• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

5.1. Görüşmelerin Temel Bulguları

5.1.3. Kadınların Sendikalarda Yeterli Düzeyde Temsil Edilmemelerinin

karar verecekleri yerlere gelmeli, bunun için mücadele etmelidir. Kadınların kendileri için bir şeyler yapabilmesi, ancak kadınların yönetimde olmasıyla mümkün olabilecektir.

G28’e göre toplumsal yaşamda sendikalara karşı bir önyargı vardır ve bu önyargı kadın yöneticilere de gösterilmektedir. Toplumda “sendikaların işçileri sattığı, yöneticilerin yüksek maaşlar aldığı” gibi yargıların özellikle sarı sendikalar yüzünden gündemde olması, dürüst sendikaları ve sendikacıları da etkilemektedir. Yönetimde yer almak ise toplum gözünde bir statü oluşturduğu için işçilerle daha fazla iletişim kurabilmeyi sağlamaya yaramaktadır.

Görüşme yapılan kadın sendika yöneticilerinin çoğunluğu sendika yöneticisi olmanın avantajları arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili örgütsel mücadele etmek, kadınların kendilerini daha rahat ifade edebilmelerini sağlamak, kadın yöneticilerin kadın üyelerde güven yaratması ve üye olma isteklerini güdülemesi gibi avantajları dile getirmişlerdir. Dezavantajlar olarak ise erkek egemen yapının zorlukları, iş aile dengesinde yaşanan olumsuzluklar, kadın yönetici sayısının az olması ve şehirlerarası seyahatlerin çok olması gibi etmenler ifade edilmiştir.

5.1.3. Kadınların Sendikalarda Yeterli Düzeyde Temsil Edilmemelerinin

Tablo 22. Kadınların Sendikalarda Yeterli Düzeyde Temsil Edilmemesinin Sebepleri

Sebepler

Erkek egemen yapıdan dolayı erkek varlığının çok güçlü hissedilmesi.

Sendikaların erkek egemenliğinde gibi görülüyor olması Kadınların varlıklarının sendikada hiçbir şekilde hissedilmemesi Kadınların yaşadıkları zorluklar (iş, ev, sendika rolleri arasına sıkışması) Eş baskısı

Kadınların birlikte mücadele ettikleri erkek arkadaşlarına karşı bile mücadele etmek zorunda kalmaları

“Kadınlar çalışmazsa işsizlik sorunu kalmaz” diye düşünen erkek egemen yapı

Kadınların özellikle anne olduktan sonra zamanlarının çoğunu çocuklarına ayırmak istemeleri Kadınların yönetimde temsiline müsaade edilmemesi

Erkek egemen yapının kadınlara korkutucu gelmesi Ataerkil yapının olması

Erkeklerin kadınlara yönetimi bırakmak istememeleri

Erkeklerde "kadınlar bizim önümüze geçerse" korkusunun olması Sendikacılığın erkek işi olarak görülmesi

Kadın ve erkek yöneticiler tarafından görünmez engeller (cam tavan sendromu) Kadınların kendilerine koydukları engeller (özgüven eksikliği, motivasyon vb.)

Sendikaların kuruluşlarında başta erkeklerin yer alması ve erkek bakış açısıyla dizayn edilmesi Kadın istihdamının yoğun olduğu sektörlerde kayıt dışı çalıştırılmanın fazla olması

Sendikalı kadınlara işyerlerinde sindirme ve korkutma politikası uygulanması Toplantı saatlerinin kadınlara uygun şekilde ayarlanmaması

Sendikalarda çocuk odalarının olmaması, çocukları bırakacak yer bulunamaması Erkeklerin koltuklarını koruma kaygısı

Sendikaların kadın politikalarının olmaması

Yönetim işleri erkeklere, tali işler kadınlara uygun görülmekte

Kadınların sendika yönetimi, delegelik sistemi gibi konulardaki bilgi eksiklikleri Kaynak: Görüşmeler neticesinde elde edilmiştir.

Genel olarak yapılan görüşmelere bakıldığında kadınların temsilindeki eksikliğin sebepleri arasında büyük bir çoğunluğun ilk sırada erkek egemen bir yapıyı gösterdikleri, sendikaların kuruluşlarında genelde erkeklerin yer aldığı, sistemin erkek bakış açısıyla dizayn edildiği yönünde açıklama yaptıkları görülmüştür. Kadınların iş, aile ve sendika görevleri arasında kalması, yaşamsal zorluklarının artması, bundan dolayı sendikada görev almaktan uzak durdukları da sıkça dile getirilmiştir. Ayrıca kadınların sendikal faaliyetlere katılmalarının toplumsal bakış açısı nedeni ile çok da uygun görülmediği, bundan dolayı kadınların temsilde yer almak istemedikleri vurgulanmıştır. Çocuklu anneler açısından sendikalarda çalışmak ise başka zorluklar doğurmaktadır.

G2 kadınların sendikalarda temsil konusunda kendilerini bağladıklarını, korkularına esir olduklarını belirtmekte, mücadele konusunda kadınların çok fazla eksikliklerinin

olduğundan bahsetmektedir. Aile içerisindeki rollerinden dolayı da zamanlarını sendikaya ayırabilmeleri pek mümkün olamamaktadır. Eşlerin bu konudaki olumsuz tavırları, çocukların bakımı gibi aile kaynaklı durumlardan dolayı kadınlar, mesai dışındaki toplantılara katılamamaktadır.

G3 kadınlar arasında biraz hırsın ve yarışın olduğunu, bundan dolayı temsil konularında sorun yaşandığını belirtmektedir. Buna karşılık kadınlar, kadın yöneticilerin yönetimde olmasını ve kadınların yönetimde temsil edilmesini istemekte, onlardan güç almaktadırlar:

Mesela benim kendi WhatssApp grubum var. Oradaki kadınlar başkanım bize yol gösterir misiniz gibi bizi temsil etmelisiniz diyorlar. Onlar bizi ne kadar çok görürlerse bizden de o kadar güç alırlar. Ben onları uyarıyorum. Mesela arkadaşlar söyle yapın, böle yapın, şu şekilde konuşun diye. Mesela sürekli onları bilgilendiriyorum. Yani süreç budur. Yönlendirmesem kimsenin haberi olmayacak. Ben burada köprü görevi görüyorum.

G4, sendikalarda kadınların yeterli düzeyde temsiline yönelik olarak kendi görev yaptığı sendikada %40 kadın kotasının olduğunu, bunun da kadınların yönetimde temsil edilebilmesine olanak sağladığını belirtmektedir. Eğitim alanında çalışanların yüzde ellisinin kadın emekçiler olmasına karşılık yönetim kademelerinde temsil oranlarının sadece

%2’lerde kaldığını ifade eden G4, 81 ilin sadece 2’sinde Milli Eğitim Müdürü’nün kadın olması durumunu ortaya koyarak, kamudaki yönetim düzeyinde kadın oranlarının düşüklüğünü açıklamaktadır:

Erkek arkadaşlarına, birlikte yaşadığı arkadaşlarına karşı bile bir mücadele var. Bu noktada da sendikal mücadelede de kadın görünürlüğünün artırılması için eşit temsiliyet mücadelemizi veriyoruz. Tamda bu noktada kadınlar çalışmazsa işsizlik sorunu kalmaz diyen bir erkek egemen yapısı var.

G5 konuya farklı bir bakış açısı getirmektedir. G5’e göre kadınlar özellikle anne olduktan sonra sadece işe gidip gelme ve çocuklarıyla ilgilenmeye yönelmekte, “maaşımı alsam bana yeter” düşüncesinde olmaktadırlar. Bu durum “olmak istedikleri yer”

düşüncesini geri plana atmakta, kadınlar anneliğe yoğunlaşmaktadır.

G6 önemli bir noktaya parmak basmaktadır. Kadınların sendikalarda yeterli düzeyde temsiline müsaade edilmemektedir. Temsil noktasında kadınların artması için kadınların göstereceği çaba da önemlidir:

“Müsaade edilmemesi. Aslında temsil ediliyor. Kendi şubemiz adına konuşuyorum. Genel merkez komisyonu olarak elimizden geldiği kadar temsil etmeye çalışıyoruz. Ne kadar müsaade edildiği önemli ama çaba da önemli.”

G7 kadınların çoğunlukla bir sekreter olarak erkeklere hizmet edecek koşullarda var olduklarını belirtmekte, kadınların da sendikaların erkek egemen yapısından dolayı yönetimde yer almaktan korktuklarını ifade etmektedir. Görev yaptığı sendikada %50 kadın-erkek kotası uygulandığını, buna karşılık birçok sendikada kadın yönetici sayısının yok denecek kadar az olduğunu açıklamaktadır.

Sendikalarda kadınların yeterli düzeyde temsil edilmeme sebepleri arasında G8, erkeklerin kadınlara yönetimi bırakmak istememesinin de bulunduğu, baskın yapıdan dolayı kadınların geri çekildikleri durumların olduğunu belirtmektedir. G8 geçmişte kadınların iş yaşamında daha az yer aldıklarını, ancak günümüzde kadınların eğitim görme oranlarının yükselmesiyle birlikte iş yaşamındaki kadın sayısının ve oranının yükseldiğini, bunun da doğal sonucu olarak sendikalarda kadınların daha fazla temsil edilmesini zorunlu hale getirdiğini söylemektedir.

G9, kadınların yönetimde daha fazla temsil edilebilmesi için başlangıçta kadınları eğitimlere eşleri ile birlikte getirdiklerini, eşlerin ortama güven duymaları ile kadınların sendikaya gelmelerine onay verdiğini, zaman içerisinde kadınların kendilerine güvenlerinin arttığını belirterek, sendikalarda kadınların temsili konusunda eşlerin önemine vurgu yapmıştır. G9’a göre sanayi devrimiyle birlikte başlayan sendikal hareketlerde uzun yıllar kadınlar ikinci planda kalmış, genelde işçi statüsünde çalıştıkları için yönetimde yer alamamış, zamanla sendikacılık bir erkek işi gibi görülmeye başlanmıştır. Bu da kadınların yönetimde yer almaktan korkmalarına yol açmıştır.

G10, kadınların sendikalarda yeterli düzeyde temsil edilmemesinin birçok sebebini aşağıdaki gibi sıralamaktadır:

“Hem kadınlarımızdan hem erkeklerimizden kaynaklanan sorunlar var herkesçe bilinen.

Geleneksel yaklaşımlar, aile yapıları, yetiştirilme tarzları, bilgi eksikliği, hamilelik-doğum-annelik, çocuk-yaşlı bakımı, ev-iş-sosyal hayat çıkmazı, cam tavan sendromu(kadın ve erkek yöneticiler tarafından görünmez engeller), kadının kendine koyduğu engeller(ne istediğini bilememek, karar verememe, özgüvensizlik, var olan durumu kabulleniş, motivasyon eksikliği vs.), genellikle STK’ların kuruluşlarının başta erkekler tarafından oluşturulması nedeniyle erkek bakış açısına göre dizayn edilmesi ve bunun gibi herkesçe bilinen bir çok nedenler var. Kadınlar ,erkeklerin oluşturduğu listede erkekler kendisine yer verirse seçiliyor. Yönetimleri talep eden kadın sayısı bir elin parmakları kadar yok ne yazık ki.”

G11 bu konuda kayıt dışı çalıştırılmalara dikkat çekmektedir. Kadın istihdamının yaygın olduğu sektörlerde kayıt dışılık yoğunlaşmakta, bundan dolayı da kadınlar sendikalara üye olamamakta, sendikalaşma oranları düşük olmasından dolayı da kadınlar yeterli düzeyde temsil edilememektedir. Kadınların iş ve aile sorumlulukları yüzünden zamanları daralmakta, üzerlerine aşırı yük binmekte, bu da kadınların sendikalardan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca toplantı, basın açıklaması, eylem, direniş, grev gibi sendikal faaliyetlere kadınların katılmasına erkek yöneticiler de dahil olmak üzere toplum ve aile yapısı “onay” vermemektedir.

G12, işyerlerinde sendikal faaliyet yürüten kadınlara yapılan baskıların kadınları sendikalarda görev almaktan uzaklaştırdığını belirtmektedir:

“Her şeye rağmen işyerinde sendikal çalışma yürütmek isteyen kadınlara karşı patronların ve idarecilerin yaklaşımı sindirme ve korkutmaya dönük hatta şiddete varan tutumları olmaktadır.

Mobbing ve benzeri tutumlara maruz kalan kadın yalnızlaşmakta ve bir süre sonra sendikada görev almaktan imtina etmektedir.”

G13 de yaptığı açıklamalarda en önemli neden olarak sendikalarda eril yapının çok güçlü olmasını göstermektedir. Yönetimsel çalışmalarda kadınların özgün durumlarına dikkat edilmemesi, toplantı saatlerinin geç saatlere konulması, kadınların çocuklarını bırakacak bir yer bulamaması, sendikalarda çocuk odalarının olmaması gibi birçok neden, kadınların yeterli düzeyde temsilini engellemektedir. Kadınlar örgütün kendi sorunları ile ilgilenmediğini düşündüğünde sendikaya gelmekten vazgeçmektedir.

G15, sendikaların başlangıçta erkeklerin mücadele alanı olarak görüldüğünü, ancak zaman içerisinde kadın kimliğinin sendikalarda kabul edilmek durumunda kaldığını belirtmektedir. Kadınlar ve erkeklerde birlikte çalışma kültürünün henüz oluşmadığını belirten G15, öncelikli olarak erkeklerin kadınlarla ortak alanda çalışılabileceği ortamları hazırlamaları gerektiğini ifade etmektedir.

G20’ye göre sendikalar toplumsal cinsiyet meselelerini artık aşmış olmalıdır. Ancak bu konuda hala yeterli düzeyde yol alınamadığı için kadınların temsilinde eksiklikler yaşanmaktadır. Erkekler kadınların sendika yönetimlerinde üst aşamalara geçmelerine yeterli düzeyde izin vermemekte, önlerine engeller koymaktadır. Kadınların da yönetimde yer almak için daha fazla mücadele etmesi, istekli olması ve çaba göstermesi gereklidir.

G22’ye göre kadınların temsilindeki en büyük engel kadınlar, ikinci büyük engel ise erkeklerdir. Temsilde yer almak isteyen kadının sendikaya gerçek anlamda gönül vermesi

gereklidir. Diğer türlü kadını temsilde görev almaya ikna etmek gerekmekte, bunun da bir takım zorlukları ve sıkıntıları olmaktadır.

G24 kadınların sendikalarda temsiline ilişkin sendikaların bir politikası olmadığını belirtmekte, geleneksel sendikacılığın erkek işçiler üzerinden örgütlendiğini, bunun sonucunda da bütün kadroların erkeklerden oluştuğunu, kadınların temsil noktalarına gelebilmek için büyük çabalar göstermek zorunda kaldıklarını ifade etmektedir. Kadınların sendikalarda daha fazla varlık gösterebilmesi için sendikaların politika üretmesi gereklidir.

Bu yapılmadığı sürece sendika işi erkek işidir algısı pekişmeye devam edecektir.

G27, sendikaların ana kademe yönetimlerinde yer alan kadın üye sayısının %1’den daha düşük olduğunu belirtmekte, bunun nedenlerini de diğer kadın yöneticilerin belirttiği gibi aile ve iş yaşamındaki zorluklara, özgüven ve motivasyon eksikliğine dayandırmaktadır.

Kadınlar, özgüven eksikliğinden dolayı yönetim kademelerinde görev alamayacaklarını düşünmektedir.

G30’a göre kadınların sendika yönetimlerinde yeterli düzeyde temsil edilememelerinin kendilerinden kaynaklanan sebepleri vardır. Kadınlar seçmen kitlesi olarak delegelik sistemiyle, seçim süreçleriyle ilgili yeterli bilgiye sahip değildirler.

Kadınların isteksizliği, bilgi eksikliği, erkeklerin sendikacılığı kendi malı gibi görmesi, erkeklerin kadınların seçimlerde yapacakları çalışmaları çok gerekli görmemesi diğer sebepler arasında yer almaktadır.

Kopuk ve Taşoğulları’na göre de kadınların sendikalara üye olmasının ve sendikaların karar alma mekanizmalarında yer almasının önündeki engeller ise;

 İstihdamın yapısına bağlı olarak çalışma hayatının daha çok, özel hizmet ve enformel sektörde; geçici, kısa süreli ve güvencesiz işlerde yoğunlaşması,

 İş ve aile sorumlulukların ebeveynler arasında eşit dağılmamasına bağlı olarak kişisel tercih ile kısmi süreli ya da yarı zamanlı çalışma,

 Kadın ve erkek arasındaki ücret eşitsizliği,

 Sendikal demokrasi ve sendika içi temsil düzeyinde yaşanan eşitsizlikler,

 Sendikaların kadın sorunlarının çözümü noktasında ilgisiz kalması,

 Kadınların sendikalara ilişkin yaşadığı hayal kırıklıkları neticesinde sendika üyeliğine ve yönetici kademelerinde yer almaya sıcak bakmaması,

 Eğitim seviyesinde belirgin bir fark olmamasına rağmen kadınların cam tavan etkisine maruz kalması şeklinde sıralanmıştır (Kopuk ve Taşoğulları, 2019: 87).

Bu faktörlere ek olarak; kadınlar sendikaya katılım konusunda işverenlerinden farklı bir muamele ile karşılaşma, işlerini ya da konumlarını kaybetme korkusu taşımaktadır (Beken, 2015: 173). Sendika üyelik aidatları, yasal kısıtlamalar, medyaya yansıyan sendika tasvirinin olumsuz olması, eşleri ve ailelerinin itirazları, kadınların kendilerine duydukları güven eksikliği, programların ve toplantıların düzenlenme şekli de kadınların sendikalara katılımını engelleyen sebepler arasında yer almaktadır (ILO, 2002: 19, ETUC, 2007: 25; Akt.

Beken,2015: 173).