• Sonuç bulunamadı

III Ağrı İsyanı (7-14 Eylül 1930)

1.6 Sınır Sorunları ve Çözümleri

1.6.3 III Ağrı İsyanı (7-14 Eylül 1930)

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle Ağrı çevresinde dönem dönem asayiş olayları ve isyan hareketleri meydana gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından 1930 yılına kadar birtakım isyanlar meydana gelmiştir. Özellikle Türk-İran sınır hattı ve Ağrı Dağı bölgesi olmak üzere meydana gelen isyanlar başarılı bir şekilde bastırılmıştır. Meydana gelen bu isyanlarda bölge aşiretlerinin özellikle İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi tarafından desteklendiği isyanların bastırılması sürecinde anlaşılmıştır. 1926-1930 yılları arasında Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar meydana gelmiştir. Bu ayaklanmalar Ağrı Dağı bölgesinde çıkarılacak isyanın başarılı olması amacıyladır. Böylece Türk Devletinin isyana etkili bir müdahalede bulunmasının önüne geçilmek, Türk Hükümetinin dikkatini farklı bölgelere çekerek Ağrı bölgesine yeteri kadar kuvvetin sevk edilmesini önlemek olmuştur.

63 Mehmet Çete, a.g.e., s. 86-88. 64Efdal As, a.g.e.,a.g.e., s. 240.

III. Ağrı İsyanına katılanların sayısı kesin olmamakla birlikte çeşitli kaynaklarda farklı rakamlar dile getirilmektedir. Genelkurmay belgelerine göre isyancıların sayısı bazen 250 kadar gösterilmişken bazen de isyancı sayısı 3000 kadar olarak ele alınmıştır. 1929 yılının sonlarına doğru elde edilen bilgilere göre isyancıların sayısı 350 atlı, 120 kadarı da yaya idi. İsyancılara destek verenlerle birlikte sayının ortalama 2000 silahlı kişi olduğu tahmin edilmektedir.65 11 Ağustos 1930 tarihli İngiliz gizli belgelerinde ise isyancıların sayısı 3000 silahlı kişi olarak belirtilmiştir. Bunlara komşu aşiretlerin destek vermesi ile isyancıların sayısının 5000’e çıkabileceği, ayrıca isyancıların 14 makineli tüfek ile toplara da sahip olduğu ifade edilmiştir.66

İhsan Nuri Bitlis’te doğmuş, Cibranlı aşiretine mensuptur. 1910 yılında teğmen olarak Osmanlı ordusunda göreve başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Türk-İran sınırında Beyazıt Vilayetinde Hudut Kuvvetleri Komutanlığı görevine getirilmiştir. 12-28 Eylül 1924 tarihinde patlak veren Nasturi Ayaklanmasını bastırmakla görevli 18. Alay 1. Bölük komutanı olan İhsan Nuri beraberindeki 275 (bazı kaynaklarda 351) er ile isyancılara katılmıştır. İsyanın başarısız olması üzerine Irak üzerinden İran’a kaçmıştır. Şeyh Sait ayaklanması başta olmak üzere meydana gelen birçok isyana katılan İhsan Nuri 1930’da Ağrı isyanın bastırılmasından sonra tekrar İran’a kaçmıştır.67

Ağrı isyanına aynı zamanda Ermeni ve Nasturi çeteleri tarafından da destek verilmiştir. İsyancıların silah ve lojistik ihtiyacı Rusya ve İran tarafından karşılanmıştır. Bunun yanında cephe imali ve silah onarımı konusunda isyancılara İngiliz desteği de olmuştur. Ermeniler de haberleşme konusunda destek olmuş, sıhhi araç-gereç yardımında bulunmuştur.68

Türk hükümeti daha isyan başlamadan isyanın önüne geçmek amacıyla isyancıların lideri ve komutanı olarak kabul edilen İhsan Nuri ile görüşmek üzere milletvekili, asker ve mülki amirlerden oluşan bir heyeti görevlendirmiştir. 1928

65 Genel Kurmay Belgelerinde Kürt İsyanları II, Kaynak Yayınları, İstanbul, Şubat 1992, s. 89. 66 Derya Yaylalı, a.g.e, s. 58.

67 Derya Yaylalı, a.g.e, s. 59-60.

yılının mayıs ayında İhsan Nuri ile gerçekleştirilen görüşmeye 12 Milletvekili Karakilise69Valisi, Karakilise Jandarma Komutanı, Diyadin ve Beyazıt kaymakamlarından oluşan bir heyet katılmıştır. Şeyh Köprüsü mevkiinde yapılan görüşmeye İhsan Nuri ile altmış atlısı katılmıştır.70

Yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamaması üzerine Türk hükümeti isyan bölgesine askeri bir operasyon düzenlemesine karar vermiştir. 28 Aralık 1929’da Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal başkanlığında toplanmıştır. Toplantıya Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) ile 1. Genel Müfettiş İbrahim Tali Bey katılmıştır. Toplantıda Ağrı bölgesine karşı bir tenkil harekâtı yapılması kararlaştırılmıştır. Alınan kararlar neticesinde Genelkurmay tarafından tatbikatlar başlatılmıştır. İsyanın bastırılması amacıyla Genelkurmay tarafından 9. Kolordu görevlendirilmiştir.71

Türk Hükümeti önceki isyanlarda olduğu gibi bu isyanda da İran’ı gerekli önlemleri almamakla suçlamaktaydı. Bu isyan iki ülke ilişkilerine ağır bir darbe vurmuş, ilişkilerin kesilmesi noktasına gelinmiştir. 9 Nisan 1929 tarihinde imzalanan protokol sonucu oluşturulan ‘sınır tespit komisyonu’ iki ülke ilişkilerinin bozulması nedeniyle dağılmıştır. Bölgede bulunan 9. Kolordu Komutanlığı 3 Mayıs 1930 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’na bölgede yaşanan isyanın bastırılması amacıyla gerçekleştirilecek harekât ile ilgili bir rapor göndermiştir. Raporda harekâtın Eylül ayında yapılmasının daha uygun olacağı belirtilmiştir. Genelkurmay bu rapora kendi görüşlerini de ekleyerek Bakanlar Kurulu’na sunmuştur. Bakanlar Kurulu sonucunda harekâtın Eylül ayında yapılması kararlaştırılmıştır.72

İsyanın çıktığı nokta Ağrı Dağı bölgesi olması nedeniyle isyana katılan aşiretler Türkiye sınırları içerisinde ikamet etmekteydi. Ancak bölgenin İran sınırına yakın olması nedeniyle İran tarafındaki Kürt aşiretlerinden de isyana askeri ve

69 Ağrı, Yavuz Sultan Selim döneminde Çaldıran Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı döneminde bölge Sorbulak olarak adlandırılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Milli Mücadele döneminde Kazım Karabekir Karakilise ismini değiştirerek Karaköse yapmıştır. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’ndan ( 5137 m) dolayı il adı olarak Ağrı kabul edilmiştir. . Ağrı Valiliği, İlin Tarihi, http://www.agri.gov.tr/ilin-tarihi.

70 Barış Cin, a.g.e.,s. 70. Mehmet Çete, a.g.e., s. 88-90. 71 Mehmet Köçer, a.g.e. s. 385.

lojistik desteği söz konusu olmuştur. İran hükümetinin isyana karşı pasif tutumu, isyancıların İran tarafından desteklenmesi Türk makamlarınca rahatsızlığa yol açmıştır. Türk Hükümeti yaşanan gelişmelere ve İran’ın tutumuna dayanarak İran’a bir nota verilmesine karar vermiştir. İran’a iletilen notada İran’ın Ağrı Dağı doğu eteklerinde gerekli önlemleri almasını, İran’a kaçan isyancıların takip edilmesini, önlenmesini talep etmekteydi. Ağrı Dağı’nın doğu etekleri İran sınırında kalması nedeniyle Türk ordusu tarafından etkili bir şekilde isyancıların çevrilmesi ve isyanın bastırılması mümkün olmamaktaydı. Türk hükümeti bu nedenle İran’a iletilen notada Türk ordusunun İran sınırını aşarak sınır ötesi operasyon yapabilmeyi talep etmiştir.73

Ağrı Dağı bölgesindeki isyancılara yönelik alınan askeri hazırlıklardan biri de bölgeye hava kuvvetlerinin de sevk edilmiş olmasıdır. İsyanı daha etkili ve hızlı bastırılabilmek için Diyarbakır ve Eskişehir’deki Tayyare Taburları Karaköse’ye (Ağrı) nakledilmiştir. Ayrıca isyancıların denetiminde bulunan Kapaktepe, önemli su kaynaklarına sahip olması nedeniyle ele geçirilmesine öncelik verilmiştir. Bu sayede harekât sırasında su ihtiyacı bu bölgeden sağlanacaktır.74

Türkiye 1930 yılının yazı boyunca Ağrı Dağı bölgesinde yapılacak askeri harekâtın hazırlığını yaparken aynı zamanda isyancıların daha fazla güçlenmesinin önüne geçmek için yer yer isyancılarla çatışmalar yaşanmaktaydı. Orduya 4 Eylül 1930’da emir verilerek hareket başlatılmıştır. Salih [Omurtak] Paşa emrindeki birlikler 7 Eylül’de taarruza başlamıştır. Salih Paşa komutasındaki birlikler harekâtın başlarında pek etkili olamamıştır. Bunun nedeni ise bölgenin dağlık olması ve isyancıların bölgenin coğrafik yapısından yararlanması ile bölgeyi iyi tanımaları olmuştur. Aynı zamanda Ağrı Dağı’nın doğu tarafının isyancıların denetiminde olması ve İran sınırından kolaylıkla giriş-çıkış yapabilmeleri Türk askeri birliklerinin etkili bir operasyon yapmasının önünde engel olmuştur. Ancak Türkiye’nin İran ile anlaşma sağlamasından sonra Ağrı Dağı’nın doğu etekleri İran sınırı geçilerek çevrilmiştir. İran’ın bu izni ile isyanın sonu belli olmaya başlamıştır. İsyancıların

73 Bülent Keneş, a.g.e, s. 398.

74 Orhan Kılınç, Ağrı İsyanları (1926-1930), Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi,

İran sınırı ile bağlantısının kesilmesi ve dört taraftan çevrilmesi ile isyan tümüyle bastırılmıştır.75 Ayaklanmanın bastırılmasından sonra isyancıların lideri olan İhsan Nuri İran’a kaçmıştır. Türkiye’nin İran’a kaçan isyancıların cezalandırılmasını talep eden notanın verilmesine rağmen, İran tarafından gerekli adımlar atılmamıştır. Üstelik isyanın lideri konumundaki İhsan Nuri ileriki zamanda İran ordusunda görevlendirilmiştir.76

Ağrı bölgesinde meydana gelen ve en etkilisi olan 3. Ağrı İsyanın kısa sürede bastırılamaması nedeniyle Türkiye dış politikasında değişikliğe gitmiştir. İran’da bulunan Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Memduh Şevket Bey’in mizacı itibariyle yumuşak olması ve bazı konularda etkili hareket edememesi nedeniyle Türkiye tarafından Memduh Şevket Bey’in yerine Hüsrev Gerede Tahran Büyükelçisi olarak tayin edilmiştir. Türkiye sınırda yaşanan isyanların daha hızlı bastırılması ve İran ile sınır sorunun bir an önce çözüme vardırmak için yazar ve öğretmen olan Hüsrev Gerede Tahran’a büyükelçi olarak gönderilmiştir.77 25 Temmuz 1930 basında yer alan haberlere göre Hüsrev Bey’in Tahran Büyükelçiliğine atandığı açıklanmıştır. Hüsrev Bey’in yeni görevine atanma kararnamesi 17 Ağustos 1930’da yayımlanmıştır. Hüsrev Bey 15 Eylül 1930’da Rıza Şah Pehlevi’ye itimatnameyi sunarak yeni görevine başlamıştır.78 Ağrı İsyanı’nın bastırılmasından sonra Türkiye ile İran arasında ilişkiler olumlu yönde gelişmeye başlamıştır.