• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.1. Devlet Sistemi

2.2.3. Devletin İdarî Yapısı

Kazak Hanlığı’nın idare yönetiminin nasıl olduğuna bakacak olursak, Kazakların yapılanma forumlarından birisinin ulus olduğu anlaşılmaktadır. Kazak göçebelerinin idarî yapısına asilzadelerden kölelere kadar her türden sosyal grup ve kategorideki insanların bütünü girmektedir. XVI. Yüzyılında toplumun gelişmesinden dolayı idare sistemi de zorlaştı. Halkın yerleşimi esnasında milli idare sistemine ihtiyaç doğdu. Kazak hanlığının idare sistemi kabilelik kısımdan oluşmuştu. Devletin idari kurulumu yedi sınıftan oluşmuştu.188

186Kabdildinov, Z, a. g. e, s. 95-96. 187Rustemov, L. a. g. e, s. 71.

84 3.2.3.1. Köy Yönetimi

Bu Kazak halkının ilk toplum idaresi idi. Bu yönetim kurulu birkaç akraba ailelerden oluşurdu. Köy idarecisine aksakal veya köybaşı (muhtar) denilirdi. Köy idarecisinin otoriter, zeki, tecrübeli ve varlıklı zengin olması gerekiyordu. Onun yapacağı önemli vazifeleri:

a) Köylülerin işlerini (ziraat, çift) yönetmek,

b) Göçme, taşınma zamanını belirlemek,

c) Köyün insan gücünü ve vasıta (taşıt) gücünü yerinde kullanmak,

d) Köydeki kargaşaları adil olarak çözmek,

e) Yukarıdan gelen emir ve yasaları vaktinde yerine getirmektir.189

2.2.3.2. Ata-Aymak

Kazak hanlığının bu kurumu aynı atadan gelenlerin, 7 sülalesine kadar olan birkaç köyden oluşurdu. Ata-Aymak’ı idare eden adam “Aksakal” diye adlandırılırdı. Auılbaşıları (köybaşı) “aksakal” ile danışarak, onun kararını ihmal etmeden yerine getirirdi. Aksakal ata-aymak içinde nikâh ve aile, miras ile hisse vs. meseleleri çözmeye yetkili idi. Yedi ata arasındaki kavgayı tartışma düzenleyip, suçlu tarafı cezalandırırdı.190

2.2.3.3. Ru (kabile) İdaresi

Bey on veya onbeş bölgeden oluşmuştur. Boy idare eden idareci boy beyi veya boy başı (reis) diye adlandırırdı. Boyu idareciliği dededen oğula geçiyordu. Boy başı (reis) kendi idaresindeki aksakallar (muhtarları) ile belli zamanlarda bir araya gelerek onlarla istişarede bulunurdu ve yukarıdan gelen emir ve yasaları yerine getirttirirdi, kendisinin boy bölgesinde çıkan kavga ve davaları adil olarak çözemeye

189 Babaev, D, Kazakistan Tarihi, Almatı, 1994, s. 52. 190 Babaev, D, a. g. e, s. 53.

85

çalışırdı. Reis bilgili, tecrübeli adam olması gerekti. Onun için boyun kaderi doğrudan reisin zekiliği ile kabiliyetine bağlı idi.191

2.2.3.4. Ulus İdaresi

Ulus birkaç boydan oluşurdu. Her ulus kendinden savaş durumunda on binlerce asker çıkabilirdi. Ulusun genel idaresi, dış siyaseti ve sosyal hayatı idaresi ulus sultanı veya hanın elinde idi. Ulus başı han veya sultanlar beyler heyetine dayanıyordu. Beyler büyük heyet ve meclislerde ulusun şerefini korurdu. Ulus idareci memleketin iç-dış durumlarını iyi kavrayan güçlü ve akıl sahibi olması gerekir. Sultanlar genelde hanlar ile aristokratlar ailesinden çıkardı. Çoğu zaman hanlar kendi oğullarını ve akrabalarını uluslara sultan olarak atıyordu.192

2.2.3.5. Cüz (kol) İdaresi)

Cüz birkaç ulustan oluşurdu. Onun için Cüzün reisi, hizmeti bey unvanının en yüksek mertebesi. Kazak Cüzleri tahminen XV-XVI. yüzyıllarda taifelerin (kabile) birliği esasında yer durumuna göre oluştu. Ulu cüze ablan, suan, dulat. Jalayır. Sirgeli, sarıüysin, ıstı, aşaktı, şapıraştı, şanışkılı ve kanglı kabileleri girdi.

Orta cüz argın, nayman, uak, kerey, kıpşak ve kanırat kabilelerinden oluştu. Küçük cüz’e 12 ata yani 12 kuşak (aday, aşlın, jappas, alim, baybaktı, bariş, maskar, taz, esentemir, ısık, kızılkurt, şerkes); jetiru (tabın, tama, kerderi, kereyt, jagalbaylı, telen, ramadan); Gata Alimylı (Karakesek, karasakal, kete, şekti, törtkara, şömekey) kabilelerinden oluşmuştur. Kazak’ın bu üç cüzü günümüzdeki çok geniş Kazakistan topraklarını dış düşmanlarımızdan korudu. Üç Cüz’ün beyleri memleket meselelerini çözmede han’a yardım ederek akıl fikir vermişler, cüzün beyine Orda Bey demişler.193

2.2.3.6. Hanlık İdaresi

Hanlık üç Cüzden oluşuyordu. Kazak hanlığının idaresi Ulu hanın elinde idi. (Türk devrinde kağan deniliyor). Han memleketin dış siyasetini kendi isteği ile idare ederdi. Memleket içindeki konuları sadece beyler çözmemiş, davalar ile ulus sultanları aralarındaki tartışmaları hanın önüne getirmişlerdi. Herhangi davayı han

191 Babaev, D, a. g. e. s. 54. 192 Babaev, D, a. g. e, s. 55. 193 Babaev, D, a. g. e, s. 57.

86

katılsın veya katılmasın suçlunun hesabından kesilen mal mülkün %10’u da hana ait olurdu.

Başka memleketlerle aradaki elçilik, dünürlük (kız verme, alma) yükümlülük sorumluluk ile anlaşma doğrudan hanın veya ulus sultanının yönetimi ile yapılırdı. Töre (asilzade) sülalesinin davaları han önünde çözülürdü. Kara Kazak oğlunun (herhangi vatandaş) davasını ise rastgele hâkim çözüyordu.194

2.2.3.7. Kurultay (veya Maslihat)

Bütün Kazak milletinin meclisidir. Halk zor durumda iken ağır meseleleri tahlil etmek, değerlendirmek için üç cüz’ün büyüklerinin tümünün katıldığı meclistir. Kurultayın veya maslihatın meclisinde komşu memleketlerle savaşmak veya birleşmek vs. çözümü kararlaştırma veya kararlaştırmama meselesine bakılmıştır.195

Kazak hanının, Kazak halkına han olmak için iki yolu vardı: Birincisi varislik yolu, ikincisi seçim yolu. Varislik yoluyla hanlık idaresi babadan oğula değil, ağabeyden kardeşe kalıyordu. Eğer han olmaya uygun kardeş olmazsa, o zaman hanlık tahtı oğula kalıyordu. Fakat, bu durumda da oğlun han unvanına layık olması şart idi.

Kazak hanını seçmeye bütün boylarının ünlü, saygılı beyleri katılırdı. Boy reisleri han olarak seçilen adamı ak beyaz keçe’ye (kilim) oturtup kaldırırlardı. Bey- sultanlar beyaz keçenin kenarından tutarak toplanan halkı gezer. Hanı üç defa kaldırırlardı, halk her kaldırdığında “Han” “han” “han” diye üç-dört defa sesli söylerdi. Sonra toplanan halk hanı kaldıran beyaz keçeyi “teberrük” diye bölüp alıyordu.

Han tahtına malı çok (varlıklı) bey-sultanlar seçiliyordu. O devirdeki gelenek gereğince varlıklı olmakla birlikte han olabilmesi için töre (asilzade) soyundan, yani Cengiz’in neslinden olması önemli bir şarttı. Cengiz neslinin yaşı ve akrabalık yakınlık bağına göre hanlığa seçilirdi.196

194 Salgaraulu, K, a. g. e, s. 14-16. 195 Mincan, N, a. g. e, s. 317.

87 2.2.3.8. KAZAK HANI

Han’ın vazifeleri şunlardır:

Kazak hanı memleketi idare etme ile birlikte askerin büyük kolbaşı (genel) komutanı sayılırdı ve hanın halktan seçerek aldığı küçük askeri ordu olurdu. Onlar Hanı korurdu, onunla birlikte sefere çıkar, sürüsünü güderdi. Bunları tölengitter veya karaşa diye adlandırdı.197

Hanın sabit askeri yoktu. İhtiyaç olduğunda halktan asker toplardı. Onu hanın kendisi veya bahadır ile beyler idare ederdi. Kazak hanları göçebe halkın yıl mevsimi içinde göçme taşınma yerlerini de belirlerdi. Memleketin iç hayatını düzenleyerek toprağı dış düşmanlardan korurdu.198

Hanın hukukları ve vazifeleri şunlardır:

1- Hanın kendi evinde idare etmeye hakkı vardır. O memleketin, toprağını dış düşmanlardan korumaya vazifelidir.

197 Sultanov, T, a. g. e, s. 137.

198 Mağauin, M, ” Kazaktın Han saylau Desturu”, a. g. e, s. 192.

Hanı varlıklı bey, sultanlar, töre soyu seçer

Askeri idare eder Memleketi, halkı idare eder

Han

Han memleketin iç-dış hayatını düzenleyen yasalar ile karar çıkartır. Göçme ve taşınmayı belirler, askerin genel idarecisi (kumandanı) olur.

88

2- Savaş açmak veya anlaşma yapmaya hakkı olması ile askeri kolbaşı komutanlık etmeye vazifelidir.

3- Han başka memleketlerle anlaşmalar yapabilirdi, dış siyasette bağımsız idi. 4- “Yedi Yargı” hukuk yasasında gösterildiği gibi hanın suçluyu öldürtme ve diri bırakma hakkı vardı.

5- Han memleketin iç-dış hayatını düzenleyen yasalar ile kararlar çıkarmaya hakkı vardı ve toplumu ve asayişi korumaya vazifeli idi.199

XVI-XVII. yüzyıllarda Kazak Hanlığı halkı esas iki gruptan oluşuyordu. Onlar Aksiyekler (aristokrat) ile Karasiyekler. İki grubun ekonomik, siyasî ve hukukî taraflından birçok fark vardı. Sultanlar denilen Cengiz nesilleri ile kökeni Arap sayılan Kojalar aksiyekler (asilzadelere) giriyordu. Onlar toplumdaki en tesirli siyasi güçü idi. Kazak toplumunun kalan gruplarının hepsi karasiyeklere giriyordu. Kazak toplumunda mal mülk durumuna bakarak zengin, fakir diye bölünme yer aldı. Kazak zenginlerinin onlarca arabalı evleri, yüzlerce devesi, binlerce koyunu ile atları olmuştu.

Kazak toplumunda köleler ile cariyeler de vardı. Kölelerin ortaya çıkmasının esas kaynağı, esir düşen ve köle ticaretine girenler, borcunu ödeyemeyenler idi. Onlarda hiçbir hak yoktu.

Görüldüğü gibi XVI-XVII. yüzyıllarda Kazak toplumunun birçoğu hayvancılıkla uğraşan yarı göçmen çobanlar idi. Onlara köylü, çiftçi dediler. Öyle hanlık dönemindeki Kazak toplumu birbiriyle çok yönlü bağlı temsilcileri ile aşağı sosyal gruplardan kurulan memleket oldu.