• Sonuç bulunamadı

Enerji Alanında İlişkiler

Türkiye ile İran ilişkileri bakımından enerji önemli bir konumdadır. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğalgaz ve petrolü dışarıdan temin etmesi ve İran’ın önemli bir tedarikçi olması nedeniyle enerji iki ülke ilişkileri bakımından önem taşımaktadır. Türkiye doğalgaz ve petrol ihtiyacını Rusya, İran ve Azerbaycan, Irak ve diğer bazı ülkelerden temin etmektedir. İran’ın önemli bir petrol ve doğalgaz tedarikçisi olması Türkiye’nin enerji konusunda bu ülke ile ilişkilerini geliştirmesi gerekir. Özellikle petrol ihtiyacının yüzde 92’sini doğalgaz ihtiyacının yüzde 98’inden fazlasını ithal etmek zorunda olan Türkiye komşusu olan doğalgaz zengini İran ile ilişkileri geliştirmesi ve iş birliği gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.

Türkiye’de doğalgaz kullanımı TPAO tarafından 1970 yılında Hamitabat ve Kumrular doğalgaz sahalarında doğalgazın keşfedilmesi ile başlamıştır. Keşfedilen bu doğalgaz 1976 yılında Pınarhisar Çimento fabrikasında kullanılmıştır. Türkiye’nin

sanayi ihtiyacı olan enerji ve artan nüfus nedeniyle doğalgaza olan ihtiyacı artmıştır. 1984 yılında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında doğalgaz antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmadan iki yıl sonra 25 yıllık bir doğalgaz alım-satım antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmadan sonra 842 km Rusya Federasyonu-Türkiye doğalgaz boru hattı inşa edilmeye başlanmıştır. Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giriş yapan boru hattı 1988 yılında Ankara’ya ulaştırılmıştır.221

Tablo 4.2: Türkiye’nin Doğalgaz Alım Sözleşmeleri222

Sözleşme Miktar (milyar/m3/yıl Tarih Süre (yıl) Gaz teslim tarihi

Rusya Fed. (Batı) 6 14.02.1996 25 1987

Cezayir (LNG) 4 14.04.1988 20 1994 Nijerya (LNG) 1,2 09.11.1995 22 1999 İran 10 08.08.1996 25 2001 Rusya Fed. (Karadeniz) 16 15.12.1997 25 2003 Türkmenistan 16 21.05.1999 30 --- Azerbaycan 6,6 12.03.2001 15 2007

Tablodan da görüldüğü üzere Türkiye’nin doğalgaz konusunda Rusya, İran Azerbaycan ülkelerine bağımlı olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye doğalgaz ihtiyacının büyük çoğunluğunu Rusya’dan karşılamaktadır. Türkiye Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak ve tedarikçi ülke sayısını artırmak için İran Azerbaycan, Türkmenistan, Cezayir ve Nijerya ile doğalgaz alımında sözleşmeler gerçekleştirmiştir.

Türkiye’nin İran ile doğalgaz hususundaki temel anlaşma 1996 yılında imzalanmıştır. 1995 yılında görüşmelerin başlandığı ve 1996 yılında imzalanan “İran ile Doğalgaz Alım Satım Anlaşması” Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz iş birliğini ortaya koymaktadır. 25 yıl geçerli olan anlaşma ile İran’dan Türkiye’ye bir doğalgaz boru hattı çekilecektir. Türkiye İran’dan yıllık 3 milyar metreküp doğalgaz alımı gerçekleştirecek, bu oranın 2007 yılına gelindiğinde 10 milyar metreküpe çıkarılması

221 Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2010 Yılı Doğalgaz Yıllık

Sektör Raporu, s. 19.

222 Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2010 Yılı Doğalgaz Yıllık

kararı alınmıştır.223 İki ülke arasında imzalanan doğalgaz anlaşmasından sonra Türkiye ile İran arasında doğalgaz boru hattı çalışmaları başlamıştır. İran’dan Türkiye’ye ilk doğalgaz 2001 yılında ulaşmıştır. Türkiye-İran arasındaki doğalgaz anlaşması “Take or Pay” ilkesine göre düzenlenmiştir. Bu ilke ile Türkiye “al ya da öde” yani Türkiye’nin İran’dan yıllık olarak almayı taahhüt ettiği miktarda doğalgazı almak durumundadır. Türkiye taahhüt ettiği miktardan az veya doğalgaz almak istememesi durumunda da taahhüt ettiği oranın tamamının parasını ödemek durumundadır. Take or Pay ilke sadece İran ile olan doğalgaz alımı için değil aynı şekilde Azerbaycan ve Rusya ile olan doğalgaz alımlarında da geçerlidir. Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi Türkiye’nin en çok doğalgaz aldığı Rusya’dan sonra ikinci sırada İran gelmektedir. Türkiye için bu bakımdan İran doğalgazı alternatif ve çeşitlilik bakımından önemlidir. İran’ın ihraç ettiği doğalgazın yüzde 90’nından fazlasını Türkiye’nin alması bakımından İran’ın doğalgaz ihracında en önemli müşteri Türkiye’dir. Ambargo ve baskıların oluğu dönemlerde de Türkiye’nin doğalgaz alması İran ekonomisi için önemli olmuştur. Türkiye-İran doğalgaz konusundaki iş birliği iki ülke çıkarları bakımından önemlidir.224

Türkiye ile İran arasında doğalgaz konusunda ilişkiler gelişirken bazı noktalarda tartışma gündeme gelmiştir. 2014 yılında İran’dan alınan doğalgaz 1000 metreküp birim fiyatı 490 dolar iken, Rusya’dan alınan gazın fiyatı 425, Azerbaycan’dan alınan gazın fiyatı da 335 dolar seviyesinde olmuştur. Türkiye İran’a yönelik tepkisinde İran’ın doğalgaz fiyatlarını yüksek tutması ve bazı dönemlerde Türkiye’ye doğalgaz sevkinde yaşanan sorunları gündeme getirmiştir. Özellikle uluslararası piyasalarda doğalgaz fiyatlarının düştüğü dönemde İran ve Rusya fiyatları düşürmemiştir. Bu dönemde Türkiye fiyatların düşürülmesi için girişimlerde bulunmuştur. 2014 yılının ocak ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyaretinde gündeme gelen konulardan birisi doğalgaz fiyatları olmuştur. Dönemin Enerji ve Tabbi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamada İran ile doğalgaz konusunda bir anlaşmanın daha

223 Necip Fazıl Yılmaz, Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Tesisat

Mühendisliği Dergisi, sayı: 87, s. 4-14, 2005, s. 8.

yapılmadığını ifade etmiştir. Türkiye bu dönemde fiyatlar ile ilgili 2012 yılında Tahkim süreci başlatmıştır. Bakan Yıldız Tahkim sürecinin devam ettiğini dile getirmiştir. Tahkim başvurusunda Türkiye iki noktada taleplerini dile getirmiştir. Türkiye İran’ın doğalgaz fiyatlarını düşürmesini ve Türkiye’nin karşılaşmış olduğu zararı karşılanmasını istemiştir. İkinci konu ise İran’ın taahhüt ettiği gaz miktarını bazı dönemlerde az olarak Türkiye’ye vermesi ile ilgili olmuştur.225 Açılan tahkim davasını Türkiye kazanmış, İran 1 Temmuz 2011’den geçerli olmak üzere yüzde 13,3-15,8 oranında indirim yapmayı kabul etmiş ve 1,9 milyar solar tazminatı kabul etmiştir.226

Türkiye ile İran arasında 2007 yılında enerji alanında önemli bir iş birliği yapılmıştır. Türkiye ile İran arasında imzalan “Enerji İş birliği Mutabakatı” ile İran ve Türkmenistan doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması gündeme gelmiştir. Bunun yanında İran’ın Güney Pars Petrol bölgesinde bazı sahalarda Türkiye’nin doğalgaz araması imkânı sağlamıştır. Türkiye-İran ilişkileri açısından önemli bir adım olan mutabakatın 2008 yılında imzalanarak hayata geçirilmesi kararı alınmıştır. Ancak istenilen sonuca ulaşılamamış, beklentiler gerçekleşememiştir.227 Bu mutabakatın hayata geçmesi durumunda Türkiye İran ekonomik ilişkilerinin daha da artması ve siyasi alan da ilişkilerin seyri açısından önemli olacaktı. Türkmen ve İran gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması durumunda Türkiye’nin enerji alanındaki konumu ve önemi artmış olacaktı.

2006 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik yaptırım kararı alacağı bir süreçte Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İran’a bir ziyaret gerçekleştirilmiştir. Bu ziyarette Türkiye ile İran arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi, ticaret hacminin artırılması konuları gündeme gelmiştir. İran’ın nükleer programı ile ilgili yaşanan krizin diplomatik yollarla çözülmesi

225 Kemal İnat, a.g.e., s. 23.

226 Cahit Saraçoğlu, “Tahkimle Çifte Avantaj”, Yeni Şafak, 26.01.2017,

https://yenisafak.com/ekonomi/tahkimle-cifte-avantaj-2602679 (erişim, 19.03.2019)

227 Kemal Genççiftçi, Ak Parti Hükümetleri Döneminde Türkiye-İran İlişkileri, Yüksek Lisans Tezi,

gerektiği ifade edilmiştir. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, bölge sorunları konuları da görüşülmüştür.228

2006 yılında İran’a yönelik nükleer alandaki yasaklara rağmen 2009 yılında ABD ve Batılı ülkeler tarafından İran’ın UAEK’dan habersiz olarak yer altında nükleer tesis inşa ettiği açıklanmıştır. Bu açıklamalarla birlikte uluslararası baskının artması sonucu İran nükleer tesislere denetçilerin girişine izin vermiştir. Bu süreçte 2010 yılında İran’ın nükleer programına dair sorunların giderilmesi amacıyla Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuk girişimleri olmuştur. Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuğu ile sorunun giderilmesi İran tarafından kabul edilmiştir. Türkiye, Brezilya ve İran’ın görüşmeleri sonucu 10 maddelik Tahran Bildirgesi229 kabul edilmiştir. Ancak Tahran Bildirgesi Batı tarafından kabul görmemiştir.230

BM Haziran 2010’da İran’a yönelik askeri, ticari ve finansal alanda yeni yaptırımların uygulanması kararı almıştır. 2011 yılında İstanbul ve 2012 yılında Bağdat’ta İran ve P5+1 ülkeleri ile gerçekleştirilen görüşmeler başarısız olmuştur. 24 Kasım 2013’te gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda geçici bir anlaşmaya varılmıştır. Nükleer programın kısıtlanması karşılığında İran’a yönelik yaptırımların gevşetilebilmesi kararı alınmıştır.2004 yılı boyunca gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda Nisan 2015’te İran’ın nükleer programını en az on yıl kısıtlaması durumunda İran’a yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılacağına dair bir çerçeve anlaşması İran ile P5+1 arasında imzalanmıştır. Bu anlaşmadan sonra 14 Temmuz 2015’te kapsamlı bir antlaşma imzalanmıştır.231

İran’ın nükleer enerji politikasına yönelik Türkiye’nin tutumu hassas ve dengeli bir politikaya dayanması gerekir. 11 Eylül sonrasında İran’a yönelik küresel güçler tarafından baskı uygulanmaya başlanılmıştır. Özellikle PJAK terör örgütünün bu dönemde dış destek alarak İran’da faaliyetlerini artırması İran’ı Türkiye’ye

228 Dilek Aydın ve Arif Tekbıyık, “İran Nükleer Programının Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri”,

Güvenlik Stratejileri Dergisi, Cilt: 3, Sayı:5 Yıl: 2007

229 TC. Dışişleri Bakanlığı, 17 Mayıs 2010 tarihli Türkiye, İran ve Brezilya Dışişleri Bakanları Ortak

Deklarasyonu, www.mfa.gov.tr/17-mayis-2010-tarihli-turkiye_-iran-breziya-disisleri-bakanları- ortak-deklarasyonu.tr.mfa (erişim: 23.03.2019)

230 Bekir Ünal, “İran Nükleer Anlaşması ve Türkiye’ye Etkileri”, BİLGESAM Analiz/Ortadoğu, NO:

1232, 15 Temmuz 2015, s. 2

yakınlaştırmıştır. İran tarafından nükleer silahların geliştirilmesi sonucu nükleer silah sahibi bir İran ile Türkiye arasında askeri güç konusunda İran avantajlı hale gelecektir. Bu bakımdan İran’ın nükleer politikası Türkiye için tehdit olarak görülmektedir. Türkiye’nin İran nükleer silahlarına karşın NATO çerçevesinde önlemlerle karşılık vermesi güvenlik endişelerini gidermek noktasında yetersiz olacaktır.232 Bunun yanında İran’a yönelik olası bir saldırı durumu da Türkiye’nin güvenliği noktasında riskler barındırmaktadır. Bu durumda enerji güvenliği, çevresel sorunlar ve ekonomik zararları olacağı gibi İran’ın dış müdahaleler sonucu toprak bütünlüğünü kaybetmesi ile Türkiye-İran sınır hattında Irak’ta meydana gelen gelişmelere benzer gelişmeler yaşanabilir. İran siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü kaybetmesi sonucunda Türkiye’nin sınır güvenliği ve iç güvenliği noktalarında sorunlar ortaya çıkacaktır.