• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Anlam Bakımından Kelimeler

Kelimeleri, anlam yönünden birçok sınıflandırmaya koymak mümkündür. Biz çalıĢmamızda kelimeleri soyut, somut, genel, özel, çokanlamlı, eĢ anlamlı, zıt anlamlı, eĢ sesli, yan anlamlı, yakın anlamlı, mecaz anlamlı, terim anlamlı, deyim anlamlı kelimeler olarak gruplandıracağız.

2. 3. 1 Temel Anlam

Kelimenin anlattığı ilk ve asıl kavramdır. Örneğin, ―el‖ dendiği zaman akla ilk gelen anlam, kolun tutmaya, iĢ yapmaya yarayan bölümüdür.(ġahin, Doğan, Gökdağ, Çelik, Özdemir, 2002:95)

Bir kelimenin zihinde uyandırdığı ilk anlamdır temel anlam. Yani bir sözcük söylendiği anda zihnimize gelen ilk çağrıĢımdır. Aynı zamanda temel anlam herkesçe yaygın olarak kullanılan anlamdır. Bir sözcüğün diğer anlamları temel anlamından yola çıkılarak oluĢturulmuĢtur. Örneğin; ―Ayağına kundura giymiĢ.‖ cümlesinde ayak kelimesi gerçek anlamda kullanılmıĢtır. Ancak aynı kelime ―Ayakları yere değmiyordu.‖ cümlesinde farklı anlamda kullanılmıĢtır. Böylece kelimenin temel anlamı farklı anlamlara da kaynaklık etmiĢtir.

2. 3. 2 Yan Anlam

Kelimenin Ģekil ve iĢlev benzerliğinden dolayı, baĢka bir varlığa ad olarak verilmesidir. YakıĢtırma yoluyla yapılır: Uçurtmanın kuyruğu, mağaranın ağzı, çarkın diĢleri…

19 Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değiĢik anlamlardır yan anlam. Sözcüğün gerçek anlamının dıĢında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taĢıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluĢturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıĢtırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır. Örneğin; göz kelimesinin ilk akla gelen anlamı bir görme organıdır. Ancak aynı kelime; ―masanın gözü, iğnenin gözü, çantanın gözü…‖ Ģeklinde kullanıldığında yan anlamı ifade etmiĢ olur.

2. 3. 3 Çok Anlamlılık

Bir sözcüğün zamanla değiĢik anlamları ve kavramları karĢılar hale gelmesine çok anlamlılık denir. Dil yaĢayan bir varlık olarak toplumun tüm yaĢam Ģekline, değiĢimine ayak uydurur ve toplumla birlikte değiĢir. Böylece kelimeler bazen yeni anlamlar kazanır bazen de tamamen zıt anlamda kullanılır. Dilimizde her nesne ve kavram için ayrı bir sözcük yoktur. Yeni bir durum, yeni bir anlam yeni bir kavram için mevcut ek ve köklerle yeni bir kelime oluĢturulabileceği gibi, mevcut bir kelimede bu anlamı, kavramı ya da durumu ifade edebilir.

Kelimeleri incelediğimizde bir kelimenin bazen on, bazen yirmi, bazen elli, yüz anlamı olduğunu görürüz. Örneğin; çal- kelimesi:

Yoğurt çalmak (Yoğurt mayalamak) Boya çalmak (Boya sürmek) Ekmek çalmak (Hırsızlık yapmak) YeĢile çalmak (YeĢile benzemek)

Gönlünü çalmak (AĢık olmak) gibi pek çok anlamda kullanılmaktadır. 2. 3. 4. Eş Seslilik

YazılıĢları aynı, anlamları farklı sözcüklere eĢ sesli sözcük denir. EĢ sesli kelimeler arasında anlam bağı yoktur, farklı farklı kelimelerdir.

Yaz geldi, (isim)

Mektup yaz. (fiil) Çay içtim. (Ġsim)

20 Çay kenarından geçtik, (isim)

―Örneklerinde olduğu gibi eĢsesli kelimeler tamamen farklı anlamda kullanılmaktadır. Sonuç olarak; kelimenin temel anlamı, yan anlamı ve mecaz anlamı eĢsesli olarak kullanılamaz. EĢsesli kelimelerde anlamı ayıran nokta çeĢitli soluk baskılarında, tonlarda aranır. Bu kelimelerde hece vurgusunun önemi de ortaya çıkar ―(Özben, 1989: 42). AĢağıda hece vurgusunun yer aldığı örnekler verilmiĢtir: (Yaman, 82: 2001)

Hayır: Kabul etmiyorum. (reddetme) Hayır: Öyle demedim. (öyle) Hayır: Bir Ģey değil baĢımıza dert açar. (kaygılı) Hayır: (Hayııır) Yanılıyorsunuz, iĢin aslı Ģu. (karĢı çıkarak) Hayır: Ġzin vermiyorum. (çok kızgın)

Hayır: Sana hiç gücenir miyim? (sevgi ve sevecenlikle) Hayır: Yapma, ne olur. (yalvararak)

2. 3. 5. Zıt Anlamlılık

Anlamca birbirinin karĢıtı olan kelimelerdir. Her kelimelerin zıt anlamı yoktur. Eylemler için de durum aynıdır. Eylemlerin olumsuzu zıt anlam olarak düĢünülmemelidir. Gel- eyleminin zıt anlamı gelme- değil; git- dir.

Kelimenin anlamı, kullanıldığı bağlama göre zıt anlam bakımından farklılık gösterebilir. Örneğin; ‗doğru‘ kelimesinin zıt anlamı bazen ‗eğri‘ bazen de ‗doğru‘ olabilir. AĢağıda birbiriyle karĢıt anlamda kullanılan kelimeler aynı cümle içinde yer almıĢtır:

* Sana çirkin dediler düĢmanı oldum güzelin.

* KıĢın soğuğunu yaĢadıkça yazın sıcağını arar oldum. * AĢağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

* YaĢlı insanları görünce gençliğimin kıymetini anlıyorum.

Öğrencilere bu konu aktarılırken, Ģiirlerde sıkça baĢvurulan tezat sanatına da gönderme yapılabilir. AĢağıda zıt anlam ile ilgili bir üniversite sorusu yer almaktadır: (ÖYS 1987)

21 A) Hani o gül gülerek geldiği demler Ģimdi.

B) Gönüldendir Ģikâyet kimseden feryadımız yoktur. C) Baki kalan bu kubbede bit hoĢ sada imiĢ.

D) Ağlarım hatıra geldikçe gülüĢtüklerimiz. E) Neler çeker bu gönül söylesem Ģikâyet olur.

―Ağlarım hatıra geldikçe gülüĢtüklerimiz.‖ Dizesinde zıt kavramlar bir arada kullanılmıĢtır. ―Ağlamak‖ ve ―gülüĢmek‖ sözcükleri kiĢilerin karĢıt eylemlerini karĢılamaktadır.

2. 3. 6. Yakın Anlamlılık

Kelimeler zihnimizdeki kavramların, çağrıĢımların dildeki karĢılığı olduğuna göre, yakın anlam da zihnimizde anlamca birbirine yakın olarak düĢündüğümüz kelimelerdir. Yakın anlamlı kelimeler, eĢ anlamlı görünmelerine rağmen aralarında az çok anlam farkı vardır. Yakın anlamlı sözcüklerde anlamca eĢitlik yoktur. Bu nedenle yakın anlamlı sözcükler çok dikkatli kullanılmalıdır. Yerinde kullanılmayan yakın anlamlı kelimeler anlatım bozukluğuna neden olabilir:

Bu konuda herkesin fikir ve görüĢünü almalısınız.

Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ baĢlamadı.

Kelimelerin yakın anlamıyla ilgili konularda anlatım bozukluğuna neden olan durumlar üzerinde de durulmalı ve öğrencinin bu konuya dikkati çekilmelidir. 2. 3. 7. Eş Anlamlılık

YazılıĢ ve söyleniĢleri farklı, anlamları aynı olan kelimelere eĢ anlamlı sözcükler denir.

Hatiboğlu‘ na göre; ( 1970: 229) eĢ anlamlı sözcükler arasında anlam bakımından tam bir eĢitlikten söz edilemez. ―Yüz, surat, çehre, sima‖ sözcükleri de eĢanlamlı gibi görünür. ‗Yüzü yabancı değil‘ sözünde ‗yüzü‘ sözcüğünün yerine ‗suratı, çehresi, siması‘ kullanılabilir ama bu sözcüklere ‗-siz‘ yoksunluk eki getirilince baĢka baĢka anlamlar ortaya çıkar.‖

22 Ömer Asım Aksoy (2008: 99) ―ÖzdeĢ anlamlı dil ögelerinin bir arada kullanılması… anlatımın gücünü azaltır. Sözü gereksiz yere uzatır.‖ der ve konuyla ilgili olarak Ģu örneği verir:

―Çoğunda düĢünmek ve meseleleri tarafsız olarak ele almak kabiliyet ve vasfı mevcut bulunmamaktadır.‖ (Bu örnekteki ―mevcut‖ sözcüğü gereksizdir. Tümceden çıkarılınca anlamda bir eksiklik olmaz. Çünkü ― mevcut bulunmamaktadır‖, ―yoktur‖ demektir. ―Bulunmamaktadır‖ da ―yoktur‖ anlamınadır.)

Aksan (1974 :1) ―Her dilde görülen eĢ anlamlılar arasında kimi zaman oldukça büyük, kimi zaman pek küçük anlam farkları vardır. Bu bakımdan bu gibi ögeleri yakın anlamlı kelimeler olarak tanımlamak daha doğru olur. Kaldı ki dilin, baĢlangıçta bir kavramı bir ses birleĢimiyle (bir kelimeyle) karĢıladığı, tıpatıp aynı anlama gelen iki ögenin bulunamayacağı, benimsenen ve akla en uygun gelen görüĢtür.‖ Ģeklindeki ifadesinde, eĢ anlamlı kelimeler arasında küçük de olsa bir anlam farkı olduğuna dikkatleri çeker.

Tarcanlıoğlu‘ na göre (1993: 32) ―Metin oluĢtururken seçilecek kelimeye karar vermek kolay iĢ değildir. Nitekim … Ġki veya daha fazla sözcük arasında bir tercih yapabilme durumu ortaya çıktığında, konuĢmacı / yazar metin içindeki yerine en uygun olanı seçmek durumundadır. Aksi takdirde, anlam biraz değiĢir, belirsizlikler ya da yanlıĢ anlamalar meydana gelebilir… Sözcük seçiminin o kadar kolay bir iĢ olmadığını kabul etmemiz gerekir. EĢ anlamlı sözcükler söz konusu olduğunda bu karmaĢıklık iki katına çıkar.‖ Ģeklindeki ifadesinde metin oluĢturulurken, kelimelerin anlam bağlamıyla birlikte değerlendirilmesi ve buna göre kelimenin seçiminde en doğru tercihin yapılması gerektiği üzerinde durmaktadır.

2. 3. 8 Genel Anlam-Özel Anlam

Aynı türden varlıkları topluca karĢılayan sözcükler, genel; tek tek karĢılayan sözcükler, özel anlamlıdır. Genel ya da özel anlamlı olma, sözcüklerin birbiri ile karĢılaĢtırılmasına bağlıdır.

Varlık – Canlı – Orman – Ağaç – MeĢe En genel: Varlık

En özel: MeĢe

23 alıĢtırmalarla özelden genele doğru ya da genelden özele doğru kelimeler verilerek, sıralama çalıĢması yaptırılabilir.

2. 3. 9. Somut Anlam

Somut kelimeler bütün dillerde soyut kelimelerden önce adlandırılmıĢtır. Birey çocukluk döneminde öncelikle somut kavramları, daha sonra soyut kavramları algılar. Ġlköğretimin ilk yıllarında deyimlerdeki mecazi anlamı anlayamayan çocuklar, ilköğretimin son yıllarında soyut kavramı algılaması neticesinde deyimlerin anlam farkını hissederler. Bu durumla ilgili olarak, eğer derste Ömer Seyfettin‘ in ―KaĢağı‖ adlı hikâyesi iĢlenecekse o gün öğretmen derse ―kaĢağı‖ ile gelerek hikâyeyi somut gerçeklerle irtibatlandırıp öğrencinin dikkatini derse çekebilir.

Öğrencilere öğretilecek olan kavram diğer özellikleriyle birlikte verilirse öğrenme daha kolay gerçekleĢir. ―Kalemi öğrenmesi söz konusuysa tükenmez, kurĢun, keçeli, dolma kalem gibi kalemlerden de haberdar olması gerekir.‖ (Alperen, 2001: 49)

2.3.10. Soyut Anlam

Alperen, (2001: 49) soyut kelimelerle ilgili olarak, ―Kelimeler zihnimizin çağrıĢtırdığı dilsel ögelerdir. Somut kelimeler dile getirildiğinde zihnimizde bir nesne belirmekte iken soyut kelimede böyle bir Ģey söz konusu olmaz. Yani zihin soyut kelimeleri nesneden bağımsız Ģekilde algılar. Soyut kelimelerin kavranması bireyin belli bir yaĢ ve olgunluk seviyesiyle ilgilidir. Soyut kelimeler, yaĢantı, deney, gözlem, uyarı ve telkinle kazanılır.‖ ifadesini kullanır.

Rüya, zekâ, endiĢe, öfke, melek… kelimeleri soyut kelimelere örnek verilebilir. Kelimeler kullanıldığı cümledeki anlama göre bazen somutken soyutlaĢır, bazen de soyutken somutlaĢabilir:

― Çok kalpsiz bir çocukmuĢ.‖ Cümlesinde ―kalp‖ kelimesi somuttan soyuta,

― Güzeller bu sınıfta toplanmıĢ.‖ Cümlesinde ―güzel‖ kelimesi soyuttan somut kelimeye dönüĢmüĢtür.

AĢağıda üniversite sınavında sorulan somut ve soyut anlam ile ilgili bir soruya yer verilmiĢtir: ( 1983- ÖYS)

―Anlam geniĢlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin, somut anlamıyla ‗geçilen yer‘ demek olan ‗yol‘ kelimesi yöntem anlamına gelerek soyut bir anlam da kazanmıĢtır.‖

24 Böyle bir anlam değiĢmesini örneklendiren kelime, aĢağıdakilerden hangisinde kullanılmıĢtır?

A) Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil. B) Bu gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutlardır.

C) Bu dağlar, geçit vermez sarp dağlardır. D) Ağaçlar, ilkyazda bir gelin gibi donanırlar.

E) Yapının güzel bir görünümü vardı; taĢ, dantel gibi iĢlenmiĢti.‖

( A seçeneğinde somut anlamlı ― yürek‖ sözcüğü ―cesaret‖ anlamına gelerek soyut anlam kazanmıĢtır. Cevap A seçeneğidir.)

2.3.11. Mecaz Anlam

Bir sözcüğün gerçek anlamı dıĢında baĢka bir anlamda kullanılmasına mecaz anlam denir. Mecaz anlamda kelimenin gerçek anlamdan tamamen uzaklaĢtığı görülür. AĢağıda konuyla ilgili bir örnek yer almaktadır: ( Bilgin, 2002: 34)

Boğaz: 1. Boynun ön bölümü, ya da bu bölümün içi, ağız boĢluğundan sonra gelen, yiyeceklerin geçtiği yer. 2. ġiĢe, güğüm, testi gibi Ģeylerde ağza yakın dar bölüm. 3. Ġki dağ arasındaki dar geçit. 4. Ġki kara parçası arasındaki dar deniz. 5. mec. Sınırsız geniĢlik, çokluk, bolluk: Bir ağaç denizinden geçiyorduk…

AĢağıda mecaz anlam ile ilgili üniversite sınavında çıkmıĢ bir soru yer almaktadır: ( ÖSS- 1991)

I. Onun bu piĢkinliğine bir anlam veremedik. II. Çoğunluk sağlanamadığı için toplantı ertelendi. III. Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun. IV. Çevre temizliğine önem vermek gerekir.

Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcükler gerçek anlamı dıĢında (mecaz anlamıyla) kullanılmıĢtır?

A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV.

I. cümlede ― piĢkinlik‖ sözcüğü ― gereğince piĢkin olmak durumu‖ anlamının dıĢında mecaz anlamıyla kullanılarak ― saygısızca davranarak iĢini yürütmek‖ anlamına gelmektedir. III. cümlede ―kırılmak‖ sözcüğü ― birçok parçaya ayrılmak‖ anlamının dıĢında mecaz anlamıyla kullanılarak ―azalmak‖ anlamına gelmektedir. Cevap B seçeneğidir.

25 2.3.12. Terim Anlam

―Bilim, sanat, meslek ya da spor dallarıyla ilgili özel kavramları karĢılayan kelimelere terim anlamlı kelimeler denir. Kafiye, redif, makale, kinaye (edebiyat); sıfat, özne, tamlama, cümle (dil bilgisi); açı, denklem, trigonometri, payda (matematik); korner, faul, gol, penaltı (futbol)…‖ (Keskin, 2004: 72- 73)

Terim anlamlı kelimelerin bazen birden fazla anlamı olabilir: Örnek:

Zaman: 1. gr. Fiillerin belirttikleri geçmiĢ zaman, Ģimdiki zaman, gelecek zaman, geniĢ zaman kavramı: Geldi, gelmiĢ, gelecek, gelir.2. jeol. Yer kabuğunun geçirdiği geliĢiminde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniĢ evrelerden her biri. 3.müz. Ölçü bölümü: Üç zamanlı ölçü. 4. Astr. GüneĢ ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karĢılık bir ölçü. (TDK,2005:2221)

Bir ülkede bilim, teknik, sanat ve zanaat dalları ne ölçüde geliĢip bu dallarda yapıtlar verilirse o ülkenin dilindeki terim sözvarlığı da o ölçüde geliĢir ve geniĢler. ( Aksan, 1996:36)

2.3.13. Deyim Anlam

Keskin (2004: 73) deyim anlam için ―Bir kavramı ya da bir durumu belirtmek için, en az iki kelimenin kalıplaĢarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluĢan çoğu mecazlı, sözcük topluluklarına ve cümlelere deyim denir. Göz koymak, göze girmek, ağzı var dili yok, pire için yorgan yakmak, eski göz ağrısı, borusu ötmek, iple çekmek, dokuz doğurmak, yüreği yufka, anasının kızı, bir içim su, çiçeği burnunda, yaĢını baĢını almıĢ.‖ tanımını yapar.

Deyimler kalıplaĢmıĢ söz unsurlarıdır. Deyimlerde yer alan kelimelerin yerleri değiĢtirilemez veya kelimelerden herhangi biri atılamaz. Deyimler cümle içindeki görevine göre ek alabilir.

Deyimler genellikle mecaz anlamlıdır fakat bazı deyimlerin gerçek anlamda da kullanıldığı görülür: Hem suçlu hem güçlü…vb.

2.4. Kelime Hazinesi