• Sonuç bulunamadı

Studies II: Carpets of The Mediterranean Countries (1400-1600), (ed R Pinner and W B Denny), London:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SOSYAL YAP

3.1 Mesken Türler

3.1.2 Kara Çadır

Anadolu’da kullanım açısından yaygınlık gösteren kıl çadır Teke Yörüklerinin yegane meskeni olmakla birlikte siyah keçi kılından mamul olduğu için kara çadır ve kıl çadır, çul türü olarak dokunmasından dolayı da çul çadır olarak adlandırılmaktadır. Ondokuzuncu yüzyılda Teke Yörüklerinin kullandığı kara çadır, tereke kayıtları içerisinde nitelik ve ebadına göre kıl çadır, kara çadır ve sitil, çadır takımı, yeni çadır takımı, büyük çadır, müstamel çadır,

421 Yörüklerin kullandıkları çadır türleri için bkz. Yalman, Cenup’ta Türkmen Oymakları II, s. 437-441;

Enver Çakar, XVI. Yüzyılda Haleb Sancağı (1516-1566), Fırat Üniversitesi Orta-Doğu Araştırma Merkezi Yay., Elazığ, 2003, s. 161; Eröz, Yörük-Türkmen Köyleri, s. 7-8; Alaçık genellikle çalı çırpı, keçe, eski çul ve kilimle yapılan derme çatma kulübeciğe verilen isimdir. Mehmet Eröz, Milli Kültürümüz ve Meselelerimiz, Doğu Yay., İstanbul, 1983, s. 112; Alaçık için ayrıca bkz. Ulla Johansen, “Türklerde Çadır Kültü: Alacık”, Türk

Dünyası Araştırmaları Dergisi, (çev. Fikret Elpe), c. 1, sayı: 2, (Ekim 1979), s. 31, 37-38; Musa Seyirci,

“Yörüklerde Alaçık”, İçel Kültürü, sayı: 3, (Eylül 1987), s. 21; M. Nuri Gönüllü, “Alanya Yaylalarında Geleneksel Meskenler ve Barınaklar”, Türk Akdeniz 2000, Antalya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay., Antalya, 2001, s. 52; Osman Özkul, “Karakeçili Aşireti Hakkında Yapılmış Bir Çalışma” Anadolu’da Yörükler Tarihî

ve Sosyolojik İncelemeler, (ed. Hayati Beşirli-İbrahim Erdal), Phoenix Yay., Ankara, 2007, s. 206; Kamil

Uğurlu, “Orta Asya’dan Bugüne Türk Mesken Sanatında Çadır”, Türk Halk Mimarîsi Sempozyumu

Bildirileri, Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma Dairesi Yay., Ankara, 1991, s. 208-210; Alaçık ve

Topak Evin yapı malzemeleri ve düzeni için bkz. Eröz, Yörükler, s. 105-110; Ali Rıza Yalman, “Türkmen Oymaklarında Çadır”, İçel, sayı: 2, (Şubat 1938), s. 6; Hayati Beşirli, “Sarıkeçili Yörüklerinde Çadır”, Son

Konar-Göçerlerin (Sarıkeçili Yörüklerinin) Sosyo-Kültürel Yapısı, (ed. M. Cihat Özönder-Erdal Aksoy-

Gökhan V. Köktürk), Hacettepe Üniversitesi Yay., Ankara, 2005, s. 61-62.

422 Murtana Yörüklerinde, köhne alacık keçesi 3 adet 30 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1158, s. 66/248, (14

Zilhicce 1278/12 Haziran 1862); Alacık keçesi 5 adet 300 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1160, s. 98/555, (20 Receb 1281/19 Aralık 1864); Müstamel alaçık keçesi 3 adet 60 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1162, s. 43/126, (15 Receb 1282/4 Aralık 1865); Cedid alaçık keçesi 2 adet 180 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1238, s. 47/1. hk., (5 Receb 1290/29 Ağustos 1873); Müstamel alaçık keçesi 60 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1238, s. 116/3. hk., (19 Şevvâl 1289/20 Aralık 1872); Alacık keçesi 21 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1238, 125. hk., (29 Zilka’de 1293/16 Aralık 1876); Köhne alaçık keçesi 15 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1238, 57. hk., (Gurre-i Muharrem 1295/5 Ocak 1878); Alacık keçesi 5 adet 100 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1242, 127. hk., (16 Cemâzi-yel-âhir 1299/5 Mayıs 1882); Alaçık keçesi 2 aded 160 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1159, s. 48/193, (13 Şevvâl 1279/3 Nisan 1863); Kömürcü Yörüklerinde, alaçık takımı bulunduğu gibi değeri 150 kuruştur. BOA.,

MŞH.ŞSC.d., 1171, s. 13/16, (4 Şa’bân 1300/10 Haziran 1883); Ahadlı Yörüklerinde, 2 adet alaçık keçesi

bulunmakla birlikte değeri 50 kuruş olarak belirlenmiştir. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1181, s. 6/14, (11 Muharrem 1306/17 Eylül 1888); Bunların yanında Elmalı çevresinde konargöçer hayatı sürdüren Yörükler arasında hâlâ alaçık kullanımı devam etmektedir. Şerife Atlıhan, “Antalya-Elmalı Akkuyu Yaylası Yörüklerinde Ev ve Tekstil Tasarımları”, Güzel Sanatlar Etkinlikleri Sempozyum Bildirileri, Akdeniz Üniversitesi Yay., Antalya, 2008, s. 67-68.

hurda çadır, köhne çadır ve sitil adları ile sıkça geçmekte hatta her bir çadırın niteliğine ve ebadına göre fiyatları da değişmektedir. Çadırın köhne veya hurda olması durumunda 20 kuruştan başlayan fiyatlar 60 kuruşa kadar çıkmaktayken sağlam ve kullanılabilir durumdaki bir çadırın ortalama fiyatı 100 kuruştur. Aynı zamanda çadır ile birlikte sitil ve diğer parçalardan oluşan çadır takımının fiyatı ise 150 kuruştan başladığı gibi 650 kuruşa kadar satılırken ondokuzuncu yüzyıl içerisinde çadır ve sitil takımının düzenli bir fiyat seyri izlediği söylenemez.423

Kıl Çadırın yapılışına bakıldığı zaman seçilen hüsürsüz siyah keçi kılı, kıl tarağında taranıp yayda atıldıktan sonra burma haline getirilip kolçak yapıldığı gibi kirmen veya tengerek’te eğrilerek ip haline getirilmektedir. Eğirme işleminden sonra elde edilen kıl ipler iki kat olarak yine aynı aygıtlarda veya çarkta bükülüp, ıstarda dokunduğu gibi çadır kanatları elde edilmektedir. Böylece Yörük sosyal hayatı için uygun bir mesken türü olarak farklı bölümlerden ve yedi kanattan meydana gelen kara çadırın standart bir ölçüsü olmamakla birlikte kanatlar elli ile yetmiş santim eninde dokunduğu gibi bu yedi kanattan orta kanat biraz uzunca dokunmaktadır. Bu şekilde yan direkler hizasında yaklaşık kırk santimetre boyunda üçgen biçimli uzantılar elde edilir ki bağları çekecek olan bakaralar bu uzantılar ucuna bağlanmaktadır. Genellikle ayak üzerinden hesaplanan çadır kanatlarının uzunluğu yetişkin bir erkeğin ayaklarının arka arkaya sıralanması sonucunda belirlenirken üç direkli bir çadırın uzunluğu onsekiz ile yirmiiki ayak arasında değişmektedir. Ayrıca önden arkaya bir kuşak gibi uzanan ve genellikle onbeş santimetre eninde dokunan kolanlar çadırın ana taşıyıcılarından olmakla birlikte direk sayısına göre kolanların ve bağların sayısının değiştiği

423 Tereke kayıtları içerisinde Teke Yörükleri tarafından kullanılan çadırlarla ilgili oldukça fazla bilgi bulunduğu

gibi çadırların birim fiyatları da yer almaktadır. Nitekim Karahacılu Yörüklerinde, köhne çadır 20 kuruş, BOA.,

MŞH.ŞSC.d., 1173, s. 117/309, (27 Şa’bân 1302/11 Haziran 1885); Çadır maa takım 60 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1164, s. 3/7, (19 Muharrem 1297/2 Ocak 1880); Köhne çadır maa sitil 100 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1171, s. 58/145, (5 Safer 1301/6 Aralık 1883); Sarıkeçili Yörüklerinde, kara çadır maa sitil 200

kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1157, s. 4/11, (25 Cemâzi-yel-evvel 1275/31 Aralık 1858); Müstamel çadır maa takım 150 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1181, s. 119/267, (3 Receb 1308/12 Şubat 1891); Çadır maa sitil 600 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1182, s. 98/194, (17 Cemâzi-yel-âhir 1311/26 Aralık 1893); Yeniosmanlı Yörüklerinde, kara çadır maa sitil 150 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1157, s. 32/115, (5 Receb 1277/17 Ocak 1861); Çadır maa sitil 500 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1173, s. 89/240, (11 Cemâzi-yel-âhir 1302/28 Mart 1885); Hurda çadır 50 kuruş, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1181, s. 39/93, (11 Şevvâl 1306/10 Haziran 1889); Kebir çadır maa sitil 400 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1189, s. 85/230, (16 Muharrem 1315/17 Haziran 1897); Karakoyunlu Yörüklerinde, köhne çadır 60 kuruş iken sitil 20 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1158, s. 61/235, (24 Şevvâl 1278/24 Nisan 1862); Töngüşlü Yörüklerinde, müstamel çadır 150 kuruş iken, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1158, s. 62/236, (4 Zilka’de 1278/3 Mayıs 1862); Kıl çadır 500 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1161, s. 53/212, (3 Zilhicce 1281/29 Nisan 1865); Kömürcü Yörüklerinde, çadır takımı 160 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1160, s. 26/152, (20 Zilka’de 1280/27 Nisan 1864); Hacıisalı Yörüklerinde, hurda çadır 50 kuruş iken çadır-ı cedîd maa takım 400 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1164, s. 41/85, (15 Cemâzi-yel-evvel 1297/25 Nisan 1880); Milli Yörüklerinde, köhne çadır maa dört adet sitil 200 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1164, s. 56/123, (25 Zilhicce 1297/28 Kasım 1880); Fettahlı Yörüklerinde, müstamel çadır maa takım 650 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1174, s. 29/72, (15 Safer 1302/4 Aralık 1884); Eskiyörüklerde, çadır takımı 100 kuruştur. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1232, s. 98/230, (5 Rebî’ü’l-âhir 1317/13 Ağustos 1899).

görülmektedir. Üç direkli bir çadırda yan direklerin kaldıracağı yerde yan kolanlar, orta direğin kaldıracağı orta kısımda ise orta kolan bulunurken çadırın bütün kanatlarının çevresini dolaşan ve sitillerin taşıyıcısı konumunda arka, ön ve yan olmak üzere dört adet siyeç dokunduğu gibi kanatların ve kolanların birleştirilerek dikilmesinden sonra kenarlara da siyeçler dikilmektedir. Çadırın çevresinde açıkta kalan bölümü kapatmak üzere dokunan çullara ise sitil denmekle birlikte arka sitil tek parçadan oluşurken ön ve yan sitiller iki parça dokunup birbirine dikilmekle birlikte bir çadırın toplam dört sitili bulunmaktadır. Çadırın bağları da genellikle kıl ve yünden örme ip olup çadır kurulduktan sonra kuvvetli bir şekilde eşit oranda çekilerek bağlandığı gibi çadırın gerilmesini sağlayan elemanlardır.424

Kıl Çadırın dikim işi ustalık gerektirmekle birlikte dokunan çadır kanatları ile kolan ve siyeçlerden öncelikle kanat boyunun uzunlukları dikkate alınarak kanatların her iki ucuna karşılıklı olarak ucu sivriltilmiş çok sayıda ağaç çivi çakıldığı gibi yan yana getirilen kanatlar dikim işini bilen usta kişiler tarafından dikilirdi. Eğer çadır dikilirken iyice gerilmez ve ustaca dikilmezse kurulduğu zaman yağmur suyunu içeriye geçirirdi. Çadır dikildikten sonra gerginliğini muhafaza etmek amacıyla dikildiği yerde üç dört gün öylece çakılı vaziyette bırakılırdı. Aynı zamanda çadır dikilirken bir keçi veya koyun kesilerek çadır dikmeye yardım edenlere ziyafet çekilirdi.425

Karaçadırı ayakta tutan taşıyıcı sistem direkler, çadır çanakları, bakaralar ve bağlardan oluşurken bu kurgu malzemelerinden bağlar dışında kalanlar ahşap olup bunlara direkler, bakaralar, çadır çanakları yanında sitil çöpleri ile bağların bağlandığı çiviler ve bastırmalarda dahildir. Bunlardan taşıyıcı unsur olan direkler ortalama on santimetre çapında olup genellikle

424 Osman Kademoğlu, “Yörüklerde Üç Direkli Karaçadır”, I. Uluslararası Türk Folklor Semineri Bildirileri,

Milli Folklor Araştırma Dairesi Yay., Ankara, 1974, s. 296-298; Eröz, Yörükler, s. 98; Bir çadır için gerekli kıl miktarı ve çadırın dokuma tekniği için bkz. Şerife Atlıhan, “Güney-Batı Anadolu’da Karaçadır”, Kültür ve

Sanat Dergisi, sayı: 15, (Eylül 1992), s. 53; Mesela Eskiyörüklere ait bir tereke kaydı içerisinde bir adet çadır

kanadı bulunmaktadır. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1178, s. 30/87, (14 Cemâzi-yel-âhir 1304/10 Mart 1887); Çadır kanatları dokunurken kullanılan ölçü birimi için bkz. Ulla Johansen, “Güneydoğu Anadolunun Göçmen Çadırları”, (çev. Ayhan Ataman), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. XXIV, sayı: 1-2, (Ocak-Haziran 1966), s. 44; Kıl çadırın malzeme ve donanımı için ayrıca bkz. Müyesser Tosunbaş, “Karahacılı Aşiretinde Çadır”, Türk Folklor Araştırmaları, c. 16, sayı: 313, (Ağustos 1975), s. 7398; Müyesser Tosunbaş, “Akdeniz Bölgesi Türkmenlerinde Çadır Tipleri”, İçel Kültürü, sayı: 1, (Ocak 1987), s. 26; Tereke kayıtları içerisinde Sarıkeçili Yörüklerinde, çadır maa sitil, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1160, s. 23/138, (12 Zilka’de 1280/19 Nisan 1864); Murtana Yörüklerinde, çadır maa sitil, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1238, s. 3/4. hk., (8 Zilka’de 1288/19 Ocak 1872); Eskiyörüklerde, çadır maa sitil, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1164, s. 30/60, (23 Rebî’ü’l-âhir 1297/2 Haziran 1880); Saçıkaralı Yörüklerinde, köhne çadır maa sitil olmak üzere çadır takımı ile ilgili çok sayıda kayıt ve bilgi bulunmaktadır. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1174, s. 50/126, (4 Cemâzi-yel-âhir 1302/21 Mart 1885).

425 Naci Eren, “Yörüklerde Karaçadır”, Folklor ve Etnografya Araştırmaları, Anadolu Sanat Yay., İstanbul,

1984, s. 60; Çadır dikimi ile ilgili fotoğraflar için bkz. Ulla Johansen, 50 yıl önce Türkiye’de Yörüklerin Yayla

Hayatı, (çev. Muallâ Poyraz), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, 2005, s. 41-42; Anadolu Yörükleri tarafından

kullanılan kara çadır, yöreden yöreye yapım ve kullanım açısından farklılıklar da göstermektedir. Muhtar Kutlu,

Şavaklı Türkmenlerde Göçer Hayvancılık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yay.,

ardıç ve çam ağacından yapıldığı gibi ikiyüz ile ikiyüzotuz santimetre arasında değişen uzunluğa sahip ana taşıyıcı unsur orta direğin boyu yan direklere göre biraz daha uzun olurdu. Direkler kanatlara paralel olarak orta kanadın ve kolanların ortasından aynı hizada ve eşit aralıklarla dikilirken uçlarının çadırı delmemesi için sakızlak, şimşir ve ardıç ağacından hafif oval ve dikdörtgen şeklinde yapılıp ortasında yuva açılan çanaklara geçirilirken çanak sayısı ile direk sayısı her zaman eşit olurdu. Direkler yanında taşıyıcı elemanlardan olan bağların çadırla temas ettiği noktada kolanların ucuna ve orta kanadın her iki yanına bağlanan ve bakara denen ahşap malzeme de dayanıklı olması için meşe, sakızlak, ardıç, şimşir ve alıç ağacından yapılırdı. Bakaralar, çadırın gerdirilmesi boyutuyla kolanlar ve direklerle birlikte ana taşıyıcı unsuru oluşturdukları gibi çadır ile çadırı toprağa çakılı çivilere bağlayan gergin bağlar arasında bir mafsal görevi görürdü. Bakaranın orta noktasında açılmış yuvalara geçirilen bağlar, bütün bakaraların hizasına çakılan çivilere veya taş altına alınan çalılardan oluşan bastırmalara bağlandığı gibi gerilen bağ ipinin ucuna doğru her bir metrede bir gerilen ipin üzerine bir tur atılarak oluşturulan ilmek çekilmek suretiyle yeterli gerginlik sağlanırdı. Direk sayısına göre artan çadır bağları üç direkli bir çadırda orta direğin her iki tarafına doğru uzanan başbağ da denen ön ve arka bağlar ile yan direklerden dışarıya doğru uzanan yan bağlar yanında ön ve arka bağlar ile yan bağların her iki yanında bulunan dört adet öksüz bağ olmak üzere toplam sekiz bağdan oluşurdu. Bunların yanında sitillerin siyeçlere tutturulmasına yarayan kırk adet sitil çöpü ortalama onsekiz santimetre boyunda olup ılgın ve sazak ağacından yapıldığı gibi demirden yapılanlara da mil denirdi. Siyeçlere hemen hemen her elli santimetre de bir sitil çöpleri ile tutturulan sitiller, sitil çöpleri arasında hafif esnediği için boşluk verirken bu boşluklar adeta pencere vazifesi görürdü.426

Kıl çadırların uzunluğuna bağlı olarak direk sayısı artarken Teke Yöresinde genellikle üç direkli kıl çadır kullanıldığı gibi dört ve daha fazla direkli çadırlar ise varlıklı kişiler tarafından kullanılırdı. Bu çadırlar içerisinde en kullanışlısı yirmiiki ayak uzunluğundaki ve orta büyüklükteki üç direkli kara çadır olup hem taşıma hem de sökülüp kurulma kolaylığına sahip olduğundan böyle bir çadırın kurulumu iki kişi tarafından yaklaşık yarım saat ile kırkbeş dakika arasında tamamlanırdı. Çadırlar kışın poyrazın ve karayelin görmediği kuytu yerlere yazın ise serin yel alan yerler ile ağaç gölgesine kurulurdu. Yörükler, çadırlarını kurdukları yerlere yurt demekle birlikte yurtlar üzerine serilen çadır, bağlarla çakılan çivilere veya bastırmalara sabitlenince sağ taraftan direk dikilerek kurulmaya başlanır ve tüm direkler

426 Eren, “Yörüklerde Karaçadır”, s. 61-63; Kademoğlu, “Yörüklerde Üç Direkli Karaçadır”, s. 297-298;

Mustafa Gürdal, “Antalya Yürükleri”, Türk Etnografya Dergisi”, sayı: XV, Ankara, 1976, s. 66; Ayşe Hilal Tuztaş, Günümüzde Isparta’da Yaşayan Yörüklerin Siyasi ve Kültür Tarihleri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2005, s. 122-123.

dikildikten sonra bağlar eşit mesafede yavaş yavaş asılmak suretiyle çadır gerdirilir ve kurma işlemi tamamlanırdı. Çadırların çevresi genellikle yaylak ve güzlede yaklaşık bir metre yüksekliğinde çift duvar örgü taşla çevrildiği gibi aynı yükseklikte dolak hasırı kullananlar da bulunmakta ve bu hasırlar belirli aralıklarla çaprazlama çakılan zövenlerin arasından geçirilerek çadırın çevresi dolaştırılmaktadır. Bunların yanında özellikle kış yurdunda, bu taş duvar ve hasırın yerine, çakılan zövenler arasından zakkum, sazak, ılgın ve çilbir ağacı filizleriyle çit örüldüğü gibi örülen duvar, çit veya çevrilen hasırın dış tarafından çadır siyeçlerine çöplerle tutturulan sitiller sarkıtılarak dış etkenlere karşı içerisi korunurdu.427

Keçe çadır yerine genel hatlarıyla özellikleri verilen kıl çadırın Anadolu Yörükleri arasında kullanımını fakirleşmeye hatta nüfus artışı, meraların azalması ve Anadolu’nun koyun beslemeye Asya kadar müsait olmaması dolayısıyla keçi beslenmesine bağlayanlar yanında kıl çadırın Araplardan alındığını ileri sürenler olsa da kıl çadırın kullanılmasında farklı etkenler bulunmaktadır. Nitekim kıl çadır, kısa sürede kurulup sökülebilme ve kolay taşınabilir olma özelliği ile kullanışlı bir yapıdır. İyice katlandıktan sonra son iki kat haline getirilince üst taraftan fırdolayı iple boğularak herhangi bir yük hayvanının üzerine öylece ardılıp direkleri çadırın boğulduğu ipe uzunlamasına sokulduğu gibi sitillerde aynı hayvan üzerine yüklenip bir çadırın bütün ana kurulum malzemeleri tek bir hayvan tarafından taşınabilmektedir. Keçi kılı koyun yününe göre daha kalın ve sert olup kıldan dokunan kara çadır, keçe çadıra göre daha dayanıklı, uzun ömürlü ve kullanım kolaylığına sahiptir. Aynı zamanda kıl çadır keçe çadıra göre yağmurdan sonra daha çabuk kurumakta hatta içeride yakılan ateşe karşı kıl, yüne göre kolay kolay alev almazken alev gören yün yanmakta ve çadır yağmura dayanıksız hale gelmektedir. Keçe, yağmur suyunu içerisine emerek ağırlaşıp koku yaparken kıl çadırın gözenekleri ıslanınca şiştiği gibi içeride yakılan ateşin isiyle kapanmakta ve yağmur yağarken içeriden süpürülünce içerisine su almamakta hatta su siyeçler ile sitiller üzerinden yanlara doğru akıp gitmektedir. Yanlara akan suyun içeriye girmemesi için çadırın yanlarına ve arkasına yani üç cephesine arık açılmaktadır. Kıldan yapılan dokuma, yağmur suyunun içeriye girmesini engellerken havayı ve ışığı kolay geçirmekte hatta kıl çadır ortalama onbeş yıl dayanırken keçe çadır ortalama beş yıl kadar kullanılabilmektedir. Yağmur suyunu alan keçe çadır, kıl çadıra göre güneşte daha geç kuruduğu gibi yağmur suyunu aldıkça ve güneşi gördükçe üzülerek eskimekte ve

427 Kademoğlu, “Yörüklerde Üç Direkli Karaçadır”, s. 298-299; Çadırın kurulması ve dolak hasırı için bkz.

Taciser Onuk, Osmanlı Çadır Sanatı (XVII-XIX. Yüzyıl), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, 1998, s. 30; Aynı zamanda Yeniosmanlı Yörüklerine ait bu tereke kaydı içerisinde bulunan çadır maa sitil maa hasır 270 kuruş iken, BOA., MŞH.ŞSC.d., 1175, s. 59/82, (10 Rebî’ü’l-âhir 1303/16 Ocak 1886); Töngüşlü Yörüklerine ait bu tereke kaydı içerisinde bulunan hasır 20 kuruş olup fiyatlarından hareketle bu hasırların dolak hasırı olduğu kuvvetle muhtemeldir. BOA., MŞH.ŞSC.d., 1178, s. 50/146, (27 Şa’bân 1304/21 Mayıs 1887).

kullanılamaz hale gelmektedir. Diğer taraftan Asya’nın engin bozkırlarında don ve ayazdan korunmak için keçe çadır daha uygun bir mesken türü iken Teke Yörüklerinin hemen hemen tamamının kullandığı kıl çadır, sıcak, nemli ve ılıman iklim özelliği taşıyan Akdeniz iklimine daha elverişlidir. Kıl çadır yörede beslenen keçiye bağlı bir yan ürün olmasına rağmen kıl çadırın kullanılmasında keçe çadıra göre bahsedilen elverişli birçok neden bulunduğu gibi koyun besleyenler bile koyunlarından elde ettikleri yünü keçi kılı ile değiştirerek veya kıl satın alarak çadır dokutup kullanırlardı. Öte yandan yaylalarda çadırların yanında taştan yapılmakla birlikte üzerine çakılan merteklerin üstü ardıç kabuğu ile kapatılmış tek göz, oda adı verilen meskenler de bulunur ve bu odalar genellikle mutfak işlevi görürdü. Bütün bunların yanında kara çadırın mahsuru renginin siyah olması nedeniyle güneş ışığını doğrudan soğurmasından dolayı yaz aylarında içinin çok sıcak olmasıdır. Böyle durumlarda eğer çadır, bir gölgeye kurulmamışsa sıcak günlerde sitiller çardak gibi açılarak içerinin havalandırılmasıyla serinletilmeye çalışılırdı.428

Teke Yörükleri için her bakımdan kullanışlı bir mesken türü olan kara çadırın iç düzeninde belirli bir nizam ve intizam göze çarparken arka tarafa boydan boya yan duvarlar arasına yere döşenen iki sıra taş veya ağaç üzerine en başa çul içine sarılmış yatak ve yastıklardan oluşan yüklük gelecek şekilde yerleştirilirdi. Yüklükten sonra giysilerin bulunduğu ala çuvallar ile çeşitli malzemelerin ve erzakların konulduğu en az birkaç adet yoz, tırıl ve un çuvalı sırayla dizilirken üzerleri kilim veya ihramla örtülürdü. Bu şekilde çadırın arka cephesine boydan boya dizilen çuvallar dış etkenlere karşı doğal bir set vazifesi görürdü. Çadırın giriş kapısı genellikle sağ taraftan bırakılırken önden arkaya doğru iki sıra halinde dış

428 Kıldan mamul kara çadırların kullanılmasını yoksullaşmaya bağlayan Sümer, bu çadırları münhasıran keçi

besleyen, oturdukları yerler sarp ve otlakları dar olan Yörüklerin kullandığını ifade etmektedir. Sümer, Oğuzlar

(Türkmenler), s. 14; Sümer, “Yörükler”, s. 9; Anadolu geniş meralara sahip olmasına rağmen Asya’nın uçsuz

bucaksız stepleri kadar koyun beslenmesine müsait değildir. Anadolu’da zamanla nüfus artarken meralar azalmış bunun üzerine koyunun barınamadığı sarp yerlerde ve dağlık arazide keçi besleme mecburiyeti hasıl olduğu gibi koyun yününden yapılan keçe çadır yerine keçi kılından mamul çadırlar da ikamet etme zarureti doğmuştur. Eröz, Yörükler, s. 93, 97; Ayrıca bu iki görüşe katılanlar da bulunmaktadır. Hilmi Dulkadir, “Çadır”, İçel

Kültürü, sayı: 36, (Kasım 1994), s. 13-14; Aynı zamanda Durmaz, Karakoyunlu Yörüklerinin, yurt denen keçe

çadırlarını bırakıp taşınması ve kurulması daha kolay olan kara çadırı Araplardan aldıklarını ileri sürmektedir. Ramazan Durmaz, “Dede Korkut Hikâyeleri’nde Geçen Bazı Sözcüklerin Karakoyunlu Yörüklerinde Kullanımı”, Türk Dili (Dil ve Edebiyat Dergisi), c. XCIII, sayı: 666, (Haziran 2007), s. 488; Kıl çadır ve keçe çadırın kullanım açısından karşılaştırılması hakkında bkz. Ak, “20. Yüzyılda Serik’te Yörükler”, s. 285-286; Ak,

“Antalya’da Yörükler ve Yörük Kültürü”, s. 344; İbrahim Bakır, “Toroslarda Göçebe Mimarîsi”, Türk Halk

Mimarîsi Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma Dairesi Yay., Ankara, 1991, s.

18-21; İbrahim Bakır, “Göçer-Konar Hayatta Mekan”, Türkiye Aile Yıllığı, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yay., Ankara, 1990, s. 240; Bakır, a.g.t., s. 123; Johansen, “Güneydoğu Anadolunun Göçmen

Çadırları”, s. 44-45; Ulla Johansen, “Güney Anadolu’nun Göçebe Çadırları”, (çev. Fikret Elpe), Türk Dünyası

Araştırmaları Dergisi, c.1, sayı: 3, (Aralık 1979), s. 48-50; Beşirli, “Sarıkeçili Yörüklerinde Çadır”, s. 64;

Muhtar Kutlu, “Doğu Anadolu Göçer Topluluklarında Karaçadır (Karşılaştırmalı Bir Araştırma)”, III.

Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, c. V, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma

Dairesi Yay., Ankara, 1987, s. 239; Kıl çadırın kullanım açısından olumlu ve olumsuz tarafları için ayrıca bkz. Onuk, “Güney Anadolu Yayla, Çadır Kültürü ve Sanatından Örnekler”, s. 163; Onuk, Osmanlı Çadır Sanatı, s. 28.

cephe duvarının dibine dizilen taş üzerine çeşitli kap kacak ve su kapları ile katık denen peynir derileri ve yağ derisi konulurdu. Çadırın iç zeminindeki toprak üzerine hasır serilirken hasırın üzeri keçe veya kilim ile kaplanmakta hatta giriş kapısına koyun veya keçi derisinden