• Sonuç bulunamadı

Kalem-i A’lâ ve Levh-i Mahfûz’un Manevi Yönleri

2.3. Merâtibü’l-vücûd Bağlamında Fergânî’nin Vahdet-i Vücûd Görüşü

2.3.4. Âlem-i Ervâh

2.3.4.2. Kalem-i A’lâ ve Levh-i Mahfûz’un Manevi Yönleri

Fergânî, Kalem-i Âlâ'nın üç küllî-manevî yönü olduğunu ifade eder: Birincisi: Vasıtasız olarak mücmel bir şekilde ilim ve vücûd ittihaz eder. Kendisini var edenin bilinmezlik âleminden kendisine ulaşan şeyleri de aynı şekilde idrak ve zabt (yazar) eder. Bu itibarla Akl-ı Evvel698 adını alır. İkincisi: "Yaz!" emri mucibince mücmelen

ittihaz ettiklerini mufassal bir şekilde Levh-i Mahfûz'a yazar. Bu açıdan da “Kalem-i Âlâ” diye tesmiye edilir. Bu yöne “Nefs-i Muhammedî” denir ki "Muhammedin (Sallallahu aleyhi ve sellem) nefsi yed-i kudretinde olana yemin olsun ki" ifadesiyle Allah Rasûlü buna işâret etmiştir. Üçüncüsü: İlk tecellî hükmünün taşıyıcısı olmasıdır. Nefsinde bu tecellînin mazhârıdır. Bu açıdan Rûh-ı âzâm-ı Muhammedî'nin ve nûrunun hakîkatidir.699

Fergânî, Levh-i Mahfûz'un da altı manevî yönü olduğunu söyler:

i. İctimâî bir heyeti olmasıdır. Bu hey'et, kıyamete kadar var olacak her şeyden oluşur, Fergânî'ye göre kendisine ifâza edilen vücûdî nurların şualarından oluşur. Varlıkların mahiyetlerinin Ervâh âlemine taalluk etmesi sebebiyle iki ilâhî mahiyet sınıfı söz konusu olur; bunlar da fiilî ve kavlî ilâhî kelimelerdir. Bu açıdan ً ةَظعِ ْوَّم ٍءْيةش ظ لُك نظم ظحاةوْلةلأا يظف ُهةل اةنْبةتةكةو

ٍء ْيةش ظ لُكظ ل لاي ظصْفةتةو (Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık.)700 âyetine binaen Küllü Şey(-i Mânâ)701

ile tesmiye edilir.

697 Fergânî, Müntehâ'l-medârik, c. 1, s. 74; aynı mesele için bkz. a.g.e., c. 2, s. 207. 698 Akl-ı Evvel için bkz. Suad el-Hakim, Mu’cem., s. 812-815; Kâşânî, Letâif, c. 2, s. 585. 699 Fergânî, a.g.e., c. 1, s. 74.

700 A'râf 7/145.

ii. Mûcidine müteveccih olması ve ondan varlık yardımı almasıdır. Bunun da iki yönü vardır. a) Vasıtasızlık: Nefes-i Rahmânî'den bila- vasıta ifâza edilen ve Hazret-i İlâhiyet'e izâfe edilen Ruh diye tesmiye edilir. Bu ruhtan bilâ-vasıta kâmillere izâfe edilen ruhlar üflenir. Ve diğerlerine bu ruh vasıtasıyla cüz'î bir ruh üflenir ki buna da “melek” adı verilir. b) İkinci yön ise, aşağıda geleceği üzere Levh-i Mahfûz'un üçüncü manevi yönüdür.

iii. Yani Kalem-i Âlâ vasıtasıyla vücûd edinmedir ki bu sebeple Levh-i Mahfûz adını almıştır.

iv. Hakîkatinin ve zâtının şâmil olduğu bazı şeyler açısından munfasıl ve sûret kazanmış tenezzülü ve zuhûrudur. Basît ve mürekkeb misâlî ve hissî sûretlerle meydana gelen bu tenezzül ve zuhûrda ayrışma ve sûret kazanma; Arş, Kürsî, semâvât ve arz, ve bunların arasındaki felekler, yıldızlar, unsurlar ve madenler, bitkiler, hayvanlar ve insanlardan oluşan müvelledât cinsinden olur. Bu durum, Celâ ve İsticlâ'nın kemâlinin tahakkuk etmesi içindir.702 Celâ ve İsticlâ'nın

kemâli, vahdet-i vücûdda oldukça önemli bir kavramdır. Bu iki kemâl türü, esmâî kemâlin alt boyutlarıdır. Celâ'nın kemâli, Hakk'ın itibarlar ile, yani esmâ ve sıfâtıyla zuhûrunun kemâlidir. İsticlâ'nın kemâli ise, Hakk'ın bu itibarlar ve bunlardan kaynaklanan taayyünler ile Zât'ını müşâhede etmesidir. Birincisinde zuhûrun kemâli, ikincisinde şuhûdun kemâli söz konusudur.703 Bu açıdan "Gaybın anahtarları

Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır."704 ve "Tâ. Sîn. Bunlar Kur'an'ın,

apaçık bir Kitab'ın âyetleridir."705 âyetleri mucibince Kitâb-ı Mübîn-i

Fiilî-i Ma'nî denir.

702 Fergânî, Müntehâ'l-medârik, c. 1, s. 74.

703 Bkz. Mustafa Râsim Efendi, Istılâhât, s. 950; Kâşânî, Letâif, c. 1, s. 329. 704 En'âm 6/59.

v. Levh-i Mahfûz’un tedbîr ve tekmîl vasfıyla kendisinden tafassil ve zuhûr eden şeylere teveccühüdür. Bu şeyler mevcûdâtın misâlî ve hissî sûretleridir. Levh-i Mahfûz küllî olanı külliyet sıfatıyla, cüz'î olanı cüz'î bir vecihle idare, muhafaza ve tekmîl eder. Bu açıdan Nefs-i Küllî706 ile tesmiye edilir. Bu bağlamda iki sûretle tedbîre

müteveccih olur: Birincisi, Hz. Peygamber (s.a.s) dışındaki enbiyâ ve evliyânın küllî nefisleri olan küllî bir sûrettir. Zira Hz. Peygamber'in (s.a.s) temiz ve pâk sûreti için yaratılmış nefs-i nâtıkası Kalem-i A'lâ’nın tafsîl yönünü oluşturur. Kalem-i A'lâ, nefs-i nâtıkayı, Levh-i Mahfûz’da mücmelen olarak "Yaz!" emri mucibince ittihaz eder. "Muhamed'in (s.a.s) nefsi yed-i kudretinde olana yemin olsun ki" ifadesi buna işaret eder. İkincisi ise, cüz'î/unsurî şahısları idare eden Nefs-i Cüz'î'dir. Yani varlıkların bireysel nefisleridir. Fergânî altıncı manevi yönü zikretmeksizin meseleyi sonlandırır. Levh-i Mahfûz'a dair bu altı yön söz konusu olduğu için âlemin altı yönü de bunlardan meydana gelir: üst, alt, sağ, sol, ön, arka. Yedincisi ise tüm vecihler açısından bunların cem'idir.707

Fergânî'ye göre Levh-i Mahfûz'un şâmil olduğu şeylerin hepsi cüz'î veya küllî ruhlardandır. Bunların üzerinde müheyyeme ruhlar vardır ve üç kısma ayrılır:

a) Tabiî, misâlî, hissî veya unsurî mazhârı olmamakla mukayyed olanlardır ki

bunlar Müheyemme ruhlardır.708

b) Bir mazhârla mukayyed olanlardır ki iki sınıfa ayrılır: i) Semâvat ve

arzdaki meleklerdir ve bunların mazhârı yoktur. Emirler ve tesirler bunlara izafe edilir. Bunlara şu âyetler işaret eder: “Yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere” ... (and olsun!)709 “Tozdurup savuranlara ... (and olsun!)”710. ii) Mazhârlara izâfe edilen ruhlardır, insânî ruhlar gibi. Bütün insanların ruhları Levh-i Mahfûz hazretinden taayyün eder. Bu ruhlar, unsurî mîzacların taayyününden, yani bedenlerin

706 Suad el-Hakîm, Mu’cem, s. 995. 707 Fergânî, Müntehâ’l-medârik, c. 1, s. 75. 708 Fergânî, a.g.e., c. 1, s. 77.

709 Nâziât 79/4-5. 710 Zâriât, 51/1.

yaratılmasından öncedir. Mizâcın taayyününden sonra taayyün eden şey, insan rûhunun bedeni/unsurî mizâcı idare etmek üzere zuhûrunun nisbetidir. Bedenin bu şekilde ruh tarafından idare edilmesini Fergânî, Nefs-i Mutmainne'ye izâfe eder. İster cansız, ister bitki, isterse hayvan olsun her şahsın (taşahhus/taayyün etmiş her parçanın) ruhaniyyeti de mürekkeb mizâclarından önce yaratılmıştır. Aynı şekilde Cinlerin ateşten mazhârlarla kayıtlanmış ruhaniyetleri de böyledir.711

c)Mazhârı olmakla veya olmamakla mukayyed olmayanlar. Dilerlerse bir

mazhârla zuhûr ederler, dilerlerse mazhâr olmaksızın zuhûr ederler. Bunlar "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir."712 âyeti mucibince Hak ve Halkı arasındaki elçiler ve sefîrlerdir. Bunların iki türlü kuvveti vardır: Hakk'ın kurb fezâsında ancak bu kuvvetlerle tayerân ederler. Birincisi Mûcidlerinden ittihaz ettikleri İlim kuvvetidir. İkincisi: Bu ilmin mûcibi olan Amel kuvvetidir. Bu kuvvetler bize İbn Arabî'nin bahsettiği Levh-i Mahfûz’un yanındaki iki kuvveti hatırlatır. Bu kuvvetlerden cenâheyn / iki kanat diye bahsedilir. "Ona, kuvvetleri çok güçlü olan öğretti.713" âyeti mucibince Hak bazen bu iki kuvveti bir üçüncüsüyle artırır ki bu da başkalarını ta'lîmdir. Bazılarını dördüncü bir kanatla artırır ki Hakk'ın izni ve emriyle başkaları için amel etmektir. Buna "Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler)."714 âyeti işaret

eder. Bu dört şey, meleklerin kuvvetlerinin ve kanatlarının külliyâtıdır. Bunların cüz'iyyâtına bahsi geçen "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir."715 âyeti işaret eder. Bu arttırmada

sınırlanma söz konusu değildir. Bu bağlamda Fergânî, Hz. Peygamber'in (s.a.s)

711 Fergânî, Müntehâ’l-medârik, c. 1, s. 77. 712 Fâtır 35/1. 713 Necm 53/5. 714 Mümin 40/7. 715 Fâtır 35/1.

Cebrâil'i 600 kanatlı olarak gördüğünü haber veren rivâyeti hatırlatır.716 Yani Hak

onun ahlâkını bu kanatların sayısına nisbetle lâ-mütenâhî olarak tekmîl etmiştir.717