• Sonuç bulunamadı

David Mitrany, İkinci Dünya Savaşı henüz sona ermemişken, çağdaşlarından farklı olarak, egemen devletin artık bireylerin ekonomik ve sosyal taleplerinin karşılanması açısından ve egemen devletlerden oluşan uluslararası sistemin de üyeleri arasındaki ilişkileri daha barışçıl kılmak açısından yetersiz bir yapı olduğuna işaret etmiştir.403

Ayrıca egemen devlet, sahip olduğu yetki ve sorumluluklar ve hatta onun varlık nedenini oluşturan gerekçelerle, bireylerin taleplerini karşılayamadığı için, devletleri aşan yeni yapılara ihtiyaç duyulduğuna vurgu yapmıştır.404 Mitrany’nin 1940’larda açtığı bu yolda, 1960’lı yıllarda başta silah teknolojisi olmak üzere, teknolojik gelişmeler ve devlet dışı aktörler üzerinden,405

1970 ve 1980’li yıllarda daha çok “karşılıklı bağımlılık” üzerinden406

yürütülen tartışmalar, 1990

402 Alan Hudson, “Beyond the Borders: Globalisation, Sovereignty and Extra-Territoriality”,

Geopolitics, Vol. 3, No. 1, 1998, s. 89.

403 David Mitrany, A Working Peace System: An Argument for the Functional Development of

International Organization, London: Oxford University Press, 1943, s. 94–99.

404 Mitrany’nin egemen devlet yorumu için ayrıca bakınız: Mark F. Imber, “Re-reading Mitrany: A Pragmatic Assessment of Sovereignty”, Review of International Studies, Vol. 10, No. 2, 1984, s. 104– 106.

405 Örneğin, 1962 yılında McLuhan elektronik karşılıklı bağımlılığın getirdiği sonuçları tanımlamak için meşhur “küresel köy” (global village) kavramını kullanmıştır. Marshall McLuhan, The Gutenberg

Galaxy: The Making of Typographic Man, Toronto: University of Toronto Press, 1962, s. 31. Yine

Herz, 1957 yılında kaleme aldığı çalışmada ekonomik savaş, ideolojik savaş, hava savaşı ve nükleer savaş teknolojisindeki gelişmeler, uluslararası ve supranasyonel örgütlerin doğuşu üzerinden devletin sert kabuğunun eridiğini ve bu gelişmelerin territoryal devletin düşüşünü sağladığını belirtmektedir. John H. Herz, “Rise and Demise of the Territorial State”, World Politics, Vol. 9, No. 4, 1957, s. 487. Ancak Herz, 10 yıl sonra kaleme aldığı başka bir çalışmadaysa 10 yıl önceki tespitlerinin biraz “aceleyle” (rashly) yapılmış tespitler olduğunu belirterek, devletin hala uluslararası ilişkilerde temel aktör olduğunu ve teknolojik gelişmelerin onu zayıflatmak yerine güçlendirdiğini savunmuştur. John H. Herz, “The Territorial State Revisited: Reflections on the Future of the Nation-State”, Polity, Vol. 1, No. 1, 1968, s. 11–34. Çok uluslu şirketlerin artan rolüne vurgu yapan ve devlet egemenliğinin erimeye başladığını vurgulayan çalışma için bakınız: Raymond Vernon, Sovereignty at Bay: The

Multinational Spread of U.S. Enterprises, New York: Basic Books, 1971. Vernon on yıl sonra

1971’deki tespitlerinin hala geçerliliğini sürdürdüğünü iler sürmüştür. Raymond Vernon, “Sovereignty at Bay Ten Years After”, International Organization, Vol. 35, No. 3, 1981, s. 523. 406

Örneğin Jacobson, 1979 tarihli çalışmasında “karşılıklı bağımlılık” nedeniyle devletin temel aktör olma konumunun giderek zayıfladığına işaret etmektedir. Harold K. Jacobson, Networks of

Interdependence: International Organizations and the Global Political System, New York: Alfred A.

86

sonrası dönemle birlikte de “küreselleşme” üzerinden yürütülmüştür.407 Son dönemlerde küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi ise tartışmaların temel odak noktası haline gelmiştir.408

1980’lerin sonundan itibaren uluslararası sistemde bir değişimin olduğu gerçeği birçok çevre tarafından kabul edilmekte ve fakat değişimin içeriği, doğası ve yönü konusunda önemli tartışmalar yaşanmaktadır.409

Bu dönemi en iyi şekilde tanımlamak için birçok akademisyen farklı kavramlar/fenomenler üretmeye çalışmıştır. Örneğin Dee Hock,410

kaos ve düzenin bir arada olduğu bu dönemi tanımlamak için chaord (chaos+order) kavramını, Roland Robertson411

ise küreselleşme ve yerelleşmenin aynı anda cereyan ettiğini düşündüğü için

glocalization (globalization+localization) kavramını, Rosenau412 ise ufalanma/parçalanma ve entegrasyonun eş anlı olarak tecrübe edildiğini ima etmek için fragmegration (fragmentation+integration) kavramını kullanmayı tercih etmiştir. Ancak bu kavramların hiçbiri hem sosyal bilimler genelinde hem de Uluslararası İlişkiler disiplini özelinde, “küreselleşme” kavramının yaptığı etkiyi yapamamıştır.

Soğuk Savaş’tan sonra, Soğuk Savaş dönemi boyunca ideolojik kutupların etkisiyle, sadece blokların içiyle sınırlı olan etkileşim, küresel bir nitelik kazanmış ve Fukuyama’nın öncülüğünü yaptığı, liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin alternatifinin olmadığı konusundaki tezler413

tartışmaya açılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesi, teknolojik gelişmeler, devletler ve devlet dışı diğer aktörler arasında başta ekonomi olmak üzere, birçok başlıkta giderek artan etkileşim, egemen devlet

407

Scholte’a göre bu tartışmalar aslında yüzyılın başında Leninizm ve bazı liberal enternasyoneller tarafından dile getirilmiş ve o dönemde bu yaklaşımların temsilcileri devletin çökeceğini tahmin etmişlerdi. Jan Art Scholte, “Global Capitalism and the State”, International Affairs, Vol. 73, No. 3, 1997, s. 427.

408

Simon Lee, “State”, Mark Bevir (ed.), Encyclopedia of Governance, California: Sage, 2006. 409 Gonzalo Pozo-Martin, “A Tougher Gordian Knot: Globalisation, Imperialism and the Problem of the State”, Cambridge Review of International Affairs, Vol. 19, No. 2, 2006, s. 224.

410

Dee Hock, Birth of the Chaordic Age, San Francisco: Berrett-Koehler, 1999. 411

Roland Robertson, “Globalization: Time-Space and Homogeneity-Heterogeneity”, Mike Featherstone, et al. (ed.), Global Modernities, London: Sage, 1995, s. 28.

412 James N. Rosenau, “Fragmegrative Challenges to National Security”, Terry L. Heyns (ed.),

Understanding U.S. Strategy: A Reader, Washington: National Defense University Press, 1983, s. 65–

66.

413 Francis Fukuyama, “The End of History?”, The National Interest, No. 16, 1989, s. 3. Eleştirel bir görüş için bakınız: Şaban H. Çalış, “Ahir Zaman Üzerine Bir Cacaphony”, M. Aydın, E. Özensel (ed.), Tarihin Sonu mu?, Ankara: Vadi, 2002, s. 260-281.

87

merkezli jeopolitik blokların yerini daha karmaşık bir yapının almaya başlaması,414 yeni bir döneme geçildiğinin temel göstergeleri olmuştur. Bu yeni dönemi tanımlamak adına, kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik boyutları olan küreselleşme, 1990 sonrası dönemde Uluslararası İlişkiler çalışmalarında “moda” kavramlardan (buzzword) biri halini almıştır.415 Her moda sözcük gibi küreselleşme de, uluslararası ilişkilerde bazı yeni şeylerin tecrübe edildiğini ima etmektedir.416

Zira küreselleşme, William I. Robinson’un yaptığı gibi en özet şekilde ifade etmek gerekirse, “dünya çapında bir ekonomik entegrasyon, küresel kültür, küresel yönetişim, çok yönlü bir küresel hareket (birey, sermaye ve malların hareketi) ve yeni sosyal ilişkileri beraberinde getiren oldukça güçlü bir fenomendir”.417

Bu fenomen, uluslararası ilişkilerin yürütülme ve tanımlanma biçimlerini de birçok açıdan etkilemiş ve özellikle ilk etapta küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi hakkında geniş çaplı bir tartışma yaşanmıştır.

Tartışmanın bir kanadında, “devleti yeni dönemin koşullarına uyum sağlamakta yetersiz kalan ve bu anlamda demode ve işlevsiz bir form” olarak tanımlayan kesim yer almaktadır. Diğer tarafta ise, “her ne kadar küreselleşme birçok açıdan ulus-devleti işlevsiz bıraksa da devlet, bunun yerine yeni sadakat ve kimlik kaynakları temin etme kapasitesine sahiptir” tezini savunanlar yer almaktadır.418

Küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi konusundaki tartışmayı değerlendiren Colin Hay, oldukça yerinde bir tespitle, küreselleşme tartışmasının diğer disiplinlere oranla Uluslararası İlişkiler çalışmalarında ontolojik bir mahiyet kazandığına ve genellikle negatif olarak algılandığına işaret etmektedir. Ona göre, özellikle disiplinde devlet merkezli bir uluslararası sistem mantığını çıkış noktası olarak benimseyen hâkim (Neo)Realist temayül, küreselleşmeyi devletin merkezi konumunu zayıflatan bir faktör ve bu anlamda bir tehdit olarak değerlendirirken,

414 Simon Dalby, “Political Space: Autonomy, Liberalism, and Empire”, Alternatives: Global, Local,

Political, Vol. 30, No. 4, 2005, s. 418.

415

Roland Robertson, Kathleen E. White, “What is Globalization?”, George Ritzer (ed.), The

Blackwell Companion to Globalization, Massachusetts: Blackwell, 2007, s. 58.

416 James N. Rosenau, The Study of World Politics: Volume 2: Globalization and Governance, Oxon: Routledge, 2006, s. 83.

417 William I. Robinson, “Theories of Globalization”, George Ritzer (ed.), The Blackwell Companion

to Globalization, Massachusetts: Blackwell, 2007, s. 125.

418 Stephen J. Kobrin, “Sovereignty at Bay: Globalization, Multinational Enterprise and the International Political System”, Thomas Brewer, Alan Rugman (ed.), The Oxford Handbook of

88

Postpozitivist yaklaşımlarsa, Realistlerin tersine küreselleşmeyi bir tehdit olarak değerlendirmemektedir.419

Rosenau ise, Uluslararası İlişkiler çalışmalarıyla küreselleşme çalışmaları arasındaki farka işaret ederek, Uluslararası İlişkiler disiplininin metodolojik ve entelektüel olarak devletçi bir alışkanlığının olduğunu ve bu nedenle küreselleşmeyi anlamak konusunda bazı sorunlarla karşılaştığını dile getirmektedir. Birçok küreselleşmenin olduğunu, buna karşılık tek bir uluslararası ilişkilerin olduğunu belirten Rosenau, disiplinde devletin merkezi bir konumunun olduğunu ve küreselleşmenin bu bakış açısıyla değerlendirildiğini vurgulamaktadır.420

Küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi tartışmasında, devletin tartışma içindeki pozisyonunu belirleyen asıl faktör, tartışmayı yapan çevrelerin küreselleşmeyi nasıl algılamış olduklarıdır. Justin Rosenberg’in explanans ve

explanandum ayrımıyla ortaya koyduğu gibi, “küreselleşme tarihsel süreçte yaşanan

değişimlerin sonucunda şekillenmiş bir çıktı mı (explanandum), yoksa modern dünyanın değişen karakterini açıklayan bir faktör müdür” (explanans)?.421

Rosenberg ve Morton, küreselleşmeyi içinde bulunduğumuz dönemi açıklayan bir unsur olarak değil, tarihsel gelişmeler sonucunda şekillenen bir çıktı olarak tanımlayarak, küreselleşme konusundaki genel yanılgılara ve küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi hakkındaki abartılı söylemlere işaret etmektedirler.422

Jens Bartelson’a göre de küreselleşme, 1990 yıllarla birlikte, sosyal bilimlerde, kendi kendine referans veren, otonom bir statüye kavuşmuştur. Küreselleşme değişimi tanımlayan bir faktör olarak değil, değişim için gerekli bir araç olarak sunulmaya başlamıştır.423

Küreselleşmeyi, tarihsel bir çıktı veya açıklayıcı bir faktör ya da uluslararasılaşma, liberalleşme, evrenselleşme, batılılaşma, territoryal yapının

419 Colin Hay, “International Relations Theory and Globalization”, Tim Dunne, et al. (ed.),

International Relations Theories: Discipline and Diversity, Oxford: Oxford University Press, 2007, s.

268-269. 420

James N. Rosenau, “Many Globalizations, One International Relations”, Globalizations, Vol. 1, No. 1, 2004, s. 7–10.

421 Justin Rosenberg, The Follies of Globalisation Theory: Polemical Essays, London: Verso, 2002, s. 3.

422

Adam David Morton, “New Follies on the State of Globalisation Debate?”, Review of International

Studies, Vol. 30, No. 1, 2004, s. 134.

423 Jens Bartelson, “Three Concepts of Globalization”, International Sociology, Vol. 15, No. 2, 2000, s. 183.

89 aşınması424

olarak tanımlamak, tartışmanın içeriğini doğrudan etkilemektedir. Başka bir ifadeyle, tartışmanın öznesi devlet gibi görünse de, aslında küreselleşme algısıdır. Eğer küreselleşmeyi tüm sosyal ve siyasal yapıları değiştiren bir faktör olarak görüp, onu kapitalizmden sonra ortaya çıkmış en büyük dönüştürücü güç olarak tanımlayacaksak, devletin demode bir yapı haline dönüşmenin eşiğinde olduğunu da kabul etmeliyiz.425 Çünkü kapitalizm, Marx’ın işaret ettiği üzere, ortaya çıktığı XVI. yüzyılda, Avrupa’daki tüm siyasal haritayı köklü bir şekilde dönüştürmüştür.

Öte yandan tartışmanın diğer kanadından bakarak, küreselleşme ya da onunla aynı düzlemde görülen, mesela küresel sivil toplum ya da ulus aşan legal ve illegal tüm yapılanmaların da yeni şeyler olmadığını kabul edersek; devlet, nasıl ki daha önce bilim, teknoloji ve ekonomideki gelişmelere ayak uydurduysa, küreselleşmenin getirilerine de uyum sağlayabilir.426

Hatta Rosenberg gibi küreselleşme çağının sona erdiğini, 1990’larda küreselleşmeden beklenen çok taraflı, çok kutuplu bir küresel yönetişim beklentisinin gerçekleşmediğini ileri sürerek,427

devletin bu süreçten etkilenmediği de iddia edilebilir. Göran Therborn’a göre, küreselleşmenin doğal bir sonucu olarak, Rosenberg’in iddia ettiği gibi, çok taraflı bir küresel yönetişim ya da küresel bir entegrasyonun oluşması beklenmemelidir. Küreselleşme sonucunda bir kutuplaşma hatta küresel bir çatışma da patlak verebilir.428

Ancak her ne kadar küresel bir entegrasyon henüz şekillenmese de dünya ticareti, sermaye akışı gibi alanlarda kaydedilen gelişmeler, geri döndürülemez bir hal almakta ve bu durum devleti birçok açıdan etkilemektedir. Philip G. Cerny, üçüncü sanayi devrimi olarak adlandırdığı bu sürecin sonucunda, devletin egemen ve kapsayıcı yetkilerinin

424 Scholte, küreselleşmeyi bu 5 tanım arasından territoryal yapının aşınması olarak tanımlamayı tercih etmiştir. John Aart Scholte, “What is Global about Globalization?”, David Held, Anthony G. McGrew (ed.), The Global Transformations Reader: An Introduction to the Globalization Debate, Cambridge: Polity Press, 2003, s. 84–85.

425

James Mayall, “Globalization and International Relations”, Review of International Studies, Vol. 24, No. 3, 1998, s. 248.

426 Robert Jackson, “Sovereignty and Its Presuppositions: Before 9/11 and After”, Political Studies, Vol. 55, No. 2, 2007, s. 301.

427 Justin Rosenberg, “Globalization Theory: A Post Mortem”, International Politics, Vol. 42, No. 1, 2005, s. 3–4.

428 Göran Therborn, “Dimensions of Globalization and the Dynamics of (In)Equalties”, Don Kalb, et al. (ed.), The Ends of Globalization: Bringing Society Back in, Maryland: Rowman&Littlefield, 2000, s. 46.

90

aşındığını, kapasitesinin giderek zayıflamaya başladığını savunmaktadır.429 Bu tartışmada, tarafların tezlerine bakarak, “sanal/siber devlet” devrinin başladığını ve bu devirde devletin mekânsal egemenliğinden (territory) kopmaya/özgürleşmeye başladığını430

iddia etmek ne kadar abartılı bir tespit ise, küreselleşmenin etkisiyle devletin hiç değişmediğini, dönüşmediğini öne sürmek de bir o kadar hatalı bir tespit olacaktır.431

Modern ulus-devletin dört faktör üzerinden bir “tehdit” altında olduğuna işaret ederek, tartışmaya katılan Michael Mann’a göre, devleti tehdit eden faktörler şunlardır; daha küresel bir nitelik kazanan kapitalizm, ulus devletin tek başına üstesinden gelemeyeceği çevresel ve demografik tehditler, yeni sosyal hareketler, küresel sivil toplum gibi yeni unsurların oluşmasını sağlayan kimlik politikaları ve son olarak da devlet egemenliğini ve geleneksel jeopolitiği aşındıran post militarizm

ya da post-nükleer dönem.432 Mann, bu şekilde sıraladığı “tehditlerin” bazılarının (örneğin kimlik politikalarının) devleti güçlendirdiğini, bazılarının ise başta Kuzey ülkeleri olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde, devleti zayıflattığını belirtmektedir.433 Küreselleşmeyi, bir süreç, inter-aktif ağlar, yapılar ve diskurlar olarak dört eksen üzerinden tanımlayan David Armstrong’a göre de, bu dört eksenin her birinin de kendi mantığı, kuralları, normları ve operasyonel dinamikleri vardır. Bu nedenle her bir ekseni kapsayacak tek bir küreselleşme tanımı ve küreselleşmenin siyasal yapılar üzerinde yarattığı bütüncül bir etki okuması yapmak sağlıklı olmayacaktır. Küreselleşmeyle devletin sorunsallaştığını kabul eden Armstrong,

429

Philip G. Cerny, “What Next for the State?”, Eleonore Kofman, Gillian Youngs (ed.),

Globalization: Theory and Practice, London: Continuum International Publishing, 1996, s. 219.

430 Richard Rosecrance, “The Rise of the Virtual State”, Foreign Affairs, Vol. 75, No. 4, 1996, s. 45– 46. Richard Rosecrance, “International Security and the Virtual State: States and Firms in World Politics”, Review of International Studies, Vol. 28, No. 4, 2002, s. 443. Roy Smith, “Cyber States and Sovereignty of Virtual Communities”, Eleonore Kofman, Gillian Youngs (ed.), Globalization: Theory

and Practice, London: Continuum International Publishing, 1996, s. 280.

431

William I. Robinson, “Social Theory and Globalization: The Rise of a Transnational State”, Theory

and Society, Vol. 30, No. 2, 2001, s. 158.

432 Michael Mann, “Has Globalization Ended the Rise and Rise of the Nation-State?”, Review of

International Political Economy, Vol. 4, No. 3, 1997, s. 473–474. Barrow da, devletin

küreselleşmenin ana aktörlerinden biri olduğunu ve küresel sermaye için devletin gerekli ekonomik ve siyasal koşulları hazırladığını ileri sürmektedir. Clyde W. Barrow, “The Return of the State: Globalization, State Theory, and the New Imperialism”, New Political Science, Vol. 2, No. 2, 2005, s. 125.

91

küreselleşme teorisyenlerinin sadece küreselleşme üzerinde durduğunu ve fakat devletler arasındaki etkileşimi görmezden geldiğini belirtmektedir.434

Bu nedenle küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi konusundaki tartışmayı daha sağlıklı bir zeminde yürütmek adına, küreselleşme ve devletin kapasitesi arasındaki ilişkinin sıfır toplamlı bir ilişki olmadığı gözden kaçırılmamalıdır.435 Küreselleşmenin devletin kapasitesi üzerinde aşındırıcı bir etki yarattığı aşikârdır, ancak Falk gibi bazı akademisyenlerin iddia ettiği gibi, küreselleşme devlet merkezli dünyanın sonunun beyanı436

olarak da değerlendirilmemelidir.437 Krasner, modern devletin tarihsel olarak zaten sınırları içinde hiçbir zaman gerçek manada bir kontrol kapasitesine sahip olamadığının altını çizerek, küreselleşmenin devlet egemenliğine yönelik bir tehdit olduğu yolundaki tezleri reddetmektedir. Hatta egemenliğin özellikle, onun tasnifiyle, etkili bir iç egemenliğin küreselleşme için gerekli bir koşul olduğunu dile getirmektedir.438

Krasner gibi Robert J. Holton da, tam anlamıyla mutlak bir egemen devlet algısının, nostaljik bir değerlendirmenin de ötesinde, tarihsel bir mit olduğuna işaret ederek, küreselleşmenin etkileriyle, devletin sonunun geldiği yolundaki tezlerin gerçeği yansıtmadığını savunmaktadır.439

J. D. B. Miller da, devletin diğer devletlerden keskin bir şekilde ayrıldığını göstermek için kullanılan, “nüfuz edilemez ve kapalı bir form” (impenetrable, impermeable) şeklindeki tanımlamaların gerçek hayata uymadığını çünkü devletin tarihsel olarak, tacirler, dini grup ve hareketler, fikirler, teknoloji ve diğer akımların etkisi altında

434 Armstrong, bu dört eksenin dışında küreselleşmenin “konular/meseleler (issues), aktörler, piyasalar, iletişim, kültür, meşruiyet ve postmodernite” olmak üzere yedi kategorisinin olduğunun da altını çizmektedir. David Armstrong, “Globalization and the Social State”, Review of International

Studies, Vol. 24, No. 4, 1998, s. 462-464.

435

Ian Clark, “Beyond the Great Divide: Globalization and the Theory of International Relations”,

Review of International Studies, Vol. 24, No. 4, 1998, s. 488.

436 Richard Falk, “State of Siege: Will Globalization Win Out?”, International Affairs, Vol. 73, No. 1, 1997, s. 135.

437

Eric Helleiner, “Sovereignty, Territoriality, and the Globalization of Finance”, David A. Smith, et al. (ed.), States and Sovereignty in the Global Economy, London: Routledge, 1999, s. 149-151. Shampa Biswas, “W(h)ither the Nation-state? National and State Identity in the Face of Fragmentation and Globalisation”, Global Society, Vol. 16, No. 2, 2002, s. 191.

438

Stephen D. Krasner, “Globalization, Power, and Authority”, Edward D. Mansfield (ed.), The

Evolution of Political Knowledge: Democracy, Autonomy, and Conflict in Comparative and International Politics, Ohio: Ohio State University Press, 2004, s. 81.

439 Robert J. Holton, Globalization and the Nation-State, New York: Palgrave Macmillan, 1998, s. 86– 90. Morton, Holton’un tezinin aksine mutlak egemen devlet çağının olduğunu ve bu mutlakiyetin, kapitalizmle birlikte, modern döneme geçişte temel tetikleyici unsur olduğunu savunmaktadır. Adam David Morton, “The Age of Absolutism: Capitalism, the Modern States-System and International Relations”, Review of International Studies, Vol. 31, No. 3, 2005, s. 496.

92 kaldığına işaret etmektedir.440

G. Delanty ve C. Rumford da, küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisini analiz ederken sıfır toplamlı bakış açısının ya da devlet sonrası (post-statist) bir dünya yönetişimi söyleminin doğru olmadığına işaret ederek, küreselleşmenin etkilerinin devletin süregelen değişim sürecinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.441

Giovanni Arrighi de, daha çok kapitalizmle eş gördüğü küreselleşmenin etkileri nedeniyle, devletin sahip olduğu sosyal ve ekonomik yaşamı düzenleme, şiddet kullanma tekeli gibi bazı niteliklerin aslında birçok devlet için geçerli olmadığını, bu devletlerin zaten böyle bir kapasitelerinin olmadığını dile getirmektedir.442

Küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi konusundaki tartışmaların iki eksen üzerinden (yani ya sıfır toplamlı bir mantıkla ya da eğer ekonomik ya da hukuki bir olay devletin sınırları içindeyse, o olay ulusal bir olaydır yaklaşımıyla) yürütüldüğünü dile getiren Saskia Sassen ise, bu standart yaklaşımların yetersiz olduğunu vurgulamaktadır.443

Sassen, küreselleşmenin sadece devletin mekânsal egemenliği açısından değil, aynı zamanda kurumsal yapılanması açısından da bir dönüştürücü güç olduğuna işaret etmektedir. Özelleştirmeyle ve özellikle de uluslararası denetim ve kredi kuruluşlarının faaliyetleriyle, devletin yeterince etkin olamadığı bir küresel sermaye piyasasının yaratıldığını ileri sürmektedir. Finansal piyasaların deregüle edildiği ve küreselleştiği bu ortamda devlet, aynı zamanda uluslararası tahkimin de yaygınlaşmasıyla hukuki olarak da güç kaybetmektedir.444

Küreselleşme ve devlet arasındaki ilişkiyi, küreselleşmeyi devleti dönüştüren, onu zayıflatan bir güç olarak okuyan “yapısalcılar” ile küreselleşmenin yeterince etkili olamadığını, küresel ağların devleti dönüştürmenin henüz uzağında olduğunu savunan “ajan/amil merkezli yaklaşım” arasındaki tartışma üzerinden değerlendiren

440 J. D. B. Miller, “Sovereignty as a Source of Vitality for the State”, Review of International Studies, Vol. 12, No. 2, 1986, s. 88.

441

Gerard Delanty, Chris Rumford, “Political Globalization”, George Ritzer (ed.), The Blackwell

Companion to Globalization, Massachusetts: Blackwell, 2007, s. 416–417.

442 Giovanni Arrighi, “Globalization, State, Sovereignty, and the Endless Accumulation of Capital”, Don Kalb, et al. (ed.), The Ends of Globalization: Bringing Society Back in, Maryland: Rowman&Littlefield, 2000, s. 131.

443 Saskia Sassen, “The State and the New Geography of Power”, Don Kalb, et al. (ed.), The Ends of