• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5. Kırsal Kalkınma

İlk kez Birleşmiş Milletler (BM) Örgütünce tanımı yapılan “toplum kalkınması”

tanımı, “kırsal kalkınma” olarak da kabul edilmektedir. Bu tanıma göre kırsal kalınma;

35

Küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik, toplumsal ve kültürel koşulları iyileştirmek amacıyla giriştikleri çabaların devletin bu konudaki çabalarıyla birleştirilmesi, bu toplulukların ulusun tümüyle kaynaştırılması ve ulusal kalkınma çabalarına tam biçimde katkıda bulunmalarının sağlanması süreci olarak tanımlanmaktadır.

Kırsal Kalkınma, doğal güzelliklerin ve doğal kaynakların korunmasını kriterlerine alarak çevre koruma ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde, kırsal bölgelerin sürdürülebilirliği ve bu alanda yaşayan dar gelirli nüfusun refah seviyesini arttırabilmesi, alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, kentli kesime göre daha az ekonomik ve sosyal imkânlara sahip kırsal toplumun yaşam şartlarının iyileştirilebilmesi için geliştirilen ve bütüncül yaklaşımlar içeren girişimlerdir (Reddy ve Subrahmanyam, 2003: 45; Bakırcı, 2007:33; Stratejik Plan, 2010). Uzun (2014: 68) ise kırsal kalkınmada temel amacın; ‘’yerinde kalkınmanın sağlanması, şehir/kır arasındaki ekonomik ve sosyal dengesizliğinin, gelir ve yardım eşitsizliğinin önüne geçilmesi ve göç hareketlerinin düzenlenmesi’’ olarak ifade etmiştir. Erdoğan (2002:

198) ise kırsal kalkınmayı ‘’Kent-kır arasındaki sosyo-kültürel ve ekonomik farklılıkların optimum bir dengeye kavuşturulması, kırsal nüfusu yerinde kalkındırmayı amaçlayan politik bir tercihtir’’ şeklinde tanımlamıştır.

Daha geniş bir tanımla kırsal kalkınma; kırsal alanlarda yaşayan insanların iyi yaşam standartlarına erişim imkânlarının artması, kalkınma temelinde değişim taleplerinin desteklenmesi, toplum dinamiklerinin harekete geçirilmesi, gelir dağılımında eşitliğin sağlanması, gelirlerin artırılması, eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlere ulaşma düzeylerinin yükselmesi, kadın ve çocukların yaşam standartlarının yükseltilmesi, kırsal ve tarımsal sanayinin kırsal alanlarda yaşayan insanların daha fazla yararlanabilecekleri şekilde geliştirilmesi, doğal kaynakların korunarak kullanılması ve

36

zenginliklerin kırsal alanlarda yaşayan insanların yaşamına da sirayet etmesi süreci olarak tanımlanabilir (tarım.gov.tr). Bu tanımlardan hareketle kırsal kalkınma esasında kırsal bir yöredeki yerel potansiyelleri gerekli ölçüde ve gerektiği gibi kullanarak ekonomik ve sosyo-kültürel anlamda sürdürülebilir bir gelişme sağlamak, kırdan kente göçü önlemek amacıyla insanların yaşam standartlarını yükseltmek ve iş olanakları yaratarak yerinde gelişme sağlamaktır.

1970’li yıllardan sonra kırsal kalkınma kavramı sıkça gündeme gelmiş ve kırsal kalkınma arayışları hızlanmıştır. Dünyada herhangi bir kırsal alandaki tarımsal üretimin veya üretimdeki verimin azalması, toprağın kirlenmesi gibi konular sadece o sorunu yaşayanları ilgilendirmekten çıkmış ve bütün ülkeyi hatta dünyayı etkileyen bir duruma gelmiştir. Bundan dolayı Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar kırsal kalkınma olgusuna daha çok kaynak, bilgi ve zaman ayırma durumuna gelmişlerdir (Özkan, 2007: 6).

Turizm faaliyetleri kırsal alanlarda yaşayan insanlara doğrudan gelir getirmekte ve yöre insanına istihdam sağlamaktadır. Dolayısıyla bu durum kırsal kalkınmayı olumlu yönde etkilemektedir. Örneğin kırsal alanlara gelen turistlere, o yörede yaşayan insanların evlerini pansiyona çevirerek konaklama imkânı sunması yerel halk için önemli gelir kaynakları arasında yer almaktadır. Heffner ve Czarnecki (2015: 187-190), ev pansiyonculuğunun kırsal ekonomilere güçlü bir katkı yapmasının turizm ve kırsal araştırmalar arasında yaygın bir görüş olduğunu vurgulamışlardır. Kırsal alanlardaki yerel halkın ev pansiyonculuğunun yanı sıra; yaptıkları reçel, peynir, bal vb. yöresel ürünleri satarak veya gelen turistlere rehberlik ederek gelir elde etmesi yaşam koşullarına olumlu katkılar sağlamaktadır. Temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan bu tür alanlarda yaşayan insanlar turizmle ilgili işlerde çalışarak ve örneklerde olduğu gibi çeşitli yollarla ek gelir elde etmektedirler.

37

Bir yörede turizm talebinin artması sonucunda turizm yatırımları da artmaktadır.

Bunların sonucunda söz konusu alanlara yerli ve yabancı turistlerin gelmesiyle ekonomik hareketlilik meydana gelmektedir. Ve bu ekonomik hareketlilik sadece turizm sektörü içerisinde olmakla kalmaz, kendisiyle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olan diğer sektörlere de sirayet etmektedir (Uçar, 2010: 92-93). Çünkü turizm sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak kendisiyle bağlantılı olduğu 54 farklı sektörle iç içe olma özelliğine sahiptir. Yani turizmin gelişmesi demek bu sektörlerin de gelişmesi anlamına gelmektedir (Çeken, 2014: 28). Kırsal kalkınmanın sağlanmasında turizm sektörü oldukça önemli bir yere sahiptir. Kırsal alanlardaki dar olan istihdama çeşitlilik getirmektedir. Turizm, kırsal alanların ekonomik açıdan gelişmesine ve kırsal alanlarda yaşayan insanlara istihdam olanakları sağlar (Mcdonald ve Jolliffe, 2003: 307). Kırsal alanlarda yaşayan insanlar için işsizlik en önemli sorundur. Turizmin kırsal alanlarda gelişim göstermesi kırsal alanlarda yaşayan yerel halka iş imkânları sağlayarak işsizlik sorununu çözülmesine katkı sağlayacaktır (Ongun ve Gövdere, 2014: 53). Bunların yanı sıra turistlerin turizm hizmetinde belirli bir kalite seviyesi aramaları yerel halkın yaşam standartlarının yükselmesine neden olur (Soykan, 1999: 73).

‘’Türkiye nüfusunun önemli bir kısmının kırsal alanlarda yaşadığı ve tarımsal faaliyetlerin kırsal alanlarda yaşayan nüfusun en önemli geçim kaynağı olduğu dikkate alındığında, bu yörelerin ve yöre halkının kalkındırılmasının ülke gelişimi ve refahı için büyük bir adım olarak kaydedileceği bir gerçekliktir’’ (Cengiz ve Akkuş, 2012: 65).

38

BÖLÜM 3. ALADAĞLAR MİLLİ PARKI’NIN YERİ VE BAŞLICA