• Sonuç bulunamadı

Sözlük, bir dilin söz varlığını belli bir düzene göre bir araya getiren eserdir. Sözlük, bir dilin ya da dilin bir bölümünün genel olarak veya belli bir zamanda kullanılan kelime ve deyimlerini genellikle alfabe sırasına, bazen de kavram alanlarına göre ele alıp aynı dilde açıklayan yahut farklı bir dildeki karşılıklarını veren kitap şeklinde tanımlanmaktadır.93 Sözlükler, toplumun belleği olarak kabul edilmekte ve metinlerin

anlaşılmasında hakemlik etmektedirler.94

Arapça’da sözlük kelimesini, mu‘cem ve kāmus kelimeleri karşılamaktadır. Mu‘cem kelimesi, içinde bulunan kapalılığı gideren ve harf sırasına göre dizilen kitap anlamına gelmektedir. Nokta koymak, birşeyi açıklamak ve vuzuha kavuşturmak anlamlarına gelen mu‘cem kelimesini Araplar, kelamı anlaşılır kılan kitaplar için kullanmışlardır.95 “Mu‘cem” ifadesi yazılan eserin harf sırasına göre sıralandığını

göstermek için ilk olarak hicrî III. asırda kullanılmıştır. Hubeyş b. Mûsâ Dabbî’nin el- Eğâni alâ hurûfî’l-mu‘cem ve Büzürc b. Muhammed el-Arûzî’nin Meâni’l-arûz alâ hurûfî’l-mu‘cem eserlerinde “alâ hurûfî’l-mu‘cem” izafetiyle kullanılmıştır. Zamanla bu izafetteki mu‘cem kelimesi hazfedilip “alâ hurûf” ifadesi kullanılmıştır. Harf sırasına

91 Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap İslam Aklının Oluşumu, trc. İbrahim Akbaba (İstanbul: Kitabevi

Yayınları, 2001), 85-86.

92 Tayyâr, et-Tefsîrü’l-luġavî, 5-6.

93 Ahmet Topaloğlu - Mustafa S. Kaçalin, “Sözlük”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara:

TDV Yayınları, 2009), 37: 403.

94 V. Doğan Günay, Sözcükbilime Giriş (İstanbul: Multilingual Yayınları, 2007), 11; Muhammed Süleyman

Abdullah el-Eşkâr, Mu‘cemu ‘ulûmi’l-luġati’l-‘Arabiyye (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle,1995), 393.

95 Adnân Hatib, el-Mu‘cemü’l-‘Arabî beyne’l-mâzi ve’l-hâzır (Beyrut: Mektebetü Lübnan nâşirûn, 1994), 14-

mu‘cem şeklindeki çalışmalar ilk olarak terâcim-biyografi tarzında başlamıştır. Dil âlimlerinden önce, hadis ve tarih sahasında bu kavram kullanılmıştır.96 Mu‘cem kelimesini

hadis alanında ilk kez kullanan Ebû Ya‘lâ Ahmed b. Alî b. el-Müsennâ et-Temîmî el- Mevsılî’dir (ö. 307/919).97 Zayıf bir görüşe göre mu‘cem kelimesini ilk kez kullanan

Buhârî’dir (ö. 256/870).98 eṣ-Ṣıḥâḥ’ın muhakkiki Ahmed Abdülgafûr, da Buhârî’nin “ باب

جعملا فورح ىلع اللهدبعوبا هعضو ىذللا عماجلا ىف ردب لها نم يمس نم ةيمسيت

م ” adlı bab başlığında bunu

kullandığını iddia etmiştir. Müellif bu iddiasını desteklemek amacıyla Buhârî’nin et- Târîḫu’l-kebîr eserinde rical isimlerini, Muhammed’den başlayarak alfabetik dizişini de aynı mantığın devamı olarak gösterir. Fakat Adnan el-Hatib mu‘cem kelimesinin Buhârî ile başlatılmasını makbul bulmaz ve hadis alanında mu‘cem kelimesini ilk kullananın Mu‘cemü’l-hadis adlı eseriyle Begavî olduğunu aktarır.99 Kitap düzeyinde mu‘cem’in ilk

kullanıldığı eser ise Ebû Ya‘la Ahmed b. Alî b. el-Müsennâ b. Yahyâ b. İsâ İbn Hilal et- Temîmî el-Mevsilî’nin (ö. 307/919) Mu‘cemü’s-sahâbe adlı eseridir. Ardından ise el- Mu‘cemü’s-sagîr ve el-Muʿcemü’l-kebîr adlı kitaplarıyla Begavî (ö. 317/929) gelmektedir.100 Mu‘cem kelimesinin eserlerde ilk kullanımının İbn bint Mûni olduğu da karşılaştığımız görüşlerdendir.101 Begavî’nin ardından Muhammed b. Hasan Nakkāş (ö. 351/962) kurrânın isimlerini derlediği kitabında mu‘cem kelimesini kullanmıştır. Aynı şekilde İbrâhim b. Ahmed el-Belhî şuyûh / hocalar için mu‘cem hazırlamış, Merzübânî (ö. 384/994) de beş bin şairin ismini zikrettiği kitabını Mu‘cem diye adlandırmıştır.102 Öyleyse mu‘cem kelimesinin ilk üç yüzyıldaki kullanımında, kelimelerin kapalılığını gidermek gibi bir içeriği olmamıştır.103 Ancak IV. asrın sonunda mu‘cem kelimesi Ebû Hilâl Askerî (ö. 400/1009’dan sonra) ile birlikte sözlük sahasında kullanılmıştır.104 Kadim dilcilerin

mu‘cem kelimesini sözlük çalışmalarını isimlendirmek için kullanmadıkları anlaşılmaktadır. Dil âlimleri sözlük türündeki kitaplarında Kitâbü’l-ʿAyn ve Cemheretü’l- luġa gibi özel isimleri tercih etmiştir. Kāmus ise ilk kez Fîrûzabâdî tarafından VIII. asırda

96 Abdülmeşhedânî, ed-Dirâsat el-luġaviyye, 182. 97 Kâsımî, el-Mu‘cemiyyetü’l-‘Arabiyye, 8.

98 Muhammed Câbir Feyyâz el-Alvânî, “el-Me‘acîmü’l-‘Arabiyye”, Mecelletü’l-Buhûsi’l-İslâmiyye 11

(2007): 227-259.

99 Hatib, el-Mu‘cemü’l-‘Arabî, 32.

100Ahmed Abdülgafûr Attâr ,“Mukaddimetü’s-Ṣıḥâḥ”, Tâcü’l-luġa ve Ṣıḥâḥu’l-‘Arabiyye, thk. Ahmed

Abdülgafûr Attâr (Beyrut: Dârü’l-melâyîn, 1990), 38-39.

101 Fatai Owolabi Jamiu, “Science of Arabic Lexicography: A Survey of It’s Emergence and Evolution”,

Journal of Education and Practice 5/14 (2014): 60-65.

102 Hatib, el-Mu‘cemü’l-‘Arabî, 32.

103 Muhammed Hüseyin Al-i Yâsin, Dirâsât luġaviyye ‘inde’l-‘Arab ilâ nihâyeti’l-karni’s-sâlis, Beyrut: Dârü

mektebeti’l-hayat, 219-221.

sözlük literatüründe kullanılmıştır.105 Araştırmacılar mu‘cem yahut kāmus kelimesinin

bugünkü anlamından çok daha geniş bir muhtevada, ansiklopedi anlamında kullanıldığını nakletmektedir. Buna delil olarak İbnü’n-Nedîm’in (ö. 385/995) eserinde mu‘cem adıyla zikredilen ansiklopedik eserleri göstermektedirler. Esasında ansiklopedilerin mu‘cem diye adlandırılması sadece Ortaçağa ait bir isimlendirme değildir. Bu durum Yeniçağa kadar devam etmiştir.106 Ansiklopedik mahiyetteki kitapların mu‘cem diye isimlendirilmesinin

yanı sıra sözlüklerin ansiklopedik olup olmadıkları da tartışılmıştır. Mesela Halîl b. Ahmed’in ciddi bir icadı olan Kitâbü’l-ʿAyn’ı ansiklopedi şeklinde isimlendirilebilir mi? sorusuna içerdiği geniş bilgilerden dolayı evet cevabını vermemiz gerektiği dile getirilmiştir. Çünkü sözlükte, Hz. Nûh zamanından beri kendisine tapılan putun adının yeuk, deve idrarıyla yapılan tedavinin el-khazaz, derisi kullanılan büyük balığın el-etuk, üzüm ve baldan yapılan içeceğin el-fıkd olduğuna varıncaya kadar çeşitli bilgiler vardır. Sosyal yaşamdan tıp bilgisine, coğrafya bilgisinden dine varıncaya kadar farklı bilgilerin bir çatı altında toplanması Kitâbü’l-ʿAyn’ın ansiklopedik karakterde olduğunu göstermektedir.107

Mu‘cem ve kāmus kelimeleri arasında anlam farklılıkları olmasına rağmen bu ikisi birbirinin yerine kullanılmaktadır. Mu‘cem, dilde varsayılan kelimelerin toplamını ifade etmektedir. Kāmus ise lugavî-dilsel yahut epistemolojik-mârifiyye bir bilgiyle eklenen ve seçilmiş kelimeler toplamını içeren eserlere denmektedir.108 Führî’nin ayrımına göre

mu‘cem konuşanın mütekellim kudretinden bir kesit iken kāmus sadece kitabın içeriği anlamına gelmektedir. İbrâhim Sâmarrâî gibi bazı müteşeddid dilcilerin kāmusun mu‘cem yerine kullanılmasını hoş görmemelerine rağmen günlük kullanımda bu ikisi arasında bir ayrım gözetilmemektedir.109 Kâsımî’ye göre pek çok kültürlü insan mu‘cem ve kāmus

kelimeleri arasında bir ayrım gözetmez.110 Kāmus şeklindeki isimlendirme daha ziyade mecaz yönü ağır basan ve dilde genişlemeleri içeren sözlüklerde görülmektedir.111

Sözlükleri isimlendirmede yüzyıllara göre değişikliklerin olduğu gözlenmektedir. Bilinen ilk sözlük Kitâbü’l-ʿAyn’dan önce de sözlük çabaları Kitâbu’l-Hayl, Kitâbu’l-İbil 105 Ömer, el-Bahsü’l-luġavî, 173.

106 Ahmed Muhammed el-Ma‘tuk, el-Me‘acîmü’l-luġaviyyetü’l-‘Arabiyye (Beyrut: Dârü’n-nahdati’l-

‘Arabiyye, 2008).

107 Râid Ferîd Necîp Tâfiş-Münîr Teysîr Mansûr eş-Şantavî, “Tasvîrü’l-Hayâti’l-İctimâiyye ‘inde’l-‘Arab fî

Kitâbi’l-‘Ayn”, el-Mecelletü’l-Ürdüniyye fî’l-Luġati’l-‘Arabiyye ve Âdâbiha 8 (2012): 223-243.

108 Kâsımî, el-Mu‘cemiyyetü’l-‘Arabiyye, 7. 109 Kâsımî, el-Mu‘cemiyyetü’l-‘Arabiyye, 7-13. 110 Kâsımî, el-Mu‘cemiyyetü’l-‘Arabiyye, 7.

111 Süheyr Hamûd Muhammed Kâsım, el-Ebniyye fî’l-Me‘acîmi’l-Luġaviyye Dirâse Mukârene Beyne’l-‘Ayn

şeklinde “kitâb” kelimesiyle ifade edilmiştir. Akabinde Ezherî’nin Tehẕîbü’l- luġa adlı eseri gibi “luġa” izafetli terkiplere sözlük isimlerinde rastlanmaktadır. Sonra da İbn Fâris ve Seâlibî’nin eserlerinde görüleceği üzere “fıkhu’l-luġa” tabiri kullanılmıştır. İbn Fâris’in ve Seâlibî’nin eserlerindeki ana konunun, lafız ve anlam problemleri olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmiştir.112 Öyleyse isimlendirmelerdeki bu değişiklik, esasında bize

sözlüklerin içerik değişimi hakkında da bilgi vermektedir. Başlangıçta derleme ve antoloji mahiyetinde ansiklopedik bir hüviyete sahip olan sözlüklerin, zaman içerisinde anlam ve yorum çizgisinden dil felsefesine doğru bir seyir izlediğini söylemek mümkündür.

Batı literatüründe sözlüklerle alakalı kavramlar leksikografi ve leksikolojidir. İngilizcede Lexicography sözlükbilim, lexicology sözcükbilim anlamında kullanılmaktadır.113 Hartmann leksikolojiyi, dilbilimin, kelimelerin temel yapıları üzerine

çalışan bir dalı olarak tanımlarken, leksikografiyi, sözlüklerle ilgilli akademik çalışmaların bütünü (sözlük yapımı ve sözlük araştırması) şeklinde tanımlamaktadır.114 Arapçada ise

leksikografiyi, sınaâtü’l-mu‘cem, leksikolojiyi ise ilmü’l-mu‘cem karşılamaktadır.115 Kâsımî sözlük yapımının sınaâtü’l-mu‘cem; leksikolojinin ise ilmü’l-elfâz/ilmü’l- müfredât’a tekabül ettiğini söyler. Ona göre sözlük yapımı, malzeme toplama, içeriğin seçilmesi, belirli bir nazma göre tertip, maddelerin yazımı ve neticeyi ortaya koyma gibi beş aşamayı esas almaktadır. Sözlükbilim ise kelimelerin anlamı, lafızların iştikakı, yapısı, manevi delaleti ve irabı, terimler, eş anlamlılar, anlam artışı-teaddüdü gibi konuları ele almaktadır.116 Baalbaki, leksikografiyi yani sözlükbilimi sözlüklerin derlenmesi şeklinde

tanımlarken, bunu kendi içerisinde teorik ve pratik aşamalar şeklinde ikiye ayırmaktadır. Buna göre, kelimelerin derlenmesi, sözlüğün oluşturulması süreci pratik sözlükbilimdir; derlemeyle ilgili teorilerin gelişimini, amaçlarını özelliklerini ve sözlüğün kullanımını araştırmak ise teorik sözlükbilim (metaleksikografi)dir. Baalbaki farklı görüşlere de yer vermiştir. Mesela leksikografi ve leksikoloji arasında fark görmeyenlerin yahut sözlükbilimini, uygulamalı dilbilim olarak görenler bulunduğu gibi bağımsız bir disiplin olarak değerlendirenlerin varlığını da bildirmektedir.117 Leksikografi teriminin Türkçe

112 Zafer Kızıklı, “Arapça’da Dilbilimlerinin Tarihsel ve Kavramsal Temelleri”, Ekev Akademi Dergisi 30

(2007): 258.

113 Sami Baskın, “Türkiye ve Dünyada Sözlük Bilimi: Tanımı, Kapsamı ve Diğer Bilimlerle İlişkisi”,

International Language of Journal Academy 2/4 (2014): 445.

114 R. K. K. Hartmann-Gregory James, Dictionary of Lexicography (Taylor & Francis e-Library, 2002), 85-

86.

115 Safiye Mutahhar, “Ehemmiyetü’n-Nazariyyeti’l-Halîliyye fi’d-Dersi’l-Lisânîyyi’l-‘Arabiyyi’l-Hadîs” et-

Türâsi’l-‘Arabî 216 (2009): 90.

116 Ali Kâsımi, İlmu’l-luğa ve sına‘âtü’l-mu‘cem (Riyad: İmâdeti şuûni’l-mektebât, 1991), 3. 117 Baalbaki, The Early Islamic Grammatical Tradition, XIII-3.

karşılığı için sözlükçülükten ziyade sözlükbilim ifadesini kullanmanın makul olacağı ifade edilmektedir. Çünkü sözlükçülük terimi, leksikografinin uygulamalı kısmını içerse de kuramsal boyutuna işaret etmekte noksandır.118

Arapça leksikografi terminolojisiyle ilişkili kullanılan bazı kavramlar şöyledir: ‘ilmü’l-mu‘cem, ‘ilmü’d-dilâle, ‘ilmü’t-terkîb, ‘ilmü’l-esvât, ‘ilmü’t-ta‘sil, ‘ilmü’s-sarf, ‘ilmü’l-mustalah, ‘ilmü’l-iştikâktır.119 Bu kavramların ortak irtibat noktası “sözlük”

kelimesidir. Bütün bu kavramlar ilimlerin gelişmesine bağlı olarak zamanla oluşmuştur. Eski ulemânın fikhu’l-luġa ve ilmü’l-luġa arasında bile ayrım yapmadığı iddiası göz önünde bulundurulursa120 bu tür farklı adlandırmaların ilimlerin teşekkül sürecinin

tamamlanmasıyla sistemleştiği anlaşılmaktadır.

Leksikoloji ve leksikografi kavramlarını kullanarak klasik Arap sözlükçülüğüne atıf yapan çalışmalar vardır.121 Mesela Rippin Arapça çalışmalar arasında leksikografiye

modern anlamda en yakın metinlerin garîb adlı literatür olduğundan bahseder.122 Yine

Baalbaki de Ebû Ubeyd el-Kāsım b. Sellâm’ın (ö. 224/838) eserini tematik düzenlenmiş sözlük yani lexicon şeklinde tanımlar.123

Sözlük çalışmaları dilbilimin en zor alanlarından biri olarak görülürken124 bu

çalışmaların hem sanatsal hem de bilimsel bir faaliyet olduğu vurgulanmıştır.125 Ahmed

Muhtar Ömer sözlüklerin görevini kelimenin anlamını yahut anlamlarını açıklamak, kelimenin zaman içerisinde kazandığı anlamları göstermek, kelimenin telaffuzunu açıklamak, kelimenin yazım biçimini göstermek, kelimenin sarfî görevini belirlemek, kelimenin kullanımdaki-tedavüldeki durumunu göstermek şeklinde özetlemiştir.126

Sözlüklerin görevi muhafızlık değil sadece kayıt altına almaktır diyen Lombard

118 Erdoğan Boz, Sözlük Bilimi Yazıları (Ankara: Gazi Kitabevi, 2011), 5-6.

119 Seyed Mohammad Asghari, “Arabic Lexicography Syntactic and Idiomatic Dictionaries”, Journal of

American Science 8/9 (2012): 812.

120 Abdülgaffar Hâmid Hilâl, ‘Aslü’l-‘Arab ve luġatuhum beyne’l-hakâik ve’l-ebâtıl (Dârü’l-Fikri’l-‘Arabî,

1996), 85.

121 Solomon I. Sara, S.J., “The Classical Lexicographical Tradition”, The Oxford Handbook Of Arabic

Linguistics, ed. Jonathan Owens (Oxford: Oxford Üniversitesi Yayınları, 2013), 520-539.

122 Rippin, The Qur’an and it’s Interpretative Tradition, 158-174. 123 Baalbaki, The Early Islamic Grammatical Tradition, XXVII. 124 Ömer, el-Bahsü’l-luġavî, 161.

125 Şükrü Hâluk Akalın, “Sözcük Bilimi ve Sözlükçülük”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi 698 (2010): 165. 126 Ömer, el-Bahsü’l-luġavî, 161.

muhafazakârlığın, sözlük yazarını hakiki anlamı takdim etmekten alıkoyacağı endişesini taşır.127