• Sonuç bulunamadı

2.2. Türkiye’de Kentsel Dönüşüm Olgusu ve Etkileri

2.2.4. Kentsel Dönüşümün Fertler Üzerindeki Etkileri

Kentsel dönüşüme dair bazı temel hedefler belirlenirken bu hedefler arasında fertlerin yaşam standartlarının yükseltilmesinin de yer alması gerektiği muhakkaktır. Toplumsal boyut taşıyan her gelişmede rahatlıkla gözlemlenebileceği üzere kentsel dönüşüm uygulamalarının da fertlerin hayatına dönük kimi etkiler barındırdığı açıkça ifade edilebilir. Belirli bir kentsel alandaki fiziki, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemi pozitif manada değiştirmeyi öngören bir kentsel dönüşüm uygulamasında hemen her aşamada fert odaklı bir yaklaşım tarzının da benimsenmesi gerekecektir Zira bütün bu değişim kaçınılmaz olarak doğrudan fertlerin hayatlarına yansımak durumundadır. Yukarıda açıklanan kimi açıdan eksik bazı yaklaşım tarzlarının belirlendiği kentsel dönüşüm uygulamaları ve bunların yarattıkları olumsuz tablo çerçevesinden meseleye bakılacak olursa; kentsel alanın merkezinde bulunan fertlerin kentsel alanın dışına itildiği ve boşalan bu alanlarda ekonomik gelir seviyesi yüksek fertlerin iskân edildiği durumlarda bu tür bir kentsel dönüşümün fertlerin yaşam standardına ilişkin çıtanın yükselmesine değil bilakis düşmesine neden olduğu söylenebilecektir. Böyle negatif bir netice ile yüzleşmek durumunda kalınmaması için kentsel dönüşüm uygulamasının sonrasında yaratılacak denklemde kentin kaynaklarının fertler arasında hakkaniyetli olarak yeniden pay edilmesine özel dikkat gösterilmelidir. Kentsel dönüşüm sonrası süreçte fertler, sosyoekonomik, kültürel ve fiziksel bakımdan kent ile bütünleşmeyi başarabilmelidirler (Gür, 2014: 68).

Açıklanmaya çalışıldığı gibi toplumun bütün unsurlarında hayati etkileri bulunan kentsel dönüşüm uygulamalarının fertler düzeyinde yarattığı kimi beklenmedik, istenmeyen yönde gelişen sonuçlara da sebebiyet verebildiğini belirtmek gerekir. Kentsel alanda yaşamını sürdüren fertlerin yaşam standartlarının yükseltilmesine dair sloganlarla ve yeni heyecanlarla yürütülen birçok kentsel dönüşümün nihayetinde yoksul kentli fertler ve aileler aleyhinde gelişen ve kent merkezlerinin onlardan arındırılmasıyla noktalanan bir süreç fotoğrafı karşımıza çıkmaktadır. Bu fotoğrafın nedeninin para unsurunun güçlü olduğu neoliberal ekonominin salık verdiği anlayış olduğunu savunanlar bu anlayışın referans alındığı kentsel dönüşümlerin temel insan haklarından yerleşme hakkına zarar verdiği ve fertler arasında yeni eşitsizlikler yarattığı görüşündedirler. Bu anlayışın benimsendiği kentsel dönüşüm uygulamaları sonrasında gecekondulaşan kentsel alanın sağlıklı ve modern bir yapılaşmaya kavuşturulduğu görülse de, bu kentsel alanın asıl sahibi olan ancak ekonomik gelir seviyesi yetersiz fertlerin bu yolla bu alandan uzaklaşıyor olmaları, fertler üzerinde negatif sonuçlar yaratmaktadır (Arslan, 2014: 39).

Kentsel dönüşümler kentsel alana göç ile gelen, kendilerine yeni birer iş edinen, yeni bir hayat tarzı geliştiren, sosyal ilişkiler ve eğitim konularında hayatlarını yeni koşullara göre düzenlemiş fertlerin hayatlarını kökünden sarsabilecektir. Çünkü bu fertlerin ilgili dönüşüm sonrasında yaşam alanlarının değişmesi sosyal açıdan, maddi ve manevi boyutuyla yeni sorunlar yaratabilecektir. Elbette benzer bir problemli durum yine yaşam alanları değişen ve ekonomik gelir seviyesi bakımından görece iyi konumda olan fertler bakımından da oluşacak yeni cazibe merkezlerine uyum gösterme, yeni rant alanlarının oluşumu, kurulacak yeni AVM’ler bakımından geçerli kabul edilebilir. Kentsel dönüşüm uygulanan kentsel alandaki fertlerin söz konusu negatif faktörlerle baş edememelerinin nedenlerini sıralayacak olursak, bunlar (Genç, 2013: 26):

• Kentsel dönüşüm uygulanan kentsel alandaki fertlerin ekonomik gelir seviyeleri yasal zorunlulukları sağlamaları adına yeterli olmamakta, projede müstecirlerle ilgili geliştirilen çözümler gerçeklik taşımamaktadır. • Ortaya konulan projeler özgün niteliklere sahip kentsel alanlar için doğru

• Uygulanacak kentsel dönüşüm projesi sonrasında oluşacak değer farklılıklarının kamusal yarar haline nasıl getirileceği açık değildir.

• Kentsel dönüşüm projesinin gerektirdiği sürecin nasıl denetleneceğine ilişkin kurumsal standart ve kıstaslar yeterli düzeyde olmayabilmektedir. • Ortaya konulan planlamalar proje başında yapılmayıp sonradan

geliştirilebilmektedir.

• Uygulanacak kentsel dönüşüm projesi şekillendirilirken farklı coğrafyalarda, ülkelerde ve kentsel alanlarda yürütülen yahut tamamlanmış örnekler doğrudan proje olarak aktarılarak belirlenebilmektedir. Bu durumda kentin özgün yapısı ile doğrudan aktarılan projelerdeki nitelikler arasında tutarsızlıklar oluşabilmektedir.

• Yürütülen kentsel dönüşümün proje sürecine dair fertler yeterince malumat edinememektedirler.

• Kentsel dönüşüm projesinin planlama ve uygulama süreçlerine ilgili meslek odalarının ve kentsel alan civarında bulunan üniversitelerin katılımının yeterince sağlanması mümkün olmayabilmektedir.

• Kentsel dönüşümlere ilişkin bazı planlama ve uygulama ihaleleri yeterince şeffaf yürütülememektedir.

Yukarıdaki bölümde özetlenmeye çalışılan konular fertler bakımından hayati problemlerin gelişmesinin gerekçeleri haline gelmektedir. Burada değinmek gerekir ki kentsel dönüşüm yaklaşımları arasında yer alan soylulaştırma, ekonomik gelir seviyesi olarak orta ve alt gelir grubundan olan fertlerin zarar görmesi ve yine üst gelir grubundan olan fertlerin yeni rant ya da refah elde etmelerini temin etmesi bakımından kentsel dönüşüm uygulamasına muhatap olan fertler açısından en adaletsiz yaklaşımdır. Emek yoğun sektörlerde emeği ile hayatını kazanan fertlerin bulunduğu kentsel alanların, sermayedarlar ve gelir seviyesi yüksek olanlar tarafından ele geçirildiği bir yaklaşımı yansıtan soylulaştırma anlayışına dayanan kentsel dönüşümleri, zenginlerin fakirlere dönük olarak yürüttükleri sosyal, kültürel,

fiziksel ve ekonomik bir işgal süreci olarak yorumlayanlar da vardır (Akalın, 2016: 299).

Soylulaştırma yaklaşımına dayanan kentsel dönüşümlerin yaşadığı kentsel alandan adeta sürgün edilen fertler üzerinde bıraktığı hissiyata, sosyal barış üzerinde yarattığı tahribata ve insan haklarını yaralayan boyutuna ek olarak fertlerin kimi haklarının gasp edilmesi sonucunu doğurduğunu da dile getirenler bulunmaktadır. Soylulaştırma anlayışına dayanan kentsel dönüşümlerle fertlerin bir kısmının gasp edildiği ileri sürülen hakları şunlardır (Sadri, 2005: 4):

• Dinlence ve Spor. • Çalışma.

• Eğitim. • Güvenlik.

• Katılım ve Demokratik Temsil. • Barınma.

• Eşitlik ve Ayrımcılığa Uğramama. • Çevre.

• Alt Yapı ve Kamusal Hizmetler. • Ulaşım.

• Sağlık. • Kültür. • Bilgi Edinme. • Uyumlu Gelişme.

İnsan hakları bakımından barınma hakkı bir ferdin sahip olduğu en önemli haklardandır. Uygulanacak kentsel dönüşüm projelerinin fertlerin barınma hakkını ilgilendirmesi, bu hakkın kullanımını zorlaştırması doğal olarak fertlerin hayatlarını zora sokan bir boyut taşıyacaktır. Kentsel dönüşüm uygulanan kentsel alanda bir

süredir hayatını sürdüren ve yaşam alanını değiştirmek durumunda bırakılan ayrıca ekonomik gelir seviyesi düşük olan fertlerin en temel haklardan olan barınma hakkının ihlal edilip edilmediği sorusu bu noktada önem kazanmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamasına konu olan kentsel alanın topluma sunduğu imkânlar bakımından dönüşüm sonrasında ortaya çıkan park, rekreasyon alanları ve meydanlar ile fiziksel, kültürel, sosyoekonomik pozitif bir değişime sahne olduğu, bu durumun fertlerin yaşam kalitesini artırdığı, özen ve dikkat gösterilen kentsel dönüşümlerin pozitif meyvelerinin de toplanabildiği söylenmelidir. İyi bir planlama ve başarılı bir kentsel dönüşüm uygulamasının neticesinde kamusal nitelikte hizmet veren okul ve hastane gibi kentsel yapılara ve alanlara ulaşım kolaylaşabilmekte, bu durum kentsel alanda yaşayan fertlerin gündelik hayatlarına pozitif katkı hanesine kaydedilebilmektedir (Abanoz ve Zoral ve Nal, 2011:145).

Adaletsizliğe geçit verilmeyen, doğru planlama ve unsurlarla yürütülen başarılı kentsel dönüşüm projeleri toplumsal açıdan fertler üzerinde ciddi pozitif neticeler ve memnuniyet de yaratabilmektedir. Sosyoekonomik, fiziksel ve kültürel bakımdan yaşanacak pozitif değişimler beraberinde yeni iş, eğitimde çeşitlilik, yeni yollar, yeni parklar ve yaşam alanları getirerek fertlerin yaşam kalitelerinde çıtayı yukarı çekebilmektedir. Altı çizilmesi gereken en önemli hususlardan biri de hiç şüphesiz kentsel dönüşümlerin sadece yapılardan ve güzergâhlardan ibaret olamayacağı, buna dönük planlamalar ve uygulamalar ortaya konurken kentsel alanda hali hazırda fertler arasında var olan sosyal ilişkilerin de dikkate alınması gerektiğidir (Erdönmez ve Akı, 2005: 69).

Kentsel dönüşümün en büyük etkileri kuşkusuz fertler diğer bir ifadeyle bireyler üzerinde olmaktadır. Süreçten ferdin sadece kendisi değil, ailesi, iş ve akraba çevresi de yoğun biçimde etkilenmektedir. Ayrıca, ortaya konan kentsel dönüşüm sonucunda yeni bir kimliğe sahip olan kent yaşamında da birçok kurum ve kuruluşa da yeni görevler yüklenmektedir. Daha fazla ferdin diğer bir ifadeyle bireyin bir arada yaşamaya başlaması ile birlikte daha yoğun bir nüfusa hizmet verebilecek bir kent altyapısının kurulması da önemli bir husus olarak görülmektedir. Ancak bu şeklide ortaya çıkacak bir ihtiyacın sorun haline gelmeye başlamadan önce tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, kentsel dönüşümün henüz planlama aşamasında

göz önünde bulundurulması gereken bir husus olarak kentteki kurum, kuruluş ve belediye hizmetlerine yönelik beklentilerin belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda çalışmanın örneklemini oluşturan katılımcı grubuna; “Kentsel dönüşümün ardından gelecekte nasıl bir Meram’da yaşamak istersiniz?” sorusu yöneltilmiş ve alınan cevaplar üzerinde değerlendirmelerde bulunulmuştur.