• Sonuç bulunamadı

Kalitesizliğin Maliyeti

1.6. KALİTE MALİYETİ

1.6.3. Kalitesizliğin Maliyeti

Kalitenin iyileştirilmesi ve etkili kalite kontrolü sağlamak, maliyet gerektiren bir konu olarak algılanabilir. Fakat bir işi baştan doğru yapmanın, bir çok dolaylı giderleri önleyeceği de açıktır. Kalitesizlikten doğan giderlerin kontrolü üretkenliğe yansıyacağından kalite sistemlerine yönelik her çabanın yada her harcamanın, işletmenin geleceği açısından verimli bir yatırım olacağı kesindir. Maliyeti etkin bir biçimde kontrol altına almadan, fiyat yoluyla rekabet edebilmek imkansız gibidir. Bu anlamda kalitesizlikten doğan kayıplar bir kuruluşta rekabet şansını kendi eliyle yarattığı engeldir.

Kalite harcamaları, aslında bir maliyet değil yatırımdır. Çünkü kalitesizliğin maliyeti çok daha yüksektir. Müşterilerin beğeni ve tatmininden oluşan piyasadaki kalite itibarını korumak ve bunu yaparken de uygun maliyet ile üretim ve kalite sistemlerini kontrol altında tutmak, farklı bakış açısıyla bakıldığında, işletmeye ek bir maliyetten ziyade kar sağlayacaktır Kalitenin iyileştirilmesi ve etkili kalite kontrolü sağlamak, maliyet gerektiren bir konu olarak düşünülebilir. Fakat kalitenin sağlanması için oluşan her bir maliyetin kalitesizlikten kaynaklanan giderleri üretkenliğe yansıtacağından, kalite sistemlerine yönelik her çabanın, gelecek için çok verimli bir yatırım olduğu kesindir (Yılmaz, 2003: 76).

Kalitesizliğin maliyeti, iki şekilde işletmeye geri dönmektedir. Birincisi doğrudan giderler ki bunlar; garanti kapsamından kaynaklanan değiştirme, onarma, yenileme, hurdaya çıkarma elden geçirme gibi giderler. İkincisi dolaylı giderler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; hukuksal işlemler, alıcının güvenini yeniden kazanma, tazminat gibi giderlerdir. Artık kalitenin gerekliliği tüm dünyada olmazsa olmaz olarak algılandığına göre bunu sağlayacak giderlerin maliyetinden değil, kalitesizlik nedeniyle piyasalarda kaybedilen pazardan, prestijden yani kalitesizliğin maliyetinden bahsetmek daha doğru olacaktır (Filiz, 2003: 26).

1.7. KALİTENİN EVRİMİ

Toplam kalite yönetimi, kalite konusunda başlıca dört aşamadan sonra ortaya çıktı. 19. yüzyılın sonlarına kadar kalite kontrol işlemleri, bir veya birkaç işçi tarafından gerçekleştirilen bir görev olmuştur. 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan teknolojik gelişmeler sonucunda organizasyonlarda daha geniş ölçekte üretimde bulunulmuş ve uzmanlaşma artmıştır. Bu aşamada “formen kalite kontrolü” geçerli olmuştur.

Organizasyonda benzer işler bir arada düşünülmüş ve bu görevleri yerine getiren işçiler formenler tarafından denetlenmiştir. Formen, aynı zamanda kalite kontrol görevini de yerine getiren kişi olmuştur (Gözlü, 1994: 54).

Kalite kontrol çalışmalarını 19. yy.’ın sonlarına kadar götürmek mümkündür.

Ancak toplam kalite kontrol kavramını ilk kez, Genarel Electric firmasında kalite kontrol yöneticisi olarak çalışan A.B.Feignbaum, görüşlerini açıkladığı “Industrial Quality Control” dergisinde yayınlanan bir makalede kullandı (l957). Burada kalitenin tüm örgütü ve çalışanları ilgilendirdiğini söyledi. Daha sonra, esas bu kavramı kullanarak başarılı sonuçlar elde eden japonlar oldu. l962’de Ishikawa, Feignbaum tarafından Toyota fabrikalarında “firma çapında kalite kontrol adını verdikleri bu anlayışı ortaya çıkardılar. ABD’de TKK anlayışınşn yayılması, l970’li yıllarda japon firmalarının yarattığı panik ile başladı, bugün ise buna daha çok toplam kalite y netimi adı verilmektedir(Özevren, 1997: 46-47).

TKY’nin evrimsel süreci incelendiğinde dönüşüme uğramış dört süreçle karşılaşılır. Bunlar (Tikici, 2004: 9):

ƒ Muayene aşaması,

ƒ İstatistiksel kalite kontrol aşaması,

ƒ Toplam kalite kontrol veya kalite güvence aşaması,

ƒ TKY aşamasıdır.

1.7.1. Muayene Aşaması

Sanayi devriminden II. Dünya Savaşına kadar olan dönemde kalite özetle bozuk olan ürünleri ayıklama olarak algılanmıştır. Bu aşama içinde, operatör, ustabaşı ve muayene aşamalarını iç içe geçmiş biçimde görmek olasıdır.

Endüstri devrimi öncesi, üretimin atölyelerde yapıldığı yıllarda kalite o malı üreten ustanın sorumluluğunun altındaydı. Endüstri devrimi sırasında, ilk takım tezgahlarının ortaya çıkması ile üretim sistemi ve ürün yapısı karmaşık hale gelmiştir.

İşletmelerin büyümesi ve çok sayıda ustanın istihdam edilmesi ürün kalitesi sorumluluğunu ürünü üreten kişiye yüklemiştir. 20. yüzyıl, önemli teknolojik gelişmelerin yaşandığı ve bunun yarattığı zenginlik ve refahın geniş toplum kesimlerine yayıldığı bir dönemi de başlatmıştır. Bu yüzyılın başında, endüstriyel sistemlere önemli yenilikler getirmiş olan Henry Ford, 1905 yılında Ford Motor şirketinde ilk kez montaj hattı uygulamasını başlatmış ve imalat ortamındaki karmaşık süreçleri niteliksiz işgücü tarafından yapılabilecek basit montaj işlemlerine ayırmıştır. Ford’un modelinde kalite görevi montaj hattı sonunda mamullerin iyiler ve kötüler biçiminde ayrımını sağlayan muayene elemanlarına devredilmiştir. Bu uygulamanın miktar ve üretim terminlerine uygunluğu ön plana çıkartarak kaliteyi göz ardı etmesinin yarattığı kalite kayıplarının önlenmesi amacı ile ürün kalitesinden üretim nezaretçilerinin sorumlu olması uygulamasına geçilmiştir. Nezaretçiler kalitesiz üretime neden olan işçilere yaptırım uygulayarak firma güvencesi sağlamaya çalışmışlardır (Sözer vd, 2002).

Son ya da nihai muayene yönteminde üretilen ürünlerin tek tek veya örnekleme yolu ile kontrol edilmesi amaçlanmaktadır. Kontrol sonucunda “iyiler” ile “kötüler”

birbirinden ayıklanarak, belirli bir kabul edilebilir kalite düzeyine ulaşılmaya çalışılmıştır. Üretilen ya da sevk edilen parti içersindeki kabul edilebilir hatalı ürünlerin sayısı yüzde, binde veya milyonda ifadeleri ile açıklanmaktadır. Üretilen partilerden belli tekniklere göre örnekler alınır ve bu örnekler test edilerek tüm parti hakkında genel bir fikir yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu uygulama ile yüzde yüz kalite sağlanması mümkün olmamaktadır (Sözer, 2002).

Bu uygulama I. Dünya Savaşı ile son bulmuştur. Savaş döneminde bozuk olan

ürünün maliyeti yaşamsal önem taşımıştır. Patlamayan bombalar, sık bozulan araçlar savaşın kaybedilmesine neden olmuştur. Böylece son kontrol uygulaması getirilerek, ürünler üretildikten sonra bir muayeneden geçirilerek kusurlular ayıklanmaya başlanmıştır (Doğan, 1991:13).