• Sonuç bulunamadı

Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, Tevârihü’s-Selâtin-i Osmaniyye 15 yüzyıl Osmanlı veziriazamlarından olan Mehmed Paşa’nın tam adı

İKİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1.6. Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, Tevârihü’s-Selâtin-i Osmaniyye 15 yüzyıl Osmanlı veziriazamlarından olan Mehmed Paşa’nın tam adı

vakfiyesi ile mezar taşında “Mehmed Paşa b. Ârif Çelebi el-Celâlî es-Sıddîkî” şeklinde geçmektedir (Küçükdağ, 2001: 449). Eserinde, Elbasan’ın II. Mehmed tarafından fethi için yazdığı tarihten hemen önce adını “Sıddıkî Ârif oğlu Nişancı Mehmed Paşa” olarak belirtmektedir (Konyalı, 1949: 355). Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin torunlarından Konyalı Ârif Çelebi’nin oğlu olan Mehmed Paşa’nın doğum

tarihi hakkında hiçbir kayıt bulunmamaktadır (Konyalı, 1949: 331). İlk tahsilini Konya’da Sultan Veled Medresesinde tamamlayan Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, Musannifek’ten ders alır (Konyalı, 1949: 331). II. Mehmed devrinin âlimlerinden olan Musannifek, İranlı bilgin ve düşünür Fahreddin Râzî’nin torunudur (Taşköprülüzâde, 2007: 155). 840 / 1436 yılında Konya’ya gelen ve Mehmed Paşa’nın da ilk tahsilini yaptığı Sultan Veled Medresesinde müderrislik yapmaya başlayan bu âlim, ilerleyen yıllarda kızını Mehmed Paşa ile evlendirmek suretiyle bir de hısımlık bağı kurmuştur (Konyalı, 1949: 331). Mehmed Paşa’nın ders aldığı diğer bir âlim Alâeddin Ali et-Tûsî’dir (Küçükdağ, 2001: 449). II. Murad zamanında İran’dan Anadolu’ya gelen Alâeddin Ali et-Tûsî, kendisine II. Murad zamanında müderrislik verilmiş bir âlimdir (Duran, 1990: 195). Şükrullah hakkında verdiğimiz bilgilerde belirttiğimiz üzere, Âşıkpaşazâde’nin aktardığına göre, 1457 yılında oğulları Bayezid ile Mustafa’nın Edirne’deki sünnet töreninde, tören ve ziyafet sırasında II. Mehmed’in solunda Mevlânâ Tûsî oturmaktadır (Öztürk, 2013a: 202).

Devrinin âlimlerinden aldığı tahsil ile Konya’dan ayrılıp fetihten iki yıl sonra İstanbul’a giden Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, Veziriazam Mahmud Paşa’nın himayesine girer ve Veziriazam’ın yaptırdığı medresenin müderrisliğine getirilir (Konyalı, 1949: 331). Hemen arkasından divan kâtipliğine getirilir ve Mahmud Paşa’nın tavsiyesiyle 869 / 1464 yılında nişancı, bu görevi devam ederken 875 / 1470-1471 yılında vezir olur (Küçükdağ, 2001: 450). 1478 yılında II. Mehmed’in Gedik Ahmed Paşa’yı veziriazamlıktan azletmesi üzerine veziriazam olarak görevlendirilir (Konyalı, 1949: 334, Babinger, 1992: 27). Gelibolulu Âlî, Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın nişancılık ve vezirlik mertebesine yükselmesine “inşâ-yı ma‘ârif-şi‘âr”ının sebep olduğunu belirtir (İsen, 1994: 146). Latîfî Tezkiretü’ş- şu‘arâ’da, vezirliğe getirilmesinde Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın yazdığı ve II. Mehmed tarafından Uzun Hasan’a yollanan mektubun sebep olduğunun rivayet edildiğini söylemektedir (Latîfî, 2000: 529).

II. Mehmed’in, İstanbul’un fethi ile Anadolu ve Balkanlarda sınırları genişleyen devleti yeniden yapılandırması sırasında Sultan’a büyük desteği görülen Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa özellikle kanunnamelerin hazırlanmasında oldukça

etkili rol oynar. Kardeş katli, Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın görüşleri doğrultusunda kanunlaşır, bu vesile ile Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, II. Mehmed ile birlikte yeni veraset sisteminin kurucusu olur (Küçükdağ, 2001: 450).

Askerî bir kumandan ve idareci olmaktan ziyade medresede yetişmiş bir bürokrat olma yönü ile devrinde öne çıkan Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, özellikle iç siyasette II. Mehmed’in üzerinde oldukça etkilidir. Kıvâmî, bu etkiyi şöyle ifade etmektedir:

“... âsitâne-i ‘âlem penâhda hizmet iderken tedric ile sa’âdete irişüp şâha düstûr olmışdı. Musâhabeti, sultân-ı ‘âlemün mübârek mizacına hoş gelmişdi. El- kıssa, ‘âkıbet vezir-i a’zâm oldı. Cümletü’l-mülûk olup sâhib-i devrân, Âsaf-ı zamân oldı. Şöyle kim sultân-ı ‘âlemün huzurında bir sözi iki olmazdı. Sultân-ı ‘âlem, gendüyi ve memleketin ana teslim eylemişdi.” (Uygur, 2007: 517).

Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, II. Mehmed’in ölümünden bir gün sonra, 5 Rebiülevvel 886 / 4 Mayıs 1481’de ayaklanan yeniçeriler tarafından, o sırada Konya’da görev yapan Cem Sultan taraftarı olduğu için, divanhânesi basılarak başı kesilmek suretiyle öldürülür (Konyalı, 1949: 334; Babinger, 1992: 28). Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın katledilmesinde II. Mehmed’in İstanbul muhafızlığına getirdiği İshak Paşa’nın etkili olduğu bilinmektedir. Veziriazam olmak isteyen İshak Paşa, Cem Sultan’ın tahta geçmesi durumunda amacına ulaşamayacağı için çeşitli vaatlerle yeniçerileri ayaklandırmış, yeniçeriler de onun tahrik ve teşvikiyle Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’yı katletmişlerdir (Konyalı, 1949: 341). Kıvâmî, Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın başının kesildikten sonra bir süngüye takılıp günlerce İstanbul sokaklarında dolaştırıldığını söylemektedir (Uygur, 2007: 529).

Taşköprülüzâde Şakâ‘iku’n-Nu‘mâniyye’de, Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın Cem Sultan taraftarlığı ve ölümü ile ilgili şu rivayeti aktarmaktadır:

“Anlatıldığına göre Sultan İkinci Mehmet’in veziri Mehmet Paşa Cem Sultan’a meylediyor ve Şehzade Bayezıt’ı babasının gözünden düşürmeye çalışıyordu. Şehzade Bayezıt, Şeyh Çelebi Halife’ye tazarruda bulundu. Ama o, kendisini mazur görmesini istedi. Şehzade Bayezıt’ın tazarrusu artınca bu konuya eğildi ve Karaman

evliyasının Sultan Cem’in yanında olduklarını gördü. Şeyh Çelebi Halife maneviyat âleminde onlara karşı çıktı. Ona ateş atarak karşılık verdiler. Ama ateş, Çelebi Halife’yi ıskalayıp kızına isabet etti. Birkaç gün sonra şeyhin kızı hastalanarak vefat etti. Şehzade Bayezıt’ın ısrarlı yalvarması karşısında bir kez daha onlara yöneldi. Karaman evliyası ‘Ne istiyorsun?’ diye sordular. O da -Vezir Karamanlı Mehmet Paşa’yı kastederek- ‘Bu adam Müslümanların vakıflarını telef etmiş, onlara el koyarak hazineye katmıştır.’ dedi. Şeyh İbn Vefâ dışında bütün veliler onu desteklediler. O da adı geçen vezirin etrafına bir daire çizmişti. Büyük zorluklarla dairenin içine girdim. Bana, ‘Bunun etkisi otuz gün sonra ortaya çıkacak.’ dedi.

Akrabalarından birinin anlattığına göre, ‘Şeyhin bu manevi seyahati sırasında büyük kıskançlık yaşanmıştı. O kadar ki Mehmet adını taşıyan herkes bu kıskançlığın doğurduğu musibetten payını almıştı.’ Olayı anlatan şöyle der: ‘Benim adım da Mehmet’ti. O sıralar çocuktum. Tırmandığım bir ağacın dalı kırılıverdi ve yere düştüm. Kafam yarıldı. O sıralar Amasya’daydık. Beldede adı Mehmet olan kırk kişi vardı. Hepsi de musibetten payını almıştı. Otuz üç gün dolduğunda Sultan İkinci Mehmet Han’ın ölüm haberi geldi. Bunun üzerine Şehzade İkinci Bayezıt İstanbul’a gitmek üzere yola çıktı. Yola çıktıktan beş gün sonra da yolda Vezir Mehmet Paşa’nın öldürüldüğü haberini aldı.’

Rivayete göre Şeyh İbn Vefâ bir muska yapıp yüz üzerine yüz düğüm atmıştı. Vezir bu muskayı başında taşıyordu. Sultan İkinci Mehmet vefat edince Vezir Mehmet Paşa şaşkınlık ve endişeden dolayı tere batmıştı. Bu ter yüzünden muskanın bazı bölümleri ıslanarak silinmişti. O da muskayı düzeltmesi için Şeyh İbn Vefâ’ya göndermişti. Vezir Mehmet Paşa muska gelmeden kısa süre önce öldürülmüştü. Şeyhin gördüğü ve İbn Vefâ tarafından çizilen daire de belki bu muskaydı.” (Taşköprülüzâde, 2007: 215-216)

Medreseden hocası âlim Musannifek’in kızı olan ilk eşinden Zeynelâbidîn Ali adlı bir oğlu, türbesinin yanındaki mezarlıkta bulunan bir mezar taşındaki ifadeye göre Rabia adlı üçüncü hanımından Ayşe adlı bir kızı olan Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın ikinci eşi Alâiye beyinin kızı Sittî Şah’tır (Küçükdağ, 2001: 450).

Osmanlıların ilk devirlerinden itibaren gerek komşu beyliklerden, gerek Anadolu’dan, gerekse Anadolu dışındaki önemli ilim ve kültür merkezlerinden âlim, şair, mutasavvıfların geldiği ve bunların sultanlar ve diğer devlet adamları tarafından himaye edildiği bilinmektedir. Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa da bu konuda üzerine düşeni yapmış ve devrinin önemli âlimlerini, bilginlerini himaye etmiştir. Veziriazam Mahmut Paşa devrinde, Konya’da müderrislik yapan hocası Musannifek’i İstanbul’a getirmiştir. Mahmud Paşa, Musannifek’i II. Mehmed ile tanıştırmış ve Sultan bu âlime seksen dirhem yevmiye bağlanmasını emretmiştir (Taşköprülüzâde, 2007: 157). Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa’nın oğlunun eğitimi için İstanbul’a davet ettiği, İznik Medresesinde Molla Hocazâde’nin hizmetinde bulunan Molla Seyyid İbrahim, bir süre vezirin oğlunun, sonrasında da Şehzade Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut’un eğitimi ile meşgul olmuştur. Ardından Merzifon Medresesine müderris olarak tayin edilmiştir (Taşköprülüzâde, 2007: 243).

Çevresindekileri belli bir kültür seviyelerine gelmeleri için teşvik edip, yetişmelerini sağlayan Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa; veziriazamlığı sırasında ilim adamlarına tartışmalar yaptırır, özellikle felsefî konularda bu tartışmalara katılırdı (Küçükdağ, 2001: 450). Hem tarihçiliği hem de Osmanlı inşâ sanatında verdiği inşâ örnekleriyle tanınan Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, daha nişancılığı zamanında Uzun Hasan’a yazdığı söylenen bir mektuptan dolayı II. Mehmed’in teveccühünü kazanmış olup, değişik mektupları münşeat mecmualarında örnek olarak verilmektedir (Küçükdağ, 2001: 451).

Arapça ve Farsçayı anadili kadar iyi bilen Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, “Nişânî” mahlası ile Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazmıştır. Onun adını Osmanlı tarih yazımına yazdıran eseri, Tevârihü’s-Selâtin-i Osmaniyye’dir. Müellifin Arapça olarak kaleme aldığı eser, II. Mehmed’in ve kendisinin ölümünden bir yıl önce, 884- 885 / 1480’de tamamlamış ve II. Mehmed’e takdim edilmiştir (Konyalı, 1949: 324). Eser iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, Selçukluların Anadolu’ya gelmeleri ve Osman Gazi’den başlayarak II. Mehmed’in saltanatına kadar geçen sürede hüküm süren Osmanlı sultanları, fetihleri ve devirlerindeki çeşitli olaylar anlatılmıştır. İkinci bölümde ise, II. Mehmed’in tahta geçtiği 855 / 1451 yılından 885 / 1480 yılına yani

II. Mehmed’in ölümünden bir yıl öncesine kadar meydana gelen fetihler, imarlar ve çeşitli olaylar anlatılmıştır. Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa eserde hiçbir kaynak göstermemiştir. Ancak, İstanbul’un fethinden sonra meydana gelen olayların içerisinde bizzat bulunduğu için zaten başlı başına bir kaynak olarak değerlendirilebilir.

Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, kendi eserinde önce yazılan Osmanlı tarihleri olan Ahmedî’nin İskender-nâme’si, Şükrullah’ın Behcetü’t-Tevârih’i, Enverî’nin Düstûrnâme’si ile başka kaynaklardan yararlanmıştır. Hem Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa hem de bu üç tarihçi, Osmanlının ilk yıllarına ve soy kütüklerine ait birçok kaynak kullanmışlardır. Ancak, Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa bir tarihçi olarak diğerlerinden üstündür (Konyalı, 1949: 323).

Eserin çoğunun basit bir takvimin Arapçaya nakli olduğu anlaşılmaktadır (Ménage, 2005: 83). Karamanlı Nişancı Mehmed Paşa, eseri yazma amacını belirtmemektedir. Ancak, II. Mehmed tarafından her zaman himaye edilen, hatırı sayılır yakınlık gören bir devlet adamı olarak, eseri II. Mehmed’e takdim edildiği de göz önüne alındığında, kendisine verilen görevlere teşekkür etmek amacı taşıdığı düşünülebilir. Eserin 2 nüshası bulunmaktadır:

1. Ayasofya Müzesi, Birinci Sultan Mahmud Kütüphanesi, nr. 3204

2. Süleymaniye Kütüphanesi, Âşir Efendi Kitapları, nr. 234 (Konyalı, 1949: 323)

Birtakım ayet, hadis ve özlü sözlerin müellif tarafından titizlikle işlendiği süslü ve akıcı eser, Türklerin Arapça’ya kazandırdıkları önemli eserlerden biri sayılabilir (Konyalı, 1949: 337). Bununla birlikte eser, II. Mehmed devri Osmanlı tarihi için ana kaynak özelliği taşımakta ve sonraki zamanlarda yazılan Rûhî, Kemalpaşazâde, Müneccimbaşı gibi tarihçilerin kaynakları arasında yer almaktadır (Başar, 2002: 412).

Çalışmamızda, İbrahim Hakkı Konyalı tarafından hazırlanarak Arapçadan Türkçeye tercüme edilen Ayasofya Müzesi Nüshası esas alınmıştır: Konyalı (1949).