• Sonuç bulunamadı

Kazakların İslamlaşmasında Tasavvufun Rolü

I. BÖLÜM

2.5. Dinî Hayatı

2.5.2. Kazakların İslamlaşmasında Tasavvufun Rolü

XII. yüzyılda, Güney Kazakistan’da bölgede İslamiyet’in yayılmasında büyük rolü Yesevî ve Nakşibendîlik tarikatları oynamıştır. Yerel halkın “Hazret Sultan” dedikleri Hoca Ahmet Yesevi (1103-1166), Kazakistan’ın güneyindeki Yesî (bugünkü Türkistan) kentinde kendi tarikatını kurarken; Türklerin İslamiyet’ten önceki geleneklerini tamamen reddetmemiş, onlardan birçok unsurları benimseyerek devam ettirmiştir. Halkın anlayacağı sade bir dille yazdığı “Hikmetlerin” de göçebe Türkler için eski dinleri bakımından çok anlamlı olan “Tengri” sözcüğünü, “Allah” sözcüğü ile birlikte sık kullanmıştır.284 Yesevî tarikatının dervişleri, dini ayinlerde veya namazdan sonra cemaate dağıtılan “halim” adlı aşın hazırlanması gibi etkinliklerde hep göçebe Türk geleneklerinden yararlanmışlardır. Böylece, Güney Kazakistan’daki yerleşik tarımcılık ile göçebe kültürünün kesiştiği bölgede, İslam dini eski yerel inanç ve geleneklerle bir bakıma uzlaşarak yayılmasını sürdürmüştür.285

Gittikçe daha sistemleşen tasavvuf kültürü, tarikat şeyhlerinin önemini arttırmıştır. Mesela Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesini üç defa ziyaret etmek Kâbe’yi ziyaret etmekle denk görülmüştür. Bazı araştırmacılarımıza göre, Orta Asya ve Kazak bozkırlarında şeyhleri, kutsal yerleri, türbeleri v.s. kutsamak konusunda halk aşırı gitmişlerdir.286

283

Bulutay, M, a. g. e, s. 142.

284 Günümüze kadar Kazaklar “Allah” sözünün yerine “Tengi” ve “Kuday” kelimesin kullanmaktadır.

Ancak Türkiye’den veya başka devletlerden ilahiyat okuyan insanlar yeniden “Allah” kelimesini verdiği vaazla ya da yazdıkları kitaplarla alıştırmaya başladı.

285Kesici, K, “Bolşebik İhtilalinden Önce Kazak Türklerinde Eğitim, Kültür ve Fikir Hayatı” a. g. e,

s. 440; Mustafina, R, “Kazakistanda İslamiyet’in Rolü”, a. g. e, s. 86.

123

Orta Asya’daki Evliyalara tapma konusu, teolojinin ve Sünnilerin kabul etmemesine rağmen gerçek anlamda halkın dini düşüncesini yansıtan husus olmuştur. Burada göz önünde bulundurması gereken bir diğer husus, İslamiyet’in Kazak bozkırlarında yayılmasına Nakşibendîlik ve onun kollarının da önemli katkıları olduğudur.

Nakşibendîlik tarikatının Doğu Türkistan’da kurulan Aktağlık ve Karatağlık cemaatlerinin bu sahadaki hizmetleri büyüktür. Bilhassa, Hoca İshak Veli (Ö. 1598) önderliğinde kurulan Karatağlık cemaatine mensup din adamları Kazak bozkırlarında İslamiyet’in güçlenmesi için nesiller boyunca uğraştılar. Bu iki Sûfî tarikatının etkileriyle Kazakistan’ın özellikle güneyindeki kentlerinde ve bu bölgede yaşayan Kazaklar arasında İslam dini giderek güç kazandı. Kazak hanları, sultanları ve aristokrasinin başka mensupları hep dindar oldular. Bir rivayete göre, Tevekkel Han oğullarıyla ve sultanlarıyla birlikte Hoca İshak Veli cemaatine intisap etmiştir. Bunun yanında, Kazak Hanlığı’nı İslam kurallarına göre yönetme girişimleri olduğu da görülmüştür. Nitekim XVII. yüzyılın sonunda Tavke Han, “Yedi Yargı” adıyla anılan yasaları hazırlarken şeriat kurallarını esas almaya çabalamıştır.287

Böylece, Sufilik, ihsan ve dervişlik sıfat taşıyan Yesevîlik, Nakşibendîlik ve Kadirilik sistemleri Kazakistan’da geniş bir şekilde yayılmıştır. Din bir taraftan kendi klasik formunu korurken, kardeşlik (emirler), misyonerler ve sufizm Orta Asya kolu kendi özelliklerini kazanmıştır. Bu kendine özgü özellikler ihsanizm ve dervişliğin kendine özgü şekillerinde ortaya çıkmıştır.288

Şimdi bunların kendilerine has özelliklerinden bahsedecek olursak, Veli ve ermişlerin ibadet yaşam şekilleri, diğer bir deyişle kültleri Kazakistan halkının günlük İslam yaşantısını karakterize eden en belirgin özelliklerinden birisidir. Kazaklarda dâhil olmak üzere birçok ulusun dinî yaşantısında önemli bir rol oynayan veli ve ermişlerin ibadet ve yaşam şekilleri ya da kültleri ( bir din ya da bir dinin bir mezhebinin, ritüelleri, belirli kutlamaları olan bir cemaat inanışı ve bu inanışın

287 Kesici, K, “Bolşevik İhtilalinden Önce Kazak Türklerinde Eğitim, Kültür ve Fikir Hayatı” a. g. e,

s. 440.

124

pratiği) ve eski dönemlere ait düşüncelerin etkisinde şekillenmiştir. Bununla birlikte bu şekillenen düşünceler İslamiyet’te, yeni bir dinin tüm maneviyatı ve ruhu ile uyumlu yorum ve tefsirlerin sayılmayacak kadar çok dini, ilahi kavramını da içine alarak büyüyüp, beslenmişlerdir. Buna uygun olarak Kazaklardaki ermiş ve velileri aşağıda görüldüğü şekilde sınıflandırabiliriz. İlk önce düşünce ve fikirleri İslamiyet’in ilk dönemleri ile birleşen, ilk halifeler ve ilk Müslüman müritlerle ve Peygamber Hz. Muhammed’in sülalesinden gelen, peygamberin aile efradından olan veliler ve ermişler. Burada ayrıca düşünceleri ve fikirleri Kuran geleneğinden alınmış olan Mukhammad (Muhammed) Hanefî, İshak Baba, Ukaşa Baba, Fatıma bulunmakta idi. Hz. Muhammed’in kızı Fatıma’nın ismi eski mahalli inanışlar ile birlikte anılmaya başlamıştı. Fatima, kadın ve çocukların hamisi, koruyucusu olmuştu. İkinci olarak sufizm ile ilişkili olan belirli veli ermişlerin grubu gelmektedir. (Hoca Ahmet Yesevi, Aristan Bap, Koktandı Ata, Hazret, İsmail Ata). Üçüncü sırada ise ermiş, veliler, belirli mesleklerin koruyucuları gelmektedir: Örneğin yüce Korkut, Kazak şamanlarının, müzisyenlerinin ve şarkıcılarının koruyucusu, Kazak savaşlarının, cengâverlerinin hamisi BabaTüktü Şaştı Aziz, koyun çobanlığı Şoban Ata tarafından korunurken Kambar Ata da at yetiştiricilerinin hamisidir. Dördüncü olarak ise tabiat inanışı ile ortak bir şeyleri olan veli ve ermişler Jılagan Ata “ağlayan dede”, Evliya Bastav “kutsal bulak” Jılagan Ata’nın ismi dağa ilişkin olarak dinin ya da mezhebinin, ritüelleri, belirli kutlamaları olan cemaat inanışı ve bu inanışın pratiği ile anılırken Evliya Bastav’ın isminin saygı ile anılması kutsanmış göllere dair ritüelleri ve cemaat inanışı ile ilişkilenmektedir.289

Ermiş ve velilerin ritüelleri, belirli kutlamaları olan cemaat inanışının Kazaklarla olan ilişkileri diğer halklarda olduğu gibi kabilelerin cedlerinin ibadet etme geleneklerinin mahalli bir şekilde tezahürüdür. Bunların örnekleri Domalak Ana ve Beydibek Ata’dır. Birçok etnografik materyal Kazakların ibadet etme konusunda atalarının geleneklerini kuvvetli bir şekilde sürdürdüklerini şaşırtıcı bir şekilde kanıtlamaktadır. Söz konusu ritüeller ve cemaat inanışlarının eskiden gelen kalıntıları Müslümanlık döneminde yeni bir ruh kazandırılarak ve İslamî bir

289

125

görünüme büründürülerek sürdürülmektedir. Kazaklar için ermiş ve velilere hasredilmiş olan mezar ve türbelerin özellikle hepsi ibadet etme yerleridir. Dindar Kazaklar bu yerlere dini inanışları ile ziyarete gitmektedir. Birçok insan Hoca Ahmet Yesevi’nin Türkistan’daki mezarını Mekke’de hacca gitmenin bir ikamesi olduğu saf ve temiz düşüncesi ile ziyaret etmektedir.290 Bu inanış günümüzde daha da sıkı kuvvet kazanarak, buna inananların sayısı gün geçtikçe çoğalmaktadır.

290

126

SONUÇ

Kazak Hanlığı, XIII. yüzyıl’da kurulan Ak Orda Devleti’nin toprakları üzerine kurulmuştur. Ak Orda 1395 yılında Emir Timur’un hâkimiyetine girmiş, 1428’den 1456’a kadar Ebu’l-Hayır’ın idaresinde kalmıştır. 1456’da Barak Han’ın oğulları Kerey ve Canibek Ebu’l-Hayır’a isyan ederek Yedisu tarafına göç etmişler ve kendi hanlıklarını ilan etmişlerdir. Böylece Ak Orda Hanlığı tarih sahnesine tekrar çıkmış, sonra da bu hanlık “Kazak Hanlığı” diye adlandırılmıştır.

Kazak Hanlığının XV-XVII. yüzyıllarda gerçek anlamda siyasî, ekonomik, ticarî ve ilmî rolü büyük olmuştur. XVII. yüzyılın sonu ve XVIII. yüzyılın başında Kazak Hanlığı iç ve dış sebeplerden dolayı zayıflamıştır. Oyrat-Cungarlar ile Kazaklar arasında 200 yıllık savaş olmuştur. Buna ek olarak bir taraftan Kokan Beyleri de sıkıntı vermişlerdir. Buhara ve Hiva Hanları, Kazakları köleleştirmeye çalışmışlar, Çinliler ise Cunğarlara yardım etmişler. Ruslar bu durumdan istifade ederek Kazak topraklarına kendi kalelerini inşa etmeye başlamış.

XVII. yüzyılda Hanlık gücünü kaybetmeye başlamıştır. Çünkü Cungarlarla olan 200 yıllık savaş, Orta Asya Hanlıklarının düzensiz saldırıları, iç çekişmeler, Çin ve Rus imparatorluğunun stratejik amaçlarıyla doğan kışkırtmalar ve üç cüz’ün birliğinin sarsılması Hanlığın kuvvetini oldukça sarsarak, zayıflatarak kendi aralarında parçalanmaya sebep olmuştur. Kazak Hanlıkları birleşmek yerine teker teker üç ayrı hanlığa parçalandılar. Yani bundan böyle Kazak Hanlığı tek bir hanlık olarak tarih sahnesinden silindi. Bu durumlar Kazaklar için acı sonuçlar getirmiştir. 1731’de Küçük Cüz, Rus hâkimiyetine geçti. Sonra 1822-1824 yıllarda Orta Cüz, XIX. yüzyılın sonlarında Ulu Cüz de Rus himayesine girdi. Böylece XIII. yüzyılda kurulan Ak Orda Ulusunun devamı olan, Kazak Hanlığı XIX. yüzyıl’da son bulmuştur.

Gerek çağdaş Sovyet kaynakları (Kazaklarda devlet olmadığını, bir devlet

olarak ortaya çıkmadığını ve Kazaklarda hiç devlet geleneği olmadığını yutturmaya çalışmış) gerek Türk kaynakları, gerekse Kazak kaynakları 1456 yılında kurulan Kazak Hanlığı’nı kendine has medeniyeti ve devlet anlayışı olmayan, kabileler halinde bozkırda dolaşan göçebe bir halk olarak gösteregelmiştir.

127

Asırlar geçtikçe Kazakların kendilerine has göçebe medeniyete dayalı örf- adetleri ile gelenek ve görenekleri oluştur. Yani Kazaklar göçebe medeniyetinin en yüksek tepesine çıkmıştır. Hayat, yaşam tarzı, inançları düşünceleri kısacası hayatlarının her sahası göçebe medeniyetine dayalı olarak kurulmuştur. Bunu XVIII. yüzyıl XX. yüzyılların başında Rusya hâkimiyetinin temsilcileri, Rus ve İngiliz bilginleri, seyyahlar da dile getirmişlerdir. Kazakların örf-adet ve gelenek- görenekleri ailevî terbiyede ve diğer toplumsal gelişmelerde büyük rol oynamıştır. Gerek yüzler ve gerek boy ve soylar, diğer yüz, boy ve soylara karşı yekvücut bir bütün teşkil ederler. Böylece Kazaklar geniş bir aile sayılmaktadırlar. Yerleşik hayata geçmeyen ve genellikle bozkır hayatını sürdüren bu bölgenin kavimlerinde iktisadî durumun temelinde hayvancılık ön plandadır. Umumiyetle Kazaklarda zenginliğin işareti mümkün olduğu kadar çok hayvana sahip olmaktan geçmektedir.

Doğrudan Kazakların genel dinî durumlarını inceleyen ilmî araştırmalar ve akademik çalışmalar yapılmamıştır. Sadece ulaşabildiğimiz kaynaklarda, Ak Orda devrinde ve Kazak Hanlığı döneminde tasavvufi faaliyetlerin önemli katkısı olduğu Nakşibendîlik, Yesevîlik gibi tarikatların İslamlaşma konusunda büyük etkide bulunduğu anlatılmaktadır. Sırderya nehri etrafında, Batı Kazakistan'da 300'den fazla sufî ocakları bulunmaktadır. Kazak Hanlığı’nın İslam Tarihinde yer alabilmesi için, Kazakların dinî yaşayışının, İslâm dinini ne zaman, nasıl kabul ettiklerinin, İslam’ın hayat tarzlarını nasıl etkilediğinin ayrı ayrı ele alınıp incelenmesi gerekir. Araştırma yapılırken konular genel bakış açısıyla ele alınmalı, önyargıdan veya tek taraflı bakıştan kaçınılmalıdır.

Sonuç olarak Ak Orda'nın devamı olan Kazak Hanlığı XV-XVIII. yy'da gerçek mânâda siyasî, ekonomik, ticarî, ilmî alanda önemli bir devlettir. Göçebe- bozkır medeniyetinin en son ve en büyük temsilcisi olmuştur. Kazak Hanlığını eski göçebe İmparatorluğu olan Sak, Hun ve Göktürk Türklerinin sonuncusu olarak göstersek abartmış olmayacağımız kanaatindeyiz.

128

BİBLİYOGRAFYA

ABDAKİMOV, A, İstoriya Kazahstana (S Drevneyşih Vremen Do Naşih

Dney), Almatı, 1994.

ABUSEYİTOV, M, “Haknazar jane XVI gasırdıng Ekınşi Jartısında

Memeleketting Nığayuı” Egemen Kazakistan (gazete), 11-Karaşa, 1998.

ABUYEV, Kadircan, Kazakstan Tarihının “Aktandak” Betterinen, Almatı,1994.

AKİŞEV, K A; Baypakov K A; Erzakoviç L B, Drebnii Otrar, Almatı, 1970, Almatı, 1994.

AKKOŞKAROV, E, İstorii Kazakov, Calın, Almatı, 1997.

ALPARGU, Mehmet, “Türkistan Hanlıkları” Genel Türk Tarihi, V, 229- 312, Ankara, 2002.

---, “Dünden Bugüne Kafkasya’da Nogaylar, Tarih Boyunca

Balkanlar’dan Kafkaslara” Türk Dünyası Semineri, Bildiriler, s. 195-196, İstanbul, 1996.

---, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Özbek Hanlıkları, V, 232-233, Ankara, 2002.

---, “Nogaylar” DİA, XXXIII, 203-204, İstanbul, 2007.

AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihine Giriş, Nüve Kültür Merkezi Din Bilimleri

Yay, Konya, 2008.

BABAEV, D, Kazakistan Tarihi, (Kazak Uydin Jabdıktarı), Almatı,1998. BABIR, Zahiraddin M, Baburname, Almatı, 1990.

BARBARO, i Kontarini o Rossi. K istorii İtalo-Ruskikh Sibiyazey b XV. b. L, 1971.

BARTHOLD, V V, Rabotı Po İstoriyi Filologiyi Türskih İ Mongolskih

Narodov, Moskva, 2002.

129

BAYKUZU, Tilla, Deniz, “Kazakların Soy, Damga ve Uranları”, Türk

Dünyası Araştırmaları, sayı:118, Şubat, s. 229-232, İstanbul, 1999.

BAYPAKOV, Po Sdelam Drevnkh Gorodov Kazakistana, Almatı, 1990. BOKAYEVA, Aygul, “Kazak Göçebe Kültürünün Karakteri”, DİA, XIX, 429-447, Ankara, 2002.

BUDAK, Feyzullah, Kazakistan, Dünü, Bugünü, Yarını, Ankara, 1999.

CANUZAKOV, T, “Kazak Degen Söz Kaydan Şıkkan”, Culdız, sayı: 3, s.191-194, Almatı, 1983.

COLDASBAEV, S, Jiliçe Kazakov Uyucinogo Kazakistana XV-XIX Bekov

Po Dannım Arhiyologii, Almatı,1978.

COLDASBAYULI, S, Cetisu Tarihi (XVI-XVIII). Tarihi jane

Paleoetnologiyalık Zertteu, Almatı, 1996.

DANİYAROV, K, İstoriya Kazahskogo Gosudarstva XV-XX veke, Almatı, 2000.

DROBJEVA, L İ, İstoriya Kazahstana s Drevneyşih Vremen do Naşih Dney

(oçerk), Almatı, 1993.

DUĞLATİ, Muhammed Haydar, Tarihi Raşidi, Almatı, 2003.

ELEŞEVA, Z, “Esim Han men Tursun Han Arasındağı Ant” Kazak Tarihi I, 18-19, Almatı, 1999.

FAZLALLAKH, İbn Ruzbihan İsfahani, Mikhman-name-yi Buhara, Moskova, 1976.

GABCALİLOV, H M, Kazak-Ru Taypalarının Tarihi, Almatı, 2005. GAZİ, Osman, “Moğollar”, DİA, XXX, 223-229, İstanbul, 1989.

GÜNAY, Ünver Harun Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini

Tarihi, Ankara, 1997.

HAKNAZAR, Han Turalı XVI-XVII. Ğasırlardağı Kazak Handıktarı, Almatı, 1957.

İBRAHİMOV, D, XV-XVII Gasırlarda Kazak Handığına Katisti Materaldar,

130

İNAN, Abdülkadir “Kalmuklar” Türk Ansiklopedisi, XXI, 167-169, Ankara

1974.

İSMAGULOV, O, Etniçeskaya Antropologiya Kazakistana, Almatı, 1982.

İSTORYA, Kazakhskoy SSR, II, Almatı, 1979.

İSTORYA, Kazakhskoy SSR s Drevneyşikh Vremen do Naşikh Dney, Almatı,

1977.

KABDİLDİNOV, Z E; Kayıpbaeva A T, Kazakistan Tarihi (XVIII-1914 yıl) Almatı, 2008.

KADIRGALİ, Jalayıri, Jılnamalar Jinağı, Almatı, 1997. KADİRKULOV, G K, Kazakistan Tarihi, Almatı, 2005.

KAFALI, Mustafa, “Altın Orda Hanlığı” Genel Türk Tarihi, II, 75-96, Ankara, 2002.

KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Bozkır Kültürü, Ankara, 1987. KALKAN, M, Kırgızlar ve Kazaklar, İstanbul, 2006.

KARİBAYEV, B, “Kasım Han” Egemen Kazakistan, Almatı, 1996, 24 Aralık.

---, Türkistan Jane Kazak Handığı, Almatı, 1999.

---, “Kazak Handığının Kurıluı”, Kazak Tarihi Dergisi, sayı: 5, s. 16-18,

1995.

---, “Kazak Handığının Sayasi Jağdayı”, Kazak Tarihi Jurnalı, sayı:3, s. 16-18, Almatı, 1991.

KASIMBAEV, Canuzak, “Congar-Kazak Tartısındagı Sayasi cane Askeri

Meseleler”, Kazak Tarihı Nu: II, 25-26, Almatı, 1993.

KASIMBAEV, C, İstoriya Kazahstana, Almatı, 2004.

KAZAKİSTAN TARİHİ, Köne Zamannan Bügünge Deyin, Almatı, 1994,1998.

KAZAKİSTAN TARİHİ SSR, Almatı, I-III, 1980.

131

KAZAK TARİHİ, Taraz, 2009.

KAZAKTAR: Kopşilikke Arnalğan Toğuz Tomdık Şığarmalar Jinağı Tarihi Tulğalar, I-IX, (II), s. 17-19, Almatı, 1998.

KESİCİ, Kayyum, “Bolşevik İhtilalinden Önce Kazak Türklerinde Eğitim,

Kültür ve Fikir Hayatı” Türkler, XIX, 438-447, Ankara, 2002.

KLAŞTORNIY, S G; Sultanov T, Kazakstan, Letopis Trekh Tısyaçletiy, Almatı, 1992.

---, Türkün Üç Bin Yılı, İstanbul, 2003.

KOŞEKOV, B A, Nogaysko-Ruskiye Otneşeniya B XV-XVIII bb. Almatı, 1988.

KOZIBAEV, Manaş, Cavdı Saptım Tu Baylap, Almatı, 1996.

KUANDIKOV, B C, “Kasım Hannın Jolunan Esimge Deyin” Kazaktın Ata

Zandari, I, 139, Almatı, 2004.

LEVŞİN, A I, Kırgız-Kazak Dalasının Sıpattamas, Almatı, 1996. MAGAUİN, Muhtar, Kazak Tarihina Kırıspe, Almatı, 1995.

---, “Tevekkel Han Zamanında”, Kazak Edeviyeti sayı:14, s.10-11, Almatı, 1995.

---, “Esim Han Cane Onung Zamanı”, Kazak Edebiyatı, Sayı:59, s. 12-14, Almatı, 1993.

---, Aldaspan, Almatı, 1971.

---, Kazak Tarihinin Alppesi, Almatı, 1995. MAMIRULI, Kömen, Kazak Tarihi, Almatı, 1995.

MARGULAN, A, “Kasım Hanın Kaska Colu”, Kazak Sobet Ensiklopediyası, VI, 542-543, Almatı, 1984.

MATERİYLI, po İstorii Kazakhskikh Khanstv XV-XVIIII Vekov, Almatı, 1969.

MIRZAHANULI, C, Tarihi-Etnografiyalık Zertteuler, Kuytun, 1990. MİNCAN, Nığmet, Kazaktın Kıskaşa Tarihi, Almatı, 1994.

132

MOLDABAEVA, Dana, “Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu” Türkler, VIII, 641- 648, Ankara, 2002.

MUHAMETHANULI, N, Tarihi Zertteuler, Almatı, 1994. MUKANOV, Marat, Kazak Jerinin Tarihi, Almatı, 1994.

MUKANOV, M S, Etniçeskiy Sostav i Rasselenye Kazakhov Srednogo Juza, Almatı, 1974.

MUSTAFİNA, R, “Kazakistanda İslamiyet’in Rolü”, Kazakistan Tarihi

Makaleler, TTK, 85-95, Ankara, 2007.

ORALTAY, Hasan, Hürriyet Uğrunda Doğu Türkistan Kazak Türkleri, İzmir, 1961.

ORHAN, Doğan, “Kazak-Kalmuk (Jungar) Savaşları”, Türkler, VIII, 670- 685, Ankara, 2002.

OTAROV, A, Şecire, Almatı, 2000.

ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş, Ankara, 1991.

PUŞÇULİNA, K A, Prisırdarinskie Goroda i İkh Znaçenie v İstorii

Kazakhskih Khanstv v XV-XVII Vekakh, Almatı, 1969.

RISPAEV, K, İstoriya Respubliki Kazahstan, Almatı, 2002. RUSTEMOV, L, Ceti Cargı, Almatı, 1992.

SABIRHANOV, A, Ulu Betburus, Almatı, 1981. SALGARAULI, K, Handar Kestesi, Almatı, 1992.

SARAY, Mehmet, “Altın Orda Hanlığı”, DİA, II, 538-540, İstanbul, 2005. ---, “Kazakistan”, DİA, XXV, 121-125, Ankara, 2002.

---, Kazakların Uyanışı, Ankara, 2004.

SIZDIKOVA, R; Koygeldiyev M, Kadırğali Kosımulu jane Onıng

“Cılnamalar Jınagı”, Almatı 1991.

SOZAKBAEV, S, Tauke Hannın Ceti Carğısı, Almatı, 1994.

SULEYMENOV, R B; Moyseev V A, Cungarskoe Hanstv i Kazakhi XVII-

133

SULTANOV, T, Kazak Handığınıng Tarihi, Almatı, 2008. ŞECİRE Kazaktın Ru-Taypalık Kurulumu, Almatı, 1991.

TAMIR, Ferhat, “Kazak Hanlığı” Türkler, VIII, 649-656, Ankara, 2002. TOGAN, Zeki, Velidi, Bügünkü Türk İli Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981.

TOLBASIYEVA, S, “Altın Ordanın Idırauı jane Kazak Handığının Kurıluı”, Kazak Tarihi Dergisi, sayı:6, s.18-23, Almatı, 2003.

TÜMER, Günay, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak yay, Ankara, 2002.

VALİHANOV, Ç Ş, Şığarmalar Jinağı, II, Almatı, 1985.

ZAİTSEV, İ V, “Sibir Hanlığı” Genel Türk Tarihi, V, 131-140, Ankara, 2002.