• Sonuç bulunamadı

TCK 87. maddesi neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu şeklinde düzenlenmiştir. TCK 23. maddesi ile birlikte düşünüldüğünde, failin yaralamaya yönelik bir kastının bulunması gerektiğini söyleyebiliriz. Yaralamaya yönelik taksir şeklinde kusurun bulunması halinde suç neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama değil, taksirle yaralama suçunu oluşturur. Gerçekleşen ağır veya başka netice yönünden ise en azından taksirle hareket etmesi gerekir333.

Yeni Türk Ceza Kanunu’nda suç bir haksızlık olarak kabul edilmiştir. Haksızlığın bir şekli olarak karşımıza çıkan kast, YTCK’nın tanımına göre suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Başka bir deyişle kast, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların somut olayda gerçekleşmekte olduğunun bilinmesi şeklinde tanımlanabilir334.

332 Kaymaz, Kasten Yaralama Sonucu Ölüme Neden Olma, s. 163; Meran, Kişilere Karşı Suçlar, 181. 333 Özgenç, Ceza Hukuku, s.250; Tezcan/Erdem/Önok, s. 213.

Haksızlığın başka bir şekli olarak karşımıza çıkan taksir kavramı ise yeni TCK 22/1. maddesinde “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” olarak tanımlanmıştır. Gerçekleşen netice bakımından taksir derecesinde kusurdan anlaşılması gereken, failin ağır veya başka neticeyi öngörmesi gerekirken öngörmemesidir335. Taksirin varlığı neticenin öngörülebilir olmasına bağlıdır. Neticenin öngörülebilir olması taksiri, kaza ve tesadüften de bu şekilde ayırmaktadır. Netice öngörülemez ise, failden bunu beklemek de doğru olmayacaktır. Öngörülebilir neticeyi gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle öngörememiş olması faili kusurlu olarak kabul etmeyi gerektirmiştir. Bu kusurluluk şekli ise taksir olarak nitelendirilmiştir336.

Taksirle hareket etmek, objektif özen yükümlülüğünün ihlal edilmesi anlamına da gelmektedir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğünün belirlenmesinde, failin kişisel ye- tenekleri göz önünde bulundurulmaksızın, objektif esastan hareket edilir. Toplum hâlinde yaşamanın güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için, çeşitli alanlarda kişilerin dikkat ve özenli davranmalarıyla ilgili kurallar konmaktadır. İnşaat faaliyeti, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve trafik düzeniyle ilgili kurallar, dikkat ve özen yükümlülüğüne örnek olarak gösterilebilir337.

Taksirli suçlarda fail daha sonra sübjektif bir değerlendirmeye tabi tutulur. Kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak varolan dikkat, özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olup olmadığı belirlenir. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğe aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen neticenin gerçekleşmesine neden olması durumunda, taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak sorumlu tutulacaktır338. Görüldüğü gibi, dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörmesi ve buna uygun davranması için failin dışında üçüncü bir kişi esas alınmamakta, failin kendisi esas alınmıştır339.

Kast-taksir kombinasyonu, TCK’nın 87/1-2-3. maddeleri ile 87/4. maddesinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

TCK’nın 87/1-2-3. maddeleri açısından, yaralama fiili gerçekleştirilirken, genellikle bunun sonucunda ağır bir neticenin meydana gelebileceği düşünülür. Örneğin

335 Hakeri, Ceza Hukuku, s.182.

336 Gökpınar, Mahmut, “Ceza Sorumluluğunun Temeli: Kast”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kasım - Aralık 2008, Sayı 79, s.226.

337 TCK 22. madde gerekçesi. 338 TCK 22. madde gerekçesi. 339 Hakeri, Ceza Hukuku, s.174.

gözün, kulağın üzerine sert bir biçimde vuran kişi, bu yumruk neticesinde mağdurun görme veya işitme yeteneğini yitirebileceği, gebe olduğunu bildiği bayanın karnına tekme atan kişi çocuğun düşmesi veya erken doğması, yüze yakıcı madde döken kişi yüzde sabit iz kalacağı olasılığını göz önünde bulundurur. Ağır neticenin ortaya çıkacağının bu şekilde öngörüldüğü durumlarda, meydana gelen netice açısından fail olası kastla hareket etmektedir340.

Bazı durumlarda, ağır neticenin fail tarafından doğrudan istenmesi de mümkündür. Örneğin, gebe olduğunu bildiği bayanın çocuğunun düşmesi için tekme atması, gözün çıkarılması, kulağın veya kolun kesilmesi, kemik üzerine sert cisimle vurulması hallerinde ağır neticelerin meydana gelmesi fail tarafından bilinmekte ve istenmektedir. Ağır neticenin ortaya çıkacağının bu şekilde bilindiği ve istendiği durumlarda, meydana gelen ağır netice açısından fail doğrudan kastla hareket etmektedir341.

Fail, ağır neticelerin gerçekleştirdiği yaralama eylemi sonucunda meydana gelebileceğini öngörmesi gerekirken öngörmemiş olabilir. Ağır neticenin ortaya çıkacağının bu şekilde öngörülmesi gerekirken öngörülmediği durumlarda, meydana gelen ağır netice açısından fail taksirle hareket etmektedir342.

TCK 87/1-d maddesinde düzenlenen kasten yaralama fiilinin, mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması hali ile 87/2-a maddesinde düzenlenen kasten yaralama fiilinin, mağdurun bitkisel hayata girmesine neden olması halinde, failin doğrudan veya olası kastla hareket etmesi imkânının bulunmadığını düşünüyorum. Yaşamı tehlikeye sokan bir durum ile bitkisel hayat, ölüm ile yaşam arasında bir çizgiyi oluşturmaktadır. Failin bunu düşünmesi, istemesi veya en azından kabullenmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyim343.

Fail, ağır neticelerin gerçekleştirdiği yaralama eylemi sonucunda meydana gelebileceğini öngörmesi gerekirken öngörmemiş olabilir. Ancak neticenin de objektif olarak öngörülebilir olmadığı durumlarda, meydana gelen ağır netice açısından fail kusurlu değildir. Gerçekleştirdiği kasten yaralama suçundan(TCK m. 86/1) dolayı

340 TCK 23. madde gerekçesi; Özgenç, “Kast-Taksir Kombinasyonları”, s.360; Koca/Üzülmez, s.218; Hakeri, Ceza Hukuku, s.250; Öztürk/Erdem, s.258; Albayrak, “Kasten Yaralama Sonucu Oluşan, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama ve Ölüm Halinde Faillerin Cezalandırılması Sorunu”, s.65; Soyaslan, s.132; Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s.190.

341 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s.191.

342 Soyaslan, s.132; Centel/Zafer/Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, s.409-410.

343 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 191; Centel/Zafer/Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, s. 149; Tezcan/Erdem/Önok, s. 202.

sorumluluğu vardır. Ağır netice faile yüklenemez. Bu durumda kaza veya tesadüfün bulunduğu kabul edilir344.

TCK 87/4. maddesi açısından ise, meydana gelen ölüm neticesinin failin kastı ile gerçekleşmesi mümkün değildir. Fail, kasten yaralama fiili sonucunda ölüm neticesinin gerçekleşebileceğini öngörmüş, bunu istemiş veya kabullenmiş ise, doğrudan veya olası kastı ile adam öldürme suçunu işlemiştir. Bu eylemine TCK 87/4. madde değil, TCK 81. madde uygulanacaktır345.

Fail, kasten yaralama fiilini gerçekleştirirken ölüm neticesinin meydana gelebileceğini öngörmesi gerekirken öngörmemişse taksirle hareket etmiştir. Meydana gelen ölüm neticesinden taksirinden dolayı sorumlu olur.

Doktrinde de belirtildiği gibi neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, ağır veya başka neticeler bakımından taksirin varlığını hemen kabul etmemek gerekir. Failin taksirli hareket edip etmediği özenle araştırılmalıdır. Taksir karine olarak kabul edilmemelidir. Her ağırlaşmış suçta taksirin varlığını peşinen kabul etmek 765 sayılı TCK döneminde geçerli olan objektif sorumluluktan öteye neticeden dolayı sorumluluğa götürebilir346.