• Sonuç bulunamadı

2.2. Türkiye’de Kentsel Dönüşüm Olgusu ve Etkileri

2.2.1. Kentsel Dönüşümün Kentleşme Üzerindeki Etkileri

Geçen zaman zarfında kentsel alanlarda gözlemlenen değişikler ve deformasyon, yaşanan eskimeye bağlı olarak kentsel dokunun ve binaların yıpranması şeklinde kendini gösterir ve hemen ardından süzülme ve köhneleşme aşamaları gelir. Köhneleşme aşamasının akabinde yeni sorunlar baş gösterir. Kentsel dönüşümün kentleşme üzerinde yarattığı etki ve sonuçlara değinmeden önce eskime ve süzülme ile kast edilenin ne olduğunu açıklamak yerinde olacaktır. Eskime, bir kentsel alanın oluşma aşamasında kendi üzerinde bulundurduğu nitelikler ve dokusu ile o kentsel alanın analizin yapıldığı andaki nitelikleri ve dokusu arasında tespit edilen farklılıklardır. Burada eskime ile kast edilen doğal olarak sadece fiziki boyuta dair bir saptama değildir; fonksiyonellik, ekonomik ve görsel boyut da bahse konu değişimden/deformasyondan payını almış olacaktır. Süzülme deyimiyle anlatılmak istenen ise bir kentsel alanın-bu alan bir faaliyete özgü de olabilir- o kentin bir başka yerine transferinin ardından geride atıl, fonksiyonunu yitirmiş bir alan kalması durumudur ki bu tabloya çoğunlukla tarihi merkez olan kentsel alanlarda rastlanmaktadır. Köhneleşme aşaması ise yaşanan eskime ve süzülme sonrasında ortaya çıkan aşamanın adıdır (Arabulan, 2015: 11).

Kentleşmenin gerçekleşmesinde hayati bir değer taşıdığı söylenebilecek kentsel dönüşüm çalışmalarına duyulan ihtiyacın sadece yukarıda açıkladığımız kavramlar olan süzülme ve eskime ile açıklanmaya çalışılması eksik kalan bir yaklaşım olur. İnsan dahli olmaksızın kendiliğinden gelişen doğal afetler, çeşitli gerekçelerle ve insan eliyle gerçekleşen savaşlar, kentsel alanlarda süratle yaşanan sanayileşme gibi nedenlere dayalı olarak ortaya çıkan kentleşmeye dair problemlerin bir çözüme kavuşturulması bakımından da kentsel dönüşüm sihirli bir formül olarak

değerlendirilebilmektedir. Kentsel dönüşüm ile kentleşme bakımından ilgilenilen yerler, köhne bir yapıda olan veya değişim yönü istenmeyen bir istikamete savrulmuş kentsel alanlardır. Kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu yerler, gecekonduların yoğunlaştığı bölgeler, hâlihazırda bulunan ve sağlıklı olmayan yapılar, eski ticaret alanları, kentsel sit bölgeleri kentleşme açısından kentsel dönüşümün ne denli özel bir anlam ifade ettiğini anlatmaktadır. Kentlerin kaderinde ve kentleşmesinde kentsel dönüşümün kaçınılmaz bir zorunluluk olarak görülmesinin nedenlerinden biri de yaşanan yangınlardır zira ağır hasar gören ve tahrip olan bu kentsel alanlar kentsel dönüşüm ile yeniden o kente kazandırılabilmektedir (Genç, 2008: 115). Kentsel dönüşümler, kentleşme süreci bakımından uygulandıkları kentsel alandaki kültürel yapıya da kimi etkilerde bulunmakta, bu projelerin planlama aşamalarında görev alan birim ve unsurların çeşitliliği göz önünde bulundurularak kültürel değerlerin korunmasına imkân sunmakta, kentteki tarihsel kültürel mirasa hassasiyeti gündeme getirmektedirler. Kentteki tarihi kentsel alanların ve tarihi binaların restorasyonlarını akılda tutarak söylenebilir ki kentsel dönüşümler kente özgü birer zenginlik kaynağı olan niteliklerin varlığını sürdürmesini sağlarlar. Kentsel dönüşüm yukarıdaki boyutları da düşünüldüğünde kenti suretlerle anlatan eserlerin yeni kuşaklara transferini de güvence altına almaktadır (Alpaslan, 2016: 14). Kentsel dönüşüm kentteki gündelik yaşamın kolaylaşmasına da katkı vermektedir, elbette bunun mümkün olması bakımından bir kentsel dönüşümde şu konuların da özenle dikkate alınıyor olması gerekir (Karakurt Tosun, 2013: 113):

• Gelişimde karma arazi kullanımı. • Kentsel yenileme.

• Tarım arazilerinin korunması.

• Kent merkezlerinde yeniden canlandırma. • Toplu ulaşımı teşvik edecek bir sistem. • Yüksek yoğunluklar.

• Kentsel alanda mesken ile çalışma, mesken ile dinlenme fonksiyonları arasında kısa mesafe sunma.

Türkiye özelinde konuya değinecek olursak ilk uygulamaları bakımından kentsel dönüşüm çalışmalarının kentleşmeye dönük bir projeksiyon taşımadığı, barınma problemine çözüm arayışına dayalı olarak konut üretiminin öncelikli gaye olarak belirlendiği, bugüne gelindiğindeyse artık kentsel dönüşümün salt konut üretimi olarak algılanmadığı ve diğer kentsel boyutların da bu kapsama dâhil edildiği söylenebilir. Kentsel alan sınırları dâhilinde olan ve artık fonksiyonunu yitiren ticaret merkezi depo gibi yapıların, kamusal hizmetlerde kullanılan, mülkiyeti kamuda bulunan ve fonksiyonu kaybolan yapıların yoğun olarak kullanıldığı söylenebilir. Kullanılan konutların ve kent planının niteliksiz olması kentsel dönüşümün temel ilgi noktalarındandır çünkü sadece barınmayı temin bakımından yapılan konut üretimi kentleşmeyi hasara uğratan bir süreçtir. Elbette kentleşme konut üretmekten ibaret sayılamayacak kadar geniş kapsamlı bir anlama tekabül etmektedir ancak Türkiye’de yaşanan Van ve Marmara depremleri de üretilen konutların nitelikli olması gerekliliğinin yadsınamayacak bir gerçek olduğunu göstermektedir. Bu çerçevede kentleşmenin çevre ve konutlar bakımından bir bütünlük ifade ettiği, bugün ki kentsel dönüşümlerin ekonomik konuları, altyapı ve yapı stoklarını, sosyal hayatı ve çevreyi bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmelerinin kentsel dönüşüm ile kentleşme kavramları arasındaki ilişkiyi doğurduğu söylenebilir (Yenice, 2014: 86).

Sosyal bilinç düzeyi düşüklüğü, ekonomik gelişmeler, kentsel alanlara doğru yaşanan aşırı göç, belirli kentsel alanlarda görülen nüfus yığılmaları, bir yere yüklenecek fonksiyona dair tercihin ilgili kentsel alanda hatalı yapılması gibi nedenlerle ortaya çıkan eksikler kentleşmede kentsel dönüşümün sıkça ihtiyaç hale gelmesine neden olabilmektedir. İşte tam da bu aşamada gerçekleştirilecek kentsel dönüşüm projeleri kentsel alan bakımından hayati problemlerin kentleşme adına ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaktadırlar. Kentsel dönüşümlerin aksatılması, geciktirilmesi gibi nedenlerle kaybedilen zaman zarfında kentsel alanlarda baş gösteren toplumsal, fiziksel ve ekonomik deformasyon kentleşme sürecinde beklenmedik, umulmadık, istenmedik neticelerle karşılaşılması sonucunu doğurabilecektir. Kentsel alanın merkezinde yer alan tarihi alanların, yerleri değiştirilen ticaret merkezlerinin, geniş bir alana ve büyük bir yatırıma tekabül eden sanayilerin boşaltılması ya da yer değiştirmesi gibi olaylar, kentin fonksiyonunda ve

dokusunda önemli problemler yaratır. Kentsel dönüşümün ortaya çıkışında da esasen kentsel alandaki problemlere bir çözüm arayışı yatmaktadır ve kentleşme ile süreç içerisinde beliren yeni problemlerin bertaraf edilmesinde kentsel dönüşüm projelerinin büyük payı bulunmaktadır (Kaypak, 2010: 93).