• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.4. Kazak Hanlığının Kuruluşu

Kazak Hanlığı XII. yüzyılların ortalarında kurulan eski Türk Halkının Kıpçak kökenli kabilelerin birleşme neticesinde kuruldu. Altay dağlarından Dunay’a kadar uzanan geniş bir yere kadar sahip olan Altın Orda’nın Avrupalık kısmı “Ong kanat” (sağ kanat), Asyalık kısmı “sol kanat” olarak adlandırılıyordu. Ong kanat Ak Orda, sol kanat Kök Orda ismiyle adlandırıldı.37 Altın Orda’nın Doğu bölgesi olan Kök Orda aslında Kazakistan toprakların kapsadı. Kazakistan bölgesinde Kazak

35 Kazak SSR Kıskaşa Ansiklopedisi Almatı, 1984, VI, 129. 36 Saray, M, “Kazakistan”, a. g. e, s. 122.

23

Hanlığının kurulup gelişmesi Kazak halkının ortaya çıkışı, kaynaşması ve bütünlüğünü koruması yolundaki gelişim sürecindeki en önemli hadisedir.38

Kazak Hanlığı’nın toprakları Sirderya’nın ortası ile onun 600 km kuzeyine doğru yani Sarısu, Ulıtav ve Sarıarka bölgelerinde bulunmaktadır.39

Kazak Hanlığının kuruluşunun ön şartlarını oluşturan nedenlerden Ak Orda, Ebu’l-Hayr’ın Hanlığı, Moğolistan ve Nogay Ordası, Kazak, Nogay, Kırgız, arada Özbek ve Uygır etnik toplumlarının daha çok kaynaşıp halk haline gelmeleri ve bölgedeki aynı etnik kökenden gelen devletlerin yaratılışı gerekli şartların hazırlanmış olmasıdır.40 Bölgenin tüm ekonomik faaliyetlerinin, konargöçer hayvancılık, yerleşik tarım, ticaret, el sanatları ağırlıklı şehir ekonomisinin birbiriyle karışması sonucunda XIV-XV. yüzyılda çeşitli ekonomiye sahip bir bölgenin ortaya çıkışı, bu bölgenin bütün topraklarının siyasi bir yapı altında birleşme şartlarını hazırlamıştır. Konargöçer ve yerleşik halkın ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal ilişkilerinin güçlenmesi, gerçekte uzun süre halklaşma sürecini tamamlamakta olan kazak kabile ve boylarının etnik yönden birleşmelerini sağlamıştır ki, esasen bu şartlar Kazak Hanlığı’nın kurulmasının ön şartlarını hazırlamıştır. Kazak halkının bir kısmının siyasi yönden çeşitli hanlıkların bünyesine dağılarak parçalanmasını önlenmesi konusunda Canibek ile Kerey hanların adları dikkatleri çekmektedir. Bu ikisinin bozkırda diğer Cengiz Oğullarına karşı verdikleri iktidar mücadelesindeki hanedan çıkarları, boy beylerinden sıradan çoban ve çiftçilere kadar tüm sosyal grupların çıkarlarıyla örtüşüyordu.41 Canibek ile Kerey hanların bağımsız bir hanlık kurmaya yönelik faaliyetlerini, kazak toplumunun kabile ve boy ileri gelenleri destekledi. Bunlardan Kazakistan’ın güney bölgelerine düşen Karatau etekleri, Sirderya’nın aşağı kesimi ve Türkistan’ın kuzey kısmında yaşayan büyük bir bölümü, daha 1440-1450’li yıllarda, Kazak Hanlığı’nın kurucuları Canibek ile Kerey Hanların etrafına toplandı. Ebu’l-Hayr Han bozkırlardaki hâkimiyetin güçlendirmeye

38 Mağauin, Muhtar, Kazak Tarihinin Alppesi, Almatı, 1995, s. 9-10; Moldabaeva, Dana,”Kazak

Hanlığı’nın Kuruluşu”, Türkler, Ankara, VIII, 2002, 641.

39 Materialı po İstorii Kazakhskhikh Khanstv XV-XVIII Vekov, Almatı, 1969, s. 180; Karibaev, B, “Kazak Handığının Kurıluı”, Kazak Tarihi Dergisi,1995, sayı. 5, s. 16.

40 Budak, a. g. e, s. 22.

24

çalışırken, Ak Orda Hanları’nın varisleri Kazakistan’ın güneyinde kendilerinin yönetimlerini oluşturdu. Bu yeni devlete Ebu’l-Hayr Han’ın yönetiminden rahatsızlık duyan kabileler ile boyların birçok liderleri kendilerine tabi insanlarla katılmakta tereddüt etmedi.

Ebu’l-Hayr Han 1446 yılında Sozak, Sığanak, Arkök, Özgent ve Akkorgan’ı ele geçirdikten sonra, Şeybânî Ulusu ile Ak Orda Ulusuna tabi boylar arasındaki düşmanlık eskisine göre daha da arttı. Canibek ile Kerey’e bağlı boylar ve kabileler Sırderya’nın aşağı kısmı ile Karadağ eteklerinin doğu kısmına göç ederek yerleştiler. Geleneksel ekonomik ve kültürel ilişkiler siyasi karmaşadan dolayı bozuldu. Bundan Şeybânîler de Kazak Hanlığı da zarar gördü. 1450 yılların sonlarında, Ebu’l-Hayr Han Kalmuklardan (Oyratlar) yenildikten sonra, Canibek ile Kerey’e tabi olan Kazak kabile ve boylarının durumları eskisinden beter bir hale geldi. Oyratlar daha 1420 yıllardan itibaren verimli otlaklara sahip olmak, ganimet elde etmek ve ticaret merkezlerini kontrol altına almak için Yedisu’ya saldırılar düzenlemeye başladı. Onlar 1450’li yıllarda Türkistan’da göründüler. 1457’de Oyratlar karşısında, büyük bir bozguna uğrayan Ebu’l-Hayr Han savaş alanından kaçmak zorunda kaldı. Oyratlar Çu üzerinden kendi ülkelerine döndüler. Ebul-Hayr Han Kazakistan’ın güneyinde kendine boyun eğmeyen Cucu (Kazak kabileleri) ulusunu çok sert tedbirlerle yola getirmeye çalıştı. Fakat Ebu’l-Hayr Han’ın Oyrat saldırılarından korunmakta başarısız olması ve Oyrat katliamından sonra Doğu Kıpçak Uluslarında meydana gelen tahribat halk kitlelerinin ona karşı kızgınlığını arttırdı. Bu yüzden, Ebu’l-Hayr Han’ın sert tedbirleri halkın eskisinden daha güçlü isyan etmesine neden oldu.42

Ortaçağ’ın konargöçer toplumu 1450 yıllardan itibaren Doğu Deşti Kıpçak’tan Türkistan bozkırlarına ve Karadağ eteklerinden Moğolistan topraklarına kitleler halinde göç ettiler. Ebul-Hayr Handan ayrılan Kazak kabile boyları Canibek ile Kerey’e tabi oldular. Bu hususu ilk Ortaçağ tarihçisi Muhammed Haydar Duğlat’ın “Tarih-i Reşîdî” adlı eserinde yer almaktadır.43 Tarihçiler Kerey ile

42 Muhammed, Haydar, Duglati, Tarihi Raşidi, Almatı, 2003, s. 270. 43 İstoriya Kazakhskoy SSR, Almatı, 1979, II, 249-250

25

Canibek’in bu hareketini gelecekte Orda tahtını ele geçirmeğe uygun zaman beklemek için yapılan bir stratejik hareket olarak değerlendiriyorlar.

Kaynaklardan çıkartabildiğimiz sonuçlardan Esen Buka Han’ın Kerey ile Canibek’e iyi muamelede bulunmasının sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Kazakların göç ederek kendi hakimiyetinin altına girmesi Moğolistan hükümdarı olan Esen Buka Han’ın otoritesinin güçlendirdi. Bu durum, komşuları Timuroğullarının pek hoşuna gitmiyordu. Bu yüzden Timuroğullarından Ebu Said ibn Sultan Muhammed İbn Miranşah, Esen Buka ile Kazaklara karşı savaştı.

2. Esen Buka, kardeşine ve Timuroğullarına karşı ittifak kurabilecek güç arıyordu. Bu açıdan da Kazakların gelişi, Esen Buka için iyi fırsattı.

3. Eski Altın Orda topraklarını kendi hâkimiyeti altında birleştirmeye ve böylece Cuçi sülalesinin hâkimiyetini sınırlamaya çalışan Ebu’l-Hayr Han’a karşı onun rakipleriyle birleşmek, Ebu’l-Hayr Han ulusundaki parçalanmayı ve onun siyasi zayıflamasını da sağlayacaktı.44 Mırza Haydar Duğlati’in belirttiğine göre Kerey ve Canibek Esen Buka Han’ın hâkimiyet altındaki Kozı Başı bölgesine yerleştiler.45 İlk göç sırasında sayısı 200 bin insan olan Kazaklara daha sonra Ebu’l- Hayr Han’a karşı olan kavimler katılmıştı. Durumun böylece gelişmesi Ebu’l-Hayr Han’ı rahatsız ediyordu. Çünkü rakipleri Kerey ile Canibek Han’ın taraftarları gün geçtikçe çoğalmaya, dolayısıyla yönetimi ele geçirme süreci hızlanmaya başlamıştı. Vakit geçmeden bunu durdurmak gerekiyordu. Bundan dolayı Ebu’l-Hayr Han kalabalık bir ordu ile Moğolistan’a sefer düzenledi. Bu sefer hakkında ibn Veli’ye göre “Sefere iyice hazırlanan Ebu’l-Hayr Han kalabalık ordusu ile İdil nehri tarafından Moğolistan’a yakaşmış ve Ala Toğay’ı geçerek, Yedi Kuduk bölgesine gelmiş ve burada çadır kurmuştu. Bir anda hava bozulmaya, şiddetli bir rüzgâr esmeğe, sel gibi yağmur ve kar yağmaya başlamış”. Yazarın kendi sözleriyle: “Kar

yağmaya başladı ve buz gibi rüzgâr esiyordu. Ama Han’ın kalbindeki cihad yapma arzusu soğuğa aldırmıyordu”. Akkıstak’a yaklaştığı zaman dayanılmaz bir soğuk

44 Moldabaeva, D, “Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu” a. g. e, s. 642-463. 45 Duğlati, M H, a. g. e, s. 34.

26

sebebiyle Ebu’l-Hayr Han burada beklemek zorunda kaldı. Önceden de sağlığı iyi olmayan Ebu’l-Hayr Han’ın durumu kötüleşti ve hicri 874 yılında 57 yaşında bu fani dünyadan, sonsuzluğa göç etti.46 Bundan sonra Özbek Hanlığı’nın iç kargaşa dönemi başlamış oldu ve parçalanmaya başladı. Bu hususu belirten M. H. Duğlati şöyle diyor: “Onlar (Kazak Hanları) huzurlu bir hayat yaşarken, Özbek Ulusu, Ebu’l-

Hayr’ın ölümünden sonra, param parça oldu. Aralarında iç çekişmeler arttı. Onların büyük bir bölümü Kerey ile Canibek Hanların bölgesine göç etti. Böylece onların çevresindeki halkın sayısı 200 bine ulaştı”.47 Ebu’l-Hayr Han’ın vefatından sonra Özbek Ulusundan ayrılarak göçen halkın sayısı arttıkça Kazak Hanlığı’nın temeli atılmaya ve sağlamlaşmaya başladı. Bu dönemden itibaren Özbekler, onları “Kazaklar” olarak adlandırmaya başladı. Bu gelişme sürecinin son bulması ve bir devlet çatısının altına birleşmesi Kazak tarihinin dönüm noktası olarak belirtiliyor.48

Kazak Hanlığı’nın ne zaman kurulduğuna ve kuruluş tarihine ilgili tarihçiler arasında birçok tartışmalar mevcuttur. M.H. Duğlati Kazak Hanlığı’nın kuruluş tarihi olarak 1456-1457 yıllarını vermektedir. Kazak Hanlığı’nın kuruluş tarihi ile ilgili Kazak tarihçileri farklı görüştedirler. Hasenov A, 1445 yılında, Magauin M; Boranbaev C; Salğaraulu K, 1456 yılında, Karibaev B; Baybatçaev A; Coldasbaev S, 1458 yılında, Sultanov T, 1470 yılı kurulduğunu söylemişlerdir.

Ama Kazak Hanlığı’nın kuruluş tarihi ile ilgili Mağauin, M.H. Duğlati’in sözün destekleyerek ve o dönemin olayların değerlendirmesini göz önünde bulundurarak, Kazak Hanlığı’nın kuruluş tarihini 1456 yılı olarak belirlemiştir. Mağauin şöyle bir değerlendirme yapmıştır: Kerey ile Canibek Hanlar Ebul Hayr Han’a isyan ederek kendi halkın yanlarına alarak Kozu Başı bölgesine ve Çu nehrinin kıyısına yerleşmiş ve bu arada yeni bağımsız hanlığın temelini atmıştır. Bu yeni ulus Kazak Ordası olarak adlandırıldı. Orta asır tarihçisi M. H. Duğlati’in belirttiğine göre de bu olay 1456 yılında vuku bulmuştur. Bu dönemdeki tarihçiler Kazak Hanlığı’nın kuruluşun 1465, 1470 yılları olarak gösteriyorlar. Bu tarihçilerin bu kanaati dile getirmelerinin nedenleri Kazak Ordası’nın devlet olarak kurulmasını,

46 Moldabaeva, D, “Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu”, a. g. e, s. 643.

47 Duğlati, M H, a. g. e, s. 46; Kazak Sobet Entsiklopediyası, Almatı, 1975, VI, 384. 48 Kazak SSR Tarihi, Almatı, 1998, II, 257.

27

Ebu’l-Hayr Han’ın vefat etmesinden sonraki olaylara bağlamasıdır. Ama bu dönem Kazak Ordası’nın bağımsızlığını ilan etme dönemi değil güçlenme dönemidir ve komşu devletlerin Kazak Hanlığını kuvvetli bir devlet olarak saymaya başladığı dönemdir.49 Üstelik Kazak Hanlığı’na göç eden kabilelerin çoğunluğu Kıpçak, Kongrat, Nayman gibi kavimler idi. Bütün Orta Asya onların ata yurdu idi. Devletin başına daha akıllı, daha güçlü ve daha iyi bir yöneticinin gelmesini halkın istemeleri gayet tabii idi. Böyle siyasi iç kargaşa döneminde tarih sahnesine Kerey ile Canibek Hanlar çıkmıştır. Onlara bağlı olan insanlar, taht mücadelesinde kendilerine cesaret vermiştir. Kerey ile Canibek Hanların Cengiz sülalesinden çıkması hasebiyle atalarından kalan halka sahip çıkmaları doğal bir durumdur.50

XV. yüzyıl ve daha sonraki yıllarda Kazak Hanlığı ekonomik ve siyasi açıdan kuvvetlendi. Hanlığın sınırları, Kazak etnik grupların yaşadığı mekânların büyük bir bölümünü kapsayarak genişledi. Kazak Hanlığı’nın güçlenmesi ve XV. yüzyıldaki komşu devletler ile savaşlar bölgedeki halkların tekrar tekrar yer değiştirmesiyle sıkıntılı bir hal almıştır. Doğu Deşti Kıpçak’ta Şeybani Ebu’l Hayr’ın Hanlığı tarih sahnesinden silindi. Ebu’l-Hayr Han’ın vefatından sonra, Kazak hanları kendilerini bozkırlardaki hâkimiyet mücadelesinin içinde buldular. Onların baş düşmanları Ebu’l-Hayr Han’ın varisleri olan oğlu Şeyh Haydar ile torunları Muhammed Şeybânî ile Mahmut sultan oldu.51 Bunlar Kazaklara karşı asker topladı. Fakat taraftarlarının az olmasından dolayı Kerey Han’la olan savaşta yenildi.52 Kazak Hanlığı Özbek ulusunun ve Deşti Kıpçak’ın yegâne hâkimi oldular. Böylece Orta Asya’nın stratejik bölgesi sayılan Sırderya boyundaki şehirler Kazak Hanlığı’nın eline geçti. Batı Yedisu ve Güney Kazakistan’ın yukarıda ifade edilen Sırderya şehirleri, bozkır bölgeleri, Karadağ civarı, Sırderya ile Kuzey Aral bölgeleri ve merkezi Kazakistan’ın büyük bir bölümü hanlığa tabi olmuştu. XVI. yüzyılın başında, Kazak Hanlığı eski Ak Orda’nın topraklarına ve Moğolistan’ın bir kısmına sahip oldu.53 M.H. Duğlati bu olay hakkında “Kazaklar, hicri 940’a (M.1533-34) kadar

49 Mağauin, M, a. g. e, s.12.

50 Moldabaeva, D, “Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu”, a. g. e, s. 644.

51 Kazak Sobet Entsiklopediyası Almatı, 1975, VIII, 225; Mincan, N, a. g. e, s. 237. 52 Moldabaeva, D, “Kazak Hanlığı’nın Kuruluşu”, a. g. e, s. 644.

28

Özbekistan’ın (Doğu Deşti Kıpçak) büyük bir bölümüne tamamen hâkim oldu” demektedir.54

Tüm Kazak hanları birbirinden farklı diş politikalar yürütmüşlerdir. Hanlara tabi olanlar ise komşu halklar, yani Orta ve Merkezi Asya ve Rusya ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler içinde bulunmuşlardır. Bu ilişkiler, çoğunlukla küçük çaplı akınlar ve uzun süren savaşlar sebebiyle ani kesintilere de uğramıştır. Sınır boylarındaki anlaşmazlıklar sebebiyle boylar ve kabilelere ait yerler sık sık el değiştirmiştir. Dolaysıyla bölge halklarının siyasi ve etnik mekânları da değişikliğe uğramıştır. Buna rağmen kazak hanlarının uzun zaman alan etno politik, ekonomik ve kültürel gelişim sürecinde devletleşme ve birlik oluşturmaya istekli bölgeleri bir çatı altında toplamaya çalıştığını söyleyebiliriz.

Böylece 1456 yılından itibaren eski Ak Orda topraklarında Orus Han’ın neslinden gelen Kerey ile Canibek Hanlar’ın başkanlığında ortaya çıkan siyasi birlik, Kazak halkının etnik ve siyasi açıdan ortaya Kazak adıyla yeni bir halk ve yeni bir hanlık ortaya çıkmış oldu. Evet, bu devlet eski Altın Orda ve Ak Orda imparatorluğunun mirasçısı idi. Artık Kazak ismi altında birleşmişti ve kendi dönemindeki Orta Asya’nın en kuvvetli devleti olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Kendi varlığını, her tarafında göz diken devletlerin sürekli saldırılarına rağmen kendini dört asır boyu mücadele etmeleri ve bu güne kadar büyük bir geniş toprakları miras olarak bırakması, Kazak Hanlığı’nın büyük bir devlet olduğunun göstergesidir. Çünkü o dönemlerde nice kuvvetli hanlıklar tarih sahnesinden silinmişlerdir. Tabi ki Kazak Hanlığı tarih sahnesinde yerini aldı.

29