• Sonuç bulunamadı

Milli Mücadelenin ardından ve Cumhuriyet ilan edilmeden önce İzmir’de, devletin uygulayacağı genel politikaları belirlemek amacıyla bir kongre toplanmasına karar verilmiştir. Kongrenin toplanma tarihi cumhuriyetin ilanından sekiz ay kadar önce, 17 Şubat 1923 – 4 Mart 1923 tarihleri arasında, yani Lozan Konferansına ara verildiği döneme denk getirildi.82 Bunun nedeni ise yeni kurulacak devletin izleyeceği

ekonomi politikasını ve savaş boyunca Rusya ile yakınlaşmaların savaş sonrasında sosyalist rejimin Türkiye’de uygulanmayacağını ve demokrasiye geçileceğini Avrupalı Devletlere göstermekti. Bu nedenlerden dolayı İzmir İktisat Kongresi, Osmanlı Devleti’nin ekonomik yapısının düzeltilerek ve geliştirilerek devam ettirileceği izlenimini vermekteydi.83 İzmir İktisat Kongresinde oluşan genel çizgi ve alınan kararlar genel hatlarıyla 1920-1930 yılları arası dönemde devletin ekonomi politikasının belirlenmesinde etkili oldu.

Yeni Türkiye Devleti siyasi bağımsızlığını elde etmişti ama iktisadi bağımsızlığını da kavuşmalıydı. Bunun içindir ki, Atatürk, yurdun dört bucağından iktisadi alanda etkili olabilecek üreticilerin temsilcilerini (tüccarlar, tarımcılar ve işçilerin) İzmir’de toplamış ve o ünlü açılış konuşmasını yapmıştır: “Yeni Türk Devletinin temelleri süngü ile değil ekonomi ile kurulacaktır. Yeni Türk Devleti fetihçi bir devlet değil bir ekonomi devleti olacaktır. Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık esastır. Ekonomi demek her şey demektir. Yaşam mücadelemiz için insanlığın var olması için ne gerekiyorsa onların tümü demektir, tarım demektir, ticaret demektir, sanayi demektir, çalışmak demektir. O halde, tek bir şeye ihtiyacımız var: çalışmak. Çalışmak çok önemli bir keşiftir. Çalışmak servetin de refahında mutluluğunda en önemli sebebidir…84

81 Ezgi Tuna, a.g.t. 37. 82 Türkan Çetin, a.g.t. s. 20.

83 Tevfik Çavdar, “Devralınan İktisadi Miras”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İletişim

Yayınları, C.4, İstanbul, 1984, s.1048-1060.

84 Ali Özgüven, “Türkiye İktisat Kongresi (17 Şubat – 4 Mart 1923)”, Journal of İstanbul Kültür

University, S.2, 2002, s.111.

Kongrede halkı temsil edecek delegeler, kazalardan seçimle geldiler. Kongre Talimatnamesine göre kongreye üç çiftçi, bir tüccar, bir sanatkâr, bir şirket, bir banka ve bir amele olmak üzere sekiz temsilcinin halkı temsil etmesine karar verilmiştir. Ancak kongrede temsil edilecek sınıfların bir kısmı, o günün şartları içinde Türkiye’de yeteri kadar mevcut değildi. Yoksul köylü ve amele temsilcilerinin bir kısmı da ulaşım güçlükleri ve gerekli yol paralarını sağlayamadıkları için kongreye iştirak edemediler. Kongreye 3.000 kişinin katılması beklenirken bu sayı 1.135 civarında kalmıştır.85

Basın ise kongreye yoğun bir ilgi göstermiştir. Bu ilgiyi o dönemin gazete sayfalarında yoğun şekilde görürüz. Kongrede hangi konuların yer alacağı her gün gazetelerde yer alıyordu. Çünkü tarımda o döneme kadar uygulanan yetersizlikler veya eksiklikler ile ülkemizde tarımın gelişememe sebepleri kongrede tartışılacak ve daha da önemlisi bundan sonra ekonomi alanda atılacak adımlar masaya yatırılacaktı. Aşar vergisi özelinde tarımsal alanda yapılması planlanan vergi reformu, Çekirge kanununda yapılacak değişiklikler, tarımda makineleşme ve makinelerin hangi koşullarda getirileceği, arazi kanunu ile alakalı görülen eksiklikler, Ziraat Bankası’nın kredi koşulları vb. birçok konu basın sayfalarının sıkça görülmüştür.86

Bu konudaki ilk haber Vakit gazetesinin 5 Ocak 1923 tarihli sayısında yer almıştır. “ Memleketimizin ekonomik açıdan yükselmesi için takip edilecek ciddi ve esaslı bir program düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Vekâlet, programın düzenlenmesinden önce ülkenin tüm iktisadi kesimlerini bir araya toplayarak Türkiye İktisat Kongresi ismi altında büyük bir kongre yapılmasını uygun görmüştür.87

Aydınlık Gazetesi’nde Şefik Hüsnü, ülke gelirinin önemli bir kısmının ziraat olduğunu belirterek, ileride gelişecek sanayinin daha çok “Sanayi-i Ziraiye” olacağını, bu nedenle devletin köylüye ehemmiyet vermesi ve toprak reformuna gidilmesini yazmıştır. Köylünün geriliğinin giderilmesi için yeni tarım politikaları uygulanarak, büyük çiftliklerin hükümet tarafından istimlâk edilerek, bunların numune çiftliğine dönüştürülüp çağdaş tarım örneklerinin köylüye gösterilmesi, küçük toprak sahiplerinin

85Yaşar Aksoy, Kurtuluş Savaşı Işığında İzmir İktisat Kongresi(17 Şubat 1923), Maya Matbaacılık, İzmir

1991, s.141.

86“Günün En Mühim Meselesi İktisat Kongresinde Neler Görüşülecek?”, (9 Şubat 1923). Yenigün, O

dönemin gazetelerine bakıldığında İzmir İktisat Kongresi ile ilgili mutlak bir yazı ile karşılaşılır.

87 Alper Demirer, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Ekonomi Politikaları (1923-1933), (Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır, 2007, s. 16.

kooperatifler kurarak tek başlarına alamayacakları traktör gibi ziraat aletlerini ortaklaşa almaları sağlanmalıydı. Ayrıca topraksız köylüye toprak verilmesi ve köy bankasının kurulmasının köy iktisadiyatının gelişmesi için gerekli olduğunu savunmuştur.88

Kongrede, köylü hakkında önemli konular görüşülmüştür. Kongreye zürra ve tüccar olarak Havza’dan katılan Zübeyiroğlu Nafiz Bey, en önemli sorunun köylünün kurtarılması olduğunu belirterek köylü sorununa dikkat çekmiştir. Köylünün ihmal edildiğini ve kurtarılması için en önemli iki sorunun çözülmesi gerektiğini, bunlarında sağlık ve eğitim sorunları olduğunu belirtmiştir. Köylerde halkın çoğunun üfürükçünün, muskacının elinde doktorsuzluktan öldüğünü belirterek, bunun çözümünün de çıkarılacak bir kanunla İstanbul’da sayısı 4.000 olan doktorların Anadolu’nun çeşitli köylerinde iki sene zorunlu hizmete tabi tutulmasını istemiştir. Eğitim konusunun ise köylü için en büyük sorun olduğunu belirterek, eğitim sorunun da yeni mezun öğretmenlerin askerlik mükellefiyeti yerine köyde öğretmenlik yapmasıyla çözülebileceği görüşünü savunmuştur. Köylünün durumunun düzelmesi için köyde ağanın, kasabada hükümet ile köylü arasındaki mütegallibenin89, pazarda muhtekirin90,

tahsildarın elinden kurtarmak olduğunu belirtmiştir.91

İktisat Vekâleti, ülkenin önde gelen sorunlarını yerinde inceleyerek Kongrenin gündemini belirlemek için ayrıntılı bir rapor hazırlamıştır. Kongre gündeminin genişlemesinde, tarımsal üretimin ve ticaretin yeniden düzenlenmesi, vergi ve kredi meselesi vb. konuların yanında temsilcilerin kendi sorunlarını dile getirmeleri etkili oldu.92

Kongreye katılan dört kesim ayrı ayrı toplanarak kongrede tartışılmak üzere; raporlar hazırladılar. Bu raporlar, 24 Şubat-4 Mart arasında sekiz toplantıda görüşüldü. Her grubun önerileri oylanırken gruplar kendi çıkarlarını ön planda tutarak oy kullandı. 12 maddelik Misak-i İktisadi oybirliğiyle, onun dışındaki maddeler oy çokluğuyla kabul edildi. Kongrede çiftçi grubunun iktisadi esaslarından Reji meselesi, tarımsal eğitim ve öğretime gereken önemin verilmesi, köylerde güvenliğin arttırılması, haberleşme, Ziraat

88 Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir, Haberler-Belgeler-Yorumlar, A.Ü. Siyasal

Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1968, s. 49.

89 Mütegallibe: Zorba ve zorba takımına verilen isimdir.

90Muhtekir: yiyecek ve başka zaruri ihtiyaç maddelerini ucuz alıp biriktirdikten sonra fiyatlarını arttırarak

satmak yani bir nevi karaborsacı.

91 Gündüz Ökçün, a,g,e, s. 57. 92 Gündüz Ökçün, a,g,e, s. 62.

Bankası ve İtibar-ı Ziraiye ile ilgili problemler, yollar ve ulaşımla ile ilgili alınan kararlar diğer üç grup tarafından oy birliği ile kabul edildi. Ancak vergiler ile ilgili olarak oy birliği bozuldu. Çiftçi grubu aşarın kaldırılmasını ve Türkiye’de yaşayan bütün fertleri içine alan, bütçede dengeyi sağlamak maksadıyla oluşan herkesin kabul edebileceği ılımlı bir vergi koyulmasını önermiştir. Buna karşılık tüccar ve sanayici grubu verecekleri raporlarla uygun bir aşar usulü önereceklerini belirtirken, işçi grubu ise aşar vergisi yerine başka bir vergi önereceğini belirtmiştir.93

Çeşitli çıkar gruplarının temsil edildiği kongrede, bu gruplar kendi isteklerini dile getirerek bu konularda isteklerini ve beklentilerini sundular. Sonuç, devletin ekonomiye karışmaması yönündeydi. Devlet, bir takım kuruluşları destekleyebilirdi. Ancak bu destek serbest piyasa ekonomisini sınırlamamalıydı. Özellikle İstanbul tüccarı bu görüşü savunuyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda liberal ekonomi politikası benimsendi. Aslında bu ekonomik sistemi gerekli kılan bir takım sebepler bulunuyordu. Çünkü Lozan Konferansı’nın bazı hükümleri devletin ekonomiye geniş anlamda müdahalesini engelliyordu. Örneğin; gümrük vergilerinin 1929 yılı sonuna dek I. Dünya Savaşı öncesi düzeyinde tutulması hükmü, gümrük tarifeleri kanalıyla himayeci sanayileşme politikasının gerçekleşmesini engelledi. Yine 1920’li yıllarda yapılan bir dizi devrim hareketi, C.H.F.’nin tek başına iktidar olması gibi nedenlerin yanında, devlet, bir takım ekonomik kararlar aldı. Milli Mücadele sırasında, ülkedeki ticaret ve sanayiyi ellerinde bulunduran gayrimüslimler emperyalist güçlerin yanında yer aldı. Milli Mücadele sonunda lider kadro, ekonomik bağımsızlık ve gayrimüslimlerin tekelindeki sanayi ve ticareti oluşmakta olan yerli burjuvaziye devretmek istedi. Yine Milli Mücadele yıllarında lider kadro, Anadolu eşrafının büyük çoğunluğunun desteğini gördü. İşgal altındaki bölgelerde geniş halk yığınlarını savaşa teşvik eden, direniş hareketlerini örgütleyen ve Milli Mücadelenin lider kadrosuyla işbirliği yapan yerel bölgelerin eşrafıydı. Bu nedenle savaş sonrasında tasfiye edilen gayrimüslim tüccarların yerini Anadolu burjuvazisi aldı. Daha delege seçimi yapılırken büyük çiftçiler ve ticaret burjuvazisi kongreye örgütlü olarak katıldı. Yine yüksek bürokraside çeşitli sınıfları temsilen kongreye katıldı. Özellikle hükümete

93 Ökçün, a,g,e. s. 395. Aksoy, a.g.e. s. 141-142.

yakın siyasi kadrolar resmi sıfatlarıyla değil, çeşitli kazalardan çiftçi, tüccar, sanayici, temsilcisi olarak katıldı.94

İzmir İktisat Kongresi’nde tarım işçisi, ortakçı ve yarıcıların haklarını savunacak temsilciler bulunamadı. Çiftçi grubunun esasları incelendiğinde büyük toprak sahiplerinin çıkarlarının temsil edilerek bu doğrultuda karar aldıkları görülür. Ahmet Hamdi (Başar), bu konuyu kongrenin bitiminden sonra Türkiye İktisat Mecmuasında şöyle bahsetmiştir:

İzmir’de İktisat Kongresine iştirak ettiğim vakit orada ekseriyeti teşkil eden çiftçi murahhaslarıydı. Onlar asırların çiftçi omuzlarına yüklediği ızdırabı birer birer şerh ve tafsil ederken zannetmiştim ki: Türk köylüsü bütün kuvvetiyle temsil edilmiştir. Ve bundan dolayıdır ki orada işittiğim bihadd hesap şikâyetleri haricinde Türk köylüsüne ait hiçbir şey kalmamıştır. Hâlbuki orada köylüyü ezen bu azim dertten hiç bahsedilmedi. Hatta hatırladığıma göre işletilmeyen çiftliklerin köylüye tevzii bir teklif karşısında çiftçi murahhasları tuyan (taşkınlık, coşkunluk) etmişti. Demek oluyor ki memlekette mevcut iki çiftçi sınıfı tamamen kongrede temsil edilmiş değildir. Arazi sahipleri ile yarıcılardan ibaret olan arazisiz köylüler, hiç olmazsa musavi haklara malik olarak tefrik edilmeli ve her biri ayrı ayrı dinlenmeliydi. Köyler ve kazalarda çiftçi namıyla ancak arazi sahipleriyle temas eden hükümet teşkilatı, birazda bütün yükü omuzlarında taşıyan diğer sınıftan ilham almaya çalışmalıdır.” 95

Bunun en güzel örneği, topraksız köylüye toprak dağıtılması ve toprak reformuna gidilmesi, kongrede işçi grubu tarafından gündeme getirildi ama ilk tepkiyi de çiftçi grubundan aldı. Çünkü kongreye büyük toprak sahibi çiftçiler katılmıştı ve yapılacak bir toprak reformu ile kendi toprakları tehlikeye girecekti.

Kongre, ulusal iktisat ilkesini ortaya koyarak, çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi gruplarının çıkarlarının korunacağını belirtiyor ve kalkınma için gerekli tedbirleri şöyle sıralıyordu. Ekonomik ve ticari işleri düzenleyecek yeni yasaların yapılarak ilkel tarım yöntemlerinden vazgeçilmesi, toprak reformu ile topraksız çiftçi bırakılmaması, vergi

94 Türkan Çetin, a.g.t. s. 23-24.

95 Ahmet Hamdi Başar, “Zavallı Köylü, Zavallı Vatan”, Türkiye İktisat Mecmuası, No: 22, İstanbul,

Temmuz 1923, s. 146.

sistemine yenilik getirilmesi, işçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi konular tedbirler alınması planlanmıştır.96

Kongrede alınan kararların önemli bir bölümü hükümetler tarafından ileriki tarihlerde uygulamaya kondu. Çiftçi gurubunun ilkeleri doğrultusunda şu uygulamalar yapılmıştır. Tütün rejisi, 1925 yılında satın alınarak devletleştirildi. Bu sayede yabancıların elinde olan bu yönetimin sıkıntıları giderildi.97 Aşar vergisi 17 Şubat 1925

yılında kaldırıldı. Bu sayede ülkenin genel üretimini üstlenmiş durumda olan tarım sektörünün yükleri azaldı ve böylelikle tarımda yeni bir ekonomi modeline geçiş yapıldı.98 Milli hasıladan aldığı pay arttırıldı. Bazı tarım ürünlerinin üretiminin teşvik

edilmesi, köylüye gübre ve tohumluk ürün sağlanması, tarım alanlarının sulama ve teknik eğitim gibi konularda kamu yardımı önlemleri geliştirildi. Toprağı olmayan küçük köylülere 1927 ve 1929’da çıkarılan yasalarla toprak dağıtımı yapıldı. Bu uygulama ile 1923-1934 döneminde devlete ait miri topraklardan 711 bin hektar toprak, topraksız ailelere devredildi. Ziraat Bankası yeniden düzenlenerek kredi olanakları arttırıldı.99 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kurulduğu gibi örnek çiftlikler,

tarım teknik okulları ve deney istasyonları tarımsal genişleme için yapılan çalışmalardı.

96Ahmet Mumcu, Tarih Açısından Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi, İnkılâp Kitabevi, İstanbul,

1986, s.170.

97 Sinan Demirbilek, “Tek Parti Döneminde İnhisarlar”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları

Dergisi, C.XII S.24, 2012 Bahar, s. 207-208. Tahir Kodal, Cumhuriyet Döneminde Denizli (1923-1938), Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, İkinci Basım, Mart 2017, s.182. İzmir İktisat Kongresi’nde de rejinin lağvını tüm kesimler desteklemişti. 1925 yılında reji 4 milyon liraya satın alındı ve 26.02.1925 tarihli Tütün ve Sigara Kâğıdı İnhisarı Kanunu yürürlüğe girdi. Kanuna göre iç tüketime mahsus tütün alımı, işletilmesi, tütün, sigara imali ve satılması İnhisar İdaresi tarafından gerçekleştirildi. Yasanın süresi bir yıllıktı fakat sonradan yerli tömbeki tekelini de içine alınarak 1930 yılına kadar uzatıldı. Tütünün inhisar altına alınması basında ve mecliste birtakım tartışmalara sebep olduysa da tütün inhisarı uzun yıllar devam etti. Rejinin tasfiyesinden sonra yabancı çalışanlar işten çıkarıldı, reji bünyesinde görev yapan kolculuk kurumu kaldırıldı. 1926 yılında çıkarılan bir kanunla tütün tohumu ihracı yasaklandı. Bu sistem sadece Türkiye’ye özgü değildi; Avrupa’da İngiltere haricinde hemen hemen tüm ülkelerde Türkiye’dekine benzer tütün inhisarı sistemi bulunmaktaydı. 1931 yılında inhisarların birleştirilmesi ve tek bir elden idare edilmesi yönünde çıkarılan kanunla Tütün İnhisarı, Gümrük ve İnhisar Bakanlığına bağlı olarak kurulan İnhisarlar Umum Müdürlüğü’nün yapısı içinde yer aldı. İnhisarlar İdaresi Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte örneğin Denizli’de tütüncülük çok gelişmiştir. Tütün fiyatların belli bir dengede kalması, yabancı alıcıların Denizli’ye kadar gelmeleri ve tütünlerin yüksek fiyatlarla satılmasını sağlamıştır. 1925 yılına kadar Denizli’de tütüncülük önemli bir yere sahip değildir. Ancak yukarıdaki düzenlenmeden sonra tütüncülük Denizli halkının önemli bir geçim kaynağı olmuştur. 1937 yılında Denizli ve çevresinde toplam 1622 hektar araziye tütün ekilerek 1320 ton tütün elde edilmiş, bunların satışından 394.000 gibi yüksek miktarda gelir sağlanmıştır.

98Kenan Kırkpınar, “Aşar Vergi Sisteminin Kaldırılışı”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi,

C.1, S.2, 1992, s. 105-127.

99 Özer Özçelik-Güner Tuncer, “Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal

Bilimler Dergisi, C.9, 2007, s. 256-257.

1923’de tarımın makineleşmesi için, tarımda makine kullananlara yakıt, yağ ve bazı diğer tarımsal girdiler üzerindeki gümrük ve tüketim vergileri iade edilmeye başlandı.100

1923 yılının Şubat ayında yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde, köylünün eğitilmesi ve köyün kalkınmasına ilişkin alınan kararlar, belirlenen siyasetin öncelikli olarak uygulanacağının bir göstergesi olarak ta kabul edilebilir. Kongrede kabul edilen esaslara göre, köylünün ziraat bilgisini arttırmak amacıyla onlara konuyla alakalı yayınların ulaştırılması, eğitim kurumlarında tarım ve sanayi alanlarında uygulamalı derslerin yer alması köy ilkokullarının beş dönümlük araziye ahıra, kümese ve arıcılık için gereken donanıma sahip kılınması kararlaştırılmıştır.101 İzmir İktisat Kongresinde

sağlık konusunda alınan kararlar şöyledir: gezici sağlık örgütü kurulması, köylülerin üfürükçülerin elinden kurtarılarak köylere doktor gönderilmesi, çocuk düşürmenin yasaklanması, köy evlerinin sağlığa uygun bir şekilde yapılması ve pencereli olması, tuvaletlerin sağlığa uygun hale getirilmesi, harmanların köy kenarlarına taşınması, sokaklardaki gübrelerin kaldırılması ve su kaynaklarının temizlenmesi kararları alınmıştır.102