• Sonuç bulunamadı

1.3. Kuramsal Çerçeve

2.1.3. Kentsel Dönüşüm Yaklaşımları

2.1.3.1. Kentsel Dönüşümde Kentsel Yenileme Yaklaşımı

Literatürdeki kullanımı bakımından kentsel yenileme ifadesi çoğu yerde kentsel dönüşüm kavramını anlatmak için ve kimi zaman da bu kavramın yerine kullanılırken bu çalışmada esasen kentsel dönüşüm sürecinin başvurabildiği bir yaklaşım olarak değerlendirildiğini belirtmek gerekir. Kentsel yenilemeye ilişkin olarak; bir yerleşim düzeni ve bu yerleşim düzenini oluşturan hâlihazırdaki yapıların fiziki durumunun yanı sıra ilgili kentsel alanda sağlık/yaşam koşullarının iyileştirilmesinin mümkün olmadığı durumlarda söz konusu bu yapıların bir bölümünün yahut tamamının ortadan kaldırılarak kentsel alanın yeniden imar edilmesi şeklinde bir tanım da yapılmaktadır (Keleş, 1998: 140).

Çoğunlukla kaçak yapıların işgal ettiği ve işlevini ekonomik açıdan yitirmiş kentsel alanlarda kullanılan bir yöntemdir. Bu kentsel alanlarda meydana gelebilecek doğal afet ve tabiat olayları neticesinde yaşanabilecek ölçeği büyük felaketlerin önüne geçmenin yanı sıra kentsel ve toplumsal aktivitelerin bir düzen içinde

yürümesinin temin edilmesi gayretiyle yürütülen kentsel dönüşümlerde benimsenen bir yaklaşımdır. Doktrin açısından meseleye yaklaşılacak olursa yıkıp yeniden yaparak yani eski yapıyı yok edip yeni yapılar var ederek uygulanacak kentsel dönüşüm süreçlerinin en radikal yaklaşım olarak görüldüğü söylenebilir (Tekeli, 2011: 275).

Türkiye özelinde değerlendirilecek olursa uygulamaya konulan kentsel dönüşüm projelerinin büyük bir kısmının kentsel yenileme yaklaşımı çerçevesinde planlanarak ardından soylulaştırma yaklaşımına kapı araladığı ifade edilebilir. Her ne kadar ileride detaylı olarak bahsedilecekse de kısaca değinecek olursak soylulaştırma anlayışı; kent merkezinde yani tarihsel ve kültürel açıdan özel nitelik ifade eden alanda yaşayan ancak ekonomik gelir düzeyi düşük olanlarla üst ve orta gelir düzeyindekilerin bu alanda yapılacak restorasyon çalışmaları akabinde yer değiştirmeleri şeklinde açıklanabilir. Burada cebri bir yer değişikliğinden ziyade karşılıklı rızaya dayalı bir anlayış vardır, bireysel veya örgütlü olarak konsensüs gerçekleşmekte ve yürütülen restorasyon da bu temele dayanmaktadır (Daşkıran ve Ak, 2015: 268).

Bir diğer tanıma göre ise kentsel yenileme yaklaşımı; geçen zaman zarfında eskiyip köhneleşerek yıpranmış olan ve sağlıklı olmayan koşullar altında ayrıca çoğu kere yasadışı şekilde oluşan ya da mevcut arsa değeri potansiyeli ilgili kentsel alandaki üstyapının değer bakımından çok ötesine geçmiş, yaygın yoksunlukların tespit edildiği yerlerin ekonomik ve sosyal bir program ile ayrıca stratejik bir yaklaşımla anın fiziksel, sosyal, kültürel koşullarına uygun hale getirilmesidir (Özden, 2008: 44). Bu yaklaşıma göre bir kentsel alanda hali hazırda var olan yapılar tamamen yıkılarak yeni baştan üretilir. Kimi durumlarda kesin çözüm olarak değerlendirilebilecek kentsel yenileme yaklaşımına göre ekonomik bakımdan kentteki bir çöküntü alanında rantın düşmesi durumunda bu alanın yıkılarak yeniden üretilmesi pozitif neticeler doğurmaktadır. Esasen bir kentsel alanda hayat standartlarının fazlaca gerilediği, asayişin tehlikeli bir hal aldığı durumda kentsel yenileme yaklaşımı doğru yöntem olarak değerlendirilebilmektedir. Kentsel dönüşümde bu nevi uygulamalar, bir başkasına ait taşınmazlarda görülen kaçak

yapılaşmaların yoğunlaştığı kentsel alanlarda sıklıkla görülmektedir (Daşkıran, 2016: 76).

Kentsel yenileme yaklaşımının benimsendiği kentsel dönüşüm uygulamalarında problemli kentsel alanlarda gerçekleşen müdahalelerin ölçeğinin de büyük olduğu görülmektedir. Giderek köhneleşen ve birer kentsel çöküntü merkezi haline gelen kentsel alanların yeniden kazanımı sürecinde sağlıklılaştırma ve yeniden üretimin birlikte yürümesi durumu söz konusudur. Kentsel yenileme yaklaşımının benimsendiği kentsel dönüşümlerin geniş çaplı projeler kapsamında değerlendirilmesi gerekir zira bu uygulama örneklerinde kamusal nitelikte güç kullanımı ve kamusal katkı olmazsa olmazdır (Öngören ve Çolak, 2015: 9). Bir kentsel alandaki mekânların sağlıklı hale getirilmesinin mümkün olmadığı koşullar altında gündeme gelen kentsel yenileme yaklaşımının fiziksel ve sosyal açıdan başka çare kalmayan durumlarda benimsendiği açıklıkla ifade edilebilir (Özkul, 2017: 7). Kentsel yenileme yaklaşımının benimsendiği kentsel dönüşüm uygulamalarında önceki işlevini sürdürmesi arzulanan ancak süreç içerisinde fonksiyonu akamete uğrayan kentsel alanlara bu işlevin yeniden yüklenmesine dönük faaliyetlerin de bu kapsamda görülebileceğini belirtmek gerekir (Erdede, Bektaş ve Erdede, 2014: 3).

Modern ve daha yaşanabilir kentler inşa edilmesi noktasından hareketle geliştirilen kentsel dönüşüm faaliyetlerinde birçok kurum ve kuruluş görev almaktadır. Bu bağlamda kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun etkin ve verimli şekilde yürütülmesi önem kazanmaktadır. Aksi durumda, mükerrerlik, kaynak israfı ve verimsizlik gibi stratejik planlama hatalarının meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla çalışmada kentsel dönüşüm faaliyetlerinin planlama ve icrasına yönelik kurumlar arası koordinasyonun ne ölçüde sağlandığının belirlenmesi amacıyla, kurum, kuruluş ve belediye temsilcilerine; “Kentsel dönüşümün kurumlar arası koordinasyon açısından kentte sağlıklı bir iletişim ve rol paylaşımı zemininde yürütüldüğünü düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltilmiş ve katılımcılardan alınan cevaplar yorumlanmıştır.

Belirli bir kentsel alan sınırları dâhilinde uygulanacak kentsel dönüşüm uygulamasında kentsel yenileme yaklaşımının benimsenmesinin mümkün olması için o alandaki yapıların depreme dirençsiz, sağlıksız olması ve çağdaş hayat

standartlarına ayak uyduramayacağının değerlendirilmesi, tadilatlarına imkân bulunmaması gerekir. Ayrıca bahse konu kentsel alanda kanalizasyon, su, elektrik, yol gibi altyapı ve sağlık hizmeti, eğitim hizmeti, çarşı ve park gibi temel kentsel ihtiyaçlara ve ekonomik unsurlara erişim yetersizlikleri bulunmalı, sularda kirliliğe ve sıklıkla elektrik kesintilerine rastlanmalıdır. İşsiz olan ya da düşük gelirli işlerde istihdam fırsatı bulabilen dolayısıyla ekonomik standartları yetersiz kabul edilebilecek, taşradan veya bir başka ülkeden göçle gelen insanların barındığı, kentsel yenileme yaklaşımının benimsendiği bir kentsel dönüşüme konu olan kentsel alanlarda var olan yapıların bakımlı olmasının beklenmesi de mümkün olmayacaktır. Kentsel yenileme yaklaşımının benimseneceği dönüşüm uygulamalarında şu üç husus belirgin olarak tespit edilmelidir. Bunlar (Demirkıran, 2008: 37):

• İlgili kentsel alan problemli olduğu halde gelişmeye açık bir potansiyel taşımalıdır.

• İlgili kentsel alanın sosyoekonomik ve kültürel bakımdan özgün bir kimlik taşıması gerekir.

• İlgili kentsel alanın sınırlarının geniş bir yüz ölçüme tekabül ettiği ancak vakit ve kaynak darlığının bulunduğu durumda pilot bölge seçimi yapılmalıdır.

İnşaat sektörünün doğrudan yer aldığı kentsel yenileme yaklaşımı benimsenen dönüşümlerde kent açısından sağlıklı olmaktan çıkmış alanların modern, güvenilir, nitelikli bir yapıya ulaşması temel amaçtır. Bu yaklaşımın benimsendiği bir kentsel dönüşüm uygulamasının nihayetinde ulaşılmak istenen, ulaşılması düşünülen yegâne hedef konut değildir, ticaret ve sağlık gibi kentsel konular ve bu konulara dair iyileştirme hedefleri de masadadır.