• Sonuç bulunamadı

Balıkesir’in Zirai Servetine Bir Örnek: Tütün

DÜZENLEMELER VE UYGULAMALARI (1923-1938)

3. İZMİR İKTİSAT KONGRESİ KARARLARI DOĞRULTUSUNDA BALIKESİR’DE TARIM ALANINDA YAŞANAN GELİŞMELER (1923-1929)

3.2.4. Balıkesir’in Zirai Servetine Bir Örnek: Tütün

Balıkesir vilayetinin istihsalâtının en mühim bir kısmı da tütün mahsulüdür. Vilayet dâhilinde senede iki-üç milyon kilo tütün istihsal olunur. Bu havalide tütünün ambalaj ve denk yapmak usulü henüz halkta yaygınlaşmadığından maalesef rağbet

162Orkon, a.g.e., s. 38; Gazali, a.g.e., s. 74; Esat Adil, “Zeytincilik”, Kaynak Dergisi, S. 1, Şubat 1933,

89

kazanamamıştır. Tütün mahsulü Balıkesir, Edremit ve Gönen kazalarında diğer kazalardan daha fazla yetiştirilmektedir. Özellikle Gönen ve Sındırgı’da ekilen ve üretilen tütünlere tüccarların diğer yerlere nazaran daha fazla rağbet gösterdiği bilinmektedir. Çiftçiler tütüne fazlaca ehemmiyet vermekte ise de tütünün dayanıklılığının kötü, ekim usulü ve toplama istif uygulamalarında babadan oğula geçen eski yöntemlerle icra edilmesi kilosunun düşük fiyatlarla satılması sonucunu doğurmaktaydı. İzmir Akhisar kazasının tütün tahammülleri bu arazi için tavsiye etmeye değerdir. Samsun ve İzmir tütünleri başlıca Amerika piyasasınca rağbet görüyor olmasına rağmen Balıkesir tütünleri de cins itibariyle en çok Almanya, Macaristan, Çekoslavakya’ya ihraç edilmektedir. Balıkesir ve havalisi tütünleri Eylül, Ekim ve Kasım aylarında kurutulup piyasaya çıkarılmaktadır. Tütünler çiftçilerden doğrudan doğruya köylerde satın alınırdı. Tütün satın alacak tüccar köylere adam göndermekte ve o suretle satın alma işini gerçekleştirmekteydi163.

Tütün mahsulü ile ilgili Zafer-i Milli Gazetesinin 4 Ekim 1923 tarihli sayısında

“Tütün Hasılatı” başlığıyla verilen haberde, 1923 yılı tütün mahsulatı miktarının

eksperlerce 3 milyon kilo olarak tespit edildiği ve bazı yerlerin bu yekûnun dışında olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Balıkesir’e henüz tütün tüccarının gelmediği ve bu nedenle de hükümetin bu işe ehemmiyet vermesinin beklendiği yazılmıştır. Yine bu gazeteye göre;

Tablo 23: 1923 Yılı Tütün Hasılatının Yetiştiği Yerler ile Miktarı

Yerler Kilosu Sındırgı 450.000 Bigadiç 130.000 Edremit-Agonya 120.000 Manyas 50.000 Kepsut 30.000 Susurluk 40.000 Balıkesir 350.000 Gönen 1.800.000 Diğer Yerler 30.000 Yekûn 3.030.000

Kaynak: Zafer-i Milli, “Tütün Hasılatı”, 4 Ekim 1923, s. 1.

90

1924 yılında ise tütün mahsulünün toplam hasılatı Gazali tarafından 2.923.000 kilo olarak tespit edilmiştir. Yine Zafer-i Milli Gazetesinin “Tütünlerimiz Hakkında” başlığıyla verdiği bir diğer haberde, “Karesi dâhilinde 1923 yılında yetişen tütün mahsulünün ticaretini sağlamak için İktisat Vekâletince büyük tacirlerle temasa geçerek mubayaata iştirak etmelerinin temini İstanbul, Türkiye Ziraat Baş Müdüriyeti’ne tebliğ edilmişti.”164 Zaten bu husustaki sıkıntılar önceki sayıda da

belirtilmiş ve alım için Balıkesir’e hiç tüccarın gelmemiş olmasından yakınılmıştı. Bu hususta çıkan haberden 10 gün sonra yayımlanan “Tütün Meselesi” başlıklı haberde ise,

“Balıkesir’e tütün mubayaa etmek üzere şimdiye kadar yalnız iki şirketin adamları gelmiştir: 1. Şark Şirketi, 2. Duhan Şirketi. Bu şirketlerin memurları bugün hazırlıklarını tamamlamış bir halde bulunup, mubayaata başlamışlardır. Sındırgı, Bigadiç ve Gönen’de hayli mubayaat yapılmış, Balıkesir’de henüz alışveriş başlamamıştır. Haber aldığımıza göre Reji dairesi Şark Şirketiyle uzlaşmış, mubayaatı birlikte yapmaya karar vermiştir. Bu suretle Reji karşısındaki bir rakibini zürra aleyhinde olarak kendi tarafına çekmiş demektir. Bu öteden beri Rejinin başvurduğu yegâne muameledir. Şimdiye kadar ziraatımızın terakki ve inkişafında bir mani olan Rejinin bu sefer de böyle bir anlaşma yapması haberi çiftçilerimizi ve tütüncülerimizi yeni baştan ve fena halde müteessir etmiştir. Rejinin Duhan Şirketi karşısındaki vaziyetini henüz bilmiyoruz. İhtimal ki, Reji bu şirketle de uyuşmak çaresini bulmaya savaşacak, mubayaa meydanında öteden beri olduğu gibi yalnız kendi başına kalarak arzu ettiği aşağı bedellerle çiftçilerimizi boğulma noktasına getirmeye çalışacaktır. Fakat rejinin işlerini birçok elim tecrübelerle pek iyi anlayan çiftçilerimiz bu sefer her ne pahasına olursa olsun bu gibi fena vaziyetler karşısında haklarını kanunun ve rekabet kaidelerinin bütün imkânlarına müracaat etmek suretiyle müdafaaya karar vermiştir. İstihsalâtını pek ağır masraflarla temin eden çiftçilerimiz bu sene de boğulmak istenirse bu, Rejiye elbette pahalıya mal olacak, çiftçilerimiz eskisi gibi hileli ve vurguncu tuzaklara rağmen katiyen düşmeyecektir.”165

Yine bu hususta 13 Aralık 1923 tarihli Zafer-i Milli Gazetesinin “Tütün

Meselesi” başlıklı haberinde, “Karesi’de 1923 yılında üretilen tütün mahsulünün 2

milyon okkayı fazlasıyla aştığı ve bu tütünlerin hepsinin iyi cins tütünler olduğu

164Gazali, a.g.e., s. 68; Zafer-i Milli, “Tütünlerimiz Hakkında”, 8 Kasım 1923, s. 2. 165Zafer-i Milli, “Tütün Meselesi”, 18 Kasım 1923, s. 1.

91

belirtilmiştir. Ayrıca satışın rejiye bırakılmasının çiftçileri zarara uğratacağını dikkate alan İktisat Vekâleti büyük tütün tüccarlarıyla temasa geçerek onların mubayaata katılmalarını sağlamak için İstanbul Ziraat Baş Müdüriyetine lazım gelen emri vermiştir.”166 Bu karar üreticiler açısından bir nebze de olsa sevindirici bir haberdir.

Ancak asıl beklenen gelişme tabi ki rejinin tamamen kaldırılmasıdır. Rejinin adeta bir bela olarak görülmesinde yaptığı acımasız uygulamaların büyük etkisi vardı. Nitekim buna en somut örneklerden biri de, tütünler üzerinde uygulanan “müsadere” usulüydü. Zafer-i Milli’nin bununla ilgili yazısında, “Vilayetimiz tütünlerinin ambara teslimi Ocak ayı bitiminde son bulmakta idi. Ancak bu ayın sonuna kadar tütünlerini reji ambarlarına teslim etmeyen çiftçiler ile bu ambarlara teslimde bir gün dahi gecikme yaşayan çiftçilerin tütünleri reji tarafından müsadere edilirdi. Böylelikle zavallı üreticilerin aylarca didinerek meydana getirdiği tütünler bedavadan rejiye geçerdi. Hatta mebuslardan da bu acımasız müsadere uygulamasının son bulması için girişimlerde bulunmaları açık bir çağrı olarak rica edilmiştir.”167

Tütün mevzuunda ilginç bir gelişme de Balıkesir’deki tütün tacirlerinin bir anda tütün mubayaasından hep birlikte vazgeçmeleriyle yaşanmıştır. Bununla ilgili aynı gazetenin “Tütün Meselesi” adıyla yer alan haberi dikkat çekici bilgiler içermektedir. Söz konusu haberde; “Vilayetimizde bulunan bütün tacirler mubayaadan büsbütün vazgeçmişler, tuttukları mağazaları ötekine berikine kiralamaya başlamışlardır. Hatta Gönen dâhilinde mubayaaya başlamış olan tüccar da birden bire muamelesini kesmiştir. Eğer bu vazgeçme meselesi yalnız vilayetimize özgü kalsaydı sırrını belki bir dereceye kadar keşfedebilirdik. Hâlbuki şirketler yalnız vilayetimizden değil bütün vilayetten de mubaayatı kesmişlerdir. Bu vaziyetin sebeplerini hususi olmaktan ziyade umumi iktisadi ve siyasi zeminlerde aramak icap eder. Öyle hissediyoruz ki, Avrupa Türkiye’nin bilhassa tütün ihracatına karşı kapılarını kapamak, memlekette yeni bir iktisadi buhran açmak istiyor! Bu vaziyet karşısında yalnızca Balıkesir doğal olarak bir şey yapamaz. Buna hükümetin müdahale etmesi ve gerçek sebepleri tetkik ile çiftçiyi boğulmaktan kurtaracak esaslı tedbirler alması ve ekonomiyi elinde tutması icap eder. Yalnız Karesi vilayetinde 3 milyon okka tütün vardır. Şimdiye kadar vuku bulan mubayaat 200 bin okkayı aşmamıştır. Tütün mahsulü buğday değildir ki yenilsin. Bunu tamamen dâhilde sarf etmek de hem

166Zafer-i Milli, “Tütün Meselesi”, 13 Aralık 1923, s. 1.

92

imkânsız hem faydasızdır. Çünkü bizim tütünlerimiz dâhilin ihtiyacından çok fazla bir miktardadır ve özellikle harice çıkarılmak için meydana getirilmiştir.”168 Tütünün

yalnız Balıkesir için değil tüm memleket için en çok kâr getiren ürün olması ve bu sayede memlekete yabancı parasının girmesini sağlayan en önemli aracı mahsul olması sebebiyle, Avrupalılar tütün alımından vazgeçtiklerinde ülkeye nasıl büyük bir ekonomik zarar vereceklerini iyi biliyorlardı.

Gerek bu düşünce gerekse Rejinin acımasız uygulamaları çiftçileri gün geçtikçe zora sokuyor ve hükümetten adeta bir medet umma durumunda kalıyorlardı. İşte bu doğrultuda Ziraat Bankası yaşanan mağduriyetleri bir nebze de olsa azaltabilmek adına tütün üreticilerine yardım yoluna gitmiştir. Bu konudaki Zafer-i Milli Gazetesi’nin “Tütün Ziraine Muavenet” başlığıyla yer alan haberde, “Vilayet Ziraat Bankası, Sındırgı ve Gönen tütüncülerine dağıtmak üzere merkezden 20.000 lira talep etmiştir. Bu para iki kazanın tarımsal ihtiyaçlarının yanında oldukça azdır. Sındırgı ve Gönen gibi en mühim tütün merkezlerini bu kadarcık para ile bırakmak katiyen doğru değildir. Ziraat Bankası yalnız Akhisar için 50.000 liralık bir muavenette bulunmuştur. İşittiğimize göre vilayetimizin merkezi ile diğer mülhakatı da ihmal edilmiştir. Malumdur ki, bu sene tütün üreticilerimiz en iyi tohumları ekmiş, tütüncülükte mühim bir inkılap yapmıştır. Gelecek seneki tütünlerimiz herhalde daha nefis olacaktır. Bu vilayet 3.5-4 milyon okka tütün mahsulü yetiştirmektedir. Tütüncüler fakirdir. Kendilerine şimdiye kadar hiçbir muavenette bulunulmamıştır.”169 İşte bu haberde yazılanlar bile Atatürk dönemi tarım

politikalarına yön veren önemli eksikliklerdi. Çünkü yeni dönemle birlikte yıllarca ihmal edilen tarım kesiminin farkına varılmış ve çiftçi kesimi hak ettiği değeri ve desteği bulmaya başlamıştır. Ziraat Birliklerinin kurulması ve Rejinin İlgası meseleleri de bu konudaki köklü adımlardır.