• Sonuç bulunamadı

İsveç’te Kendi Hesabına Çalışanlara Yönelik Sosyal Güvenlik Uygulamaları

İsveç’te sosyal sigorta devlet tarafından yürütülmektedir ve bütün ülke çapında tektir. Sigorta sistemi çerçevesinde sağlanacak edimler ikamet temelli ve istihdama bağlı olarak iki şekilde yürütülmektedir. Sosyal koruma sisteminin asli unsuru evrenselliktir; bu da tedrici bir biçimde işçilerle neredeyse tüm sigorta kolları için aynı kapsamın kendi hesabına çalışanlar için de geçerli olmasını sağlamaktadır (Lindskog, 2005). Ancak sigorta kolları açısından kapsam dikkate alındığında çeşitli farklılıklar

işsizlik ve hastalık sigortası üzerinden sağlanan ödeneklerle ilişkilidir. Nitekim fiilen hem kendi hesabına çalışanlarda hem de atipik istihdam biçimlerine dâhil olanlarda bu iki hususta ücretli istihdamdakilere nazaran daha zayıf bir koruma sözkonusudur (European Commission, 2017a: 13).

1951-1990 yılları arasında doğan kendi hesabına çalışanlar %28,97 oranındaki tam sosyal güvenlik katkısını ödemekle yükümlüdür. Bunun %10,21’i yaşlılık için iken; %1,17’si geride kalanlar (ölüm); %4,94’ü hastalık sigortası; %2,6’sı analık-babalık izni sigortası; %0,3’ü iş kazası sigortası; %0,1’i işgücü piyasası katkısı ve %9,65’i genel ücret kesintisidir. Genel ücret kesintisi %7’lik genel emeklilik kesintisini içermektedir ve bu oran gelir vergisinin hesabından düşülebilmektedir. 25 yaşın altındaki kendi hesabına çalışanlar için toplam sosyal güvenlik katkısı %23,69’dur. 65-78 yaşları arasındaki kendi hesabına çalışanlar için bu oran %16,36’dır. 79 yaş ve üzeri bireyler için ise bu oran %6,15’tir (European Commission, 2017a: 8). 2020 yılı itibarıyla toplam zorunlu işveren katkısı (sosyal sigorta primi), bir işçinin brüt aylığının %31,42’sidir ve tüm gelir üzerinden belirlenmektedir (Westregard, 2020: 26).

İşsizlik faydaları 1997 yılında İşsizlik Sigortası Kanununda ve işsizlik sigortası fonları aynı yıl içerisinde İşsizlik Fonları Kanununda düzenlenmiştir. İsveç’te işsizlik faydalarını yönetmek için 25 işsizlik sigortası fonu kuruludur. Büyük bölümü farklı sendikalar tarafından yönetilmekle beraber, kendi hesabına çalışanlar için fonlar (Smaa) da bulunmaktadır. Herhangi bir işsizlik sigorta fonuna katılım hem ücretli çalışanlar hem de kendi hesabına faaliyet gösterenler için isteğe bağlıdır. Ücretli çalışanlar adına işsizlik sigortasının finansmanında tutarın yaklaşık %90’ ını işveren katkısı (zorunlu bordro vergisinin bir bölümü olarak işgücü piyasası harcı) ve yaklaşık %10’ unu üyelik aidatı oluşturmaktadır (Westregard, 2020: 25). İşsizlik sigortasında kendi hesabına çalışanlar için fayda düzeyi, bir gelir yılında ödenen nihai vergi üzerinden kararlaştırılmaktadır. Ancak eğer birey için daha avantajlı bir durum olacaksa, son iki yılın vergilendirmesinin ortalaması da alınabilmektedir (Westregard, 2020: 31).

İsveç iki parçalı bir işsizlik sigortası sistemine sahiptir: Evrensel sabit oranlı fayda ve isteğe bağlı, devlet destekli, kazanca dayalı ödenek… Dolayısıyla sistem hem temel sigortayı hem de gelir kaybı sigortasını içermektedir. Temel sigorta, hak kazanmaya ilişkin çalışma koşullarını sağlayan ancak son 12 ayda bir işsizlik sigortası programının üyesi olmayan bireylere temel bir tutar olarak bağlanmaktadır. Bireyler

temel çalışma gerekliliğini son yıl içerisinde, 6 aylığına ve ayda en az 80 saat çalışmış

olarak veya toplamda 480 saat ve 6 ay kesintisiz ayda en az 50 saat çalışmış olarak

yerine getirmektedirler. Son 12 aydır üye olan ve temel gereklilikleri sağlayan bireyler gelir kaybı sigorta programından da ödenek alırlar (Westregard, 2020: 30). İşsizlik sigortası fonuna üyelik (en azından 12 ay kesintisiz), kazanca dayalı işsizlik sigortası ödeneğine hak kazanmak için önkoşuldur. Ödenek, ilk 200 gün (haftada 5 gün) için önceki kazançların %80’idir (tavanı aylık 2547 Euro); sonrasında bu oran %70’e düşmektedir. İşçilerin kazanca dayalı ödeneği son 12 aydaki kazançlarına göre belirlenmektedir. Faydalar işsiz kalınan azami 300 günlüğüne verilirler (European Commission, 2017a: 11).

Kuruluşundan sonraki 36 ay içerisinde firmasına kilit vuran kendi hesabına çalışanlar daha önceden istihdam edildikleri dönemde elde ettikleri gelir üzerinden de faydalara hak kazanabilmektedirler (Westregard, 2020: 32). Ancak genel koşul olarak kendi hesabına çalışanların işsizlik faydalarından yararlanabilmeleri, işletme faaliyetinin

sona erdirilmesi ya da dondurulması halinde geçerli olabilmektedir. Bu şekilde, işsizlik

ödeneği alan kendi hesabına çalışanların, firmaları için mal satın almaları, müşteri çekmeleri, pazarlama faaliyeti yapmaları yasaktır (hatta varsa internet sitelerinin kapatılması gerekmektedir). Bundan dolayı, çok düşük bir kazanç elde ediyor olsalar dahi birçok kendi hesabına çalışan işletmelerini olabildiğince uzun süre ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. Bu durum da yoksulluk riskini artırmaktadır (European Commission, 2017a: 13). İşletme yeniden faaliyete geçtiği takdirde, sahteciliğin önüne geçmek için kendi hesabına çalışan birey 5 yıllığına işsizlik faydalarından yararlanamayacak şekilde cezalandırılmaktadır (European Commission, 2017a: 11).

2.3.1.1. Kısa Vadeli Sigorta Kolları Bakımından

Ücretli istihdamdakiler için hastalık sigortası, %85’ i zorunlu işveren katkılarıyla (zorunlu bordro vergisinin bir bölümü olarak sağlık sigortası işgücü piyasası harcı) ve kalanı devlet vergileriyle finanse edilen bir finansman yöntemine sahiptir (Westregard, 2020: 25). Hastalık sigortası kapsamında, işgöremezliğin ilk 14 gününde, işverenler düzenli ücretin yerine çalışanlarına hastalık ödemesinde bulunmaktadırlar. Bu sürenin bitimi sonrasında bir günlük bekleme süresi mevcut bulunmaktadır. İkinci günden (işgöremezliğin 16. gününden) itibaren çalışan, Sosyal Sigorta Ofisi’nden hastalık ödeneği almaktadır. Buradan alınan ödenek tutarı, beklenen yıllık gelirin yaklaşık

%80’idir (günlük azami 74,24 Euro). Azami ödenek alma süresi bir yıldır (European Commission, 2017a: 9).

Kendi hesabına çalışanlarda ise, hastalık sebebiyle normal çalışma saatlerinin en az dörtte birinin çalışılamıyor olması gerekmektedir. Alınacak ödenek oranı işçilerle aynıdır. Tercih edilen bekleme süresinin sonunda, adi, ticari ya da limited ortaklık sahipleri (aile şirketleri hariç) Sosyal Sigorta Ajansı’ndan hastalık ödeneği almaya başlamaktadır. Bekleme süreleri sigortalının seçimine göre 1, 14, 30, 60 veya 90 gün olarak belirlenebilmektedir. Daha fazla bekleme gününü tercih edenler, daha az sosyal sigorta kesintisi ödemektedirler. Bekleme süresi bir gün olarak seçildiği takdirde %3,97 oranında katkı söz konusuyken, bu süre 90 güne çıktığında katkı oranı %2,94’e inmektedir (MISSOC, 2020a: 6). Düşük gelirli kendi hesabına çalışanlarda sosyal güvenlik kesintilerini azaltmak için bekleme sürelerinin daha fazla olduğu seçenekler tercih edilebilmektedir. Bu da hastalık faydasının yeterli bir koruma sağlamasını zayıflatmaktadır (European Commission, 2017a: 13).

Kendi hesabına çalışanlar için hastalık ödenekleri söz konusu olduğunda, en sorunlu husus ödenek miktarını hesaplarken dikkate alınan gelire karar verme konusunda şeffaflık eksikliğidir. Özellikle kendi hesabına çalışma üzerinden elde edilen gelirin büyük ölçüde dalgalı olduğu mesleklerde, temel alınacak gelir düzeyi sıklıkla tahmin edilemez ve anlaşılamaz olmaktadır (European Commission, 2017a: 13). Ayrıca, yirmi dört aydan daha az bir süredir kendi hesabına çalışanlar için, aynı faaliyet, eğitim ve deneyime sahip emsal bir işçi dikkate alınarak hastalık ödeneği verilmektedir.

Aile sigortası programı üzerinden çocuk doğar doğmaz ebeveyn faydaları ödenmeye başlamaktadır. Tutar istihdam temelli ya da ikamet temellidir (eğer çalışmaya ilişkin yükümlülükler karşılanmıyorsa). Ödenekler 480 gün boyunca (390 gün hastalık ödeneği olarak ve 90 gün en düşük seviye üzerinden) verilmektedir. Ebeveyn izinleri her bir ebeveyn için yarı yarıya tahsis edilmiştir ancak 390 gün içinde ebeveynler arasında gün transferi imkânı da bulunmaktadır. Ebeveyn izni genellikle doğum sonrası ilk yılda kullanılmaktadır. Kalan ebeveyn izin günleri çocuk 12 yaşına gelene değin herhangi bir zaman zarfında kullanılabilmektedir. Çocuk hasta olduğunda, bakıma ihtiyaç duyduğunda ya da çocuğun doktora götürülmesi gerektiğinde, ebeveyn yasal olarak Hasta Çocuk Bakımı (örneğin geçici aile yardımı) hakkına sahiptir. Bu ödenek 12 yaşına basana değin her çocuk için yıllık azami 60 günlüğüne ödenmektedir. Aile

yardımı hem bağımlı hem de kendi hesabına çalışanları (platform çalışanları dâhil) kapsamaktadır (Westregard, 2020: 35). Ücretli çalışanlar için aile yardımının %100’ü zorunlu işveren katkılarıyla (zorunlu bordro vergisinin bir bölümü olarak aile sigortası harcı) finanse edilmektedir (Westregard, 2020: 25).

2.3.1.2. Uzun Vadeli Sigorta Kolları Bakımından

İsveç Emeklilik Ajansı emekli aylıklarını sınıflandırmaktadır. Yasal emekli aylığı sistemi karmaşıktır ve yıllar itibarıyla değişikliklere uğramıştır. Kişinin çalışıp çalışmadığının fark etmediği ve devlet tarafından fonlanan bir asgari temel aylık düzeyi bulunmaktadır. Bu aylığı alabilmenin koşulu 16 ilâ 64 yaşları arasında en az 40 yıl İsveç’te ikamet etmiş ve 65 yaşında olmaktır. Gelire bağlı aylıklarda asgari emeklilik yaşı 61’dir. Ulusal- asgari- emeklilik aylığı genel vergilerden ve gelire bağlı aylıklar %100 zorunlu işveren katkılarıyla (toplam işveren katkısının üçte biri oranında, %10,21 olarak) finanse edilmektedir (Westregard, 2020: 26).

Yaşlılık sigortasında 1937’den önce doğanları kapsayan eski sistemde, güvence edilmiş aylık (Garantipension- ikamet temelli) tamamlayıcıdır. 1938 ilâ 1953 yılları arasında doğanları kapsayan sistemde aylık tamamlayıcı, gelire bağlı ve prime dayalı aylıklardan oluşur. 1954 yılı ve sonrasında doğanları kapsayan yeni sistemde aylık gelire bağlı ve prime dayalı aylıklardan oluşmaktadır (Westregard, 2020: 36). Kendi hesabına çalışanlar beyan ettikleri gelirin %17,21’ini yaşlılık, %0,70’ini ölüm sigortaları için ödemektedirler. Prime dayalı aylık zorunlu bireysel hesap üzerinden bağlanmaktadır. Bu bireysel hesabın yönetim giderleri için kendi hesabına çalışanlar aylık beyan ettikleri gelirin %0,35’ini ödemektedirler (ISSA, 2018: 348). Bağlanacak dul ve yetim aylıklarında da üç ayaklı sisteme dayalı belirlemeler mevcut olmaktadır. Geride kalan çocuklara yetim aylığı genel olarak 18 yaşına değin ödenmekte; birey öğrenciyse ödeme 20 yaşına kadar devam etmektedir.

Hem bağımlı hem de kendi hesabına çalışanlar için gelire dayalı kamusal emekli aylığı yaşam boyu elde edilen gelire (Aylığa Hak Kazanma Geliri, PGI) bağlıdır. Bağımlı çalışanlar ve kendi hesabına faaliyet yürütenler için PGI, vergi kurumları tarafından her yıl hesaplanmaktadır ve yıllık gelire bağlıdır (Westregard, 2020: 36).

Kendi hesabına çalışanlar İsveç kamu emeklilik programı kapsamı altında olsa bile, mesleki emeklilik desteğine hak kazanamamaktadır. Bağımlı çalışanlar ve kendi

hesabına çalışanlar arasında önemli bir farklılık, İsveç’te neredeyse her bağımlı çalışanın toplu sözleşmeler veya işveren tarafından ödenen özel emeklilik programları üzerinden çeşitli biçimlerde bir mesleki emeklilik düzenlemesi kapsamında olması ve kamusal aylıklarını destekleyici bir aylık sahibi olabilmeleridir. Kendi hesabına çalışanlar ise, kamusal sistemin sunduğunun fazlasını istedikleri takdirde, sıklıkla daha pahalı bir şekilde özel emeklilik programlarına veya kendi bağımsız tasarruflarına dayanmak zorunda kalmaktadırlar (Westregard, 2020: 36; European Commission, 2017a: 13).