişiyi daha çalışkan yapacağını vurgulamış, bununla birlikte hırsın tevekkülle bağdaşmadığını ifade etmişlerdir. Bu noktada tevekkül tanımlarında geçen ifadeyle “kişinin elinden geleni yapması” sınırına geldiğini nasıl fark edeceği,

103

nereye kadar çabalayıp, nerede durması gerektiği sorusu akla gelmektedir. Katılımcılara

“Kişi elinden geldiği kadar çabaladığını anlayabilir mi? Nasıl? Pratikte buna nasıl karar verir?” sorusu yöneltilmiştir. Kişinin elinden geldiği kadar çabaladığını nasıl anlayacağı konusunda iki cevap ön plana çıkmıştır. Bunlardan birisi vicdan muhasebesi, diğeri kendini tanımaktır. Buna ilişkin bulgular Tablo 10’da yer almaktadır.

Kişinin elinden geldiği kadar çabaladığını nasıl anlayacağı hakkında ortaya çıkan temalar Şekil 8’de aktarılmıştır.

Şekil 8: Kişinin Azminin Ölçüsü

Vicdan felsefe, psikoloji, din gibi farklı disiplinlerin konusu olan, antik çağlardan beri tartışılarak çeşitli açıklamalar getirilen bir kavramdır. Rousseau’ya (1941: 208) göre vicdan insanı doğruya götüren deruni bir ses veya ışıktır. Fakat ahlaki sorumluluklarını sürekli çiğneyen birisinde vicdani hassasiyet zarar görmektedir (Kahveci, 2012: 211). Psikolojide vicdan, neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair yol gösterici, içgüdüsel bir ses, insanın bütün duygu, düşünce ve niyetlerini yargılayan aktif bir yetidir (Koç, 2015: 10). Bilmen’e (1971: 68) göre de insanı doğru yola yönlendiren manevi bir kuvvet, Allah tarafından bahşedilen ruhun kuvvetlerinden ve özelliklerinden biridir. Vicdanın doğuştan gelmediği, sonradan kazanıldığına dair görüşler de mevcuttur

Tablo 10: Kişinin Azminin Ölçüsü

Temalar f

Vicdan muhasebesi 12

Kendini tanımak 12

Çevreyi referans almak 2

104

(Ceylan, 2017: 185). İç kontrol mekanizması haline gelen vicdan ahlaki davranışta tutarsızlıktan kurtarmakla birlikte, dışardan bir kontrol olmadan da kişinin ahlaklı davranmasını sağlar (Güngör, 1995: 59). Kişinin elinden geleni yapıp yapmadığını anlamasının yolunun vicdan muhasebesi olduğunu söyleyen bazı katılımcıların ifadeleri aşağıda aktarılmıştır.

…İçimde vicdanen diyorum ki biraz daha çalışsaydım (E_10).

…herhalde burada yatıyor, kalpte yatıyor, kalpten ona inanması lazım.

Ya keşke bunu yapmasaydım, keşke şunu da yapsaydım demeyecek noktada kişinin vicdanına bakması lazım (E_17).

…vicdanın rahat mı yeterince? Tevekkülün kıymetini bilmek gerekir diye düşünüyorum. Vicdanın ne kadar rahatsa o kadar tevekküle değer vermişsindir diye düşünüyorum. Bir de muhasebe yapmak da lazım. Yani dışarıdan tamam Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin beni görüyor, şey yapıyor. E bir de benim vicdanım tamam olması lazım (E_3).

Orada vicdan devreye girer. (…) Gerçekten layıkıyla çalıştım mı, biraz daha çalışsam ne yapabilirdim? Bunu kendisi bilir etrafı bilmeyebilir, yani annesi babası arkadaşları bilmeyebilir ama onun ayırt etmesini kendisi yapar, dışarıya yansıtamayabilir bunu (E_4).

Yapmadığın zaman bişey içini kemiriyor mesela. Mesela şöyle oluyor,:

birisi bir şey istedi senden, hayır dediğin zaman, böyle içini kemiriyor. O yüzden tamam diyorsun (K_2).

…Vicdan biraz gerçekten rahatsız ediyor. Samimi bir insanın vicdanı sızlıyor ve o sızlıyorsa gerçekten orada siz yanlış bir şey yapıyorsunuzdur zaten (K_25).

Katılımcılardan bazıları da kişinin çabasının miktarını anlamada “kendini tanıma” vurgusu yapmışlardır. Tokpınar (2006: 18) da benzer şekilde tevekkülün ilk adımını insanın kendini tanıması olarak ele almıştır. Güngör (1995: 64) ise vicdan ve kendini tanıma kavramlarını ilişkilendirerek ele almış, bu ilişkiyi “Vicdanın kuvveti insanın kendi benliğini bilme derecesi ile orantılıdır. Kendimizin her ne kadar iyi bir şekilde farkına varırsak, davranışlarımızın gerçek sebepleri ile benliğimizin bize gösterdiği aldatıcı sebepleri birbirinden ayırma gücümüz o kadar artmış olur. Kuvvetli bir vicdan, insanın kendi benliği hakkında iyi bir sezgi kazanmasıyla, içe bakış metodu sayesinde kendisini daha iyi bilmesiyle var olur.” şeklinde açıklamıştır. Aksi takdirde kişinin kendini aldatmasının, kendini kandırmasının mümkün olduğunu, bu şekilde vicdan huzuru bulmaya çalıştığını ifade etmiştir.

105

Kişinin kendisini tanımasını çabasının miktarını anlamada etkili olduğunu söyleyen bazı katılımcıların ifadeleri şu şekildedir: 46 yaşında sınıf öğretmeni erkek katılımcı “İnsan her konuda az çok ne yapabileceğini bilir. Kendi imkanlarını zorlayabilir. Zorladıktan sonra elinden bir şey gelmiyorsa bunu yapamıyorsa demek ki gücü buraya kadar der. (...) Kendi özelliklerini tanımakla ilgili. Hem maddi olarak hem de zihin olarak (E_1)”; 45 yaşında üniversite mezunu erkek katılımcı “Kişinin kendini tartması, bilmesi, zorlaması, sınırlarını ne kadar kullandığını fark etmesi (E_5)”; 45 yaşında ilkokul mezunu katılımcı “Kişi kendini çok iyi tanıyorsa kestirir. Bu kendini tanıma ile ortaya çıkacak bir şey. Eğer kendini tanıyamıyorsam, çok fazla kendi gücünün farkında değilse, neyi yapıp neyi yapamayacağının farkında değilse, evet bilmiyordur. Ama kişiye göre de değişir. Her insana göre elden gelen değişir. Bana göre her insanın kapasitesi farklıdır ve Rabbim zaten her insanı farklı imtihan ediyor.

Bu buradan da ortaya çıkıyor. Bazısını sana göre çok daha basit şekilde imtihan ederek o imtihanı geçiriyor, bazısını da daha fazla zor imtihana tabi tutuyor. Çünkü o onu kaldırabilecek güçtedir. Her insanı farklı yarattığından kaynaklanıyor sanırım. (K_8)”;

40 yaşında ön lisans mezunu katılımcı “…gücümün yettiklerini madden biliyorum, manen biliyorum. Kendini iyi tanıdıysan biraz rahatlayabilirsin. Kendimi iyi tanıdıysam, benim gücümün yettiği buydu, madden ve manen ancak onu başarabilirdim diye düşünürse, rahatlayabilirim. Kendini tanımış bir insansa belki rahatlayabilir diye düşünüyorum (K_9)” diyerek tevekkül konusunda, kişinin kendini tanımasının önemini vurgulamışlardır.