• Sonuç bulunamadı

XVI. YÜZYIL AKDENİZ DÜNYASINA KISA BİR BAKIŞ

2. BÖLÜM

2.4. XVI Yüzyılda Osmanlı Donanmasında Kullanılan Gemi Çeşitleri

2.4.1. Kürekli Gemiler

2.4.1.1.

Baştarda

Kürek ile hareket eden donanma gemilerinin içinde kadırgalardan sonra en önemlisi olan baştarda, üst düzey deniz komutanlarının kullandığı savaş gemisidir. Baştarda kelimesi, Osmanlı kaynaklarında bastarda ya da baçtarda şeklinde de yazılmıştır. Kadırganın büyüğüdür117. 26-36 oturaklı ve her küreğini 5-7 kürekçinin çektiği, kadırgalardan büyük mavnadan küçük gemilerdi. Büyüklükleri bakımından orta baştarda, paşa baştardası ve padişah baştardası olmak üzere üçe ayrılıyordu. Osmanlı donanmasında baştardanın ilk defa ne zaman kullanıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos kuşatmasına (1522) otuz beş baştardanın katıldığı tespit edilmektedir ki bunlar arasında Paşa baştardası da bulunmaktadır. Yine 1527 senesine ait bir tersane muhasebe defterine sekiz baştardanın tamir edildiğinin kaydedilmiş olması, baştardanın XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde donanmaya katıldığına işaret etmektedir118.

2.4.1.2.

Kadırga

Kuruluş devrinden XVII. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı donanmasındaki harp gemileri içinde en çok kullanılan ve vurucu gücü teşkil edeni kadırgalardı. Bir Osmanlı kadırgasının

115 İdris Bostan, “XVI. XVII. Yüzyıllarda Osmanlı Tersaneleri Ve Gemi İnşa Teknolojisi”, s. 617. 116 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı... , s. 83.

117 Ertuğrul Düzdağ, Gazavat-ı Hayrettin Paşa, C.1, Tercüman Yay. , İstanbul, s. 41.

118 İdris Bostan, “XVI. XVII. Yüzyıllarda Osmanlı Tersaneleri Ve Gemi İnşa Teknolojisi”, s. 618. İdris Bostan,

iki bodoslaması119 arası 55-56 zira ambar ağzı 22 karış, yüksekliği 18 karış, baş yüksekliği 11 karış, kuşak yüksekliği 6 karış bir parmaktı. Kadırgalar gayet uzun ve ensiz, kısmen su seviyesinde denecek kadar alçak ve hareketleri oldukça seri idi. Bir kadırgaya üç yelken, iki tente, beş lenger, 27 kangal halat verilmekte ve XV. yüzyıl sonlarında bir büyük top ile dört darbzen ve 8 adet prangı topu bulunmaktaydı. Daha sonraki devirlerde ise, biri başta, ikisi yanda olmak üzere üç top vardı. Kadırgalardaki toplar için 1109’da 200 yuvarlak verilmişti. Bir kadırgada 25 oturak, 49 kürek vardı. Bir kürek boşluğu mutfak olarak kullanılıyordu. Her küreği yerine göre dört veya beş kişi çekiyordu. Buna göre normal olarak her kadırgada 100 savaşçı ile birlikte, 196 kürekçi, 20 alatçı, iki dümenci, bir yelkenci, iki gûmi, iki kürek yapıcı, iki kalafatçı, iki neccar ve hepsine hükmeden, harita ve pusula kullanan bir reis olmak üzere 328 kişi bulunuyordu120. Kadırganın Osmanlı donanmasında uzun süre vazgeçilmez bir tekne olarak kullanılmasında Barbaros Hayrettin Paşa’nın önemli rolü olmuştur. Barbaros daha korsanlık döneminde Akdeniz’deki gemi modellerini yakından incelemiş ve kalyon gibi yelkenli gemiler yerine kadırga, hatta kalyete gibi küçük teknelerde karar kılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nda Kaptan-ı deryalığa getirildikten sonra oluşturduğu büyük donanmada, kadırgalar kesin olarak ön sıraya çıkmış ve büyüklüklerine göre diğer gemiler sıralanmıştır121.

2.4.I.3.

Mavna

Mavna, baştardadan daha geniş ve yüksek, ancak daha kısa, yirmi altı oturaklı, ekseriya iki, bazen üç direkli ve iki katlı olarak inşa edilen çekdiri türü bir savaş gemisidir. Mavna, Osmanlı donanmasında kelime ve şekil itibarıyla menşei Batı’dan gelmeyen tek gemi türüdür. Kelimenin Türk veya Arap menşeli olduğu ileri sürülmektedir. XV. yüzyıldan itibaren Osmanlı donanmasında kullanıldığını gördüğümüz mavnanın uzunluğu 49 m, kıç yüksekliği 5 m, baş yüksekliği 3 m, kuşak yüksekliği 2 m idi. Bir mavnanın inşasında iki kadırgaya yetecek kadar kereste kullanılıyordu. 1475’te Gedik Ahmet Paşa kumandasında Kırım’a giden Osmanlı donanması içinde kızıl bayraklarla donanmış mavnalar bulunduğu gibi, 1488’de Anadolu’nun güneydoğu sahiline yönelen donanmada da mavna mevcuttu. Tursun Bey bu mavnaların direklerinin göğe uzanan büyük gemiler olduğuna işaret etmektedir. 1522’de Rodos’u kuşatan ve 308 gemiden oluşan Osmanlı donanması içinde pek çok mavna yer

119 Gemilerin başını ve kıçını teşkil etmek üzere omurganın baş ve kıç yanından kaldırılan ağaçtan ya da

demirden yapılan sütunlardan har biri. Bir geminin iskeletinde, omurgasında bir destek kazık. Ayrıntılı bilgi için bkz; Kâtip Çelebi, Tuhfetü ’l- Kibar Fi Esfari’l- Bihar, s.300. ; İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı... , s. 86. 120 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı... , s. 86.

almıştı. Fatih Sultan Mehmed’den sonra adayı korumakla görevlendirilen küçük filoda sekiz mavnanın olması da bu geminin donanmada önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir122.

2 . 4 . 1 . 4 .

Kalyata

42-48 zira uzunluğunda, 19-24 oturaklı çekdiri nevinden bir gemi olan kalyata, Tuna donanmasında da mevcut idi. Bilhassa takip hizmetinde kullanılan kalyataların başlarında topu ve harp zamanlarında 220 kadar cenkçisi bulunuyordu123. 1498 senesinde bir kalyatada, bir baş topu, 2 darbzen ve 4 prangı vardı. XVI. yüzyılda bir kalyatada iki topçu neferi bulunuyordu124.

2.4.1.5.

Firkate

Çekdiri türü donanma gemileri içinde en küçüğü 17 oturaklı firkatedir. XVI. yüzyılda 18 - 19 oturaklı, 25-30 m uzunluğunda bir harp gemisi olan pergandi firkate ile aynı kabul edilmektedir. Firkatelerin uzunlukları da birbirinden farklıdır. Mesela, Birecik Tersanesi’nde inşa edilen firkatelerin küçüklerinin uzunluğu 16 m, eni 3,5 m, büyüklerinin uzunluğu ise 20,5 m idi. Eskiden beri Akdeniz ülkeleri tarafından kullanılmıştır125. Fırkateler 80 veya 100 kişiyi barındıracak kapasiteye sahiptir. Savaş sırasında haberleşmede firkatelerden yararlanılır çünkü ince ve uzun olmaları dolayısıyla çok seri hareket ederler126.

2.4.1.6.

Pergende

Kürekle yürüyen ve yelkeni yardımcı olarak kullanan çekdiri sınıfından 18-19 oturaklı, 33-40 zira uzunluğunda bir savaş gemisiydi 127. XVI. yüzyılda firkate ile aynı kabul edilmekteydi128.

2.4.1.7.

Karamürsel

Osmanlıların ilk çekdirisi olan karamürsel gemisi, daha sonraları nakliyede kullanılan bir buçuk direkli sivri üçgen yelkenli, yarım güverteli küçük teknelerden ibaretti. Bu ismi, Karamürsel Bey’in, kendi adını verdiği Karamürsel Limanı’nda yaptırdığı rivayet edilen ilk gemiden aldığı rivayet edilmektedir. Gövdeleri yuvarlak olduğu için kadırgalara nisbetle rüzgâra karşı daha dayanıklıdır. Bilhassa yakın mesafeler arasında işleyen silah donanımı

122 İdris Bostan, Osmanlılar ve Deniz... , s. 124.

123 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı... , s. 460. 124 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Amire... , s.84. 125 İdris Bostan, Osmanlılar ve Deniz. , s. 128.

126 Ferşat Ballı, İnebahtı Deniz Seferi’nin Akdeniz Dünyasındaki Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2004, s. 12.

127 Kâtip Çelebi, Tuhfetü ’l-Kibar fi Esfari’l-Bihar, Haz: Orhan Şaik Gökyay, C.1, Ofset Yay. , İstanbul 1980, s. 69; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı... , s. 460.

olmayan karamürsellerin, XVI. yüzyılda büyük denizlere açılmasına müsaade edilmediği halde, zahire veya kereste nakli gibi bazı zaruri durumlarda Mısır’a gitmelerine ve boğazdan çıkmalarına izin verilmiştir. Malta kuşatmasının devam ettiği sırada (1565) donanmanın ikmali için İstanbul’dan sekiz karamürsel ile peksimet ve zahire gönderilmiştir. Yine Kıbrıs seferi sırasında donanmanın ihtiyacı olan mühimmatı taşımakla karamürsel gemileri kullanıldığı gibi, 1571’de Orta Akdeniz’de bulunan donanmada Cezayir Beylerbeyi’nin ihtiyacı olan zahire, kadırga küreği ve yelken bezi gibi malzemeleri bir karamürsel gemisi götürmüştür. XVI. yüzyılın sonlarında özellikle Batı Anadolu’nun zahire ve meyvelerinin İstanbul’a taşınmasında en çok kullanılan yük gemisi karamürseldir129.

2.4.I.8.

Palaşkerme

Hafif yelkenli bir filika id i130. Gerek Rodos’un fethine (1522) katılan donanmada palaşkermelerin bulunması ve gerekse XVII. yüzyılda Tersane-i Amire’de devlete ait palaşkermelerin inşa ve tamir edilmesi, bu geminin her iki yüzyılda da donanmada kullanıldığını gösterilmektedir131.