• Sonuç bulunamadı

Kararın Bildirilmesi

KARAR VE HÜKÜM 1. Karar Kavramı Ve Çeşitleri

B. Kararın Bildirilmesi

Karar yargılamanın sone erdiği duruşmada verilir ve tefhim edilir. Hükmün tefhimi ayakta dinlenir.

Duruşmaya gelmeyen taraflara karar tebliğ edilir. Taraflara tebliğ edilmesi tutanağa yazılır.

Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan, hâkim ölür veya kararı imzalayamayacak duruma gelirse, yeni hâkim tefhim edilen hükme uygun bir gerekçeli karar yazarak imzalar.

Kararın hukuken sonuç doğurması için tefhim edilmesi yeterli ise de ayrıca tebliğ edilmesi de gereklidir.

Çünkü kararın kesinleşmesi ve karara karşı kanun yollarına başvurulabilmesi için tebliğ şarttır.

Uygulamada her zaman hükmün gerekçeyle birlikte yazılarak bildirilmesi mümkün olmamaktadır.

Kararın tümü yerine hüküm sonucu tefhim edilir. Gerekçeli karar ise tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde yazılmalıdır.

Kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı olması kanun yoluna başvuru teşkil eder. Bu durumda istinaf mahkemesi hata sebebiyle duruşma yapmaksızın düzelterek esas hakkında karar verir.

3. Hükmüm Etkileri

Hâkim hükmünü açıkladıktan sonra, artık bu hükümler bağlıdır ve hiçbir şekilde değiştiremez.

Ara kararında davanın geçerli olduğuna karar veren hâkim, hükümde aksine karar veremez. Buna kararın pozitif ya da olumlu bağlayıcı etki denir.

Hüküm verildikten sonra hâkim artık bu davadan elini çekmektedir. Buna kararın olumsuz ya da negatif bağlayıcı etkisi denir.

Mahkeme kararında hesap hataları ve maddi yanlışlıklar her zaman düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmiş ise taraflar dinlenmeden hata düzeltilmez. Düzeltme kararı ayrı kağıda yazılarak hakim tarafından imzalanır ve mühürlenerek mahkeme kararının altına eklenir.

4. Hükmün Açıklanması (Tazvihi)

Hâkim Kararını verdikten sonra bu kararını değiştiremez. Bazı hallerde hüküm açıl olmayabilir ve uygulanmasında tereddütler çıkabilir veya birbirine aykırı fıkralar içerebilir. Bu gibi durumlarda taraflar hükmü veren mahkemeye başvurarak hükmün açıklanmasını isteyebilir. Hükmün açıklanması bir kanun yolu değildir.

Taraflar hükmün açıklanmasını hükmün icrasına kadar isteyebilirler. Hükmün icrasından sonra artık açıklanma istenemez.

Hükmün açıklanması bir dilekçe ile mahkemeden istenir. Mahkeme bu dilekçeyi davanın diğer tarafına tebliğ eder ve cevap vermesi için süre verir. Karşı tarafın cevabı tazvih isteyen tarafa bildirilir. Tazvih talebi haklı ise; bu kapalılık, açık olmayan hal, tereddüt veya çelişki ortadan kaldırılır.

86

Tazvih ile hükümdeki borçlar, haklar sınırlandırılamaz ve genişletilemez.

5. Hüküm Verilmeksizin Davanın Sona Ermesi a. Hüküm Yerine Geçen Taraf İşlemleri

Taraflar davanın kabulü, feragat ve sulh ile yargılamanın her aşamasında hatta kanun yollarında herhangi bir hüküm verilmeksizin davaya son verilebilir.

Davanın kabulü, feragat ve sulh usul işlemleri olup, hüküm gibi sonuç doğurur ve hüküm yerine geçer.

Bunlara hükmün surrogatları denir.

 Davadan Feragat: Usul hukukunda feragat tek taraflı açık bir irade açıklama işlemi olup, mahkemenin ve karşı tarafın iznine gerek yoktur. Karşılık dava açılmış ise Dava esastan incelenmeden bir hüküm verilmeksizin karar verilir. Davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat asıl olarak bir usul işlemidir. Feragat dava konusu haktan da feragat sayılır. Davadan feragat eden davacı, dava konusu ettiği talebini artık dava edemez. Davanın geri alınması ile feragat farklıdır. Davanın geri alınmasından davacı davayı yeniden açma hakkını saklı tutmaktadır.

Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir. Mahkemece karar verildikten sonra feragat edilmesi durumunda, bölge adliye mahkemesi yerel mahkemenin kararını kaldırır ve davayı feragat sebebiyle sona erdirir. Feragat kural olarak her tür davada yapılabilir. Ancak iki durumda davadan feragat edilemez.

- Hâkimin fiili sebebiyle Devlete karşı açılan tazminat davalarında feragat davayı sona erdirmez.

- Ortaklığın giderilmesi davalarında da davalılardan birisi davaya devam etmek isterse feragat sonuç doğurmaz.

Feragatte bulunan avukat ise vekâletnamesinde açık yetkisinin bulunması gerekir. Feragat kayıtsız şartsız olmalıdır. Şarta bağlı bir feragat bir sulh teklifi olarak değerlendirilir. Feragat kısmen de yapılabilir.

Feragat kararı zerine davacı yargılama giderlerine davada aleyhine karar verilmiş gibi mahkûm olur.

Feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragatten dönülemez.

 Davayı Kabul: Davayı kabul davalı tarafından gerçekleştirilir. Davacının, açılan davada ileri sürdüğü talep sonucunun kısmen ya da tamamen davalı tarafından kabul edilmesidir. Kabul tek taraflı bir irade beyanıyla mahkemeye yapılır. Davacının ayrıca kabulüne ihtiyaç yoktur..

Kabul, ancak tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri davalarda sonuç doğurur. Örneğin, soy bağı ile ilgili işlerde kabul ile dava sona ermez.

Kabul tek taraflı açıklamadır. Bu açıklama ile eda davasında, bir şeyin verilmesi, yapılması, ya da yapılmaması, tespit davasında bir hukuki ilişkinin mevcut edildiği ya da inşai bir davada ileri sürülen inşai hakla ilgili dava kabul edilebilir.

Kabul, ikrarla karıştırılmamalıdır. Kabulde davacının dava konusu ile ilgili talep sonuçlarının davalı tarafından kabul edilmesi söz konusu iken, ikrarda davacının talep sonucu değil, ileri sürülen vakıalardan biri veya bir kaçı kabul edilir ve sadece ikrar edilen vakıanın ispatına gerek kalmaz.

Kabul davanın sona ermesine yani hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilir. Kabul de şarta bağlı yapılamaz, kabul kısmen veya tamamen yapılabilir.

Kabul üzerine, davalı yargılama giderlerine davayı kaybetmiş gibi mahkûm olur. Karar ve ilam harcının 2/3 ne öder. Davayı ilk duruşmada kabul eden yargılama giderlerine mahkûm edilmez. Karar ve ilam harcının 1/3 nü öder.

Kabul de feragat gibi kesin hüküm doğurur. Davalı kabulden dönemez. Usul hukuku kurallarına aykırılık nedeniyle kanun yoluna başvurulabilir.

 Sulh:

❖ Genel Olarak: Görülmekte olan bir davada taraflar aralarındaki uyuşmazlığı kısmen ya da tamamen sonuçlandırır. Mahkeme huzurunda yapılan bir sözleşmedir. Sulh, henüz bir dava söz konusu olmadan, tarafların uyuşmazlığı anlaşarak ortadan kaldırılması şeklinde de olabilir.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri hususlarda sulh yapmaları mümkün değildir.

Taraflar dava devam ederken mahkeme dışındaki yapmış oldukları sulha ilişkin anlaşmayı, mahkemeye ibraz ederlerse sulh anlaşmasının mahkemeye verildiği tutanağa yazılır. Avukatın sulh yapabilmesi için bu konuda özel yetkisinin olması gerekir.

Şarta bağlı sulh mümkündür. Davanın sulh ile sonuçlanması halinde, taraflar sulha göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre, sulha göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir.

87

Sulh kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Nasıl yapılırsa yapılsın sulhtan tek taraflı dönülemez. (hata, hile, ikrah hariç)

Taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklarda taraflar sulh olursa tescile gerek olmaksızın mülkiyet kazanılır.

❖ Av. Kanunu Gereğince Avukatlara Tanınan Uzlaşma Yetkisi: Avukatlık Kanunu gereğince avukatlara uzlaşma yetkisi getirilmiştir. Bu hükme göre avukatlar daha dava açılmadan veya dava açılmış ancak henüz duruşmanın yapılmadığı hallerde karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Uzlaşma tarafların tasarruf yetkisinin olduğu durumlarda mümkündür. Tüm alacak, taşınır ve taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklarda uzlaşma sağlanabilir. Uzlaşma tarafların tasarruf yetkisinin olmadığı durumlarda mümkün değildir. Örneğin soy bağı davaları ve boşanma davaları gibi.

Uzlaşma nedeniyle tutulan tutanağa karşı kanun yoluna başvurulamaz. Fakat irade fesadı sebebiyle iptali istenebilir. Tutanak imzalandıktan sonra tutanak ilam niteliği kazanır ve bununla da ilamlı icra takibi yapılabilir.

b. Davanın Konusuz Kalması

Davanın açılmasından sonra davacının hukuki yararı veya davanın konusu ortadan kalkarsa dava konusuz kalır. Örneğin bir boşanma davasında eşlerden birisi ölürse, alacak davasında dava devam ederken alaca ödenirse. Davanın konusuz kalması halinde mahkeme tarafından “karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilir.

Yargılama giderleri konusunda ise; kim haksız ise, davanın açılmasına kim sebebiyet vermiş ise o taraf katlanacaktır.

c. Diğer Sona Erme Nedenleri

Davanın açılmasından sonra yapılması gereken bazı işlemlerin yerine getirilmemesi halinde de dava sona erer. Dava konusunun bir değeri varsa bu değerin dava dilekçesinde gösterilmemesi halinde hâkim davacıya bunun için bir süre verir. Davacı süresi içinde dava konusunun değerini göstermez ise dava dilekçesi işleme konmaz.

Bu durumda dava hiç açılmamıştır ve bir karar verilesi de gerekmez. Davacı daha sonra yeniden harç ödeyerek zamanaşımı süresi içerisinde yeniden dava açabilir. Değeri eksik gösterilen davalarda mahkeme sadece o oturum için davaya devam eder. Sonraki oturumlar içi tarçın tamamlanması gerekir. Süresi içerisinde eksik olan harç tamamlanmazsa işlemden kaldırılan dosya açılmamış sayılır.

Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen durumlarda davadaki talep hiç yapılmamış sayılır.

6. Yok ve Etkisiz Hükümler

a. Genel Olarak Hüküm Sakatlıkları

Yargılama sürecinin yanlış yürütülmesinden, kararın verilmesi aşamasından veya bizzat kararın içeriğinden doğan, maddi ve usul hukukuna ilişkin hatalar olabilir ve yanlış hükümler verilebilir. Kural olarak hatalı kararların düzeltilmesi “olağan” ve “olağanüstü” kanun yolları ile sağlanır. Usulüne uygun olarak veya süresinde kanun yollarına başvurulmadığı zaman karar kesinleşir.

Ancak bazen öyle durumlar olur ki şeklen bir karar mevcuttur, ancak gerçek anlamda mevcut veya etki doğuracak bir bulunmamaktadır. Burada söz konusu olan sakatlık, hükmün mevcut olmaması veya istenen etkiyi doğurmamasıdır. Yok veya etkisiz hükümdür.

b. Yok (Görünüşte) Hüküm

Temel unsur ve nitelikler taşımayan bir karar yargılama hukuku anlamında bir karar sayılamaz. Yok hükümde ona varlık kazandıran dış unsurları bulunmamaktadır. Şeklen hüküm olarak ortaya çıkan, gerçekte hüküm niteliği olmayan bu tür kararlara yok hüküm-yok karar y da görünüşte karar da denir. Bunlar, mahkeme olarak kabul edilmeyen bir organ tarafından karar verilmiş olması ve hükmün tefhim edilmemiş (hukuken alenileştirilmemiş) olması durumunda ortaya çıkar. Bu kararlar hiçbir etki doğurmazlar, yokluk hali kendiliğinden dikkate alınır. Böyle bir karar bulunmasına rağmen ne mahkemeyi ne de tarafları bağlar, yargılama gerçek anlamda henüz yapılmamış ve tamamlanmamış demektir. Gerekirse bu konuda yeniden dava açılabilir.

c. Etkisiz Hüküm

Hükmün verilmesi ve ortaya çıkışı bakımından bir sakatlık bulunmamaktadır. Kararın ortaya çıkışını sağlayan temel unsurlarında bir eksiklik yoktur. Eksiklik etkisindedir. Esasen gerçek anlamda bir hüküm vardır.

Ancak hüküm değişik sebeplerle tamamen veya kısmen bir kararın taşıması gereken etkiyi göstermezler. Örneğin aleyhine hüküm verilen kimse Türk Yargısına tabi değilse, mevcut olmayan bir taraf hakkında hüküm verilmişse.

Gerçekte var olmayan bir hukuki ilişkinin karara bağlanması da hükmü etkisiz kılar. Boşanmış eşlerin yeniden boşanmaları, Hükmün belirsizliği tazvih yoluyla giderilebiliyorsa bu durumda etkisiz hükümden söz edilemez. Yürürlükteki hukuka aykırı kararlar da etki doğurmazlar.

Etkisiz hüküm yargılama hukuku bakımından da, icra hukuku bakımından da etki doğurmaz.

88

Dava geri alındıktan sonra, feragat, kabul, sulh gibi sebeplerle sona erdikten sonra veya davanın esatsn hallinden sonra verilen kararlar da etkisizdir.

Hükmün etkisizliği her zaman ileri sürülebilir.

Etkisiz hükme karşı tarafların kanun yollarına başvurmalarına engel yoktur. Etkisiz hükmü yok hükmünden ayıran en önemli nokta budur.

7. Kesin Hüküm A. Genel Olarak:

Nihai kararlar şekli anlamda kesin hüküm halini alır. Bir mahkeme verdiği karardan elini çekiyorsa, bu bir nihai karardır. Fakat kesin karar değildir.

Bir karar ancak kanun yoluna başvurma süresi geçtikten sonra veya kanun yoluna başvurulup gerekli prosedürler işletildikten sonra kesinleşecektir.

Kanun yoluna başvurulması mümkün olmayan kararlar verildikleri anda kesin kararladır.

Kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın tarafları da kesin hüküm ve etkisi hakkında sözleşme yapamazlar.

Dar Anlamda Kesin Hüküm: Hükmün sadece maddi anlamada kesinleşmesini ifade eder.

Geniş Anlamda Kesin Hüküm: Hükmün şekli ve maddi anlamda kesinleşmesi demektir.