• Sonuç bulunamadı

Kazak Hanlığı’nın Parçalanması ve Rus Çarlığı’nın Himayesine Girmesi

I. BÖLÜM

1.8. Kazak Hanlığı’nın Parçalanması ve Rus Çarlığı’nın Himayesine Girmesi

Kazak hanları Kasım Han, Esim Han, Haknazar Han, Şigay Han ve Tavke Han Kazak tarihinde önemli iz bırakan hanlardan idi. Bu hanlar dönemi de Kazak Hanlığı’nın en parlak yükselme, gelişme ve güçlü dönemi idi. XVII. yüzyılın sonunda Tavke Han Kazak Hanlığını üç Orda’ya bölerek, her ordaya birer sultan tayın etmişti. Tavke Han Kazak Türklerinin idaresini kanunî esaslara göre bir daha tanzim etmiştir. Onun zamanında her Üç Orda’nın yaylak ve kışlakları tespit edilmiş, her birine ayrı damga verilmiştir. XVII. yüzyılın sonlarında XVIII. yüzyılın sbaşlarına kadar Tavke Han kazak birliğini sağlayarak, bu dönemlerde parlak bir dönem oluşturmuştur.138

Tavke Han’ın ölümünden sonra Kazak Hanlığı XVII. yüzyılın başlamasıyla mutlu ve huzurlu yılları bitip, acı yılları da başlamış oluyordu. XVIII. yüzyılın başından itibaren, yüzyıllar boyunca Kazak halkı kuzeyden gelen Cungar istilası, güneydoğudan gelen Çin saldırıları ve hatta zaman zaman güneydeki Kokan, Hive, Buhara Hanlıklarından gelen darbeler arasında milyonlarca canı ve kanı pahasına özgür olarak yaşama mücadelesini verdi.

XVII. yüzyılın başlarından itibaren Cungar ordularının Kazak ülkesine düzenlediği saldırı ve yağmaları giderek yoğunlaşmıştır. Aslında XVI. yüzyılın ikinci yarısında da Kazak halkı çeşitli Cungar saldırıları ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak dönemin güçlü hanları olan Haknazar ve Tevekkel Han bu saldırıları durdurabilmiştir. Fakat bu güçlü dönemde bilhassa XVI. yüzyılın ikinci yarısında kuzeyden gelen Rus tehdidine rağmen ısrarla güneydeki soydaş yurtlarına doğru genişleme stratejisi sürdürülmüş, bu sebeple zaman zaman hem kuzeyde, hem de güneyde olmak üzere iki cephede birden sürdürülen savaşlarla halk ve Hanlık bitkin düşürülmüştür. Yine de bu yorgunluğun üzerine ardı arkası gelmeden devam eden

138

63

Cungarların seferlerine karşı Kazak Hanlığı 200 yıl boyunca direnmiştir.139 Ç. Velihanov: “XVIII. yüzyılın ilk dönemleri, Kazak halkı için çok korkunç bir zamandı.

Her taraftan Cungar, Idil Kalmukları, Yayık Kozakları ve Başkurtlar, Kazak Hanlığının malını mülkünü istilâ ederek ailelerini esir olarak götürmüşlerdi”, diye yazmıştır.140

1730 yılında Bolat Han’ın yerine geçen oğlu Ebulmembet Hanla Küçük Orda Han’ı Ebu’l-Hayr Han arasında ihtilaf çıktı. Bütün Orda’nın hanı olma isteğini Kazak beylerine kabul ettiremeyen Ebu’l-Hayr Han, Ebulmembet Han’ın hükümranlığını tanımak istemediğinden 1731’da Küçük Cüz’ün bağımsızlığını ilan etti. Bunun sonucu olarak Kazak Hanlığı tam manasıyla küçük küçük üç hanlığa bölündü.141 Çin kaynaklarına göre Rusya Çarlığı, Cungarları Kazaklara karşı kışkırtarak, onlara saldırmalarını sağlamıştır. Bunun sonucunda da Kazakların Ruslardan yardım istemekten başka yapacakları bir şey bulunmamaktaydı.

Kayıp ve Ebu’l-Hayr Hanlar, Kazak ordalarının gerçek bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu ve dış siyasetin karmaşıklığa yol açtığını anlayarak, Rus Çarına elçi göndermiş ve onların himayesi altına girme teklifinde bulunmuşlardır.142

Rus Çar’ı VI. İvan 1522’de Kazan Hanlığını, 1556’da Astrahan Hanlığını ve 1558’den itibaren de Sibirya’yı istila ederek ele geçirmiş ve ele geçirdiği Tatar Başkurt ve Sibirya Türk ülkelerinde sömürgecilik siyaseti hususunda büyük tecrübe sahibi olmuştur. XV.-XVI. asırlarda Kazaklar Rusların daha çok dikkatini çekmişlerdir. Nitekim Kazakistan 1570’li yıllardan itibaren Rusya’nın komşusu olmuştur. I. Petro bölgeyi istila etmek maksadıyla yukarı İrtış ve doğudaki toprakları ele geçirmeye karar vermiştir. Bu amaçla Orta Asya’daki durumu öğrenmek ve ticarî imkânlar sağlamak amacıyla albay İvan Bucholz’u göndermiştir. Heyetin görevi, İrtış vadisinde kalelerin kurulması idi. 1716’da Omsk, 1717’de Jelezinskaya, 1719’da Semipalatinsk ve 1720’de Ust-Kamenogorsk kaleleri inşa edilmiştir. Ayrıca I. Petro idaresi altında İrtış, Sibirya ve Kolıvanskiy hatlarının da temeli atılmıştır. Kalelerden

139 Mincan, N, a. g. e, s. 310. 140 Valihanov, Ç, a. g. e. s. 31.

141 Ferhat, T, “Kazak Hanlığı” a. g. e, s. 653. 142 Asfendiarov, S, a. g. e, s. 179-180.

64

oluşan söz konusu hatlara çok sağlam ve iyi eğitilmiş silahlı asker gönderilmiştir. Bu garnizonlar stratejik yönden oldukça önemli yerlerde bulunduğu için Cungarların istilasını müdafaa etme rolünü oynamıştır. Ayrıca Cungar tehditlerinin zayıflamasından sonra kaleler, Kazakların sömürgeleştirilmesinin ilk adımını oluşturan yerler haline gelmiştir.143

Aynı dönemlerde Prens Bekoviç-Çerkovskiy Hazar (Kaspiy) denizinin doğu kıyılarını inceleyerek, bölgenin bir haritasını çizmiştir. I. Petro, Senato başkanı İ. Kirilov ile Dışişleri Kurulu tercümanı ve Çarlık Rusyası’nın en önemli diplomatlarından olan A. Tevkelev’den, Kazakların Rus himayesine girme projesinin hazırlanmasını istemiştir. Çar, A. Tevkelev’e: “Kazak ordaları Rus himayesine

girmek istemezse bile, masraflar ne kadar büyük olursa olsun bütün ordaları Rus imparatorluğun himayesinde görmek istiyorum”, demiştir. Ancak I. Petro’nun ölümü ile bu projenin gerçekleşmesi bir süre gecikmiştir.

XVIII. yüzyılın başlarında Kazak Hanları Rusya’ya birkaç elçi grubu göndermiş ve Rus himayesi altında olan Ural Kazakları, Başkurt ve Kalmukların Kazak topraklarına akınlarının sona erdirilmesi ile Cungarlara karşı bir ittifak kurulmasını istemişlerdir.144

1726’da Rus elçisi Maksut Yunusov, Rusya’nın Cungarlara karşı yardım edeceğine dair Ebu’l-Hayr Han’a söz vermiştir. Kazak Han’ı, Koybagar Kobyakov’u elçi olarak Rusya’ya göndermiştir. Kazak büyükleri ile Küçük Orda’nın soyluları tarafından yazılan raporda “Biz Kazak halkı, Voljsk Kazakları gibi Rus himayesine

girerek, Ural nehri çevresi ve Başkurt eski bozkırlarında göçebe hayatını sürdürmek, Ufa’daki esirleri geri almak, Yayık Kozakları ve Başkurt tehlikesinden kurtulmak ve Rusya’ya serbest geçiş yapmak istiyoruz”, diye yazmışlardır.

Rus Çariçesi, Ebu’l-Hayr Han’a hediye olarak bir kılıç, samur kürkü, kara tilki derisinden iki şapka, çuha v.s göndermiştir. Fakat sadece Han yemin ettikten sonra bunları ona sunmuştur. Tevkelev 1731 Ekim ayında Ebu’l-Hayr Han’ın yanına

143 Kazak SSR Tarihi, a. g. e, s. 243-244; Budak, Feyzullah, KAZAKİSTAN Dünü, Bugünü, Yarını.

Ankara, 1999, s. 32-33.

65

gelmiştir. Rus hâkimiyetini tanıyan ve yemin eden Ebu’l-Hayr Han, ondan sonra Bökenbay, Yeset-Batır ve Hudaymendı-Mırza kendi adlarına antlarını vermişlerdir. Sonradan bunlara Kazaklardan yirmi dokuz soyun temsilcileri de katılmıştır. Herşeye rağmen böylece, Küçük Orda topraklarının Rus imparatorluğuna katılmasının ilk adımları atılmış oluyordu. 1732’de A. Tevkelev Ebu’l-Hayr Han’ın elçileri ile birlikte Rusya’ya dönmüştür. Ebul’Hayr Han elçileri ile oğlu Eralı Han’ı da Rusya’ya göndermiştir. St. Petersburg’da geçen son görüşmeler sonucunda Küçük Orda resmi olarak Rus himayesi altına girmiştir. Küçük Cüz 1731’den 1820’ye kadar tabi ki Rus himayesinde olmasına rağmen bir hanlık olarak hayatını sürdürdü. 1822 yılından sonra Rus Çarlığı Küçük Orda’nın yönetim sistemini kendi ellerine alarak Hanlık yönetimine son verdi.145

Ebul’Hayr Han’ın Rus himayesine girme anlaşmasını imzalamasından sonra Ruslar, Kazakistan’da sömürgeci bir siyaset uygulanmaya başlamıştır. Ruslar tarafından kalelerin inşa edilmesi ile göçebe Kazak halkının toprakları da azalmıştır. Rus Çarlığı yavaş yavaş Kazak topraklarını işgal etmeye başlamıştır. Daha önceleri hiç değilse bazı boy beylerini ikna ederek belli yerlere kaleler inşa etmiş olan Ruslar 18. yüzyıldan sonra artık istedikleri yerde kaleler inşa etmeye, bazı bölgelere Kazakların girişini yasaklamaya, Kazak halkına bazı haksız ve ağır vergiler koymaya başladılar. Bu siyaset, çok uzun bir zamana yayılarak plânlanmış, tarihte eşine ender rastlanan bir istila yöntemiydi. Rusların Kazak topraklarında adım adım ilerlediği bu dönemlerde, kendi aralarında muhtelif parçalara bölünmüş olan Kazak Hanları, işgal güçleri ile iyi ilişkiler içerisinde kalarak kendi hanlık statülerini devam ettirme gayreti içerisindeydiler.146

Orta Cüz ise Abılay Han döneminde kuvvetlenmiştir. Çünkü Abılay Han, bir diplomat olarak, dış siyasetini hem Rusya hem de Çin ile ilişkiler kurarak yürütebilmiştir. Bu iki büyük imparatorluk arasında kalmak ve aynı zamanda bağımsız olmak kolay bir iş değildi. Abılay Han’ın uyguladığı uzak görüşlü siyaset sayesinde Kazak Hanlığı’nın bir parçası olan Orta Orda hanlığı yeni savaş ve

145

Asfendiarov, S, a. g. e, s. 177.

66

çatışmalardan kurtulmuş, Sibirya ticaret yollarına çıkma ve Sincan (Doğu Türkistan) ile ticari ilişkiler kurma olanağına sahip olmuştur. Ve bir süre boyunca Abılay Han Üç Cüzün başın bir araya getirerek kendi hâkimiyetin sürdürmüştür. Hatta Kırgızların bile Hanı olmuştur. Çin diplomasisi, Orta Orda’yı kendi taraflarına çekmeye çalışmıştır, onlara Ruslarla savaş durumunda yardım edecekleriyle ilgili sözler vermişlerdir. Ancak Abılay Han kimseyi dinlemeden her iki tarafla da ilişki kurmuştur. Ancak bu ilişkilerin hiçbiri kalıcı ve sağlam bir ilişkiyi hedeflememekteydi. Çünkü onun tek amacı, Kazak Hanlığının bağımsızlığını korumaktı.147 Abılay Han’ın on yıllık iktidarı sırasında Kazak halkı birlik beraberlik içinde yaşamıştır. Halkın huzur ve barış içinde yaşaması için elinden geleni yapmıştır. Hanlıkta bahadırların desteğini alarak iyi eğitilmiş bir askeri birlik kurmuş, hem ülkenin içindeki düşmanlara hem de Özbek ve Kırgızlara karşı savaşmıştır. Abılay Han’ın üstün yetenekleri sayesinde halkın kültürel ve ekonomik hayatında birçok gelişmeler gerçekleştirilmiştir. Abılay Han’dan sonra Orta Orda’nın başına büyük oğlu Abdullah geçmiştir. Abdullah Han, Orta Orda Kazakları üzerinde baskıları önleyecek ve onları babası gibi selâmete çıkarıp, akıllı ve dirayetli bir siyaseti uygulayacak bir lider değildi. Bunu fark eden Ruslar, Orta Orda üzerindeki baskıyı arttırmaya başladılar. Abdullah Han, babası Abılay Han gibi Çin tarafına meylederek bu Rus baskısını önlemeye çalışmış ise de, bunda muvaffak olamamıştır.148 Bundan sonraki yıllarda M.Seperansky tarafından 22 Haziran 1822’de hazırlanan ve 319 maddeden meydana gelen “Sibirya Kırgızları Statüsü” adlı kanunname 1824 yılında Orta Cüz için uygulandı. Bu kanunnameye göre Rus hükümeti Orta Cüz’de hanlık yönetimini kaldırdı.149

Ulu Cüz toprakları Rusya’dan uzak olması sebebiyle Rusların bu bölge ile ilgilenmesi daha sonraki dönemlere rastlamaktadır. Rusya Küçük Cüz ve Orta Cüzde kontrolü sağladıktan sonra Ulu Cüz’e de baskı uygulamaya başladı. Bu baskılar sonucu diğer cüzlere nazaran ilişkisi daha az olan Ulu Cüz Han’ı Süyik Sultan XIX. yüzyılın sonunda Rusya hâkimiyetine girmek zorunda kaldı. Böylelikle Rusya

147 Rıspayev, K, a. g. e, s. 100-101.

148Kasımbayev, C, İstoriya Kazahstana, Almatı, 2004, s. 40-41. 149

67

Kazakistan’ın tamamını hâkimiyeti altına almış oldu.150

Tarih ve etnoloji bakımından Kazaklar, Türk kavimler gurubunun Kıpçak bölümüne dâhildir. Bu bölümde Kazaklardan başka Özbek, Nogay, Başkurt ve Tatar Türkleri bulunmaktadır. Kazak Hanlığı’nın asıl nüfusunu teşkil eden Kazaklar, muhtelif devirlerde geniş bozkırlardan göç eden Türk kavimlerinin bakiyeleriyle, Sibirya kavimleri ve Moğol Kalmuklarının birleşmesi sonucu 15.yüzyılda teşekkül etmiş bir topluluktur.

1456 yılında Kerey ve Canibek Sultanların bu bölgede Kazak Hanlığı’nı kurması sonucu Kazak halkı etnik bir topluluk olarak tarih sahnesine çıkmış oldu. Kazak Hanlığı sınırlarını doğu yönünde genişletmek için Ebu’l-Hayr Hanlığı ile mücadeleye devam etti. Bu dönemde Ebu’l-Hayr Han’ın yerine han olan Şeybani Han ile Kazak Hanlığı arasında uzun süre mücadele başlamıştır ve sonucunda Şeybani Han güç kaybetti. Şeybani Han’ın ölümünden sonra Sırderya boyundaki şehirlerin kontrolü Kasım Han’ın eline geçti. Sayıları 1 milyona ulaşan, aynı Türk dilini konuşan ve geçim kaynağı hayvancılık olan Kazakları Kasım Han kendi siyasî otoritesi etrafında birleştirmeyi basardı. Kasım Han zamanında Kuzey komşusu Nogay Hanlığı iç mücadeleler yüzünden zayıfladığından Nogay Hanlığı’ndan bir grup halk ta Kazak Hanlığı’na katıldı. Bu dönem Kazak Hanlığı’nın en güçlü dönemi olmuştur.

Haknazar Han zamanında kuzeyde Nogay Hanlığı zayıfladığından dolayı bir kısım halk Kazak topraklarına göç etti. 1550’li yılların sonunda Sırderya boyundaki ticaret merkezlerini almak için uğraşan Haknazar Han, Kazak siyasi birliğini yeniden sağladı. Haknazar Han’ın ölümünden sonra yerine Tevekkel Han, han oldu. Onun zamanında Buhara Hanlığı ile savaşılarak Türkistan(Yesi), Taşkent ve Semerkand şehirleri ele geçirildi. Tevekkel Han, Buhara Hanlığı ile yaptığı mücadelede destek alabilmek için Rusya ve İran ile de işbirliği kurmaya çalıştı. Aynı dönemde Tevekkel, Özbeklerle yaptığı savaşta yaralandı ve 1599 yılında öldü. Tevekkel’in ölümünden sonra yerine halefi Esim Han (1599-1640) geçti. Esim Han dönemi karışıklıklar ve Kazakistan’a saldıran Kalmuklarla mücadeleyle geçti. Esim Han’dan sonra Tavke Han zamanlarında da Kalmuklarla mücadele devam etmiş ama

150

68

Kazakistan’ın Kalmuklar tarafından işgali engellenememiştir. Komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak için elçiler yollayan Tavke Han’ın, iktidarının belirgin özelliklerinden birisi de adet ve kanunların sistematik bir şekilde tespit edilmesidir. Tavke Han Kazakların bütün adet ve hukuk sistemlerin bir araya getirerek “Ceti Cargı” adı verilen kanun külliyatını hazırlattı. Tavke Han’ın ölümünden sonra yerine geçen Bolat Han’la Küçük Cüz Han’ı Ebu’l Hayr Han arasında ihtilaf çıktı. Ebu’l Hayr Han, Bolat Han’ın hükümranlığını tanımak istemediğinden 1718’de Küçük Cüz’ün bağımsızlığını ilan etti. Daha sonra 1731 yılı resmî olarak Kazak Hanlığı üç büyük hanlığa parçalanmıştır.

Böylece 1456 yılında kurulan Kazak Hanlığı kendine has medeni kültürün oluşturdu. Kazak Hanlığı göçebe medeniyetinin en yüksek tepesine çıkmıştır dersek abartmış değiliz. Şimdi Kazak Hanlığı’nın medeniyetinden bağseteceyiz.

69

II. BÖLÜM

KAZAK HANLIĞI’NIN KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Bu bölümde Kazak Hanlığı’nın yaşadığı dönemdeki kendine has göçebe kültür ve medeniyetinden bahsedeceğiz. Kazak Hanlığı eski Türk Kağanlığından başlayıp, Altın Orda İmparatorluğuna kadar ki dönemlerde çok yönlü, çok kültürlü bir süreç geçirerek sentezleşti ve ortaya dönemin siyasî, kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak bir medeniyet çıkardı. Şimdi bu bölümde Kazakların devlet sisteminden başlayarak, ordu, yargı, devlet kurumları, Kazak Hanlığı’nın dönemine ait olan ekonomik ve sosyal hayatları ele alınacaktır. Ayrıca Kazakların dinî tutumlarından da söz edilecektir.