• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KAVRAMSAL AÇIKLAMALAR VE TANIMLAR

2.2. Kentsel Ulaşım Sınıflaması

Kent içi ulaşım sınıflamasında, taşıt ağırlıklı bir ulaşımdan, yaya ağırlıklı bir ulaşıma doğru yapılan sınıflama, kent içi ulaşımda yayalaştırılmış sokakların yerinin saptanması açısından faydalı olacaktır. Kentsel fonksiyonlardan biri olan ulaşım sistemi, kent içindeki yollar üzerinde tanımlanan kullanıcı etkinliklerinin birlikteliğine, kullanım şekline, hızına, zamanına ve amaçlarına göre şu şekilde sınıflandırılır:

2.2.1. Taşıt Ağırlıklı Yollar

Taşıt yolları; „kentler arası ulaşım yolları‟, „kent içi taşıt yolları‟ ve „yaya ve toplu taşıma birliktelikli yollar‟ şeklinde üç gruba ayrılır.

2.2.1.1. Kentler Arası Ulaşım Yolları (High Ways):

Kent içinden, yakınından veya dışından geçen, kentler arası yollardır (otoyol, ekspres ve devlet yolları gibi). Kentler arasında toplu taşıma ve özel araçlarla insan ve malların taşındığı bu yolların yayalar tarafından kullanmasına izin verilmez.

2.2.1.2. Kent İçi Taşıt Yolları (Traffic Roads):

Kent bölgelerinin iç trafiğini toplayıp bölge dışına aktaran yollardır. Yayalar, zemin üstü, zemin ve zemin altı toplu taşıma araçları ve özel araçların birlikte seyrettiği yollardır. Bu yollarda yayanın özgür hareketleri kısıtlanmakta ve sınır-landırılmaktadır. Bu tür yollarda herhangi bir sinyalin bulunmadığı yerlerde araçlar önceliklidir.

2.2.1.3. Yaya ve Toplu Taşıma Birliktelikli Yollar (Transit roads/Transit malls)) Yaya hareketleri yanında toplu taşıma araçlarının da kullandığı yollardır. Taşıtların yaya sistemine dahil edildiği bir sistemdir. Bu tip yollar trafiğe tamamıyla

açık ve yaya hareketlerine yönelik olarak yaya-taşıt ilişkilerinin düzen altına alındığı yollardır (Brambilla and Longo, 1977). Bu alanlarda taşıt yolu daraltılarak yaya kaldırımları genişletilir. Yaya kullanımı için çeşitli donatıların kullanımı ile mekanı zenginleştirme uygulamaları yapılmaktadır.

Bazı şehirlerdeki uygulamalarda bu yollara ticari taksilerinde girmesine izin verilir. Toplu taşıma araçlarına izin verilmesinin nedeni yaya ulaşımını kolaylaştırmaktır. Bu uygulamanın faydalarının yanında gürültü ve hava kirliliği gibi yaya çevresine negatif etkileri de bulunmaktadır. Chicago, Philadelphia, Vancover, Portland (Oregon), Minneapolis ve Denver yaya sokaklarında toplu taşımaya da izin veren şehirden bazılarıdır. (Robertson, 1994).

2.2.2. Taşıt -Yaya Birliktelikli Yollar (Semi roads, shared roads)

Kent içinde toplu taşıma araçlarından başka özel araçların da kullanımına açık olan yollardır. Bu tip yollarda kullanım önceliği, yayadan taşıta doğru sıralanmaktadır. Yaya öncelikli yollar ile benzerlik göstermekle birlikte, özel araç trafiği için tamamen kapatılmamış, hız sınırlaması, kullanım saatleri sınırlandırılması gibi sınırlamalar getirilmiştir (Brambilla and Longo, 1977).

Bu yollarda trafik tek bir şeritten akar ve tek yönlüdür. Bu yollar tasarlanırken yaya ölçeği daha önceliklidir. Çevrenin kalitesi diğer araç yollarına nazaran daha yüksektir. Sürücülerin hız sınırını korumaları için trafiği yavaşlatma teknikleri kullanılır (Robertson, 1994).

2.2.3. Yaya Ağırlıklı Yollar

Yaya ağırlıklı yollar; yayalaştırılmış sokaklar, yaya alanları ve kapalı yaya geçişleri şeklinde sınıflandırılabilir.

2.2.3.1. Yayalaştırılmış Sokaklar - Yaya sokakları - Yaya yolları (pedestrian mall, traditional pedestrian streets, traffıc free zones, full mall)

Sokak üzerinde bulunan fonksiyonların servis ihtiyaçlarını karşılamak koşulu ile acil durumlar veya belirli saatler dışında araç geçişlerinin kısıtlanarak sokakların kapatılması ve böylece yayalaştırılmasıdır.

Yayalaştırılmış yollar ve araçlara ait olan yolların kesişim bölgelerinde yine yayalar önceliklidir. Geleneksel yaya sokaklarında yaya “yolun kralı”dır. 1960 ve

1970‟lerdeki alışveriş sokaklarının oldukça büyük bir çoğunluğu yayalara aittir. Rubenstein‟nın (1978) kitabında belirttiği 94 alışveriş sokağının 77‟si yani %82‟si tamamen yayalara aitti (Robertson, 1994).

Bu tür sokaklar aynı zamanda lineer bir meydan şeklinde kullanılırlar. Bir sokak trafiğe kapatıldığı zaman yer döşemeleri yenilenir, sokak ağaçlandırılır, donatı elemanları eklenir; ve heykel, su öğesi gibi diğer unsurlarla yayaya kaliteli bir çevre hazırlanır. Yaya sokaklarının sürekli canlı kalabilmesi için yakın çevredeki odak noktalarıyla bağlantının iyi sağlanması gerekmektedir (Rubenstein, 1992).

2.2.3.2. Yaya Alanları (Pedestrian Districts)

Yaya alanları kent içindeki yaya öncelikli alanlardır. Yaya sokaklarından farkı lineer bir özellik göstermemeleridir. Kentsel işlevlere bağlı olarak örneğin taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının koruma alanı, alışveriş ve tören alanları, dinlenme eğlence, eğitim vb. nedenler ile kent içinde bir bölgenin taşıt trafiğinden arındırılarak yayalara ayrılmasıdır. (Brambilla ve Longo, 1977).

Yaya alanları kentte yaşayan insanları, boş zamanlarını etkili bir şekilde geçirebilmeleri için aynı zamanda bir çok rekreasyon olanağı sunmaktadır. Yaya alanları bu özelliklerinden ötürü özel bir düzenlemeyi gerektirirler. Mekan olarak güven verici, çekici, davet edici olmalıdırlar. Alanların çekiciliği, ağaçlar, havuzlar, su oyunları. oturma elemanları ve plastik elemanların estetik ve işlevsel bir düzen içerisinde yerleştirilmeleriyle sağlanır (Aslanboğa, 1986).

Kentin yaya yoğunluğunun veya yaya yoğunluğu oluşturacak işlevlerinin en fazla olduğu kesimlerinde sadece yayalar tarafından kullanılan alandır. Burası, kamusal alanın sunduğu temel işlevlerin odaklandığı, süreklilik gösteren bir kentsel doku parçasıdır. Böyle yoğun yaya kullanımlı alanlar, erişilebilirliğin üst düzeyde sağlanması bakımından, çevresinde otoparklar ve toplu taşıma durakları ile desteklenmelidir. Ayrıca, yayalaştırılmış alan üzerinde hareket edecek tramvay, vb. az kabinli raylı sistemler yaya hareketlerini olumsuz etkilemeyecek biçimde tasarlanabilir. Yayalaştırılmış alana olan çekiciliği artırmak üzere bu tür araçlar yanı sıra bisiklet kullanımı da teşvik ve organize edilebilir. Yayalaştırılmış alanlarda, yayalaştırma öncesi ve sonrası arasında işlevsel kullanım biçimi açısından farklılıkların olduğu gözlemlenmektedir. Yayalaştırma sonrası görülen, daha çok yeme/içme ve perakende ticaret işlevinin bu alana çekildiğidir. (Ocakçı, 2004)

2.2.3.3. Kapalı Sokaklar, Kapalı Yaya Geçişleri (Closed Malls/Closed Roads) Tamamen yayalara ayrılmış, kapalı mekanlar haline dönüştürülmüş kapalı çarşı benzeri sokaklardır. Burada girişte emniyet personeli vardır. Halkın içeri girişi kontrol altındadır. Bu tip merkezler ve sokaklar, alt merkezlere ve diğer sokaklara olan ilgiyi azaltırlar, odak noktası oluştururlar. Buralarda, markalı butikler fastfood zincirler ve lüks restoranlar da yer almaktadır. Bu tip çarşılar ve sokaklar alışveriş gücüne göre toplumun sınıflaşmasına yol açması nedeniyle eleştirilmektedirler. Geleneksel, alışveriş alanları komşuluk alanları, ikamet alanları yoktur. Sosyal ve ekonomik çeşitlilikler yoktur (www.bulentturan.com/makaleler).

Kapalı Yaya Geçişleri ise; yaya geçişlerinin klimatize edilerek üstünün kapatılma-sıdır. Kentin alışveriş merkezleri ile aynı olanağı sunarlar. Bu tür geçişlerin yapımı çoğunlukla karmaşıktır ve maliyeti yüksektir. Bu sebeple kentlerin dışında yapılmaları tercih edilir.

Yayalaştırmaya dayalı bu sınıflamanın dışında kullanılan kavramlar ise şu şekilde sıralanabilir :

Yaşanabilir Sokaklar (Livable Streets)

Sosyal ilişkileri daha yoğun, özellikle ikamet ağırlıklı, daha emniyetli, daha güvenli, trafik hızının bariyerler yada farklı zemin kaplamaları ile azaltıldığı, sokak oyunları ile sosyal aktivitenin artırıldığı, oturma ve komşuluk mekanlarının ortak kullanıldığı sokaklardır. (www.bulentturan.com/makaleler). Yaşanabilir sokaklar kavramı; yaşanabilirlik ve toplumsal birliktelik ana konuları üzerinde gelişmektedir.

Özelleştirilmiş iç Yollar (Private Indoor Streets)

Daha güvenli ve daha kolay olarak kontrol edilebilmesi (üzerinde yer alan aktiviteler ve kullanıcılar bakımından) açısından içe dönük pasajlar ve atriumlar şeklindeki yeni düzenlemeler son yıllarda ortaya çıkan yaya hareketlerine öncelik veren düzenle -meler olmuştur, özellikle fiziksel çevre olarak iyi bakılan ve korunan açık yayalaştırılmış alanlarda ortaya çıkan sosyal açıdan değişen kullanıcılar karşısında bu model Avrupa ve Japonya'da büyük ölçüde geliştirilmektedir. Bu özel yollarda fiziksel ve sosyal güvenlik denetiminin kolaylıkla sağlanması, bu tür yolların önemini daha da arttırmaktadır. (Suher ve diğerleri, 1992)

Demokratik Yollar (Democratic Streets)

Demokratik yollar, farklı bir görüş açısı ile, kentsel yaşamda çağdaş bir anlayışın yansıması olarak görülmelidir. Demokratik yolların genelde yaya yollarından farkı her kuşaktan bireylere olduğu kadar yaya, bisiklet sürücüsü, taşıt sürücüsü ve taşıt içindekilere bir alan düzenlemesi içinde aynı kullanma hakkını demokratik bir biçimde sağlamaktır. Çünkü çağdaş demokratik anlayış kentte toplumun her kesiminin varolan kentsel olanak ve fırsatlardan yararlanmada eşitliğini amaçlar. (Suher ve diğerleri, 1992)

Sokak demokrasisi ve toplumculuk kavramının gelişmesi temeline dayalı olarak oluşturulurlar. Demokratik sokakların bazı özellikleri şunlardır:

* Tarihselliği içinde barındırır. Anıların yok olmasına izin vermez.

* Sosyal ve ekonomik çeşitliliği içerir. Sosyal ve ekonomik hareketliliği artırır. Sosyal adaleti yansıtır.

* Ekolojik olarak canlıdır, havası temiz, gürültü azdır. Görsel kirliliği barındırmaz. * Otomobili dışlamaz, fakat sokağın diğer kullanıcıları olan yayalar ve bisikletliler ile daha eşit bir paylaşımı sağlayarak, araçlar için de yeterli mekanı barındırır. * Toplumun çeşitli kesimlerine açıktır. Oto kontrolü dolayısıyla güvenlidir, konforludur. Özel mülkiyet kullanıcısı, önündeki sokağın bakımı ve denetimini yaparak kent yönetimine katkı koyar. Katılımı özendirir. Bu ortam değişim ve yenilikler için fırsat yaratır.

* Halk içindeki kullanıcı uyumluluğunu, kullanıcı yönetimini ve değişim içinde gelişimi teşvik eder.

* Anlam ve sevgi yüklüdür. Geçmişle gelecek arasındaki bağları yansıtır. Modern toplum anlayışı içinde kişisellik kavramı çok iyi geliştirilmiş, teşvik edilmiş ve yasalarca korunmuştur. Buna karşıt olarak toplumculuk kavramı, halk mekanlarına herkesin serbestçe girebilme ve kullanabilme hakkını tanır.

Toplumculuk, sokak demokrasisinin temelidir, gerçek kent kültürü gelişmesinin çerçevelerini oluşturur (www.bulentturan.com/makaleler).