• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.2. Bir Müdahale Aracı Olarak Tarife Dışı Önlemler

2.2.1.1. İthalat Kotaları

İthalat kotası, ülkeye giren malı sınırlandırdığı için her zaman ithal edi-len malın yurt içi fiyatını yükseltmektedir. Kota uygulanmak suretiyle it-halat sınırlandırıldığında, ortaya çıkan ilk sonuç, başlangıç fiyatından mal talebinin, o malın yurt içi arzı ile söz konusu malın ithalat miktarını aşması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise piyasa dengeye gelene kadar fiyatın artmasına neden olmaktadır. Sonuçta, uygulamaya koyulan ithalat kotası, yurtiçi fiyatları ithalatı aynı seviye ile sınırlandıran bir tarife ile aynı miktarda artıracaktır. Kotalar ile gümrük tarifesi arasındaki temel fark, kota ile devletin gelir elde etmemesidir. İthalatın sınırlandırılmasında gümrük ta-rifesi yerine ithalat kotası kullanılması durumunda, aslında tarifeler ile elde edilen kamu geliri, üstü kapalı olarak ithalat lisanslarını alanlara transfer edilmiş olmaktadır. Bunun nedeni ithalat lisansı sahiplerinin, sahip olduk-ları lisans sayesinde, ithal ettikleri malolduk-ları iç pazarda çok daha yüksek bir fiyattan satabilme gücüne sahip olmalarıdır. İthalat lisansı sahiplerinin elde ettiği kazanç “kota rantı” olarak adlandırılmakta olup, ithalat kotasının ma-liyet ve faydaları değerlendirilirken, kota rantlarını kimin alacağını belirle-mek son derece önem taşımaktadır (Krugman ve Obstfeld, 2003, s. 200).

Pratikte, ithalat kotaları çeşitli şekillerde uygulanabilmektedir. Bunlar genel olarak; ithalat hacminin miktar veya değer olarak belirlendiği, ancak ithalatın kimin tarafından veya hangi ülkelerden yapılacağına ilişkin her-hangi bir sınırlama getirilmeyen global kotalar, kota başvurusunda bulu-nan firmalar arasında üretim kapasitesi, ihracat, istihdam gibi bazı ölçütlere göre kota dağıtımının yapıldığı tahsisli sistem ve belirli bir dönem için uy-gulamaya koyulan kotaların, söz konusu dönem bitiminde bir hayli yüksek gümrük tarifesi uygulanmak suretiyle o malın ithalatına izin verilen tarife kotaları şeklinde temelde üç farklı şekilde uygulanmaktadır.

2.2.1.1.1. Kotaların Kısmi Denge Etkileri

İthalat kotaları, tıpkı gümrük tarifelerinde olduğu gibi, ithal malının fi-yatını yükseltmek suretiyle gümrük tarifelerinin etkilerine benzer sonuç-lar doğurmaktadır. Bu nedenle ithalat kotasonuç-ları, her kotaya denk gelecek bir gümrük tarifesi oranı olarak kabul edilebilir ya da kotaları tarife oranlarının birer eşdeğeri olarak varsaymak mümkündür (Seyidoğlu, 2015, s. 196). İt-halat kotalarının kısmi denge etkileri arz ve talep eğrileri kullanılarak aşa-ğıda yer alan 2.9 No.lu şekilde ele alınmıştır.

Şekil 2.9 Kotaların Kısmı Denge Analizi

Şekilde analize konu malın arz eğrisi S, talep eğrisi D, fiyatı P, arz ve talep edilen miktarı ise q ile temsil edilmektedir. Başlangıçta, yani serbest

ticaret ortamında, p dünya fiyat düzeyindeyken, x malının arz miktarı 0q1, tüketilen miktarı ise 0q4’e eşittir. Bu durumda, malın ithalat miktarı q1q4 kadardır. Bu şartlar altında, hükümetin x malı ithalatını kısmak için q2q3 miktarında kota uygulaması durumunda, tüketicilerin tatmin edilmemiş aşı-rı talebi söz konusu malın fiyatını P’den P’’ne yükseltmektedir. Bu durum-da uygulamaya koyulan söz konusu kota ile x malının fiyatını p’den P’ne çıkaracak oranda bir gümrük tarifesinin karşılığına denk gelmektedir. Kimi yazarlar bu oranı örtük tarife olarak adlandırmıştır (Gandolfo, 2014, s. 215).

Bu bağlamda uygulamaya koyulan kotanın yol açtığı üretim, tüketim ve gelir dağılımı etkileri P-P’ kadar bir gümrük vergisinin neden olacağı etki-lere benzer etkiler doğurmaktadır. Bu çerçevede uygulanan kota sonucun-da söz konusu malın fiyatının yükselmesi yurtiçi üretimin 0q1’den 0q2’ye yükselmesine neden olmaktadır. Bu duruma üretim etkisi denilmekte ve şekilde (b) üçgeninin alanı ile temsil edilmektedir. Kota sonrasından pi-yasaya girişi azalan malın fiyatının yükselmesi nedeniyle toplam tüketimi 0q4’den 0q3’e geriletmiş olup buna tüketim etkisi denilmekte ve şekilde (d) üçgeninin alanı ile temsil edilmektedir. Esasen (b) ile (d) üçgenlerinin alanı sırasıyla üretim ve tüketim maliyetleri olarak da adlandırılmaktadır. Ayrıca piyasada oluşan P fiyatından mal satışına razı olan üreticiler yeni oluşan P’

fiyatından mal satarak ülkedeki gelirin tüketicilerden üreticilere aktarılma-sına yani gelirin yeniden dağıtım etkisine neden olmuş ve bu durum ise şe-kilde (a) yamuğunun alanı ile temsil edilmiştir (Karluk, 2013, s. 425-426).

Burada üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da (c) dörtgenin alanı ile ilgilidir. Gümrük tarifesi uygulanması durumunda bu alan devletin kamu gelirlerini oluşturmaktadır. Ancak kota uygulanması durumunda yine bu dörtgenin alanına denk gelecek miktarda gelirin ortaya çıkmasına neden olur, ancak bu defa söz konusu gelir kamuya ait olmayıp bu defa kota sa-hiplerine aittir. Bu durumda akla gelen önemli bir soru da gümrük tarifesi ile kota uygulamasının neden olduğu sonuçlar birbirine eşitken, hükümetin kota uygulamak suretiyle söz konusu bu kamu gelirinden kendini neden mahrum bıraktığına ilişkindir. Buna verilebilecek ilk yanıt, hükümetin itha-lat lisanslarını açık artırma yolu ile satabileceğidir. Tam rekabet piyasasında gerçekleştirilecek olan açık artırma ile hükümetin tarifelerden kazanacağı gelire denk açık artırma geliri elde edeceği varsayılmaktadır. Bunun nedeni

ise ithal lisansı sahibi ithalatçılar arasındaki rekabetin, c dörtgeninin alanına eşit olan ekstra kârlar ortadan kalkana kadar hükümet lehine daha yüksek teklifler vermelerini sağlayacağının varsayılmasıdır. Ancak bu varsayım teorik olarak mümkün görülse de söz konusu varsayımın pratikte gerçek-leştirilmesi çok da imkân dahilinde değildir. (Gandolfo, 2014, s. 215). Bu kapsamda gerek uygulamayla ilgili yaşanan sorunlar gerekse ithalatçıların hükümete yaptığı politik baskılar, hükümetlerin bu yöntemi uygulamasına engel olmaktadır (Seyidoğlu, 2015, s. 198). Belirtilen (c) alanına ilişkin ge-lirlerin ithalatçı ülkeye gitmesinin bir yolu da söz konusu kotayı gümrük ta-rifesine dönüştürmektir. Bu anlamda söz konusu kotanın gümrük tata-rifesine dönüştürülmesinin pek çok çeşitli avantajları bulunmaktadır. Bunlardan ilki DTÖ’nün çeşitli istisnaları dışında kota uygulamalarını yasaklamış olma-sıdır. Ayrıca ithalatçılar söz konusu kota uygulamasından zarar gördükleri iddiasıyla hükümetlerinden kota uygulamasına son vermelerini talep ede-bilmektedirler. Öte yandan kota uygulamak yerine bahse konu malın ithala-tında gümrük vergisi uygulamak çok daha kolaydır.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan yola çıkarak kısmi denge analiziy-le kotaların,

• İthal malının iç fiyatını yükseltici,

• İthalatı sınırlandırıcı,

• İthal malının yurtiçi talebini azaltıcı,

• İthal malının üretimini arttırıcı

• Ülke içi reel gelirin yeniden bölüşülmesi

başlıkları altında özetlenebilecek çeşitli etkilere neden olduğu görülmekte-dir.