• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Kelime Kavramı 1 Kelime

Türkçe Sözlük, ‗sözcük‘ kavramına karĢılık ‗kelime‘yi göstermiĢtir. ( Türkçe Sözlük, 2005:1805) Kelime için ise ― Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük.‖ ( Türkçe Sözlük, 2005:1130) tanımını yapmıĢtır.

Bu yüzden biz de çalıĢmamızda ikisini de aynı anlamda kullanıp, daha ziyade ―kelime‖ kavramına yer vereceğiz.

Sözcük adını verdiğimiz iĢaret, bir kavram, bir de ses yönü olan, her dilin kaynaĢmıĢ bir düĢünce – ses bileĢimidir; dildeki baĢka ögelerle iliĢkili bir anlama ve anlatma birimidir. (Aksan, 2009: 51)

Ergin, (1992: 347) kelime- kavram iliĢkisiyle ilgili olarak “Kelimeler her Ģeyden önce zihindeki kavramları karĢılarlar. Bu bakımdan birbirleriyle münasebette olan üç unsur vardır: Varlık, varlığın zihindeki hayali, yani kavram, kelime. Bu sebepledir ki kelimeler görünüĢte bir varlığın adı olabileceği gibi bazen de zihnimizde baĢka kavramların da karĢılığı olabilir. Böylece, kelimelerin bazen bir, iki, bazen de çok manaları bulunabilir:

Kelimenin her Ģeyden önce iki türlü manası olabilir: Hakiki mana, mecazi mana. Hakiki mana kelimenin ilk, asıl, yapıĢık manasıdır. Mecazi mana kelimenin benzerlikten dolayı ortaya çıkan ikinci, iğreti, yakıĢtırma manasıdır. Mesela arslanlar geçiyor diye askerlere iĢaret edersek, arslan kelimesi burada mecazi manada kullanılmıĢ olur.

Öte yandan kelime dıĢarıda tek bir Ģekilde birleĢebilir. Fakat zihnimizdeki kavramları da, karĢıladıkları varlıklar da ayrı ayrı olabilir. Böylece karĢımıza eĢsesli bir takım kelimeler çıkar: yüz (insan yüzü), yüz (sayı)… Bazen de eĢ manalı kelimeler olabilir: insan- adam- kiĢi, Ģark- doğu…

16 Dilde bazen de kavramların zıtlığına dayanan çift kelimeler vardır: büyük- küçük, iyi- kötü…‖ gruplandırmasını yapar.

Kelimeler zihnimizde tasarlanan kavramların özelliklerine göre dile yansır. Böylece dilde anlam çeĢitliliği meydana gelir.

Türkçe kelimelerde zamanla birçok mana değiĢikliği olmuĢtur: yavuz ― kötü, haĢin, sert ‖ demekti. Bugün iyi mana kazanarak ― müthiĢ, kahraman, üstün‖ ifadelerine bürünmüĢtür. (Ergin, 1992, 348)

Temel kelimeler haricindeki kelimeler; argo, atasözü, bilmece, deyim, dua / beddua, ikileme, kalıp söz ve terim olmak üzere çeĢitli alt birimlere ayrılır. (Gürses, 2003:509)

Zeynep Korkmaz (2007:1049) kelimeleri: Anlamlı kelimeler

Görevli kelimeler

Anlamlı- Görevli kelimeler olmak üzere üç grupta toplar.

― Bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluĢan, aynı dili konuĢan kiĢiler arasında zihinde tek baĢına kullanıldığında belli bir kavrama karĢılık olan somut veya belli bir duygu veya düĢünceyi yansıtan somut yahut da soyut kavramlar arasında iliĢki kuran dil birimi.‖(Korkmaz, 1992:100)

Bütün kelime tanımlarından çıkarılabilecek ortak sonuç, kelimenin zihnimizdeki kavramların karĢılığı olması ve bir anlam ifade etmesidir. Ancak bir anlam ifade etmeyip, sadece cümle içinde anlam kazanan kelimeler de vardır. Edat ve bağlaçlar buna çok iyi örnektir. Edatlar tek baĢına bir anlam ifade etmeyip, cümle içinde anlam kazanırlar. Aynı durum bağlaçlar için de geçerlidir. AĢağıda verilen örnekler edat ve bağlaçların cümle içindeki anlam kazanmalarıyla ilgilidir:

― Sabahtan beri uyuyor.‖ Cümlesinde ―– den beri edatı‖, sabah ismini yedeğine alıp uyumak fiilini zamanda baĢlangıç ilgisi ile belirleyen bir zarf öbeği kurmuĢ oluyor.(Ediskun,1999: 285)

―Çok bağırmıĢ ancak sen duymuĢsun.‖ Cümlesinde bağlaç görevindeki ―ancak‖ birinci cümledeki düĢünceye, yalnız, sırf, tek gibi bir sınır çizmek amacıyla ikinci cümlenin baĢına gelmiĢ ve onu birinci cümleye bağlamıĢtır. ( Ediskun, 1999: 303) Yukarıda ifade ettiğim kelimenin tanımını zihnimizdeki kavramların karĢılığı olması ve bazen bir anlam ifade etmesi bazen de cümle içinde anlam kazanması Ģeklinde kabul edebiliriz.

17 2.2.2. Kelimelerin Özellikleri

Doğan Aksan‘ a göre ― Her sözcüğün bir ses, bir de anlam (kavram) yönü vardır.‖ (Aksan, 1971: 32)

―Bir sözcüğün (göstergenin) iki yönü (gösteren> ses imgesi, gösterilen> kavram) yönü vardır. Sözcüklerin bu iki yönü arasında bağlantı olup olmadığı konusu yıllarca tartıĢılmıĢtır. Ancak bu konuyla ilgili varılan sonuç gösteriyor ki sözcüğün gösterge boyutu ile ses boyutu arasında bir neden, bir mantıksal bağ bulunmamaktadır. Bunu Ģöyle açıklayabiliriz: (Saussure, 1978: 59‘dan akt; Aksan, 1971: 32)‖

KonuĢan ‗ i (güneĢi) düĢündüğünde zihninde önce bir ses imgesi uyanır,

sonra bu imge konuĢma organları aracılığıyla ― g- ü- n- e- Ģ‖ sesbirimlerinden oluĢan bir göstergeye (güneĢ sözcüğüne) dönüĢür. Bu aĢamada güneĢ göstergesi, gösteren iĢlevini görür. Dinleyenin iĢitme organları aracılığıyla algılanan ses dalgaları ses imgesi olarak beyne ulaĢır. Eğer dinleyen Türkçe biliyorsa, yani konuĢanla dinleyen aynı dil birliğinden kiĢilerse dinleyenin zihninde hemen iĢitsel bir imge olan

kavramı uyanır. Ses imgesiyle kavramı arasında bir iliĢki yoktur; çünkü göstergesinin karĢılığı olan ses imgesi (sözcük), her dilde farklıdır. Türkçede güneĢ diye adlandırdığımız Ģey, Araplar için ― Ģems‖, Ġranlılar için ― afitab‖, Ġngilizler için ise ―sun‖ dur.‖

Sözcük, bir nesnenin, bir olgunun; genellersek bir Ģeyin simgesi olduğuna göre her anlatımda Ģu üç öge var demektir: 1.Simge (sözcük); 2. Kavram (anlam); 3. Nesne (olgu). (Ünalan, 2001:187)

Saussure‘ ü izleyen dilbilimciler bu üç öğenin iliĢkisini bir Ģemada açıklamaktadırlar: (Aksan, 1971: 29)

ġekil 2.2.2.1. Sözcük Ögeleri KAVRAM

SÖZCÜK --- NESNE

Aksan, ( 1971: 29) ―kelime- kavram- nesne‖ iliĢkisiyle ilgili olarak Ģu açıklamayı yapar:

Anlambilimi çalıĢmalarında çok sık sözü edilen bu Ģemada, yukarıda görüleceği gibi bilginler kelime ile varlık, nesne arasındaki bağlantıyı kesik çizgilerle göstermiĢler, bunlar arasında doğrudan doğruya bir iliĢki

18 olmadığını belirtmiĢlerdir. Kelime ile kavram ve kavramla nesne, Ģey arasındaki iliĢki çizgi ile gösterilmiĢ, bunlar için doğrudan doğruya bir bağlılık kabul edilmiĢtir. Böylece bilginler, Saussure‘ ün kuramından pek ayrılmıĢ olmamaktadır.

Bir sözcüğün anlamından kasıt, o sözcüğün zihinde uyandırdığı kavramlardır. Her sözcük insan beynine kavram olarak yerleĢir, böylece insan kavramlar ve sözcüklerle düĢünür. Aynı dili konuĢan kiĢilerin zihninde oluĢan kavramların karĢılığı ortaktır. Bazen aynı dili konuĢan kiĢiler arasında aynı kavramın çağrıĢtırdıkları farklı olabilir. Bir sözcük duyulduğunda ya da okunduğunda insanın zihninde oluĢan kavramlar daha önce yaĢananlara, çevresel faktörlere göre farklılık arz edebilir.