• Sonuç bulunamadı

2.7. Almanya

2.7.1. Almanya’da Kendi Hesabına Çalışanlara Yönelik Sosyal Güvenlik

Almanya’da Bismarkyen kamusal sosyal sigorta sistemi temel olarak bağımlı çalışan işçiler gözetilerek ve onların sağlık, iş kazaları ve meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık, uzun dönemli bakım vd. risklere maruziyetini tazmin düşüncesiyle oluşturulmuştur. Oysa kendi hesabına çalışanlar sosyal sigorta katkısı ödemekle yükümlü değillerdir. Bu genel kurala dair tek istisna, mini işlere başvuran işçilere dair

gerçekleşmektedir. Alman mini iş sistemi, sağladığı aylık kazanç 450 Euronun altında olan veya yılda en fazla 50 gün süren kısa süreli bir istihdam biçimi olarak tanımlanmaktadır. Bu özelliklere sahip mini iş yürütücüsü işçiler gelir vergisinden, sosyal sigorta ödemelerinden muaftırlar ve bu yüzden sosyal sigorta faydalarına hak kazanamazlar (European Commission, 2017d: 8).

Almanya kendi hesabına çalışanların sosyal koruma kapsamı açısından diğer Avrupa ülkelerine nazaran farklı özelliklere sahiptir. Bazı zorunlu sigorta kolları (malullük ve yaşlı yoksulluğu), Bismarkyen sosyal sigorta geleneği çerçevesinde kendi hesabına çalışanların sınırlı bir bölümünü kapsam altına almaktadır. Bu fikrin ardında, prensipte kendi hesabına çalışanların kendilerini koruyabilecekleri ve sigortalıların dayanışma ağının koruyuculuğuna ihtiyaç duymadığı düşüncesi yatmaktadır. Bununla beraber, bazı kendi hesabına faaliyet gösteren gruplar aşamalı bir biçimde kamusal sigorta sistemine entegre edilmiştir. Bugün kendi hesabına çalışanların üçte biri, uzmanlıklarına göre değişen koşullara sahip şekilde, zorunlu ve onlara özel olarak düzenlenmiş programların kapsamındadır. Bu istisnai tek başına ve kendi hesabına çalışanların dışında, kendi hesabına çalışanların işsizlik, hastalık, malullük ve yaşlı yoksulluğu riskleri açısından kendilerini özel sigortacılık piyasası aracılığıyla korumaları beklenmektedir (Conen ve Buschoff, 2019: 185- 186).

2.7.1.1. Kısa Vadeli Sigorta Kolları Bakımından

Sağlık sigortası sistemi Almanya’da ikamet eden tüm nüfusu zorunlu olarak kapsamaktadır. Bu kapsama hem kamusal sosyal sigorta hem de özel sağlık sigortası sistemi aracılığıyla dâhil olunabilmektedir. Ancak tıbbi bakım ve ödeneklere hak kazanma konusunda Almanya sosyal güvenlik mevzuatı çeşitli grupları zorunlu olarak Sağlık Sigortası Programı (SHI) kapsamında zorunlu sigortalı saymaktadır:

i. Bütün bağımlı çalışanlar, eğer düzenli elde ettikleri gelir ayda 450 Euroyu aşıyorsa (mini-iş eşik düzeyi) ve belirli bir gelir sınırının altında kalıyorsa (2016’da ayda 4.676 Euro).

ii. Zorunlu emeklilik sigortası programında yer alan emekliler (çalışma yaşamlarının yarısından fazlasında SHI kapsamında olmuş olanlar)

iii. İşsizlik faydaları I ve II’yi alan bireyler iv. Öğrenciler

v. Çiftçiler vi. Sanatçılar

Ancak kendi hesabına çalışanlar (çiftçiler ve sanatçılar hariç) ve iyi kazanan ücretli işçiler PHI (Özel Sağlık Sigortası) sistemi ve isteğe bağlı SHI üyeliği arasında seçim yapabilmektedirler (European Commission, 2017d: 9). Kendi hesabına çalışanlar için ise durum daha karmaşıktır. Bir taraftan yüksek ücret alanlar kendilerini maliyet etkin bir biçimde PHI’da sigortalayabilmektedirler. Bu şekilde, kamusal sosyal sigorta sisteminin asli özelliği olan yeniden dağıtıcı işlevden kaçınabilmektedirler. Aynı zamanda özel sağlık sigortası primleri, düşük gelir elde eden kendi hesabına çalışan bireyler için maddi anlamda ağır bir yük getirmektedir. Kamusal sağlık sigortası programına isteğe bağlı üyelik için asgari katkı düzeyinin onlar için yüksek olması iki taraflı bir zorluk anlamına gelmektedir (European Commission, 2017d: 17).

Doğum öncesi ve doğum sonrasında işçilerin kanuni olarak 14 ilâ 18 haftalık analık izni hakları bulunmaktadır. Ancak bu izin süresi kendi hesabına çalışanlara uygulanmamaktadır. Bununla beraber, SHI’ya isteğe bağlı olarak üye olan kendi hesabına çalışanlar eğer sigortalı iseler analık faydasına ve (isteğe bağlı beyan üzerinden) hastalık faydalarına hak kazanabilmektedirler (European Commission, 2017d: 11).

2.7.1.2. Uzun Vadeli Sigorta Kolları Bakımından

Almanya’da emeklilik sistemi üç basamaklıdır. Birinci basamakta temel sosyal güvenlik sisteminin parçası olan zorunlu kamu emeklilik sigortası programları yer almaktadır. İkinci basamakta mesleki emeklilik programları, üçüncü basamakta ise yaşlılık provizyonu için özel/ isteğe bağlı anlaşmalar bulunmaktadır. Devlet memurları ve profesyonel meslek mensupları birinci basamakta yer alan sistemin kapsamı içerisindedir. İlkesel olarak, kendi hesabına çalışanlar Yaşlılık Sosyal Sigortası (SPI) kapsamında değildirler. Ancak, bu basit kuralın tarihsel olarak ve sistematik olmayan bir biçimde gelişen çok sayıda istisnası durumu karmaşıklaştırmaktadır. Öğretmenler, özel ders verenler, çocuk bakıcıları, hemşireler ve bakım çalışanları, ebeler ve zanaat sahipleri (18 yıldan sonra sistemden çıkabilmektedirler) SPI kapsamındadır (European Commission, 2017d: 12).

Çiftçilerin SPI kapsamında sigortalı olması gerekli değildir ancak onlar ayrı bir çiftçilerin emeklilik fonu kapsamındadır. Bu özel sistem çiftçilere kısmi bir kapsam sağlamaktadır (European Commission, 2017d: 13).

Zorunlu emeklilik primi ödemesi gerekmeyen kendi hesabına çalışan bireyler, kendi hesabına çalışan haline geldikleri beş yıl içerisinde isteğe bağlı emeklilik sigortasına başvurarak zorunlu katılımcılarla aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olabilmektedirler (European Commission, 2017d: 13).

İşsizler için sosyal koruma, sigorta tarafından fonlanan (İşsizlik Faydası I) ve vergilerle fonlanan (İşsizlik Faydası II) sistemden oluşmaktadır (European Commission, 2017d: 14). Kendi hesabına çalışanlar işsizlik sigortası kapsamında değillerdir. Eğer işlerini bırakmak zorunda kalırlarsa, İşsizlik Faydası I üzerinden hak iddia edemeyeceklerdir. İflas durumunda dahi, sigorta faydasına hak kazanamazlar (European Commission, 2017d: 14). Evde bakım hizmeti veren, bağımlı veya kendi hesabına olarak haftada en az 15 saat hizmet veren bireyler, isteğe bağlı işsizlik sigortası katkısı ödeyebilmektedirler (European Commission, 2017:d 14). İstihdamla ilişkili kurgulanmış ve sigortadan fonlanan işsizlik faydası I’in aksine, vergilerle fonlanan işsizlik faydası II (iş arayanlar için temel gelir desteği), çalışabilecek durumda, çalışma çağında olan ve kendi kaynaklarıyla geçimini sağlayamayan herkesi kapsamaktadır (European Commission, 2017d: 14).

Kendi hesabına çalışanlar, istisnalar dışında, malullük, iş kazası ve meslek hastalıkları çerçevesinde kapsam altında değillerdir (European Commission, 2017d: 16). Birkaç istisna dışında (örneğin çiftçiler), iş kazası sigortası kendi hesabına çalışanlar için zorunlu değildir. Bununla beraber, kendi hesabına çalışan bireyler kendileri ve aile üyeleri adına isteğe bağlı olarak sigorta kapsamı elde edebilmektedirler (European Commission, 2017d: 16).

Kendi hesabına çalışanlar refah devletinin ve sosyal korumanın asli alanlarından dışlanmaktadırlar. Hollanda ile kıyaslandığında her iki ülkede de kendi hesabına çalışanların malullük sigortası konusunda göreli olarak güvencesiz oldukları ifade edilmektedir. Genel olarak, Hollanda’daki tek başına ve kendi hesabına çalışanlar Almanya’dakilere göre kamusal sosyal sigorta sistemine daha entegre durumdadırlar. Zira asgari düzey üzerinden de olsa çeşitli ulusal sigorta programları (mesleki

özgeçmişe göre değil ikamete dayalı olarak) tüm nüfusu kapsamaktadır. Ancak her iki ülkede de tek başına ve kendi hesabına çalışanların karşı karşıya kaldığı üç risk türü, işsizlik, hastalık, maluliyet ve yaşlı yoksulluğu açısından sınırlı ölçülerde kapsam altındadır (Conen ve Buschoff, 2019: 187). İşgöremezlik riskinden özel piyasalar aracılığıyla korunacağı beklentisi her iki ülkede de tam anlamıyla gerçeğe dönüşmemektedir. Hem Almanya’da hem de Hollanda’da, ana gelir kaynağı kendi hesabına faaliyet olan bireylerin yalnızca %20 ilâ %25’i malullük sigortasına sahiptir (Conen ve Buschoff, 2019: 187).

İş sağlığı ve güvenliği üzerine düzenlemeler özel olarak bağımlı çalışanlar için kurgulanmıştır. Kendi hesabına çalışan ve küçük işletme sahibi bireyler ciddi stres barındıran koşullarda çalışmalarına rağmen göz ardı edilmektedirler. Oysa aşırı uzun çalışma süreleri, çeşitli psikolojik ve fiziksel sorunlar, müşteri ve sipariş baskısı altında faaliyet yürütme gibi stres faktörleri bağımlı çalışanların maruz kalabildiği durumların daha fazlası anlamına gelebilmektedir. Kendi hesabına çalışan kadınların yalnızca isteğe bağlı SHI üyesi olma dolayısıyla analık faydası elde edebiliyor olması bir başka sosyal koruma kapsamı sorunudur (European Commission, 2017d: 17).

Kendi hesabına faaliyet yürüten bireylerin önemli bir bölümü, düşük kazanç sahibi ücretli çalışanlara nazaran, tamamen ya da sadece bu kazanca bağlı yaşamamaktadır. Zira çalışan bir eşe, ikinci bir işe veya emekli aylığı gibi başka gelir kaynaklarına sahip olabilmektedirler. Ekonomik bağımsızlık ya da işlerin niteliği açısından çalışmadan elde edilen kazançlar bilgi sağlasa dahi, kendi hesabına çalışan bireyin genel anlamda güvencesiz veya bireysel- hane içi durumda kendisine yetmeyen olduğu anlamına gelmemektedir (Conen ve Buschoff, 2019: 184). İşsizlik veya hastalık sigorta kolları kapsamında önlemlere sahip olunmasa da kendi hesabına çalışanlar çalışmadan geçirilecek kısa dönemlerin üstesinden gelebilmek adına başka kaynaklara sahip olabilmektedirler (Conen ve Buschoff, 2019: 187).

Ancak yaşlılık dönemleri için şimdiden farklı tasarruflar gerçekleştirmekte başarısız oldukları takdirde, gelecekte gelire bağlı birtakım risklerle karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz olacaktır. Profesyonel meslekler için düzenlenen emeklilik programlarının zorunlu üyesi olmayan ve dikkate değer tasarrufları olmayan kendi hesabına çalışanlar korunamayacaktır. Bütün kendi hesabına çalışanların isteğe bağlı olarak yaşlılıkları için sigortalı olacaklarını ve olabildiğince erken ve yeterli bir

seviyede hayat sigortası poliçesi imzalayacaklarını düşünmek hayaldir (European Commission, 2017d: 17). Daha gerçekçi olan durum, yaşlandıklarında veya kazanç elde etme olanakları azaldığında, birçok kendi hesabına çalışan bireyin gelir testine dayalı aylık desteğinin bağımlısı haline gelmesidir. Bugünlerde dahi, eskiden kendi hesabına çalışmış olan bireyler bu faydayı elde edenlerin içerisinde önemli bir orana sahiptir (European Commission, 2017d: 17-18). Bu bakımdan Türkiye ile Almanya benzer bir olumsuzluğa sahip görünmektedir. Nitekim tezin alan araştırması kapsamında görüşülen ve bağımsız çalışan bireylerin bir kısmı emekli olmakla birlikte emekli aylıklarının yetersizliği ve uzun yıllar boyunca tasarruf edebilme gücüne erişememenin sonucunda faaliyetini sonlandırma kararı alamadığını beyan etmişlerdir.