• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.2. Bir Müdahale Aracı Olarak Tarife Dışı Önlemler

2.2.2. Yeni Korumacılık

2.2.2.4. Yönetimli ve Şarta Bağlı Koruma ile Adil Ticaret

2.2.2.4.1. Damping ve Anti-Damping (AD) Uygulaması

Damping konusunu literatürde ilk inceleyen kişi Jacop Viner olmuştur.

Viner (1990) dampingi uluslararası piyasalar arasında yapılan bir fiyat fark-lılaştırması olarak tanımlamıştır. Fiyat farkfark-lılaştırması ise talep esnekliğinin daha az olduğu dış piyasalarda, iç piyasaya göre daha düşük fiyat uygula-ması durumudur (Viner, 1990, S. 3). Viner’e göre dampingin kaynağı tekel-ler olup, damping uygulaması sabit maliyettekel-lerin toplam üretim maliyetinin önemli bir kısmından meydan gelen endüstrilere kar sağlamaktadır.

Damping, genel olarak, bir ürünün ithalatçı ülkedeki satış fiyatının, ihra-catçı ülke pazarındaki satış fiyatından daha düşük olduğu bir “uluslararası fiyat farklılaştırması” durumudur. Bu nedenle, damping en basit durumda,

sadece iki farklı pazardaki fiyatları karşılaştırmak suretiyle tanımlanabil-mektedir. Bununla birlikte, durum bu kadar da basit değildir ve çoğu durum-da, bir malın ihracatçı ülke pazarındaki “normal fiyat” olarak tanımlanan satış fiyatı ile ithalatçı ülkenin pazarındaki “ihracat fiyatı” arasında kar-şılaştırma yapabilmek ve “uygun fiyatı” belirlemek için bir dizi karmaşık analitik hesaplama yapmak gerekmektedir. 1994 tarihli GATT Anlaşmasıy-la DTÖ Üyeleri arasındaki ticarette “En Çok KayrıAnlaşmasıy-lan Ülke” kuralı da dâhil olmak üzere bir dizi temel ilke benimsenmiştir. Anlaşma ayrıca ithal edilen mallara uygulanan vergilerin yerli mallara uygulanan vergilerden daha faz-la olmaması, bunun yanında ithal edilen malfaz-ların kanun ve yönetmelikler bakımından yerli mallardan daha aşağıda muamele görmeyeceğine yönelik çeşitli kuralları zorunlu kılmıştır. Anti Damping Anlaşması olarak bilinen 1994 tarihli GATT Anlaşması’nın VI. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma, dampinge karşı uygulanan vergilerin soruşturulması, belirlenme-si ve uygulanmasına ilişkin VI. maddede belirtilen temel ilkeler üzerinde tüm detaylara sahiptir. Bu kapsamda; uluslararası ticarette uygulamaya ko-yulan dampinge karşı önlemler, bu anlaşma kapsamında belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde uygulanabilmektedir.9

Öte yandan, damping her zaman maliyetin altında bir indirimli satış anla-mına gelmemekte, çoğu zaman satış karını en üst düzeye çıkarmanın da bir yolu olabilmektedir. Bu bağlamda damping uygulaması temel olarak; Ara-lıklı/Arızi (Sporadic), Yıkıcı (Predatory) ve Sürekli (Persistant) olmak üzere üç farklı şekilde uygulanmaktadır. Arızi Damping (Sporadic); üretim planla-ması veya öngörülemeyen talep değişiklikleri nedeniyle satılmayan ve stok-ta birikmiş olan bazı malların iç pazarın işleyişini bozmadan bu mallardan kurtulmak isteyen üreticinin, söz konusu malları yurtdışına indirimli fiyatlar-la satması durumunda gerçekleşmektedir. Yıkıcı (Predatory) Damping ise bir üreticinin uluslararası pazarlardaki rakiplerini ortadan kaldırmak amacıyla uyguladığı damping türüdür. Başlangıçta damping yapan üretici zarar etse de sonrasında bu stratejisinde başarılı olması durumunda rakipleri piyasadan çekildikten sonra fiyatı tekel seviyesine yükseltebilmektedir. Bu nedenle bu tip damping geçici olarak uygulanmaktadır. Sürekli (Persistant) Damping;

9 https://www.wto.org/english/tratop_e/adp_e/adp_info_e.htm

belirli bir monopol gücüne sahip olan ve kârı en üst düzeye çıkarmak için iç ve dış pazarlar arasında fiyat farklılaştırma imkanını kullanan üreticiler tarafından uygulanan bir damping türüdür. Arızi ve Yıkıcı Damping şüphe-siz ithalatçı ülkeye zarar verirken, ithalatçı ülkede bulunan tüketiciler ithal malına daha düşük bir fiyat ödeyeceğinden Sürekli Damping uygulamasının tüketiciler aşçısından faydalı olduğu görülmektedir. Ancak bu görüş, dam-pinge karşı koruma talep edilecek olan malların veya ikamelerinin yaban-cı üreticilerinin edeceği zararı ise görmezden gelmektedir. Ortaya çıkan bu zarar ise “damping marjına eşit” bir damping vergisiyle (Dampinge Karşı Vergi) giderilebilmektedir (Gandolfo, 2014, s. 287-289).

Bu bağlamda damping marjı ise; ihracatçı ülke pazarında “normal de-ğer” olarak da bilinen, piyasa işlemlerinde kullanılan fiyat ile malın ihraç fiyatı arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. DTÖ tarafından damping marjından daha yüksek olan damping vergileri yasaklanmıştır. Bu nedenle de “damping marjı” ithalatçı ülkenin uygulayabileceği en yüksek anti dam-ping vergisini temsil etmektedir (Puccio, 2016, s. 1).

İşleyiş bakımından anti-damping (AD) eylemine yol açan süreç genel olarak üç aşamada gerçekleşmektedir10.

1. Aşama: Anti-damping soruşturmaları, normal şartlarda, yerli üretim dalı tarafından ya da yerli üretim dalı adına yapılan yazılı bir başvuru üzerine başlatılmaktadır. Bununla birlikte söz konusu soruşturmalar, bu soruşturmaları yürütme yetkisine sahip makamların gerekli gör-mesi halinde herhangi bir başvuru olmadan da başlatılabilmektedir.

Her iki durumda da soruşturmanın açılabilmesi için gerekli olan temel koşul dampinge, zarara ve bunlar arasındaki nedensellik (illiyet) bağı-na ilişkin yeterli delilin bulunmasıdır.

2. Aşama: Yetkili makamların dampingin varlığı ile zarar veya zarar teh-didi ve bunlar arasında bir nedensellik bağı tespit etmesi durumunda, soruşturma esnasında herhangi bir zarar oluşmasını engellemek ama-cıyla 4 aydan 6 aya kadar geçici vergi uygulanmaktadır.

10 Anti-Damping Uygulamaları İthalatçı ve İhracatçılar İçin El Kitabı, ITC Internatıonal Trade Centre Unctad/WTO. https://ticaret.gov.tr/data/5b8ee73113b8761b8471c2c4/

ithihrelkitabi.pdf

3. Aşama: Dampinge, zarara ya da bu ikisi arasındaki illiyet bağına ilişkin nihai kararın olumsuz olması halinde, geçici önlemlerin uy-gulandığı süre esnasında yatırılmış olan nakit para geri ödenmekte ve borç senetleri serbest bırakılmaktadır. Soruşturma dönemi son-rasında, damping uygulandığına karar verilirse geçici anti-damping vergisi kesinleşmektedir. Nihai anti-damping vergisi, ödenmiş veya ödenecek olan geçici vergiden daha yüksekse aradaki fark tahsil edil-memektedir. Eğer nihai vergi daha düşük ise, aradaki fark ithalatçıya geri ödenmekte ya da vergi yeniden hesaplanmaktadır.