• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

5.1. Görüşmelerin Temel Bulguları

5.1.11. Kadınların Sendikalara Katılımında Aile Sorumluluklarının, İş-

vurmak” ifadesindeki anlam “sendika işi erkek işidir” algısının bir tezahürü olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca sendikalarda erkek egemen yapıya bağlı olarak sendika içinde kadınların yerleşik erkek ağının onayını alarak kabul görmeleri, kadınların yönetim kademelerine seçilmelerinin önemli şartlarından birisidir. Sendikada erkek egemen yapının desteğini alan yönetim kademesindeki kadınlar, bulundukları konuma gelmekte bir sıkıntıya maruz kalmadıkları gözlenmektedir. Özellikle yöneticilerin delegelik sistemine bağlı olarak seçilmeleri çoğunluğu erkek olan delegelerin desteğini almayı mecbur kılmaktadır. Fakat sendikalarda delegelerin kadın yöneticileri çoğunlukla desteklemedikleri bilinmektedir. Kadınların sendika içinde göreve gelme hikâyelerine de bakıldığında, erkekler tarafından çifte standarda maruz kaldıkları gözlenmektedir (Urhan, 2015: 39).

5.1.11. Kadınların Sendikalara Katılımında Aile Sorumluluklarının, İş-Aile

G1, aile unsurunun bu konuda çok önemli olduğunu belirtmekte, kadınların eşlerinin verecekleri destekle sendikaya daha rahat katılabildiklerini ifade etmektedir. G1, sendika yönetiminin iş-aile dengesini sağlamak üzere kendilerine gereken desteği yaptığını söylemektedir. G2 de sendikacılığın bayanlar açısından zor bir iş olduğunu, özellikle küçük çocuğun olması durumunda kadınlar için şartların daha da zorlaştığını belirtmektedir.

Sendikayla uğraşan kadınlar belirli dönemlerde evlerinden uzak olmak zorunda kalmaktadır.

Böyle zamanlarda eşlerin desteği, hatta çocukların da desteği gerekmektedir. Sonuç olarak sendikal yaşam aile yaşamını ciddi düzeyde etkilemektedir. Bir faaliyet olduğunda kadınlar çocuklarını öne sürebilmekte ve faaliyete kadın katılımı düşmektedir. Çalışan kadınlar açısından yaşamın biraz da olsa kolaylaştırılabilmesi için kreşler büyük önem taşımaktadır.

G2, bununla ilgili olarak kreşlerin toplu sözleşmelere konulması gerektiğini belirtmektedir.

G3’ün görev yaptığı sendikanın yönetimi iş-aile uyumuna özen göstermektedir.

Kadınlar kimi zaman çocuklarını da sendika toplantılarına getirmekte ve bu bir sorun oluşturmamaktadır.Kadın yöneticilerden bebek sahibi olanlar biraz daha fazla zorlanmaktadır. Örnek olarak şehir dışı seyahatlere katılamamaktadırlar. G3’ün, kreş imkanının sadece işçi sendikalarında olduğu yönündeki tespiti ise önemli görülmüştür.

G4’e göre sendikalarda adil olmayan bir görev dağılımı vardır. Sorumlulukların eşit şekilde paylaşılması, devletin de kendi üzerine düşen sorumluluğu yapması gereklidir.

Ancak devlet bu sorumlulukları üzerine almamakta, ebeveyn sorumluluğu açısından bakıldığında erkekler de sorumluluktan kaçmaktadır. Bu durum kadınların mutsuzluğunu sürekli hale getirmekte olup aynı zamanda emek sömürüsüne de girmektedir:

“Örneğin kadın da erkek de öğretmen diyelim eve geldiklerinde erkek dinlenebiliyor, kadın ise yemek yapıyor, çocuğuna bakıyor. Kadın hem işyerine gidip çalışıyor, hem de evde çalışıyor. Bu hiç eşit olmuyor. Bu arada kadının dinlenme hakkı da olmalı. Sadece çalışmayacak tabi ki gezecek, dinlenecek, okuyacak, çocuklarıyla da ilgilenecek. Kadınlara daha az mesai ve dinlenme koşulları sağlanmalıdır.”

G5 sendikasının uyumlaştırma politikasına destek verdiğini, ancak bu desteğin yeterli olmadığını düşünmektedir. Buna örnek olarak kreşlerinin çalışma saatlerini göstermekte, sabah 7, akşam 19 yerine kreşler 24 saat çalışabilecek şekilde ayarlanmalıdır. G5, görev yaptığı sendikanın özelliğinden dolayı üyelerin ve yöneticilerin mesai kavramının olmadığını, bunun da doğal olarak iş-aile yaşam dengesini etkilediğini belirtmektedir.

G6 sendikalarındaki uygulanan programlarda ailenin önemli olduğunun vurgulandığını belirtmekte, aile bütünlüğünü önemsediklerini dile getirmektedir. G8 de

sendikalarında iş aile dengesine dikkat edildiğini, toplantı saatlerinin kadınların rahat katılabilmesini sağlamak üzere kadınlara göre ayarlandığını belirtmektedir.

G9’un bu konudaki görüşleri kadınların iş-aile dengesini kurmakta zorlandıkları ve sıkıntı yaşadıkları yönünde olmuştur:

“Sendikacılıkta zaman kavramı yok o yüzdende kadınların sendikacılık yapması zor. İş ve aile uyumu konusunda sıkıntı yaşanıyor. Geç saatlere kadar süren toplantılar, şehir dışına çıkmalar vs. Bunu da bertaraf etmek için kadınlarında sendikalı hayatta çalışmalarının olumlu hale getirilmesi lazım. Bununla ilgili toplantı saatlerini kadınlara uygun belirlemek gibi çalışmalar yapıyoruz.”

G10 yaptığı açıklamada kendi sendikasında yönetimdekilerin “yeter ki kadınlar aktif olarak sendikacılık yapsın” anlayışında olduklarını, bunun da kadınlar açısından önemli bir kazanım olduğunu belirtmekte, konuyla ilgili şunları söylemektedir:

“Sendikamızın uyumlaştırma programlarıyla ilgili net bir projesi yok. Neler yapılabileceği tartışılıyor, çözüm üretilmeye çalışılıyor. Ancak kadınlarımızın projeleriyle ilgili Genel Merkez bazında baktığımızda geri dönen projesi yok, biz neyi talep ettiysek karşılığını buluyoruz.

Yönetimdeki bütün arkadaşlar yeter ki kadınlar aktif olarak sendikacılık yapsın anlayışındalar, önemli olan da bu anlayış bence.”

G12 görev yaptığı sendikanın eşit temsiliyetle yürütülmesinden kaynaklı şekilde kadınların iş-aile ve sendika yaşamları arasında bir denge oluşturma kararlılığında olduğunu belirtmektedir:

“Fakat kadın bu planlamayı yaparken evde ki çocuğun yaşlının bakımını düşünmekte, erkeğin rol almadığı evin sorumluluğunun altında fazlasıyla ezilmektedir. Bu yüzden çiftlerden ikisi sendikalı ise bir nebze de olsa kadın baskısından ve eleştirisinden çekinen erkek bu sorumluluğu paylaşmaktadır. Ya da eşiyle sendikaya gelen erkekler kadının çalışması ve aldığı sorumluluğa saygı duyuyorsa kısmen bu yükü paylaşmaktadır.”

G13 kadınlar için iş-aile yaşam dengesinin önemli olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır. Kadınlar için hayatın zaten zor olduğunu, aile içindeki iş bölümünde kadınlara ağır işlerin kaldığını aşağıdaki şekilde ifade etmiştir:

“İş aile yaşam dengesinin kurulması kadınlar açısından çok önemli. Bunun bir aile içindeki iş bölümünden kaynaklı. Kadınların aile içerisindeki çocuktan tutun da yaşlıya kadar bütün ev işleri kadın üzerinden geçmekte. Bu da kadının yükünü arttırıyor. Mahallede kreşler in az olması son yıllarda da kreşlerin kapanması gibi etkiler olumsuz etkiliyor. Burada önemli olan kadının aile ve ev yaşamından tamamen uzaklaştırmak yerine bu kısımları aksatmadan kadına yardımcı olabilmek önemli.”

G17’ye göre kadınlar zaten dezavantajlı bir gruptur. Buna karşılık görev yaptığı sendika iş-aile uyumuna yönelik olarak kadınların iş yaşamında ve sendikacılıkta işlerini kolaylaştıracak konularda önemli çalışmalar yapmaktadır.

G18 kadınların sendikaya katılımlarında aile sorumluluklarını azaltabilmek, iş-aile yaşam dengesini koruyabilmek adına en çok kreş uygulamasının faydalı olduğunu, bunun dışında yaşlılar için gündüz bakım evleri yapılmasının önem taşıdığını belirtmektedir. G18, bu konularla ilgili olarak erkeklere de eğitimler verildiğini, bunların sonucunda erkeklerin bakış açılarının da değişmeye başladığını ifade ederek eğitimin tüm konularda olduğu gibi burada da önemli olduğunu vurgulamaktadır. G31 de G18 ile tamamen aynı görüşü dile getirmiş, erkeklerin de eğitimlere kadınlarla birlikte görmesinin önemini vurgulamıştır.

G19, erkeklerin kadınlara yönelik sorunları ikinci planda ele aldıklarını vurgulamakta ve konunun iki bölümde ele alınması gerektiğini belirtmektedir:

“Birincisi aile sorumlulukları nedeniyle evet imtina ediyorlar. Özellikle küçük çocukları olanlar ama bu hiç bir şeye engel değil. Sendika uyumlaştırma programları sayesinde kadına elbette desteği olmakta. Evde bakım hizmetleri kamulaştırılması daha etkin olacaktır. Örneğin is yerinde kreşlerin olması, toplantı saatlerin kadına yönelik olması vs. İkinci etki ise kadın çocuğunun küçük olduğunu düşünüp büyümesini beklemesi. İş yerimizde uyumlaştırma programları ne kadar uygunlunsa da erkekler kadınlara göre daha geri planda oluyor.

Umurlarında olmayabiliyor. Mesela geçen toplantı yapmıştık kadınların sorunları hakkında yönetimde çocuk bakımı konusunda düşünceleri olan var mı diye sorduğunda kadınların eli kalktı. Bunlar giderildiğinde kadınların önündeki engel kalkmış olacaktır.”

G20 büyük sendikaların uyumlaştırma faaliyetleri yaptığını, kadınlara yönelik eğitimler, etkinlikler, toplu sözleşmelere yönelik önemli maddelerin eklenmesi gibi özel faaliyetler düzenlendiğini, kadın kurultaylarının yapıldığını belirtmekte, kadınlara çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebileceği imkanlar yaratmak için uğraştıklarını ifade etmektedir.

G25 toplu iş sözleşmelerinde kadınların süt izninin 24 aya çıkartılması, günde 3 saat izinli sayılması, doğum izinlerinde babalara da 10 günlük izin verilmesi gibi haklar elde edildiğini belirtmekte, bunun da kadınların sendikaya katılım noktasında aile sorumluluklarına destek olduğunu, iş-aile yaşam dengesi açısından önemli kazanımlar elde edilmeye başlandığını ifade etmektedir.

G26 konuya çok daha farklı bir bakış açısıyla yaklaştıklarını belirtmektedir. G26’ya göre ancak kadın erkek eşitliği sağlanırsa uyumun sağlanması söz konusu olabilir. Ayrıca bir uyumlaştırma programı anlamlı değildir:

“Bir kere biz buna karşı çıkıyoruz. İş aile uyumlaştırma esnek çalışmadır. Esnek çalışma ise kadın emeğinin sömürülmesi ve güvensizleştirilmesi anlamına gelir. Daha doğrusu kadına daha ucuz daha kötü işler dayatılıyor. Hem ev işleri hem çalışma hayatındaki işler yüzünden sömürülüyor. Biz buna karşıyız. Kadın erkek eşit olduğu yerde uyum sağlanır. Uyum olmasına gerek yok.”

G29 çalışan kadınların haklarına yönelik bakanlıklar arasında uyumsuzluklar olduğuna dikkat çekmektedir. Doğum sonrası ilk 6 ay çocuklara anne sütü verilmesi gerekirken doğum izninin 3 ay olmasını bu çelişkilere örnek göstermektedir. G29’a göre kadınların doğum izni yükseltilmeli, doğum sonrası da esnek çalışmaya imkan tanınmalıdır.

G30, görev yaptığı sendikanın öncelikleri iş-aile uyumunun yer aldığını belirtmektedir. Çalışma hayatı aileyi örselemeyecek şekilde düzenlenmelidir. Sendikacılık öncelikli olarak aile hayatını koruyabilmelidir. Toplumun en önemli dayanağı ailedir ve bütün süreçlerde aile yapısıyla bir denge kurulmalıdır. Bunların dışında kadın komisyonlarında yer alan kadınların işyerlerinden izin almaları konusunda yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.

Görüşmeler doğrultusunda kadınların iş ve aile yaşantılarını ihmal etmeden sendikalara katılımı, sendikaların başta toplu iş sözleşmelerine gerekli maddelerin eklenmesini sağlayarak iş-aile hayatı uyumuna gereken desteği sağlamaları önemlidir.

Böylece hayat standartları rahatlayan kadınlar iş-aile-sendika üçgeninde dengeyi daha rahat kuracak ve sendikalarda yer alan kadın potansiyeli artış trendi gösterecektir.

5.1.12. Sendikalarda Kadın Katılımını Artırma Noktasında Kota Uygulaması