• Sonuç bulunamadı

İzmir İktisat Kongresi ve Misak-ı İktisadi Kararları

DÜZENLEMELER VE UYGULAMALARI (1923-1938)

2.2. İzmir İktisat Kongresi Kararları Doğrultusunda Uygulanan Tarım Politikaları (1923-1929)

2.2.1. İzmir İktisat Kongresi ve Misak-ı İktisadi Kararları

17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’ni İktisat Vekili Mahmut Esat (Bozkurt) “mesleki temsil” esasına göre teşkilatlandırmış ve kongreye Kazım Paşa (Karabekir) başkanlık etmiştir. Mesleki temsil usulünün uygulandığı kongreye tarım, sanayi, ticaret ve işçi kesiminden oluşan toplam 1135 temsilci katılmıştır. BMM Hükümeti bu kongre ile hem Lozan’da karşı karşıya kalınan güçlükleri kamuoyuna duyurmak hem de ekonominin muhtelif problemlerini görüşmek istemiştir49. Ayrıca yeni kurulacak devletin ekonomi politikasını tespit

etmek ve ekonomik gelişmeyi hızlandıracak önerileri almak amacıyla düzenlenen kongrenin anlam ve önemini Gazi Mustafa Kemal kongreyi açış konuşmasında şöyle dile getirmiştir: “Aziz Türkiye’mizin iktisadi tealisi esbabını aramak ve bulmak gibi

vatani, hayati ve milli bir gaye-i mukaddese için bugün burada toplanmış olan sizlerin, muhterem halk mümessillerinin huzurunda bulunmakla çok mes’ut ve bahtiyarım. Türkiye İktisat Kongresi tarihte ilk defa ihraz-ı mevki-i bülend edecek bir kongredir. Ve sizler bu memleketin ihtiyacını, milletin ihtiyacını ve milletin kabiliyetini ve bunun

48İ. Ceyhan, Koç, “İzmir İktisat Kongresi’nin Türk Ekonomisinin Oluşumuna Etkileri”, Atatürk

Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Dergisi, C. III, S. 1, Mayıs 2000, s.

148-149.

49Ergün Aybars, Atatürkçülük ve Modernleşme, İzmir: Zeus Kitabevi, 2006, s. 218; Karatepe, a.g.e., s.

61; İlker Parasız, Türkiye Ekonomisi 1923’den Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları, Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları, 1998, s. 3.

25

karşısında dünyada mevcut olan çok kuvvetli iktisat teşkilatını nazar-ı dikkate alarak, alınması lazım gelen tedbirleri kemal-i vuzuh ile teati ve tespit etmelisiniz.”50

Mustafa Kemal konuşmasında iktisadi bağımsızlığın önemini vurgulamış ve şu sözlerle dile getirmiştir: “Efendiler; Bu umde icabı bütün cihan bilmelidir ki artık

Türkiye halkı; hâkimiyetini hiçbir şahıs ve makama veremez. Hâkimiyet demek şeref demek, namus demek, haysiyet demektir. Bir milletten bu evsaf-ı medeniye ve insaniyesinin terkini talep etmek onu insanlıktan çıkarmak demektir. İstiklal-i tam için şu düstur var: Hâkimiyet-i milliye, hâkimiyet-i iktisadiye ile tarsin edilmelidir. Bu kadar büyük gayeler, bu kadar mukaddes, azametli hedefler kâğıt üzerindeki düsturlarla, arzu ve hırslarla husul bulamaz. Bunların tahakkuk-u tâmmını temin için yegâne kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır. Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferle tetviç edilemezse semere-i netice payidar olamaz. En kuvvetli ve parlak zaferimizi de tetviç eden semerat-ı nafiayı temin için hâkimiyet-i iktisadiyemizin temin ve tarsini lazımdır. Bence halk devri, iktisat devri mefhumu ile ifade olunur. Öyle bir iktisat devri ki memlektimiz mamur milletimiz müreffeh ve zengin olsun. Arzumuz şudur: Bu memleketin efradı ellerinde numuneleriyle, ziraat, ticaret, san’at, sây ve sabanın mümessili olsun. Artık bu memleket fakir, millet fakir değil, belki de memleketimiz zenginler memleketidir. Bu yeni Türkiye’nin adına ‘çalışkanlar diyarı’ denir. İşte millet böyle bir devir içinde bulunuyor; bu millet böyle bir devri ilâ edecek ve tarihini de yazacaktır. Bu tarihte en büyük makam çalışkanlara ait olacaktır.”51

Şüphesiz ki, Mustafa Kemal’in bu konuşması çok önemli olmuş ve gelecek günlerde izlenecek politika için de adeta bir ipucu olmuştur: “Baylar tarih ulusların

yükselme ve çökme nedenlerini araştırırken birçok siyasi, askeri ve sosyal nedenler bulup saymaktadır. Kuşkusuz tüm bu nedenler sosyal gerçekler olarak toplum üzerinde etkilidir. Ancak bir ulusun yaşamıyla, yükselmesiyle ve çözülüp çökmesiyle doğrudan doğruya ilintili olan neden o ulusun ekonomisidir. Tarihin ve deneyimin saptadığı bu gerçek, bizim ulusal yaşamımızda ve ulusal tarihimizde de görülmektedir. Gerçekten de Türk tarihi incelendiğinde yükselme ve çöküş nedenlerinin ekonomiden başka bir şey olmadığı anlaşılır. Baylar, tarihimizi dolduran bunca başarının, zaferlerin veya

50Koç, a.g.m., s. 149-150.

51A. Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi 1923 – İzmir Haberler – Belgeler - Yorumlar, Ankara:

26

yenilgilerin, sıkıntı veren büyük zararın ve yıkımların tamamı oluştukları devirdeki ekonomimiz ile doğrudan ilgilidir. Yeni Türkiye’mizi hak ettiği yüksek düzeye ulaştırmak için zaman kaybetmeden ekonomimize birinci öncelikle önem vermek zorundayız. Çünkü günümüz bütünüyle ekonomi çağıdır.”52

Mustafa Kemal konuşmasını, düzenlenen iktisat kongresinin önemini ortaya koyan şu sözlerle sonlandırmıştır: “Efendiler, Heyet-i Aliyenizin bugün akdetmiş

olduğu Türkiye İktisat Kongresi çok mühimdir. Çok tarihidir. Nasıl ki Erzurum Kongresi felaket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak hususunda Misak-ı Millinin ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun ilk temel taşlarını tedarik hususunda amil olmuş, müessir olmuş, müteşebbüs olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, tarih-i millimizde en kıymetli ve yüksek hatırayı ihraz etmiş ise, Kongremiz dahi milletin ve memleketin hayat ve halâlas-ı hakikisini temine medar olacak düsturun temel taşlarını ve esaslarını ihzar edip ortaya koymak suretiyle tarihte en büyük namı ve çok kıymetli bir hatırayı ihraz edecektir. Bu kadar kıymetli ve tarihi Kongremizi küşâd etmek şerefini bana bahşettiğinizden dolayı hassaten arz-ı teşekkürat ederim. Ve böyle bir Kongreyi akteden sizlersiniz. Bundan dolayı sizi şayan-ı tebrik görür ve tebrik ederim. Kongre küşad edilmiştir efendim.”53 Mustafa Kemal’den hemen sonra söz alan İktisat

Vekili Mahmut Esat Bey’in sözleri de o dönemde ekonomik kalkınmaya verilen önemi doğrular niteliktedir: “Ben Hâkimiyet-i Milliye’yi, milli hâkimiyeti iktisadiye olarak

anlarım. Böyle olmazsa hâkimiyet-i milliye bir serab olur.”54 O dönemde ekonomik

kalkınmaya büyük önem verilmiş, ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlığın asla gerçekleşemeyeceği sıklıkla vurgulanmış ve atılan adımlar bu politika doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

17 Şubat 1923’de başlayıp 4 Mart 1923’e kadar süren İzmir İktisat Kongresi’nde, kongreye katılan 1135 delegenin ortak çalışmaları neticesinde “Misak- ı İktisadi Esasları” belirlenmiş ve alınan bu kararlar Cumhuriyet’in özellikle ilk beş senesinde gerçekleşen uygulamalara bizzat yön vermiştir. Büyük bir “Dünya Savaşı”nın akabinde tüm dünyada yeni bir düzenin oturmaya başladığı esnada düzenlenen bu kongrenin öncelikli amacı, ülke içinde bir düzen kurmak ve ülkeye

52Serdar Öztürk ve Fatih Yıldırmaz, “Osmanlı İmparatorluğunun İktisadi Çöküşü ve Atatürk Dönemi

İktisat Politikaları”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C. X, S. 2, 2009, s. 150- 151.

53Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi 1923 – İzmir Haberler – Belgeler - Yorumlar, s. 214. 54Koç, a.g.m., s. 151.

27

güçlü bir ekonomik altyapı hazırlamak olmuştur. Kısaca yeni devletin ekonomi politikasının temelleri bu kongrede atılmıştır55. İzmir İktisat Kongresi’nde bütün

kesimlerden temsilcilerin anlaşmaya vararak kabul ettiği ve izlenecek iktisat politikasının esaslarını belirleyen on iki maddelik “Misak-ı İktisadi Esasları” değiştirmeksizin şöyledir:

“Madde 1) Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir.

Madde 2) Türkiye halkı milli hakimiyetini, canı ve kanı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir.

Madde 3) Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder. Bütün mesaisi iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur.

Madde 4) Türkiye halkı sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır: Vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiarıdır.

Madde 5) Türkiye halkı, servet itibariyle bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar; yeniden orman yetiştirir. Madenlerini kendi milli istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımağa çalışır.

Madde 6) Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taassuptan uzak dindarane bir salâbet her şeyde esasımızdır. Her zaman faydalı yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşmanca fesat ve propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir.

Madde 7) Türkler, irfan ve ma’rifet aşığıdır. Türk her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir, fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısiyle (Mevlid-i Şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes’id eder.

55Ali Coşkun, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi”, Atatürkçü Düşünce Dergisi, S. 4,

28

Madde 8) Birçok harpler ve zaruretlerden dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk, mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yapılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır.

Madde 9) Türk, dinine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olmayan milletlere daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurdunda kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve san’at yeniliklerini nereden olursa olsun, doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez.

Madde 10) Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez. Madde 11) Türkler hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan sevişirler. Meslek, zümre itibariyle el ele vererek birlikler, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve birleşmeler yaparlar.

Madde 12) Türk kadını ve hocası, çocukları İktisadı Misaka göre yetiştirir.”56