• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3. DÜNYADAKİ YAYALAŞTIRMA FAALİYETLERİ

3.1. Avrupa’daki Yayalaştırma Faaliyetleri

3.1.1. Almanya’daki Yayalaştırma Faaliyetleri

Dünyada yayalaştırma faaliyetleri, ilk kez 1926 yılında Batı Almanya‟nın Essen kentindeki "Limbecker Strasse‟ (Şekil 3.1) ile başlamıştır (Rubenstein, 1992). Ayrıca; Batı Almanya, şehir merkezlerindeki yaya sokaklarının sayısını, hızlı bir şekilde arttıran ilk Avrupa şehirlerinden biri olmuştur. Bunun ana sebepleri:

1) Savaş sonrası şehri yeniden inşa çalışmalarının plancılar daha modern bir anlayışla o çağa uygun tasarımlar gerçekleştirmelerini sağlaması,

2) Araçların daha rahat kullanabileceği daha geniş yollar inşa edilerek şehirdeki trafik akış sisteminin değiştirilmesidir.

Bunun sonrasında şehir merkezindeki dar yollar araçlar için önemini yitirerek yayalara terk edilmiştir (Robertson, 1994).

Şekil 3.1.: a- Essen şehri -Koyu renkli kısımlar yaya alanlarını göstermektedir. b- Dünyada ilk yayalaştırılan sokak Limbecker Strasse

Almanya‟daki yayalara ait alışveriş sokaklarının (pedestrian malls) ilk örnekleri ise; Hadju (1988)„e göre genel olarak 1940‟ların sonları ile 1950‟lerin başlarında oluşmaya başlamıştır. Kiel, Bonn, Essen, Colongne ve Wilhelmshaven şehirleri merkezlerindeki sokaklarını motorlu taşıtlara kapatan ilk şehirlerdendir. Şehirdeki trafik akışını düzenlemek ve şehir merkezini korumak yaya sokaklarının doğuşunun iki önemli sebebini oluşturmuştur.

Birçok şehirde yaya sokağının ilk doğuşu, tarihi şehir merkezlerindeki ana caddelerin yayalaştırılması ile başlamıştır. Merkezdeki bu ana caddenin görevini üstlenmek üzere, şehri çevreleyen ortaçağdan kalma duvarların (surların) kenarından bir çevre yolu geçirilerek sorun giderilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde yenilenen şehirlerin birçoğunun Kuzey Almanya‟da bulunmasının sebebi savaş sonrası yıkımın bu şehirlerde daha fazla olmasından ve endüstrileşme faaliyetlerinin ilk bu şehirlerde başlamasından dolayıdır. 1960 yılında 35 Alman şehir merkezlerindeki caddeler yayalaştırılmış durumdadır (Hadju 1988, p. 325, Robertson, 1994).

Şekil 3.2. : a- Münih şehir planı kırmızı renkli alanlar yaya sokaklarını ifade etmektedir. b- Neuhauser ve Kaufinger caddelerinden oluşan yaya aksı (Boyer, 1973) Münih‟in ünlü yaya caddesi Neuhauser ve Kaufinger caddelerinin birleşiminden oluşur. (Şekil 3.2.) Bu caddeler aynı zamanda Marienplatz ve Stochus Karlsplatz meydanlarını birbirine bağlamaktadır (Warren, 1997). Zurih- Bahnhofstrasse„de yoğun kullanıma sahip Almanya‟nın yayalaştırılmış sokakları arasında yer alır (Şekil 3.3.).

Batı Almanya‟nın ikinci kuşak yaya sokakları ise 1960 başlarından 1980 ortalarına kadarki devrede gerçekleşmiştir. Ancak zaman içinde değişen insan alışkanlıkları ile bu yaya sokaklarının kullanılma amacı değişmiştir. İnsanların rekreatif ihtiyaçlarını bu caddelerde karşılamaya başlamaları sonucunda çevre koşullarını daha üst bir kaliteye ulaştırmak için; şehir merkezlerinin görünümünün restorasyon çalışmalarıyla yenilemesi, tarihi anıt ve yapıların koruması ve bu sokaklara insanların daha kolay ulaşabilmeleri için trafiğin serbest olduğu bölgelerle bütünleştirilmesi ihtiyaçları doğmuştur. Şehir merkezinde gerçekleştirilen bu çalışmalar sonucunda şehir merkezinin sosyal buluşma mekanı rolünü üstlenmesi sağlanmıştır (Hadju, 1988, s.330). Yayalaştırılmış sokakların rekreasyon alanı olarak kullanılmaları da bu girişimlerin bir sonucudur. Bu tarihten sonra tasarımda konfor, peyzaj ve insanları çeken aktiviteler üzerinde durulmuştur. İlk dönem yaya sokaklarında elde edilen

ekonomik başarı sonucunda 2. dönem de önem kazanan şehir merkezlerinin fiziksel, tarihsel ve sosyal çevresini iyileştirme çalışmaları ile yaya sokakları hızlı bir şekilde çoğalmaya başlamıştır. Bu sayede 1971 de Alman şehir merkezlerindeki yayalaştırılmış sokak sayısı yaklaşık olarak 370‟e ulaşmıştır (Hass-Klau 1990,s.204).

Şekil 3.3.: Zurih- Bahnhofstrasse yayalaştırılmış sokağı a- Plan b- Fotoğraf görünümleri

En çok bilinen ve en popüler şehir merkezi yaya alanlarından biri Batı Almanya‟daki dördüncü en büyük şehir olan Colonge‟nin, Rhine nehri bölgesindedir. Colonge savaş sırasında harap olmuş, şehir yapılarının %80‟i yıkılmıştır; dünyaca ünlü Colonge katedrali bombalardan en az hasarı gördüğünden; savaş sonrası şehri yeniden inşa çalışmaları sırasında merkez üssü olarak kullanılmıştır. Savaş sonrasında şehir merkezinin yeniden inşası sırasında, dar ortaçağ sokak dokusuna sahip çıkılmış ve binaların restore edilmesi yoluna gidilmiştir. 1950‟lerde yeniden inşa çalışmaları sırasında, dar sokakları araç trafiğine kapatmak veya önemli alışveriş sokaklarını günün belli saatlerinde araç trafiğine kapatmak gibi, bir çok yayalaştırma şeması tanıtılmıştır.

1960‟ların başında Schildergasse ve Hohe strasse (iki önemli alışveriş caddesi) daimi olarak yaya (alışveriş) sokağına dönüştürülmüştür. Bu sokaklar büyük gotik katedralin önündeki fonksiyonel bir şekilde tasarlanmış meydana ve tren istasyonuna bağlanmaktadır. Sonuçta oluşan yaya bölgesi turistler ve alışverişe gelenler ile daima canlılığını koruyan ve Avrupa‟daki en başarılı yayalaştırılmış sokaklardan biri haline gelmiştir (Brambilla ve Longo 1977 s. 73, Robertson, 1994).

1973‟te Freiburg, Altstadt bölgesi için de birbirine bağlı yaya öncelikli alanlar oluşturma kararı alınmıştır (Şekil 3.4.). Almanya‟nın diğer şehirlerinde yayalaştırma sadece bir veya iki sokakla sınırlı kalırken Freiburg birbirine bağlı yaya sokakları fikri ile bir ilki başlatmıştır. Freiburg Avrupa‟daki en etkileyici yaya sistemine sahip şehirlerdendir. Altstadt iki farklı yaya zonunu içerir; birincisi tüm motorlu taşıtlara

b a

kapalı olan sokaklar, ikinci zon ise günün belirli saatlerinde araç trafiğine açık olan sokaklardır.

Şekil 3.4.: a- Freiburg Şehir merkezi. Koyu renkli çizgiler Freiburg‟un kamu alanlarında tekrarlanan mimari temayı oluşturan küçük su kanalları, „backle‟ sistemini gösteriyor. b- Drenaj görevi de gören küçük su kanallarının sokak mekandaki görünümü (Gehl ve Gemzøe, 2001).

Altstadt‟ta döşeme elemanı olarak Arnavut kaldırım taşı kullanılmasından ötürü en fazla 7.5 tona kadar ağırlıktaki araçların caddeyi kullanımına izin verilmiştir. Uygulama sonucunda dükkanlara malzeme taşıyan servis araçlarında da fazla problem yaşanmadığı kaydedilmiştir.

Freiburg şehir merkezindeki yayalaştırma çalışmalarının pozitif etkilerinin yanında bir takım yan etkileri de olmuştur. Merkeze giremeyen araçlar komşu bölgelerde yığılmalara sebep olmuştur. Bunu önlemek için bazı caddeler daraltılmış, bazıları tamamen kapatılarak yeşil alanlara dönüştürülmüş, bazılarında ise araçların yollara park etmelerine sınırlamalar getirilmiştir (Beatley, 1999).

Almanya‟da yayalaştırmanın bir diğer amacı olan mimari mirasın korunması ve bakımı eyaletlerin sorumluluğudur ve bu uygulama eyalet yasalarıyla düzenlenmektedir. 1991 yılından 2000 yılına kadar değişik federal programlarla; tarihi yapıların korunmasına 3,2 milyar mark (bunun 3 milyar markı Doğu eyaletleri

için) harcanmıştır. Örneğin “Nationale Wertvolle Kulturdenkmaler” (Ulusal Değeri Olan Mimari Miras) programı ile 1950 – 2000 yılları arasında 438 tarihi yapının

özellikler taşıyan yapılar için geliştirilen “Dach und Fach” özel programı ile 1996 - 2000 yılları arasında 53,6 milyon mark harcanarak 855 yapının korunması sağlanmıştır. (Kahler, Tarihsiz) Bu rakamlara bakıldığında Almanya‟nın bu konuya vermiş olduğu önem çok açık bir şekilde görülmektedir.