• Sonuç bulunamadı

Delil Sözleşmesi

Delil Sözleşmesi, belli bir vakıanın, belli bir delil ile veya diğer delillerin yanında kararlaştırılan, türdeki deliller ile de ispat edilebileceği konusunda taraflar arasında davadan önce veya dava sırasında yapılan bir usul sözleşmesidir. İspat şekli olarak yazılı şekilde yapılmalıdır. Delil sözleşmesi, sadece taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı davalarda yapılabilir. Resen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda delil sözleşmesi yapılamaz.

Kural olarak, kanunun belli bir delil ile ispatı aradığı vakıaların başka delillerle ispatı mümkün değildir. Bu kanuni delil sisteminin bir sonucudur. İstisna olarak, kanun taraflara da belli vakıaların, belli delillerle ispatını kararlaştırabilmeleri imkânını vermiştir. Böyle bir anlaşmanın varlığı durumunda, sözleşme konusu bir vakıanın ispatında sadece kararlaştırılan belirli deliler veya deliller kullanılabilir.

Senetle ispatı gereken, hususların, tarafların anlaşmasıyla (karşı tarafın muvafakati) tanıkla da ispat edilmesine karar verilebilir.

Delil Sözleşmesinin Şekli

Delil sözleşmesi, davadan önce bağımsız bir sözleşme olarak veya bir maddi hukuk sözleşmesinin (taksitle satış sözleşmesi, kredi sözleşmesi) bir şartı olarak, yazılı bir şekilde yapabilirler. Maddi hukuk sözleşmesinin bir şartı olarak da yapılmış olsa yine de usul sözleşmesidir. Taraflar dava açıldıktan sonra da yazılı delil sözleşmesi yapabilirler. Yazılı şekil şartı geçerlilik değil ispat şartıdır. Sözlü de yapılabilir.

Delil sözleşmesi, dava sırasında da yapılabilir. Dava esnasında tutanağa geçirilerek yapılabileceği gibi aslında senetle ispatı gereken hususun taraflardan birisinin tanık dinletmesi karşı taraf buna muvafakat ederse delil sözleşmesi yapılmış olur.

Taraflardan birisinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.

Delil Sözleşmesi Türleri a. Münhasır Delil Sözleşmesi

Belli bir vakıanın sadece belli bir delille ya da delillerle ispat edilebileceğine ilişkin davadan önce veya dava sırasında yapılan sözleşmeye denir. Bu türden bir anlaşmanın varlığı halinde başka bir delil kullanılamaz. Münhasır delil sözleşmesiyle senetle ispat edilmesi gereken bir iddianın tanıkla veya takdiri bir delille ispatlanacak bir iddianın senetle ispat edilebileceği kararlaştırılabilir. Münhasır delil sözleşmelerinin en tipiğini

“hakem-bilirkişi sözleşmesidir.” Hakem bilirkişi sözleşmesine dayanarak, hakem veya bilirkişiler tarafından uyuşmazlık konusu hakkında hazırlanan iddialar tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı niteliktedir. Delil sözleşmesinde belirtilen delil dışında başka bir delil ileri sürülürse bu delil dikkate alınmaz.

b. Münhasır Olmayan Delil Sözleşmesi

Aralarında çıkacak uyuşmazlıkta belli bir vakıanın ya da işlemin sadece belli delil veya delillerle değil de kanunen mümkün olan deliller yanında, kendi kararlaştırdıkları deliller ile de ispatlanacağı kabul edilirse münhasır olmayan bir delil sözleşmesi yapmış olurlar. Örneğin, senetle ispat zorunluluğu olan bir hukuki işlemin tanık ile de ispat edilebileceğinin kabul edilmesi böyledir. Yani münhasır olmayan delil sözleşmesinde seçimlik bir hak söz konusudur.

Senet

A. KAVRAM

1. Belge ve Senet: Belge senedin üst kavramıdır. HMK m. 199 göre “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları” belgedir. Belgeden söz edebilmek için uyuşmazlık konusunu ispat edecek bir bilgi taşıyıcısı olmalıdır.

Belge bir bilgi taşıyıcısıdır. Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli olanlar, yargılama hukuku anlamında belge sayılır. Her belge senet kabul edilmez. Örneğin, delil başlangıcı, fotokopi, faks birer belgedir, ancak senet sayılmaz.

72

Davada delil olarak kullanılabilecek belgelerin mutlaka Türkçe düzenlenmiş olmaları zorunlu değildir.

Yabancı dilde yazılmış olan belgelerin tercümeleri mahkemeye sunulmak zorundadır.

Bir kimsenin aleyhine delil olarak kullanılabilecek belgeler o kişinin halefine de delil teşkil eder.

2. Senet Hakkında Genel Bilgiler

Senet hukukumuzdaki en önemli kesin delildir. Genel anlamıyla senet iradeyi, saha doğrusu iradeye ilişkin beyanı dış âleme yansıtan yazılı bir belgedir. Hukuki anlamda senet ise; bir kimsenin kendi aleyhine hazırladığı, imzaladığı ve aleyhine sonuç doğuran yazılı bir belgedir. Bu noktadan hareketle senet, yazılı bir belgede açıklanan bir irade beyanıdır. Senet metni, yabancı dilde hatta şifre ile yazılmış olabilir. Yazının belli bir biçimde ve yine belli bir malzeme üzerine yazılmış olabilir. Duvara yağlı boya fırçası ile yazılıp imzalanabileceği gibi, ağaca oyularak, altı da imzalanabilir. Fotokopi bir belge olduğu halde senet değildir.

Senet denilince ilk akla gelenler, bono, poliçe ve çek gelmektedir. Bir kira sözleşmesi, satım sözleşmesi, eser sözleşmesi de senet sayılır.

3. Senedin Unsurları

- Senet sayılan belgenin, bir cisim bulması, yani dış âleme yansıyacak şekilde varlık kazanmış olması gerekir.

- Senet mutlaka yazılı olmalıdır.

- Senet bir vakıa hakkında açıklamayı (bir irade beyanını) içermelidir. Senette, belgelendirilmesi gereken hukuki işlem hakkında tam bir bilginin bulunması gerekir.

- Senedin üzerinde aleyhine delil oluşturacak kişinin imzası olmalıdır.

Bu unsurlar tam olarak mevcut değilse, o belge yargılama hukuku bakımından senet olarak kabul edilemez.

Senet üzerinde silinti ve çıkıntı yapılması gerektiğinde bu silinti ve düzeltmeler senedi düzenleyen tarafından imzalanması gerekir. Eğer senet aleyhinde delil olarak kullanılan kişi, senetteki silinti ve çıkıntıları inkâr ederse bunlar dikkate alınmaz yok sayılır. Bu silinti ve çıkıntılar senedin geçerliliğine ve anlamına etki edecek nitelikte ise senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir.

Senet fotokopisi senet olarak sayılmaz ancak, belge olarak kabul edilebilir. Fotokopi üzerine ıslak imza atılırsa senet olur. Senette paraf olursa senet olmaz.

Elektronik imza ile hazırlanan veriler senet hükmündedir, kesin delildir. Ancak senet değildir.

İmza kural olarak el yazısıyla atılmalıdır. Bir alet vasıtasıyla atılan imza, örf adetçe kabul edilen ve özellikle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzalanması gereken hallerde muteberdir.

HMK m. 206 göre;

(1) İmza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.

(2) İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup, her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir.

Noterlik Kanununa m.73. göre

Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.

Kural olarak, elektronik ortamda oluşturulan veriler senet niteliğinde değildir. Ancak bilgisayar çıktısının atı imzalanırsa senet değeri kazanır.

Usulüne uygun güvenli elektronik imza oluşturulan veriler senet hükmündedir. Güvenlik elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurur. Ancak elle imzadan farklı olarak kanunların, resmi şekle veya özel bir mesaime tabi tuttuğu hukuki işlemler ile teminat sözleşmeleri, güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; elektronik ortamda oluşturulan verilerin kesin delil sayılabilmesi için güvenli elektronik imza ile imzalanmış olması gerekir.

Hakim mahkemeye delil olarak sunulan elektronik imzalı belgelerin, güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş olup olmadığını resen inceler. Güvenli elektronik imza bunun için kullanılan araç kullanılarak atılır.

73 B. SENET ÇEŞİTLERİ

1. Resmi Senetler:

Resmi bir makam veya memurun katılımı ile düzenlenmiş olan senetlerdir. Bu resmiyeti noterler, Türk Konsoloslukları ve resmi makam ve mercilerdir.

a. Noter Senetleri: Düzenleme ve onaylama biçiminde yapılırlar.

Düzenleme Biçiminde Yapılan Noter Senetleri: Noter, ilgilinin istediğini yazar ve tutanağı daha sonra kendisine okutur. İlgili okuduktan sonra yazılanlar söylediği gibi ise bunu teyit ederek hazırlanan belgenin altını imzalar.

Onaylama Biçimdeki Senetler: Senedin içeriği ya taraflarca yazılır veya üçüncü bir kişi yazar, notere sadece imza onayı için verilir. Noter, ilgili kişiye imzalattıktan sonra imzanın kimliğini tespit ettiği kişi tarafından kendi önünde atıldığını açıklayarak kendisi de senedi imzalar.

b. Yabancı Ülkelerde Düzenlenen Senetler

Türk konsolosları, yabancı ülkelerde noterlik görevini de yerine getirdiğinden, konsolosluktaki görevli memur tarafından düzenlenmiş ve onaylanmış senetler noter senetleri gibidir.

c. Resmi Makam ve Mercilerce Düzenlenen Diğer Belgeler

Bizzat tarafların içinde yer almadıkları, ancak uyuşmazlık konusu vakıayı ispata yarayan resmi belge, kayıt ya da tutanaklar söz konusu olabilir.

d. Resmi Senetlerin İspat Gücü

Medeni usul hukukunda senet bir kesin delildir. Usul hukukunda kesin delille ispatı gereken bir olayın veya hukuki işlemin mutlaka resmi senet biçiminde düzenlenmesi gerekmez. İmza inkâr edilmediği sürece adi senetlerle resmi seneler arasında kura olarak ispat gücü bakımından farklılık bulunmamaktadır. Her iki senet de kesin delildir. İmza inkârı olduğunda resmi senetler adi senetlerden daha güçlü bir kesin delildir. Resmi senede dayanarak bir iddiasını ispatlamak isteyen taraf, senedin doğruluğunu ayrıca ispat etmek zorunda değildir. Taraf aleyhine kullanılan delilin sahte olduğunu ileri sürerse, senedi inkâr etse bile senet yine de delil olarak kullanılabilir.

İlamlar ve düzenleme biçimindeki noter senetlerinin sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılır.

e. Resmi Senetlerin Sahteliği

Resmi senedin sahteliğiyle, senedi düzenleyen noter veya resmi merciin sahte belge düzenlediği veya senede gerçeğe aykırı kayıtlar koyduğu ileri sürülür.

Düzenleme biçimindeki noter senetleri, noter tarafından düzenlendiğinden bu senedin içeriğinin hem de imzanın ve tarihin sahteliği ileri sürülebilir.

Onaylama biçimindeki senetlerin sadece tarih ve imzaları noter tarafından onaylandığından, bunlarda sadece imza ve tarih için sahtelik iddiasında bulunabilir.

Bütün bu iddialar aynı zamanda senedi düzenleyen notere karşı da yöneltilmiş iddialardır.

Bir davada delil olarak gösterilen resmi bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. (mecburi dava arkadaşlığı) Asıl davaya bakan hâkim gerekirse bu konuda imza ve yazıyı inkar eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin süre verir.

** Resmi senetteki sahtelik iddiasının bağımsız bir sahtelik davasıyla ileri sürülmesi zorunludur. Dava içinde ön sorun olarak incelenip karara bağlanamaz

**Resmi bir senet hakkında sahtelik iddiasıyla noter de taraf gösterilerek sahtelik davası açıldığında, asıl davaya bakan mahkeme, sahtelik davasını bekletici sorun yapmalıdır.

Senetlerdeki silinti, kazıntı çıkıntı yapılan yere düzeltme onandıktan sonra imza atılmalıdır.

2. Adi Senetler

Resmi bir makam veya memurun katılımı olmaksızın hazırlanmış senetlerdir. Senet metninin taraflarca imza edilmesi yeterlidir. Resmi ya da adi senedin ispat gücü açısından herhangi bir farkı yoktur.

Aralarındaki fark senet inkâr edildiğinde ortaya çıkar. İmzalı bir mektup, senedin diğer unsurlarını taşıyorsa senet vasfını haizdir.

a. Adi Senetlerin İspat Gücü

Adi bir senedin kesin delil teşkil etmemesi senedin sahte olmasına bağlıdır. İmza sahibi bu imzasına itiraz etmezse mahkeme bu senedi kesin delil olarak kabul eder.

b. Adi Senetler Hakkında Sahtelik İddiası

74

Adi senetteki imza veya yazı, sahibi tarafından inkâr edilirse bu mahkemece karar verilene kadar herhangi bir işleme konu edilmez. Kesin delil olarak kullanılmaz. O senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senetteki sahtelik iddiasından etkilenmez. Bu hüküm ihtiyati hacizleri kapsamaz. Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun yapabileceği gibi bu konuda ayrı bir dava da açılabilir. Ancak bu usul ekonomisine aykırı olup, güncel bir hukuki yarar yokluğundan dava reddedilir.

*** Kişinin kendi iradesiyle karşı tarafa vermiş olduğu açığa atılan imzayı taşıyan bir belgenin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası,

Şirketin borçlusu olduğu bir senet altındaki imzanın yetkili imza olmadığı iddiası,

Şirket müdürünün veya temsilcisinin yetkisini kötüye kullanarak senet düzenlemiş olduğu ve senedin gerçekte borç olmadığı halde düzenlenmiş olduğu (bedelsiz olduğu) iddialarına dayanan menfi tespit davasında “sahtelik iddiası söz konusu değildir.”

c. Adi Senetlerde Sahtelik İddiasının İncelenmesi

İmza inkârı üzerine mahkemenin imzanın sahte olup olmadığı konusunda kendiliğinden araştırma yapması gerekir. Hâkim kanundaki sırayı izlemek zorundadır.

- Hâkim öncelikle yazıyı ve imzayı inkâr eden tarafı isticvap eder. İsticvap duruşmasına gelmezse senetteki imzayı ikrar etmiş sayılır. Gelirse hâkim açıklama yaptırır ve bir kanaate ulaşmaya çalışır.

- İsticvapta bir kanaat edinmemişse mahkeme huzurunda yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği bilgi ve delilleri değerlendirerek karar vermeye çalışır.

- Hâkim yaptığı karşılaştırma ile de sonuca varamamışsa bilirkişi incelemesine karar verir.

**Bir senedin sahte olduğuna dair karar kesinleştikten sonra, altına sahte olduğu yazılarak senet iptal edilir. Resmi senetlerde, senedin ilgili dairedeki aslı da bu yolla iptal edilir.

Resmi senetteki imza veya yazı inkâr edildiğinde hükmolunacak harç miktarı iki katı uygulanır.

d. Adi Senetlerdeki Sahtelik İddiasının Sonuçları

Adi senetteki imza veya yazı, sahibi tarafından inkâr edilirse, bu mahkemece karar verilene kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınmaz. Ancak senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez.

İmza veya yazı inkârı menfi tespit davası niteliğinde olan ayrı bir sahtelik davasıyla ya da açılmış bir davada sahtelik iddiasıyla savunma şeklinde de ileri sürülebilir. Sahteliği iddia olunan senet, nu iddianın ileri sürülmesi (veya davanın açılması) üzerine hiçbir işleme esas alınamayacağından, o senede dayanılarak yürütülmekte olan işlemler de olduğu yerde durur. Bu sonuç adi senette sahtecilik suçundan dolayı kamu davası açılmasıyla da doğar.

Dava açıldığında veya sahtelik iddiasında bulunulduğuna dair belgenin icra dairesine ibrazı üzerine icra müdürünün, sahteliği iddia olunan senede dayanılarak başlatılmış bulunan takibi durdurması gerekir.

HMK m.209 maddesindeki “o senet hiçbir işleme esas alınmaz” şeklindeki hükmün uygulama bakımından muhatabı, o senedi işlemine esas almakta olan, işlemi yapan makamdır. Bu hükmün kapsamına icra işlemleri girdiği halde, icra işlemlerinin durması için ihtiyati tedbir kararına gerek yoktur.

Kötü niyetle, haksız yere sahtelik iddiasında bulunulmuş ve işlemlerin durdurulmuş olması ihtimaline karşı da karşı taraf lehine tazminata ve ertelenen her bir duruşma için celse harcına hükmolunabileceği düzenlenmiştir.

HMK m.209 da imza inkârına dayanan sahtecilik iddiası veya davası ile yazı (metin) inkarına dayanan sahtelik iddiası veya davasının sonucu bakımından hiçbir ayırım yoktur.