• Sonuç bulunamadı

4. TROYA TARİHİ MİLLİ PARKI: “TANITICI KATALOG BİLGİSİ”

4.2 Kaynak ve İşlev Değeri

Arkeolojik araştırmalar, Troya’nın, ilk kuruluşundan, efsanevi Troya Savaşı’nın tarihlendiği M.Ö. 13. yüzyıla kadar olan süreçte, Balkan Yarımadası ve Anadolu Yarımadası arasında coğrafi geçiş bölgesindeki konumuna dayalı olarak sosyal–kültürel, ekonomik ve askeri–siyasal bağlamda Troas olarak adlandırılan bölgenin önemli bir uygarlık merkezi olduğunu ortaya koymaktadır (Kaya 2016; Tombul 2015).

Bu niteliği ile tarihsel kökenleri günümüzden 5.000 yıl öncesine dek uzanan Troya75 antik kentinin, mitoloji ve arkeolojinin buluşma noktası kimliği

75 Troya adının Luvi/Pelasgos dilinde ata (erkek) anlamına gelen “-Adra” adından

türetilerek geldiği ve asıl söylenişinin “At(d)ruwa/Truwa” biçiminde olduğu düşünülmektedir. Kentin ismi Helenistik dönemde, Yunan dilinde bir yeri tanımlamak için kullanılan “-ion” takısı ile birlikte “İlion” biçiminde söylenegelmiştir. Farklı dillerde, yazılış ve söyleniş biçimi olan kentin ismi Homeros’un İliada Destanı’nda Troia olarak geçmekte olup, 19. yüzyıldan itibaren bölgeyi araştıran Fransız

151

ile evrensel boyutta tanınırlığı–bilinirliği olan tarihsel ve kültürel coğrafyalar arasında olduğunu söylemek mümkündür. Bu tanınırlığın kökeninde, geçmişte Romalıların soylarını Troya’ya dayandırdıklarına76, bugün ise Batılı toplumların Hellas (Yunanistan)’ı Troya ile ilişkilendirerek, Batı kültürünün kökeni olarak kabul ettiklerine ilişkin söylemlerin77

önemli rolü olduğu ifade edilmelidir.

Nitekim M.Ö. 8. yüzyılda78 Anadolulu ozan Homeros tarafından yazıldığı kaydedilen Batı edebiyatının en eski yazılı metinleri niteliğindeki –her ne kadar doğruluğu/gerçekliği ile ilgili tartışmalar pek çok dönemde tartışılmış olsa da– İliada ve Odysseia destanlarına konu edilen kentin, antik dönemden günümüze dek uzanan süreçte efsanevi–epik kent kimliği ile pek çok sanatçı, araştırmacı, bilim ve devlet adamının ilgisini çektiği, akademik ve bilimsel çalışmaların yanısıra sanatsal etkinlikler ve film sektörü ile politika olmak üzere farklı alanlara konu edildiği görülmektedir79

.

Bu destanlardan İliada, Akhalar (Akalar veya Mikenler)80 ve Troyalılar81 arasındaki Troya Savaşı’nın son elli bir gününü, Odysseia ise Akha kumandanlarından Odysseus’un yurda dönüş serüveni anlatmakta olup, destan

araştırmacılar tarafından Fransızca okunuşu nedeniyle de "Truva" olarak kullanılmıştır. Günümüzde akademik-bilimsel yazında “Troia" veya “Troya" olarak söylenmekte ve bu şekilde kullanılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Umar 2002: s.1-5

76

M.Ö 1. Yüzyılda Vergilius tarafından yazılan Aeneas Destanına konu olan ve Troya’dan babası Ankhises ve oğlu ile birlikte kaçan Aeneas’ın Roma’nın ilk hükümdarı Romulus’un atası olduğu kabul edilmektedir.Roma hükümdarlarının soylarını Troya’ya dayandırmaları ile ilgili ayrıntılı bilgiler için bkz: Simon 2001: s.154-171

77

Troya’yı kendilerinin atası olarak gören Batılı toplumlara Franklar, Normanlar, Britler,Burgonyalılar, Romalılar örnek olarak verilebilmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz:Korfman 2001a

:s.13

78

Destanın yazılış tarihiyle ilgili farklı görüşler olsa da genel kabul M.Ö. 730-720 tarihlerinde yazıya geçirildiği yönündedir. Bkz: Korfmann 2001a

: s.7

79

Troya ile ilgili kültürel, sanatsal ve bilimsel etkinliklere geleneksel Bayramiç Troya Güzellik Yarışması, 2004 yılında yayınlanan Hollywood yapımı Troy filmi, 2018 yılının Turizmde Troya Yılı ilan edilişi, Homeros ile ilgili düzenlenen bilimsel konferanslar, Tübingen Üniversitesi tarafından Korfmann kazıları boyunca devam ettirilen Studia Troica araştırmaları ile Büyük İskender, Kserkes, lluis Sezar, Fatih Sultan Mehmet gibi imparatorların Troya ile ilgili görüşleri örnek verilebilmektedir.Ayrıntılı bilgi için bkz: Rose 2002:s.280-288; Mannsperger 2002:s103-107

80

Yunanistan’ın M.Ö. 2000 yılında yaşayan sakinlerine Mikenler (Homeros’a göre ise Akhalar(Akhaioi) denilmektedir. Başka bir anlatımında ise Homeros, Akhaları Yunanistan’ın Argolis ve Teselya kentlerine hâkim kabileler olarak ifade etmekte ve Heredotos’da bunu doğrulamaktadır. İliada’da Agamemnon nüfuzu altında Troya ile savaşan Yunan ordusu Akhalar olarak verilmektedir. Bununla birlikte 19. Yy’da Schliemann’ın Mykenai’da yapmış olduğu kazıların ardından Agamemnon’un ülkesinin başkenti olmasından dolayı literatürde “Akhalar” yerine “Mikenler” ismi kabul görmeye başlamıştır.(Bkz:Kaya 2016:s.90-93)

81

Troyalılar’ın etnik kökenlerine dair devam eden araştırmalar farklı görüşlerin varlığını ortaya koymaktadır. Bazı araştırmacılar Troyalıların Avrupa-Thrakia kökenli olduğunu söylerken, gerek son yıllarda ortaya çıkan arkeolojik buluntular ışığında gerekse M.Ö 16 yy.da Batı Anadoluda Luwi kültürü dışında hâkim kültürün bilinmemesi, 1995 yılında Troya VIIb katmanları arasında bulunan Luwice bronz mühür ve Luwi dilindeki toponomi bilgileri ile Troya isimlerinin örtüşmesi Troya’nın öz Anadolulu bir kültür olduğunu ve Troyalıların Tunç Çağında Hititçe konuştuklarını düşünülmesini sağlamıştır (Bkz: Porozhanov 1994: s.187-196; Hawkins ve Easton 1996: s.111-117; Renfrew 1994:s.262; Umar 2002:s.11; Aslan 2018: s.55-67 )

152

metinlerinde Troya ve yakın çevresinin tarihi topografyası ve toponomisine ilişkin geniş bilgiler yer almaktadır.

1871 yılında Alman araştırmacı ve tüccar Heinrich Schliemann tarafından Hisarlık Tepesi olarak adlandırılan höyük ve çevresinde ilkel yöntemlerle başlatılan, günümüzde bilimsel araştırma yöntem ve teknikleri ile devam eden arkeolojik kazılarda kentin M.Ö. 2920’den M.S. 1200’lere dek uzanan yerleşim sürecinde, toplam 46 yapı evresini içeren 10 farklı yerleşme/kültür katmanı ortaya çıkarılmıştır. Bu katmanlardan Troya I ile Troya VII katmanları Bronz (Tunç) Çağı ile Demir Çağı arasına, bunların üzerindeki katmanlar ise sırasıyla Helen (Troya VIII), Roma (Troya IX) ve Bizans (Troya X) dönemine tarihlenmektedir (Kaya 2016; Brandau 2007; Umar 2002).

Bu bakımdan Troya araştırmalarının, Türkiye’de arkeoloji biliminin başlangıcı olmasının ötesinde 10 farklı yerleşim katmanından oluşan kültürel bellek alanı olarak Ön Asya ve Avrupa’nın tarih öncesi uygarlıklarına yönelik arkeolojik araştırmalara referans sağlaması bakımından önemli bir kaynaktır.

Buraya kadar açıklanan arkeolojik önem ve değerleri dolayısıyla Hisarlık Tepesi Gayrimenkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 13.05.1968 tarih, 3925 sayılı kararı ile koruma altına alınmış, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26.05.1995–2414 sayılı ek kararı ile Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilmiştir.

Troya antik kentinin bulunduğu Hisarlık Tepesi yerleşme ve kültür tarih bakımından yakın çevresi ile anlamlı bütünlük oluşturan bir arkeolojik alan niteliğindedir. Nitekim höyük çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda Arkaik, Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda höyük ve anıt eser ile Harp tarihi açısından önemli alanlar bulunmaktadır. Bu nitelikleri ile 1971 yılında T.C. Orman Bakanlığı uzmanları ile A.B.D. milli park uzmanları tarafından Tarihi Milli Park statüsü teklif edilerek, Uzun Devreli Milli Park Gelişme Planı hazırlanmıştır. Ancak, gerek dönemin politik koşulları gerekse alanın orman rejiminde olmamasından kaynaklı yasal altyapının bulunmaması nedeniyle uygulamaya geçirilemeyen teklif, yaklaşık 15 yıl sonra yeniden ele alınarak, 30.09.1996 tarih ve 96/8676 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yaklaşık

153

13.350 hektar alan Troya Tarihi Milli Parkı olarak ilan edilmiştir. Devamında, UNESCO Dünya Miras Listesinin kültürel miras kategorisinde82

(ii), (iii) ve (iv) ölçütleri kapsamında yaklaşık 158 hektar alanı kaplayan Troya Arkeolojik Sit Alanı olarak 02.12.1998 tarihinde 849 referans numarası ile Dünya Miras Listesine alınmıştır.

1)Troya Efsanesi Tahta At

2) Troya Arkeolojik Alanı

82

(ii) Teknolojide veya mimaride, anıtsal sanatlarda, şehir planlamada veyahut çevre düzenlemede insanlığa ait değerler arasındaki alışverişin veya belli bir kültürel çağın önemini sergilemesi

(iii) Yaşamakta olan veya kaybolmuş bir kültürel geleneğe veya bir medeniyete eşsiz ya da en azından sıra dışı bir tanıklık etmesi

(iv) Olaylarla veya yaşayan geleneklerle, fikirlerle veya inançlarla, evrensel ölçekte önem arz eden sanatsal ve edebi eserlerle doğrudan veya somut olarak bağlantılı olması yönünden listeye kabul edilmiştir.

154

(3)Kumkale Şehitliği

Resim 4. 1:Troya Tarihi Milli Parkı doğal ve kültürel kaynak değerlerinden görünümler Kaynak: BAL, 2019.

Doğal miras açısından bakılırsa; akarsu, deniz, step, maki ve orman

ekosistemleri gibi farklı yaşam alanlarına ev sahipliği yapan Troya Tarihi Milli Parkı, doğal peyzaj karakteri bakımından önemli bir ekolojik kaynak alanıdır.

Nitekim Tarihi Milli Park Alanında yapılan bilimsel araştırma bulgularına göre; flora ve fauna olmak üzere toplam 318 ana tür, 318 takson, 312 tür, 3 alttür ve 3 varyete olduğu belirlenmiştir. 318 ana türün 111’i Akdeniz, altısı Avrupa-Sibirya ve iki tanesi ise İran-Turan fitocoğrafik bölgeye ait olup, 7 adet endemik tür, iki adet nesli tehlike altında olan türün varlığı tespit edilmiştir (Anonim 2002). Ekosistem özellikleri üzerinde etkili olan Kara Menderes Çayı’nın Ege Denizi’ne döküldüğü alanda oluşan delta ve bataklık alanlar Edirne KTVK Kurulu’nun 26.05.1995 tarih 2414 sayılı kararıyla Birinci Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir.

155

Resim 4.2: Karamenderes Deltası ve Kumkale Ovası tarım alanlarından görünümler Kaynak: BAL, 2019.

Ancak, Kara Menderes Çayı’nın akış rejimini düzenlemek için Devlet Su İşleri tarafından yapılan ıslah sulama projesi ile Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Akçapınar Gölet Projesinin ardından artan yoğun ve bilinçsiz tarımsal kullanımlar bağlamında insan kaynaklı etkiler sebebiyle son yıllarda ekosistem bütünlüğünde ve doğal kaynak alanlarında parçalanmalar olduğu, buna bağlı olarak fauna açısından bölgesel biyolojik zincirler oluştuğu gözlemlenmektedir (UDGP 2004).

Tarihi Milli Park alanındaki ekolojik sorunların çözümünde; ulusal mevzuat ve uluslararası anlaşmalar ile getirilen koruma statülerine ek olarak

156

güncel arazi kullanım deseni ile mekânsal ve sektörel gelişme stratejilerini tanımlayan yürürlükteki üst ölçekli planların değerlendirilerek, doğal ve kültürel miras alanlarına yönelik işlevsel kullanım kararlarının belirlenmesi önemli görülmelidir. Bu bağlamda Kara Menderes ve Dümrek akarsularının gerek jeomorfolojik özellikler ve yerleşim ekosisteminin şekillenmesi gerekse güncel arazi kullanım biçimlerinin belirleyicisi olduğu söylenebilir. Nitekim söz konusu akarsuların zaman içerisinde getirdiği alüvyonal materyaller ile oluşan Kumkale Ovası, Milli Park alanının yaklaşık yarısından fazlası kapsamakta olup geri kalan alanlar dalgalı düzlüklerden oluşmaktadır. Bu morfolojik özelliklerine koşut olarak Tarihi Milli Parkın arazi kullanım dağılımında en büyük yüzölçümü değerini tarımsal alanları alırken, ikinci sırayı meralar, üçüncü sırayı ise ormanlık ve ağaçlık alanlar almaktadır (Şekil 4.2).

157

Şekil 4. 2: Troya Tarihi Milli Parkı arazi kullanım analizi

158

Şekil 4. 3: Kumkale Büyük Ovası sınırları

Kaynak: Çanakkale İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Tarihi Milli Park sınırları içerisinde Yeniköy, Kumkale, Tevfikiye, Çıplak, Halileli ve Kalafat gibi ekonomisi meyvecilik–sebzecilik, hayvancılık ve balıkçılık olmak üzere tarım sektörüne dayanan yerleşmeler bulunmaktadır. Nitekim verimli tarım topraklarına sahip yaklaşık 7.495 hektar alanı kaplayan Kumkale Ovasının 21.01.2017 tarih ve 9620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Büyük Ova olarak ilan edilmesi gözönünde bulundurulursa, Tarihi Milli Park alanı içindeki kırsal yerleşmeler eşliğinde tarımsal üretim kaynak ve potansiyellerinin önemli işlev değerlerinden biri olarak devam edeceği düşünülebilir83

.

Tarihi Milli Park alanında, hâkim ekonomik sektör niteliğindeki tarım sektörünün yanısıra Troya antik kentinin varlığına dayalı olarak turizm sektörünün de geliştiğini söylemek mümkündür. Özellikle Troya Arkeolojik Sit Alanının 1998 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Alanı olarak kabul edilmesi,

83

135.172 dekar alana sahip olup TTMP’nın 115.000 dekarlık kısmı tarım yapılan arazilerdir ve bu toplam milli park alanının yaklaşık % 85 ini oluşturmaktadır. Tamamı milli park sahasında kalan 6 köyün tarım alanı miktarı 71.383 da olup bu alanın 48.149 da lık kısmı (tarım alanlarının % 67 si) sulu tarım, 23.234 da lık kısmı ( tarım alanlarının %33 ü) ise kuru tarım yapılan sahalardır. Yaklaşık 7200 dekar alanda iyi tarım uygulamaları yapılıyor olup,toplam tarımsal üretimde en yüksek pay domates ve zeytine aittir (Kaynak: Orman ve Su İşleri Bakanlığı, 2018).

159

2004 yılında vizyona giren Troy filmi ile sağlanan yaygın etki, devamla, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2018 yılının Troya Yılı ilan edilerek, konferans– panel, sergi–gösteriler düzenlenmesi gibi bir dizi akademik–bilimsel ve sanatsal etkinlikler ile kurumsal çabalar Tarihi Milli Park alanı ile ilgili ulusal ve uluslararası bağlamda kültürel turizm, kırsal turizm ve kıyı turizmi odaklı politikalar eşliğinde tanınırlık/farkındalık sağlanması açısından önemlidir. Bununla birlikte turizme yönelik işlevlerinin Tarihi Milli Park bütününe yayılmadığı, yalnızca Troya Ören Yeri ve Troya Müzesi ile yakın komşuluğundaki Tevfikiye köyündeki konaklama birimleri ile sınırlı olduğu görülmektedir. Kıyı turizmine yönelik faaliyetler açısından ise Milli Parkın batısında yer alan Yeniköy sınırları içerisinde bulunan Papaz Plajı ve yakın çevresinde sınırlı mekânsal gelişim gösteren ikinci konutlar söylenebilir.

Doğal ve kültürel miras alanlarına yönelik işlevsel kullanım kararlarının tespiti bakımından üst ölçekli planların incelenmesi yerinde olacaktır:

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı incelenirse; Troya ve yakın çevresinin Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi olarak belirlendiği görülmektedir. Bu kapsamda bölgenin sağlık ve termal turizm ve kırsal turizm çerçevesinde geliştirilmesi hedeflenmekte olup, bölgede ulaşım bağlantılarının çeşitlendirilmesi ve niteliklerinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapılması planlanmaktadır. Bununla birlikte Kaz Dağlarının güney yamaçlarında yer alan jeotermal kaynakların turizm sektöründe kullanımına yönelik konaklama yatırımları ile Saros Körfezi ve Erdek ve Avşa Adasını kapsayan iki yeni turizm kenti ilan edilmesi öngörülmektedir (Kültür ve Turizm Bakanlığı 2007).

1/100.000 ölçekli Balıkesir–Çanakkale Çevre Düzeni Planında Troya Tarihi Milli Parkı’nın kültür turizmi odağı Yeniköy kıyılarının ise turizm

bölgesi olarak planlandığı, hâkim kullanım olan tarım alanlarının ise bugünkü kullanımları devam ettirilecek alanlar olarak belirlendiği görülür (Çevre ve

160